...................
...................
DÖNMEK YA DA DÖNMEMEK. İŞTE BÜTÜN MESELEMİZ...   -1
Yılmaz Berberoğlu
20 Haziran 2004
                         
...................
...................
Konu hakkında yazan katılımcılarımız:  
(Alfabetik sıra ile)

Abregeyapşaşe, Abrek-2, a-e, Alihan Toygar, Ali Taş, Azmi Berberoğlu, Batıray Özbek, Beyaz Atlar [Abhaz], Baykaldı A., Baykaldı H., Bülent Atcı, Burcu Erdoğan,  Cemal Atik, Daur Soner, Demircan Muharrem, Dzıbe Osman, Ediz Hun, Elif, Esra Demiröz, Guğoj Sami, Harun Hajukua,  Hatice Ünal, Hudij, Hukla, Kaya Şenvar, Kopsirgen Orhan, Kuban Paul Seauhmann,  Lheperuj, M. Özkan, Madina Tsey, Metin Çelik,  Mezağo Esen, Musost, Necdet Hatam, Psıne (Ergun Yıldız), Semra Ademey, Sigusipse,  Şebatnik, Ömer Meryemko, Özlem Özdemir, Pşıçe, Qaberdey, Ramos, Şebatnik, Şhalaxhue, Şıblekho,  Talebe, Tıghujjqo,  TseyVolkan, Tuncay, Uzunyaylalı Gubse, Y. Kurt, Yegerey

.

Sürekli gündemde olan konularımızın başta gelenlerinden biri, "GERİ DÖNÜŞ" konusudur. Nedense bazı kardeşlerimiz Çerkeslerin ve Çerkesliğin kurtuluşunu geri dönüşte aramakta ve bunu gerekçelendirirken "Anavatanda yaşamanın, Çerkesleri asimilasyondan korumanın en etkin yolu" olacağını vurgulamaktalar.

Herkesin kendi görüşü olacaktır. Doğaldır. Saygı duyuyorum. Ancak katılmıyorum.

Önce burada asimilasyon üzerinde durmak istiyorum. Almanya'da, öğrencilik yıllarımda çokça tartıştığımız konulardan biriydi: "Asimilasyon mu Entegrasyon mu?"

Sanırım bazılarımızın da karıştırdığı kavramlar bunlar. İçinde yaşadığı topluma uyum sağlamakla o toplum içinde erimek-kimliğini kaybetmek aynı şeyler midir? Çerkeslerin Türkiye Cumhuriyeti ile ne zaman sorunları olmuştur? Çerkesler Türkiye Cumhuriyeti için ne zaman sorun olmuştur?

Yorum sizlerin.

Öte yandan; atalarımız bu ülkeye turistik gezi yapmaya gelmediler. Biz yenilmiş ancak teslim olmamış bir avuç insanların torunlarıyız. Teslim olmamış bile olsak kafamızı kuma gömmenin bize bir faydası yoktur. Kafkaslarda şu an "tarihi bir şans eseri" özgürlükler vardır. İnsanların ölmeleri herhalde hoş karşılanamaz ama "Bedelsiz Kazanılan Değerlerin Değeri Olamaz!"

Bir Azeri devlet adamının şu sözlerine bakar mısınız: "Bizi özgür bıraktılar." Dağlık Karabağ Azeri aczinin bir göstergesi değil mi?

Bir de Çeçenistan' a bakın...

Bir, Saddam zulmünden kaçıp Türk sınırına yığılan Kürtlere, bir de "Rus askerlerine sarılıp kendini uçurumdan atan" Çerkes kadın ve çocuklarına bakın. (Son ifade bir İngiliz büyükelçisinin kitabında mevcuttur, yani yazar ne Türk ne de Çerkes'tir.)

Ne denli anlamlı değil mi? Bir de yaşadığımız ülkeye bakın. Türkiye'nin özgürlüğünün çok acı bir bedeli vardı. Kanlı, gözyaşlı, acılarla dolu.

Unutmayalım, Ruslar düzenli Çerkes ordularını yenmediler. Organize olmamış doğru dürüst devlet kültürü olmayan, ancak gerilla savaşı verebilen bir avuç insanı yendiler. Acı da olsa gerçek bu.

Amacım kendi değerlerimi küçümsemek değil, yanlış anlaşılmasın ama
olmayan şeylerle avunmayı da anlamlı bulmuyorum.

Sonra; yenilmiş, yurtlarından olmuş Çerkesleri Türkiye Kurtuluş Savaşı'nda cepheye çeken neden neydi? "Bir yurdu kaybettik, bu yurdu bari kaybetmeyelim" duygusu değilse neydi? Kuruluş ve varoluş kavgasında kanımızı birlikte akıttığımız bu topraklar artık anavatanımız değil midir? Atalarımızın sürüldükleri topraklar bir çok insanımız için "çok uzak bir anı" olmaktan öteye gidiyor mu ?

