ADİGE
DİLİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPAN KURULUŞLAR
Daha
yukarıda açıklandığı gibi, Rusya Federasyonu'nda (RF) Adigece
ile ilgili çalışmalar devlet kuruluşlarınca ya da devlet
desteğiyle sürdürülmektedir.
RF'nda
Adige dili üzerine çalışmalarda bulunan bazı resmi kuruluşlar
vardır. Bunlardan bazılarını şöylesine sıralandırabiliriz:
1) Moskova'da RF Bilimler Akademisi'ne bağlı
Dilbilimleri Enstitüsü'nün Kafkas Dilleri Bölümü'nde Adige
dilinin bütün lehçeleri ve edebiyat dilleri (Adige, Kabardey)
incelenmektedir. Ayrıca St. Petersburg'da da benzeri
çalışmaların bulunduğu söylenmektedir.
2)
Nalçik'de
Kabardey-Balkarya Devlet Üniversitesi'nin ilgili
bölümlerinde ve Kabardey-Balkarya Sosyal Bilimler Araştırma
Enstitüsü'nde, Adige dili lehçeleri, özellikle Doğu Adigece ya
da Kabardey dili lehçeleri ve Kabardey-Şerces (Çerkes) edebiyat
dili incelenmektedir.
3)
Şerceskale'de (Çekessk) Kabardey-Balkarya'dakine benzeyen
kuruluşlarca Kabardey-Şerces dili üzerine inceleme ve çalışmalar
yapılmaktadır.
4)
Maykop'ta
Adigey Devlet Üniversitesi (ADÜ), Maykop Teknoloji
Üniversitesi ile Adigey Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü'nün
(eski Adige Bilimsel Araştırma Enstitüsü) ilgili bölümlerinde
Adige dilinin özellikle Batı lehçeleri ve Adige edebiyat dili
üzerine inceleme ve çalışmalar yapılmaktadır.
5)
Kıyıboyu
Shapsughya'nın Ş'açe/Soçi metropolitan alanı içindeki Psışuape
(Псыш1уапэ/Lazarevsk) beldesinde bulunan ADÜ'nin bir bölümünde
okullardaki Shapsugh öğrencilerin Adigece dersi öğretmenleri
yetiştirilmekte ve Adigece işlenmektedir.
Dil ve edebiyat üzerine bilimsel incelemeler, daha önceleri
bilimsel araştırma enstitülerinde yapılmaktaydı, çünkü Maykop ve
Şerceskale’de cumhuriyet öncesi Adigelerin üniversiteleri yoktu.
Adigece öğretmenleri pedagoji (eğitim) enstitülerinden mezun
oluyorlardı. Cumhuriyetle birlikte pedagoji enstitüleri
üniversitelere dönüşmüşlerdir. Şimdi üniversitelerin ilgili
bölümleri dil ve edebiyat ile ilgili çalışmalara katılmaktadırlar.
Üniversiteler öğretmen ve eğitim elemanlarını yetiştirmekte,
enstitüler de kadrolarını bu elemanlardan yararlanarak
oluşturmaktadırlar.
Nalçik'te Oşhamaho (1уащхьэмаъуэ) adlı bir edebiyat dergisi
(iki ayda bir yayınlanır) ile Adige Psatle (Адыгэ псалъэ)
adlı bir gazete (Cumartesi ve Pazar günleri dışında, haftada 5 gün
yayınlanır) Kabardey-Şerces dilinde yayınlanmaktadır.
Şerceskale'de de benzeri etkinlikler bulunduğu (haftada 5 gün
Çerkes pej/Шэрджэс пэж gazetesinin yayınlandığı)
söylenmektedir. Maykop'ta da Zeqoşnığ (Зэкъошныгъ) adlı bir
edebiyat dergisi (üç ayda bir yayınlanır) ile Adige Mak (Адыгэ
макъ) adlı bir gazete (haftada 5 gün yayınlanır) yayınlanmaktadır.
Kuşkusuz daha küçük boyutlu (rayon) yayın organları da vardır,
ancak bunlar genellikle Rusça yayınlanmaktadırlar. Kıyıboyu
Shapsughya Ş’açe’de (Шъачэ/Soçi) 10 yıldan uzun bir süre
yayınlanmış olan Shapsughya (Шапсугия) gazetesi ise
kapanmış, Shapsughlar yayınsız kalmışlardır.
Adige dillerinde olmak üzere Nalçik, Şerceskale ve
Maykop kentlerinden kısıtlı birer radyo-televizyon yayını
verilmektedir. Diğer yayınlar da sınırlı süreli olup devletçe katı
bir biçimde denetlenmektedir. Özgürlükler kısıtlıdır.
Shapsughların (Ş’açe ve Tuapse’nin tamamında ancak 12 bin
kişidirler) başlattıkları radyo-televizyon test yayınları ise,
parasızlık nedeniyle sürdürülememiştir.
Dış ülkeler olarak AB ülkelerinden bazılarında, yabancı bilim
adamları eliyle bazı kısıtlı bilimsel çalışmalar yapıldığı
görülmektedir. Bu arada Türkiye'de Jineps (Жынэпс) gazetesi
(aylık) dışında, Kaf-Der’in yayın organı Nart dergisi de
(aylık) Adigece ve diğer Kafkas dilleri üzerine yapılan
çalışmalara destek vermektedirler. Bağımsız CircassianCanada
ve Uzunyayla.com internet siteleri ile Kaf-Der’in
internet sitesi ve daha başka birçok Kafkas internet sitesi
Adige dili ve edebiyatı üzerine yapılan çalışmaları
yayınlamaktadırlar (Adigece, Türkçe, İngilizce ve diğer dillerde).
Bu son dönemde yayınlarda bir artış olduğu gözlenmektedir.
Ürdün'de NART-TV adlı bir özel televizyon, uydudan Adige
dillerinde yayınlar vermeye başlamıştır. İsrail'den de Radio
Adiga adlı bir internet radyosu da günlük kesintisiz Adigece
yayın yapmaktadır. Bu arada İsrail hükümetinin Adigelere olan
desteğini artırma kararı aldığı da söylenmektedir.
Türkiye'de de daha yukarıda belirtildiği gibi, Adigece şarkı ve
öykülerin (masalların) sunulduğu birçok özel internet sitesi
dışında, göstermelik de olsa, resmen bir Kabardeyce radyo ve
televizyon yayını da verilmektedir. Bu yıl (2008’de) yapılan
yeni bir yasal değişiklikle devlete ait bir televizyon kanalının
Türkçe dışında geleneksel olarak konuşulan dil ve lehçelere tahsis
edilmesi kararı alınmıştır. Ancak bu devlet kanalının sadece
Kürtçe, Zazaca ve Arapça yayınlarla sınırlı tutulacağı
söylenmektedir. Böyle olması durumunda Adigece, Kabardeyce,
Abazaca, Abhazca, Lazca ve diğer dillerde konuşan milyonlarca
insanın dilleri ve kültürleri bir kenara itilmiş ve yeni bir sorun
kaynağı yaratılmış olacaktır. (Türkiye’deki Çerkes nüfusu, kentler
üzerine iki milyon 500 bin biçiminde bildiriliyorsa da, bazı
gözlemci ve araştırmacılar, sayının bunun iki katından da çok
olduğu konusunda birleşmektedirler. Aslında korkmakta ya da iyi
bir konumda olan birçok Çerkes, birçok durumda gizlenmekte ve
etnik kimliğini belli etmekten kaçınabilmektedir. Bu da ortada bir
demokratik güven sorunu bulunduğunu da göstermektedir.)
Adigeler, Kafkasya’da bu yakın zamanlara değin folklor
derlemelerine öncelik vermişlerdi. Ayrıca bir deneyim ve uzmanlık
gerektiren dilbilimi üzerine çalışacak yeterli bilimsel kadrolar
da yetiştirilememişti. Bu nedenle dilbilimi üzerine çalışmalarda
yabancı araştırmacıların payı önemliydi. Artık yabancı dilleri de
bilen yeni bilimsel kadrolar oluşmuş durumdadır. Bu nedenle, bu
son yıllarda dilbilimi üzerine çalışmalarda bir artış
görülmektedir.