ABD de Ermeni ve Yahudi lobilerinin varlığını bilmeyenimiz var mı?
Biz neden aynı mantığı uygulamayalım? Önemli olan bulunulan yerlerde
değerli insanlar yetiştirmek, söz sahibi olmaktır. Bilgi insanoğlunun
en büyük silahıdır. Biz bilgili insanlar oldukça hiç bir şey bizi yok
edemez, müsterih olalım. Öte yandan, 70 Milyon'luk, ayrıca tarihten gelen kökleriyle de bir dünya devletinin vatandaşı olmak kime ne kaybettirir?
(Avrupa'da yaşayanlar Türk kavramı karşısında Avrupa insanının nasıl
kompleksli olduğunu bileceklerdir.)

Ben kendimi kültürel olarak "Çerkes" etnik olarak "Türk" hissediyorum.
1864 bana ne denli hüzün veriyorsa, Çanakkale ya da 26 Ağustos da o denli gururlandırıyor...

Ve kimse kızmasın ama ay-yıldızlı bayrak bana yerküre üzerindeki her
şeyden daha değerli geliyor.

Bu arada, geçenlerde bir yazı okumuştum, kardeşimizin biri Çerkes kökenli olduğunu bir ay önce öğrenmiş. Bu insanı hangi anavatana
götüreceksiniz, geç de olsa kültürel olarak farklı kimliğini öğrenmiş bu insanın bulunduğu toplumdan başka yerde rahat edebileceğini düşünebiliyor musunuz ?

Son olarak; kültürel değerlerimizi yitirmemek elbette görevimiz olmalıdır.
Ancak yaşadığımız ülkeye sahip çıkmalı, onun gücünün bizim gücümüz
olduğunu da unutmamalıyız. Biz burada ne denli güçlü ve etkili olursak, Kafkaslar da yaşayan insanlarımıza o denli yararımız olacaktır.

Hepinize saygılar...


Kuban Paul Seauhmann
20.06.2004

Sayın Berberoğlu,

Yazdıklarınızın ışığında, bazı yanlışlarınızı düzeltmek gereksinimi duyuyorum.

"Eğer Almanya’da yaşadıysanız, size yazacaklarımı daha iyi anlayacaksınız. Sanırım bazılarımızın da karıştırdığı kavramlar bunlar. İçinde yaşadığı topluma uyum sağlamakla o toplum içinde erimek-kimliğini kaybetmek aynı şeyler midir? Çerkeslerin Türkiye Cumhuriyeti ile ne zaman sorunları olmuştur? Çerkesler Türkiye Cumhuriyeti için ne zaman sorun olmuştur ?" Yorum sizlerin diye yazmışsınız. Şimdi oturup bir düşünün; bir toplum ki, 15-25 yaş grubunun yüzde 99’u dilini bilmiyor. Aynı şekilde bir toplum düşünün ki, 8-60 yaş grubunun yüzde 90’ı xhabzeyi bilmiyor. Belki bilmiyorsunuzdur, ben size söyleyeyim. Bir Kuzey Kafkas dili dünya üzerinden silindi (Wubıhça). Daha ne kadar erimemizi kimliğimizi kaybetmemizi istiyorsunuz? Dua edin Kuzey Kafkasya’da hala Çerkesler yaşıyor. Yoksa 20-30 yıl sonra Adigece, Abhazca ve diğer Kuzey Kafkas dilleri de toprağa gömülecektir. Bundan daha büyük erime, kimliğini kaybetme olur mu? Gelelim Türkiye Cumhuriyeti ile Çerkeslerin ilişkisine. Almanya’da yaşamış birisi olarak sizi bunu söylemenizi hayretle karşılıyorum. Elbette Çerkeslerin Türkiye Cumhuriyeti ile sorunu olmaz. Hiçbir ülkeyle sorunu olmaz. Ne Ürdün’le, ne Suriye’yle, ne İsrail’le, ne Amerika ile… Biz bu ülkelerin vatandaşları olarak yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Böyle bize tanınmış bir hakkı süistimal etmek başka, eriyip yok olma tehlikesi başka. Elmalar armutlar örneğini başka bir forumda siz dile getirmiştiniz. Aynı şeyi sizde yapmayınız.

"Bedelsiz Kazanılan Değerlerin Değeri Olamaz!" Bu cümlenizden xhabzeye ne kadar uzak olduğunuz ortaya çıkıyor. Lütfen xhabzeyi araştırın. Bu sitede onlarca yazı var.

"Bir, Saddam zulmünden kaçıp Türk sınırına yığılan kürtlere, bir de "Rus askerlerine sarılıp kendini uçurumdan atan" Çerkes kadın ve çocuklarına bakın. (Son ifade bir İngiliz büyükelçisinin kitabında mevcuttur, yani yazar ne Türk ne de Çerkes'tir.)" Kitaptan alıntı yaptığınıza göre aynı düşünceyi paylaşıyorsunuz. Ancak atladığınız bir ayrıntı var. Saddam’dan kaçan Kürtler Türk sınırına yığıldı derken, farkına varmadan Çerkeslerinde sürgünde Türk kıyılarına yığıldığını unutuyorsunuz. Örnek verdiğiniz uçurumdan kendini atan Çerkes kadın ve çocukların torunları şu anda Kuzey Kafkasya’da yaşıyor. Türkiye’de değil.

“ABD de Ermeni ve Yahudi lobilerinin varlığını bilmeyenimiz var mı? Biz neden aynı mantığı uygulamayalım? Önemli olan bulunulan yerlerde değerli insanlar yetiştirmek, söz sahibi olmaktır. Bilgi insanoğlunun en büyük silahıdır. Biz bilgili insanlar oldukça hiç bir şey bizi yok edemez, müsterih olalım.” Lobiler konusunda da inanılmaz yanılgı içindesiniz. Türkiye'de böyle bir lobi hareketi başlatmanız sizi ciddi biçimde sıkıntıya sokar. Bir anda kendinizi bölücübaşı konumunda bulursunuz. Onun için bu konuyu hiç açmayın bile.

“Öte yandan, 70 Milyon'luk, ayrıca tarihten gelen kökleriyle de bir dünya devletinin vatandaşı olmak kime ne kaybettirir?
(Avrupa'da yaşayanlar Türk kavramı karşısında Avrupa insanının nasıl kompleksli olduğunu bileceklerdir.)” Avrupa’da yaşamış biri olarak bunu söylemeniz de garip. Bende yıllarca Avrupa’da bulundum. Onların Türklere karşı kompleksi yok. Aksine uyum sağlamaları için camisinden okuluna kadar her şeyi önlerine seriyorlar. Daha da basit örneği, Türklere kompleks duyan insanların birlik olduğu bir yapıya; Türkiye girmek için neden bu kadar çaba gösteriyor. Sizin mantığınızdan baktığınızda, Avrupalıların Türkleri şimdiye kadar çoktan birliğe almış ve baş köşeye oturtmuş olmaları gerekiyordu.

Avrupa’daki Türkler konusu, başlı başına bir konu. Avrupa’da yaşayan herkes kimin ne olduğunu biliyor.

”Ben kendimi kültürel olarak "Çerkes" etnik olarak "Türk" hissediyorum.” Peki Almanya’da okurken de Alman mı hissediyordunuz kendinizi?

”Ve kimse kızmasın ama, ay-yıldızlı bayrak bana yerküre üzerindeki her şeyden daha değerli geliyor.” Bunda kızacak ne var? Sizin tercihiniz bu yöndeyse, herkes saygı duyar ve kenara çekilir. İsrail vatandaşı Çerkes hemşehriniz de “İsrail bayrağı bana yerküre üzerindeki her şeyden daha değerli geliyor.” derse siz de kızmayın.

”Bu arada, geçenlerde bir yazı okumuştum, kardeşimizin biri Çerkes kökenli olduğunu bir ay önce öğrenmiş. Bu insanı hangi anavatana götüreceksiniz, geç de olsa kültürel olarak farklı kimliğini öğrenmiş bu insanın bulunduğu toplumdan başka yerde rahat edebileceğini düşünebiliyor musunuz?” Yine elma ile armutları toplamışsınız. Anavatana dönüş, bir düşüncedir ve insanların kendi iradesine bırakılmış bir olaydır. Yani kimseyi zorla Kuzey Kafkasya’ya götüren yok.

Son olarak: Çerkesler Kafkasya’dan iki gücün işbirliği ile sürgün edildi. Rus Çarlığı ve Osmanlı İmparatorluğu. Bütün değerlendirmeleri bu zemin üzerinde yaparsanız. Daha sağlıklı sonuca ulaşırsınız.

 
Yılmaz Berberoğlu
20.06.2004

Sevgili Kardeşim; Kuban Paul Seauhmann

Yanlışlarımı düzeltmek inceliğini gösterdiğiniz için öncelikle teşekkür
ederim.

Şimdi...

Siz çocuklarınıza xhabzeyi öğretirken bir engelle mi karşılaştınız ve eğer dediğiniz gibi 15-25 yaş grubunda 99 % xhabze bilmiyorsa bunun
sorumlusu kimdir? T.C. ne Söverek günah mı savacağız ? Ayrıca eğer xhabzeyi bilmeyen 8-60 yaş grubu insanımızın oranı % 90'lara
ulaşmışsa suçlu kim? Bana Wubıh lehçesini anlatmayın, ben Almanya'dayken son Wubıh konuşanı NE GARİPTİR T.C. topraklarında yaşamaktaydı...