Yabancı dilbilimcilerin önemli uğraş alanı, Adige, Wubıh ve
Abhaz dillerinin en eski biçimlerini ortaya çıkarma ve o
yoldan yürüyerek ortak kök dile ulaşma ve eski Batı
Kafkas ya da Nart dilini, bilimsel anlamda yeniden inşa
etme işidir. Doğu Kafkas dilleri (Çeçen-Dağıstan)
ile Güney Kafkas dilleri (Gürcü, Svan, San ya da “Megrel”-“Laz”)
de yeniden inşa edildiklerinde, sıra Kafkas dillerinin ortak
kökenini bulmaya gelecektir. Bilimsel çevreler ve bütün Kafkas
cumhuriyetleri bilimsel kuruluşları bu doğrultularda
çalışmaktadırlar. Örneğin, Hollanda Leiden Üniversitesi
Shapsug (Шапсыгъ) ve Bjedugh (Бжъэдыгъу) sözlükleri
üzerine çalışmalar yürütmüştür. Sönmüş bir dil durumundaki
Wubıh dili üzerine de Fransız Prof. G. Dumézil
çalışmalarda bulunmuştur. Benzeri bir çalışma Norveç Oslo
Üniversitesi ve başka çevrelerce de sürdürülmüştür.
Adigelerin dil çalışmaları, daha çok kendi dillerinin teorik ve
pratik sorunlarına yeni çözümler bulma, bu son yıllarda hızlanan
küreselleşme sonucu kullanım olanağı kısıtlı hale gelen ve
zayıflamakta (sönmekte) olan, ayrıca egemen ulus yönetimlerince
uygulanan asimilasyon politikalarına* karşı alınabilecek olası
önlemler üzerinde yoğunlaşmıştır.
Adigece üzerine çalışmalar merkezi yönetimce sağlanan
tahsisatların azlığı gibi nedenlerle yeterli düzeylere
erişememiştir. Yerel bütçe gelirleri ise göstermeliktir, merkezin
sıkı bir kısıtlaması vardır ve yerel yönetimlerin eli kolu bağlı
gibidir. Bu gibi nedenlerle 86 yıllık uzun bir devlet yaşamına
karşın doğru düzgün ve gelişmiş bir Adigece Sözlük bile
yayınlanamamıştır. Yayınlanmış olanları ise, en çok 10 bin
dolayında bir sözcük dağarcığıyla yetinen küçük ve yetersiz
sözlüklerdir. Bunu özellikle Tembot K’eraş’ın
ölümsüz başyapıtı “Mutluluk Yolu” (Насыпым игъогу) romanını
Türkçe'ye çevirmeye başladığımda daha iyi kavramış bulunmaktayım.
Eskiden Adige kolhozları (köy tarım kooperatifleri),
sözgelişi sözlük yayını gibi parasal getirisi olmayan kültürel
çalışmalara, yıllık gelirlerinin bir bölümünü bağışlamak biçiminde
maddi destekler sağlıyorlardı.
Türkiye’de ise Mehmet Yasin Çelikkıran (Т1эшъу М. Ясин),
Fahri Huvaj (Хъуажъ Фахъри) ve ABAZE İbrahim Alhas (Абазэ
Ибрэхьим Алъхъэс) tarafından Adigece üzerine yayınlanmış sözlükler
bulunmaktadır, ayrıca BER Hikmet’in dil üzerine
geniş çalışmaları da vardır. Özellikle sözlük bilimcisi Fahri
Huvaj’ın çalışmaları oldukça geniş kapsamlıdır.
Bütün bunlar, kuşkusuz diaspora açısından birer gurur ve umut
kaynağı oluşturmaktadırlar.
Not:
(*)
Yadsınmalarına karşın, Türkiye ve Çerkes nüfus barındıran gerici
Arap yönetimleri dışında, RF’nda da küçük ulusal birimler
halklarını asimile ederek Ruslaştırmak gibi bir politik amaç güden
çağdışı, ama güçlü bir ırkçı-faşist eğilim vardır. Küçük
cumhuriyetlerde de bu eğilimin lobilerinin bulunduğu, bu lobilerde
görev almış yerli halktan kişilerin (işbirlikçilerin) merkezden
desteklendiği ve bu gibi satın alınmış kişilerin Rus
milliyetçilerinin hizmetinde çalıştıkları söylenmektedir. Örneğin
bazı “Adigeler”, 2006 yılı ve öncesinde Adigey’in Krasnodar Kray
tarafından yutulması içerikli kampanyalara destek vermişlerdi.
Buna karşın RF Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus
demokratları Adige aleyhtarı bu tür gerici kampanyaları
desteklememişlerdi. Bu bakımdan gerici ve faşistlerin ve bunların
işbirlikçilerinin politik oyunlarını sık sık deşifre etmek
gerekmektedir. Türkiye ve RF, Avrupa’da faşisti en bol olan son
iki ülkedir. Arap ülkelerinde ise ırkçı ve faşist sayısı az ama
gerici ve çağdışı insan sayısı çoktur. -HCY
|