Ben asla kimliğimizi yitirmek yanlısı değilim, sadece vatanseverlik ve
hainlik arasında kıldan ince bir köprü olduğunu işaret etmeye çalıştım.

"Bedelsiz Kazanılan Değerlerin Değeri Olamaz!!" Bu cümlenizden xhabzeye ne kadar uzak olduğunuz ortaya çıkıyor. Lütfen xhabzeyi araştırın. Bu sitede onlarca yazı var.

Xhabze konusunda benim yazımdan seçtiğiniz cümle çok talihsiz.
Zira buradan xhabzenin makyavellist olduğu gibi bir anlam çıkarıyorum.
Oysa Çerkesler, BİZ ÇERKESLER amaç uğrunda her yol mubah anlayışına katılmayız. "Bedelsiz Kazanılan Değerlerin Değeri Olamaz!!" cümlesinde sizi rahatsız eden şey nedir?

Atalarımızın yenilgisi mi?

Yoksa Torunlarının pasifliği mi?

Yoksa Kafkaslarda Halklarımıza verilen "BEDELSİZ ÖZGÜRLÜK MÜ"?

Niye yazılanların tamamını okumuyorsunuz ya da belli bir kısmını
alıyorsunuz? Yoksa biz de mi şer'i anlayışa uyarak "hedefe götüren her yol mubahtır" demeliyiz?
Lütfen yanıtlayınız.

"Bir, Saddam zulmünden kaçıp Türk sınırına yığılan Kürtlere, bir de "Rus askerlerine sarılıp kendini uçurumdan atan" Çerkes kadın ve çocuklarına bakın... (Son ifade bir İngiliz büyükelçinin kitabında mevcuttur, yani yazar ne Türk ne de Çerkestir...)" Kitaptan alıntı yaptığınıza göre aynı düşünceyi paylaşıyorsunuz. Ancak atladığınız bir ayrıntı var. Saddam'dan kaçan Kürtler Türk sınırına yığıldı derken, farkına varmadan Çerkeslerin de
sürgünde Türk kıyılarına yığıldığını unutuyorsunuz. Örnek verdiğiniz uçurumdan kendini atan Çerkes kadın ve çocukların torunları şu anda Kuzey Kafkasya'da yaşıyor. Türkiye'de değil.

1 - Hal böyleyse ne siz ne de ben o insanların torunları değiliz demektir.
Yani sizin ve benim dedelerimiz birlikte kaçtılar!
2 - Aslında benim kastım özgürlük yada ölüm arasındaki sınıra işaret
etmekti ama siz gene de eleştirmiş olmak için eleştirmiş olun.


“ABD de Ermeni ve Yahudi lobilerinin varlığını bilmeyenimiz var mı? Biz neden aynı mantığı uygulamayalım? Önemli olan bulunulan yerlerde değerli insanlar yetiştirmek, söz sahibi olmaktır. Bilgi insanoğlunun en büyük silahıdır. Biz bilgili insanlar oldukça hiç bir şey bizi yok edemez, müsterih olalım.” Lobiler konusunda da inanılmaz yanılgı içindesiniz. Türkiye'de böyle bir lobi hareketi başlatmanız sizi ciddi biçimde sıkıntıya sokar. Bir anda kendinizi bölücübaşı konumunda bulursunuz. Onun için bu konuyu hiç açmayın bile.

İstanbul Boğazı'nı yüzerek geçebilir misiniz?

Yapmadığınız bir şey hakkında fikir yürütmek bilimsel değildir. O nedenle, haklısınız BIRAKALIM...

“Öte yandan, 70 Milyon'luk, ayrıca tarihten gelen kökleriyle de bir dünya devletinin vatandaşı olmak kime ne kaybettirir? (Avrupa'da yaşayanlar Türk kavramı karşısında Avrupa insanının nasıl kompleksli olduğunu bileceklerdir.)” Avrupa’da yaşamış biri olarak bunu söylemeniz de garip. Bende yıllarca Avrupa’da bulundum. Onların Türklere karşı kompleksi yok. Aksine uyum sağlamaları için camisinden okuluna kadar her şeyi önlerine seriyorlar. Daha da basit örneği, Türklere kompleks duyan insanların birlik olduğu bir yapıya; Türkiye girmek için neden bu kadar çaba gösteriyor. Sizin mantığınızdan baktığınızda, Avrupalıların Türkleri şimdiye kadar çoktan birliğe almış ve baş köşeye oturtmuş olmaları gerekiyordu.

Bu konuda da size katılamıyorum, yer işgal etmemek adına kısa kesmek
zorundayım. Ayrıca benim kastım cami ya da AB değil. Eğer arzu
ederseniz yeni bir başlık altında bu konuyu tartışabiliriz.

Avrupa'daki Türkler konusu, başlı başına bir konu. Avrupa'da yaşayan herkes kimin ne olduğunu biliyor.

"Ben kendimi kültürel olarak "Çerkes" etnik olarak "Türk" hissediyorum." Peki Almanya'da okurken de Alman mı hissediyordunuz kendinizi?

Hayır Almanya'da iken de kendimi Çerkes kökenli bir Türk hissediyordum.

"Ve kimse kızmasın ama, Ay-Yıldızlı bayrak bana yerküre üzerindeki her şeyden daha değerli geliyor." Bunda kızacak ne var? Sizin tercihiniz bu yöndeyse, herkes saygı duyar ve kenara çekilir. İsrail vatandaşı Çerkes hemşehriniz de "İsrail bayrağı bana yerküre üzerindeki her şeyden daha değerli geliyor." derse siz de kızmayın.

Niye kızayım ?

"Bu arada , geçenlerde bir yazı okumuştum, kardeşimizin biri Çerkes kökenli olduğunu bir ay önce öğrenmiş. Bu insanı hangi Anavatana götüreceksiniz, geç te olsa kültürel olarak farklı kimliğini öğrenmiş bu insanın bulunduğu toplumdan başka yerde rahat edebileceğini düşünebiliyor musunuz ?" Yine elma ile armutları toplamışsınız. Anavatana dönüş, bir düşüncedir ve insanların kendi iradesine bırakılmış bir olaydır. Yani
kimseyi zorla Kuzey Kafkasya'ya götüren yok.

Son olarak: Çerkesler Kafkasya'dan iki gücün işbirliği ile sürgün edildi. Rus Çarlığı ve Osmanlı İmparatorluğu. Bütün değerlendirmeleri bu zemin üzerinde yaparsanız. Daha sağlıklı sonuca ulaşırsınız.

Tartışmamızın daha sağduyulu devamını diliyorum.

Esen kalın.

Saygılarımla.

 
Kuban Paul Seauhmann
20.06.2004

Sayın Berberoğlu,

Xhabze bir yaşam biçimidir. Dolayısıyla kitaplardan bakarak xhabzeyi yaşayamazsınız. Yani xhabze öğretilmez. Çocuğunuzu önünüze alıp, “bak evladım xhabze budur, böyle davran” demezsiniz. Siz yaşarsınız, çocuğunuz sizin yaşam biçiminizi görür ve o da yaşar. Kendi vatanında yaşayamayan her Çerkes ister istemez xhabzeyi yaşayamıyor. Buna ciddi engeller var. İlle de engeli polisiye olarak düşünmeyin. Bir aileyi ya da toplumu asilime etmenin yolu nedir? Onları parçalara bölüp diğer toplumun içine serpiştirmektir. Bu sosyolojik olarak böyle. Yani siz evinizde istediğiniz kadar xhabzeyi yaşayın. Çocuğunuz eğer dışarıda başka kültürlerin etkisi altındaysa asimile olacaktır.

Türkiye’ye sövmek lafı biraz ağır. Kimsenin Türkiye’ye ya da yaşadığımız diğer ülkelere sövdüğü yok. Lütfen kelimelerinizi titizlikle kullanınız. Burada sözü edilen, Türkiye’nin, Çerkesleri (ki, hiçbir zaman ayrılıkçı olmamış bir toplumuz) dünya üzerinde en hızlı asimile eden ülke olduğu gerçeğidir. Arzu ederseniz karşılaştırma yapınız. Ürdün'ü araştırınız, Suriye’yi araştırınız, İsrail’i araştırınız. Kendi dillerinde eğitim veren okulları var. Oradaki Çerkesler ayağa kalkıp isyan mı çıkardılar? Türkiye, neden bunu yapmıyor? Türkiye’deki Çerkesler dağa çıkıp toprak mı istediler? Tek istekleri Çerkesliklerini yaşamak. Bunun Türkiye Cumhuriyeti’ne zararı ne?

Son Wubıhça konuşanın Türkiye’de yaşamış olması garip değil. Yukarıdaki yazımın son paragrafını önemseyin. Osmanlı ile Çarlık işbirliği yaptı ve Tevfik Esenç bu işbirliği sonucunda Türkiye’deydi. Eğer Osmanlı Çerkesleri Türkiye’ye değil de (O dönemde) Sırbistan’a yerleştirseydi ve Çerkeslerde orda kalmış olsaydı, “Son Wubıhça konuşan Sırbistan’daydı ne garip” mi diyeceksiniz.

Hainlik gibi göreceli kavramları bu denli sık kullanmanızı doğru bulmuyorum.

Benim sizin yazdıklarınızdan bir rahatsızlığım yok. Atalarımızın yenilgisi ya da torunlarının pasifliği de çocukça yaklaşımlardır. Dünya üzerinde her ulus yenilgi tatmıştır. Sizin mantığınızdan baktığınızda Türkiye’nin sınırları tüm Avrupa, Asya’nın büyük bölümü, Kuzey Afrika vb. yerler neden şu anda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde değil?

Yazılarınızın tamamını okuyorum ve yanıt vermem gereken yerlere yanıtlarımı veriyorum.

”Hedefe götüren her yol müh ahtır” ilkel bir anlayıştır.

Sayın Berberoğlu; bayrak, vatan, şehitlik, şanlı atalarımız gibi kavramlar üst yapı kurumlarıdır. Hiç de önemi yoktur. İlkel ve gelişmemiş toplumların insanları yönetebilmek için kullandıkları hamasi değerlerdir. Bizim kültürümüzde hamasete yer yok.

Lobi konusunun bilimsellikle ilgisi yoktur. Siyasal bir konudur. Eğer böyle bir çaba içine girerseniz, Türkiye gibi bir ülkede hedef olursunuz. Benim söylediğim bu.

 
Yılmaz Berberoğlu
21.06.2004 

Sevgili Kardeşim;

Lütfen demagoji yapmayınız, ayrıca bilmediğiniz konulara da lütfen
girmeyiniz.

Hem Türkiye için ileri geri laf edip sonra da "kimsenin Türkiye için ileri
geri laf ettiği yok" demek bence korkaklıktır.

Sizinle çelişki yaşamak istemiyorum. İstiyorsanız (göç anlamında)
istediğiniz yere gidin ama bunu yaparken yaşadığınız ülkeye saygılı olun.

Bir de kalkıp xhabze dersi veriyorsunuz. Sağ olun ama unutmayın;
bizler xhabzeyi ana-babamızdan öğrendik. Ayrıca ahlaki değerlendirme
konusunda sizin yargılarınız gerekmez. Çevremizdeki insanlar Türk, Kürt, Laz v.s. bizi zaten değerlendiriyor.

"Xhabze öğretilmez" şeklinde bir hikmet buyurmuşsunuz. Pekiyi, siz Xhabzeyi nasıl öğrendiniz? Gökten ilham mı geldi?

Belki de; bilmiyor musunuz ? (En doğal hakkınız! Asimile olmuşsunuzdur.)

"Hedefe götüren her yol müh ahtır" ilkel bir anlayıştır, yazmışsınız. Sanki benden alıntı, ben Türkçe'yi sanırım size göre daha doğru kullanıyorum.

Doğrusu "hedefe götüren her yol mubahtır" olmalıydı...

Sanırım siz bu sitede redaksiyonda olmalısınız. Yanıtlarınızın düzen ve hızı ve üslubu bana bunu düşündürdü. Her neyse. (Sitedeki arkadaşlardan af rica ederim. Lütfen yanlışsam düzeltiniz).

Sizden ricam, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, anlaşamadığımız noktalar üzerinde haricen yazışalım. Zira bu platform sanırım bu tür konular için uygun değil. Mail adresimi biliyorsunuz. Herkese açık.

Esen Kalın.
Saygılarımla

 
Daur Soner
23.06.2004

"Ayrıca eğer xhabzeyi bilmeyen 8-60 yaş grubu insanımızın oranı % 90'lara ulaşmışsa suçlu kim? Bana Wubıh lehçesini anlatmayın, ben Almanya'dayken son Wubıh konuşanı NE GARİPTİR T.C. topraklarında yaşamaktaydı..."

Xhabze yi bilmeyen diyorsunuz ve kendinizin xhabze ye ne kadar uzak
olduğunuzu anlatıyorsunuz aslında. Her kelimenizde bu uzaklık
görülüyor. Evet peki Kafkasya'da xhabze, sizin dediğiniz gibi %90'dır
belki ve Türkiye'de olandan daha fazladır. Bir hayli fazla hatta. Artık biz
onlara xhabzeyi öğretecek düzeydeyiz. Bu ülkede bu işlerin içinde olan biri olarak. Yaşıma göre, nice büyüklerime xhabzeyi öğretecek düzeydeyim belki de. Nice benim gibi Türk vatandaşı Çerkesler gibi...

Siz Türk değilsiniz. Türk vatandaşı Çerkes ya da Alman vatandaşı
Çerkessiniz (Adige). Uğrunda kan veya ter döktüğün her yer
vatanındır. Senin kanınla yazılmış tarihin bayrağı da bayrağındır ve
bayrak bir bez parçasından başka bir şey değildir. Anlamlar içinde böyle
bocalamayın. Eğer destek vereceksen ver. Ne olursan ol özünü
unutma. Özüne başka söz katma. Milleti millet yapan vatandaşlık duygusu
değildir.. Xhabzeye bağlı olduğunuz sürece ayrı olmayı da öğrenin. Stratejik davranışlar bizi, xhabzeyi yok etmez. Tersine güçlendirir. Türkiye'den Adige selamlarımla...

 
Azmi Berberoğlu
24.06.2004
Değerli arkadaşlar,

Burası bir FORUM. Ancak yazıları irdelerseniz hiçte öyle görünmüyor. Neden biz bir konu üzerinde sağlıklı bir biçimde tartışmak ve FİKRİ anlamda katkılarda bulunmak yerine yorum yazan kişinin KİŞİLİĞİ ile uğraşıyoruz.

Böyle bir tartışma mantığı olamaz. Her klavyenin başına geçen, her aklına
geleni doğru ya da yanlış irdelemeden yazmak zorunda mıdır? Karşınızda
tanımadığınız bir KİŞİLİK var ve siz kullandığınız incitici sözlerle birbirinizden uzaklaşıp, daha da kötüsü kırıp, kırılıyorsunuz. Herkesten ricam hiç kimseye hakaret etmeden, TARTIŞMA konusunda sağlayabilecekleri katkıyı sağlamalarıdır.

ANAVATAN' a GÖÇ meselesine gelince:

Diasporada yaşayan KAFKASYAlıların ANAVATANlarına dönme şansları
sanıldığının aksine pek az gibi görünmektedir (en azından bu aşamada).
İnsanların yaşadıkları terk edip bir başka yere yerleşmeleri için
A- GÖÇ'e zorlanmaları
B- Çeşitli nedenlerle gönüllülük

A-ZORUNLU GÖÇ: Burada göç için GÖÇ edenin İRADE'si söz konusu olmayıp, Düşmanın baskısı ve ÖLÜM tehdidi altında olmak söz konusudur. GÖÇ eden insanları YAŞAMSAL, EKONOMIK ve SOSYAL zorluklar beklemektedir. Atalarımız bu tür GÖÇ'e iyi bir örnektir.

B-GÖNÜLLÜ GÖÇ: Günümüzde bu tür göçlere çokça rastlanmaktadır, genellikle EKONOMİK amaçlı olarak gerçekleşir, siyasi nedenlerle de
olabilmektedir. Belirleyiciler; yaşanılan ve gidilecek ülkenin EKONOMİK ve
SİYASİ yapısı ile GÖÇ edenlerin EKONOMİK ve SİYASİ yapılarıdır.

Yaptığımız bu genel açıklamalardan sonra kendi özelimize dönecek olursak; diasporada yaşayan KAFKASYAlılar genel olarak irdelendiğinde EKONOMİK açıdan çok güçlü bir pozisyonda olmadıkları görülmektedir, ancak ekonomik zorlukta oldukları da söylenemez. Yani onları GÖÇ'e zorlayacak bir ekonomik ihtiyaçları görülmemektedir. Öte yandan başka saiklerle göç etmeyi düşünebilecekler içinse; başka bir handikap söz konusudur. Zira Kafkaslarda bağımsızlığına kavuşmuş CUMHURIYETLERİN henüz hiçbiri EKONOMİK olarak yeterli güce kavuşamamış ve dışarıdan EMEK yerine, yatırım yapacak sermaye birikimlerini bekleme durumundadırlar.

Ara sonuç: Halihazırdaki koşullarda "Kafkasyalıların ANAVATANlarına dönmelerine yönelik koşullar henüz yeterince olgunlaşmamıştır" diyebiliriz. Bu genel değerlendirmeden sonra daha ayrıntılı özel
değerlendirmelere aşamalı olarak gelecek yazılarımda değineceğim.

Saygılarımla

 
Yılmaz Berberoğlu
24.06.2004

Sayın Daur SONER kardeşimizin "circass_ian@mynet.com" şeklindeki
e-posta adresi hata mesajı vermektedir.

Kendisine nasıl ulaşabileceğimizi bildirmesini rica ederim.

Adı geçen kardeşimizin bilgisine.

Saygılarımla.

 
Daur Soner
16.10.2005

Merhabalar,

Hep kafama takılan bir şey var? Bence Rusya'da olmak Türkiye'de olduğundan daha demokratik bir ortam sunuyor.

Neden mi?

Türkiye'de( veya nerdeyseniz) yaşayıp Çerkesce konuşamamak ve Türk olarak mı yaşamak istersiniz? Yoksa Rusya'da yaşayıp Çerkesce konuşabilmek ve Rus vatandaşı olmak mı istersiniz?

Ben ikincisini tercih ettim.

Siz ne dersiniz?

Dönmek mi kalmak mı en iyisi? Maykop'a gittiğimde Türkiye'ye dönme zamanı geldiğinde ayaklarım neden geri geri gitti dersiniz?

 
Qaberdey
17.10.2005

Merhabalar,

Çerkesliğin bittiği yere kesin dönüş yapamam. Baksanıza adamlar Kabardeyliğinize, Çerkesliğinize bakmadan vuruyor, öldürüyor, haraca kesiyorlar. Karşındaki ile aynı görüşten değilsen, aynı cemaatten değilsen, veya zenginsen veya işadamıysan vay haline. Ya öldürülürsün yada haraca bağlanırsın. Çerkeslik mi? Orada kimin umurundaki...nasıl olsa orada bolca bulunuyor...haraca boğ gitsin...öldür gitsin...

Saygılar.

 
Yegerey
18.10.2005

Sayın Qaberdey,

Şöyle bir düşünelim bu söylediklerinizin olmadığı bir yer var mı? Hayır yok dünyanın her yerinde bunlar var.

Kafkasya'da da olacak, hırsızı, ahlaksızı, rüşvetçisi, mafyası vs vs olacak. Neden olmasın ki? Bunları bileceksin, kabul edeceksin ama yinede anavatanım diye, en azından gönülden sahip çıkabileceksin.

Bir devlet sistemi içerisinde ne varsa hepsi orada da var. Sizi sadece bunlar engelliyorsa dünyada gidecek yer bulma sıkıntısı yaşarsınız. Zira bu söylediklerinizin hepsi yaşadığınız bu ülkede de var.

Peki orada ne fark var? En basitinden kendi dilin, kendi ananelerin var ve kendine has bir tarihin kendi insanına has bir yaşam tarzın var. Bu sizi ne kadar çeker bilemem ama her şeye rağmen değer diyorum.

Saygılar.

 
Qaberdey
18.10.2005

Sayın Yegerey,

Şöyle bir köylerimizi düşünün. Geleneklerimizin yaşadığı yerleri bir düşünün. Türkiye, Dünya'daki Çerkes nüfusunun en çok olduğu ülke. Siz hiç duydunuz mu Türkiye'de bir Çerkes diğer bir Çerkes'i haraca bağlasın ve ya vursun ve ya okulunu basıp çocukları rehin alsın. Mümkün değil.

Benim vurgulamak istediğim nokta bu nokta. Çerkesler genelinde. Hem anavatanımda yaşayacağım hem de hemşehrim beni haraca bağlayacak. Kesinlikle kabullenemem. İkincisi, haraç veya gasp meselesi sizin düşündüğünüzden fazla boyutlarda orada.

Yurtlarda yabancı öğrenciler kendilerine öğrenci mafyası adı verilen bir grup Kabardey ve ya Çeçen ve ya Abhaz çeteleri tarafından haraca bağlanıyor. Bende Adige'yim, Kabardey'im ve ya Abhaz'ım sözleri onları hiç heyecanlandırmıyor ve de ilgilendirmiyor.

Siz yürüyen bir dolarsınız. Söyler misiniz Türkiye'de hangi Çerkes hangi Çerkes'e bunu yaptı? Bu küçük bir örnekti. İkinci örnek. Abhaz-Gürcü savaşında Türkiye'den Abhazya saflarına katılan Abhaz gönüllüler, savaş bittikten sonra Abhazya'da kalmaya karar veriyorlar.

Ekmek fırını açıyorlar. İkinci gün bir grup adam geliyor. "-Biz Abhaz mafyasıyız, bize her ay şu kadar para vereceksiniz-" diyorlar. Türkiyeli Abhazlar bu duruma çok sinirleniyorlar ve "-biz bu topraklar için savaştık, bir de hizmet ediyoruz. Siz ne biçim Abhazsınız diye de bir güzel sopa atıyorlar.

Bir saat geçmeden Bu Abhaz çetesi fırına kalaşnikoflarla dönüyor ve tamamını tarayıp öldürüyorlar. Tamamının cesetleri tabutlara Adapazarı'na döndü. Bu mu Çerkeslik?

Anavatan bu mu? Öncelikle Anavatan Kafkasya kendisine bir çeki düzen vermeli. Dil haricinde Türkiyeli Çerkeslerden çok öğrenecekleri var!

Saygılarımla.

 
Şhalaxho
18.10.2005

Merhabalar,

Her şeye rağmen Kafkasya bizim vatanımızdır diyen ve hiç bir şeyden yılmayanlara selam olsun.

Saygılar.

 
Kaya Şenvar
19.10.2005

Sayın Qaberdey,

Yazınızı dikkatle okudum.

Peki söyledikleriniz karşısında bir çözüm öneriniz var mı?

Yani bu saydığınız problemler karşısında yapılması gereken nedir? Siz bir öneri, proje, somut adım konusunda ne yapardınız ya da ne yapılmalı?

Sadece bu konudaki görüşlerinizi merak ettim...

Vaktiniz varsa ve cevaplarsanız fikirlerinizden yararlanmak isterim, isteriz...

Selamlar..
Kaya Şenvar / Ankara (BAJ)
 
sayfa  1    2    3    4    5    6    7    8    9    10    11    12