Adige
toplumu, kendi dünya görüşünü (ideolojisini), en özgün ve en
açık biçimiyle kendi folklorunda yansıtmıştır. Adige
folkloru, daha yukarılarda da değinildiği gibi SSCB döneminde ve
sonrasında devletçe, Diaspora'da da özel kişiler eliyle
toplanmıştır. Bunlar arşivlendiği gibi, önemli bir bölümü de
yayınlanmıştır.
ADİGELERDE YAZI
Adige ataları Sind ve Meotların (Мыут1эхэр) Milat
öncesinde yazıları vardı. Daha yukarıda da değinildiği gibi (Daha
çok bilgi için bkz. Adige dili bölümü), bu yazılar henüz inceleme
aşamasındadır. Adigelerin (Kabardeylerin) MS 16'ıncı yüzyılda
yeniden yazıları oluşmaya başlamıştı. 1557'de Kabardeyler ile
Ruslar arasında Kırım Tatar egemenliğine karşı bir dayanışma
kurulmuştu. Kabardeylerin Ruslarca koruma altına alınmış olmaları
sonucu Rus Ortodoks mezhebi Kabardeyler arasında yayılmaya
başlamıştı. Bu gelişimin bir ürünü olarak da mezar taşlarına
Adigece olarak ölü adları ve yazılar yazılmaya başlamıştı (Bu bir
Hıristiyan dini geleneği idi). Ancak, daha sonra, herhalde Rus
baskılarının yoğunlaşması üzerine, Hıristiyanlığın yeniden terk
edilerek politeizme ya da İslama dönülmesi sonucu mezar taşlarına
yazı yazılmasına son verildi (Хь. Ш. Урыс, Адыгэ тхыбзэм и тхыдэ,
s. 6, 12). Bazı Müslüman kesimlerinde mezar yeri işaretlenmemekte
ve yazı yazılmamaktadır. Adige Müslümanlar da mezarlara ölünün kim
olduğunu belirten yazılar yazmıyorlardı.
Daha sonra Adigeler arasında Arap harflerinin kullanıldığı ve daha
çok dinsel içerikli Adigece yazılar (dualar) yazıldığı
bilinmektedir. Ancak yüzyılları bulan bu uzun döneme ilişkin
yeterli bilgi sunacak durumda değiliz. Bu tür konulardaki bilimsel
çalışmalar halen sürmektedir.
Kişisi belli yazılar 19'uncu yüzyılda belirmeye başlamıştır.
Söylentilere göre ilk Adigece yazı ve alfabe, Adigelerin en aydın
ve en demokrat topluluklarından biri olan Shapsughlar arasından
yetişmiş Şerel'ıko Net'avko Hace'ye (Шэрэл1ыкъо Нэт1аукъо
Хьаджэ) aittir. Ancak bu bilinen ilk Adige alfabesi baskılar
üzerine bizzat yazarı tarafından yakılmıştır. Yazara ait olduğu
sanılan bir şiirin Rusçası günümüze erişebilmiştir (А. Хь.
Хьак1уащэ, Япэрэ адыгэ тхак1охэр/İlk Adige Yazarları, Налшык,
1974, s. 184).
Daha sonra değişik kişilerce hazırlanan Adige alfabeleri çoğalmaya
başlamıştır. Bu da ulusal uyanışın artmakta olduğunu işaret
ediyordu. Bu alfabeler genellikle Arap harfleri, az sayıda da Rus
harfleri, daha az sayıda da Latin harfleri esas alınarak
hazırlanıyorlardı.
Ekim 1917 Sovyet Devrimi öncesinde Adigece artık okunup yazılan
bir dil haline gelmişti. Bu konuyu başka bir bölümde ele almaya
çalışacağız.
İLK EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
Sovyetler öncesinde yayınlanmış ürünleri tanıtıcı ve
değerlendirici çalışmalar Adige enstitüleri, özellikle
Kabardey-Balkar bilimsel enstitüsü tarafından yapılmış ve
yayınlanmıştır. Çalışmalar halen devam etmektedir. Bu türde
edebiyat ürünlerinin ortak özelliklerini de şöyle sıralayabiliriz:
1)
Edebiyatın kaynaklandığı yer folklordur ve ona sıkıca bağlıdır.
2)
Edebiyat ürünleri değişik yerlerde, değişik lehçe ve ağızlarda ve
değişik alfabelerle yazıldı (Arap, Kiril ve Latin harfleriyle).
Yazılanların sadece bir bölümü yayınlanabildi.
3)
Bu dönem Adige yazarları, sadece edebiyatla değil, folklor, dil,
tarih ve politika gibi konularla da ilgilendiler.
4)
Edebiyat yapıtlarının bir bölümü emekçi halktan (feqolv/фэкъол1/лъхукъол1),
diğer bölümü de sömürücülerin (pşı ve verk/пщы-оркъ) ve
sömürgecilerin (Rus yönetimi) dünya görüşünü (çıkarını)
yansıtmaktadır.
5) Bu dağınık edebiyat ürünleri okullarda okunan, kitleler
arasına yayılmış olan ve örgütlü olarak işlenen bir oturmuş
edebiyatın yapıtları olma durumuna, tam anlamıyla erişmemişlerdi.
Sadece Shapsugh lehçesinde Adigece Türkiye'de bir ibadet
(İslam) dili haline gelmişti. Bu gelişimin bir ürünü olarak "Adıghe
Meulıd/Адыгэ Мэулыд) (Çerkesçe Mevlid) 1906'da Düzceli din
bilginleri Abdurrahman Efendi, H. Zekeriya Efendi ve
Yusuf Efendi tarafından Adigece'nin Shapsugh lehçesinde
yazılmıştır.
Shapsughca, dinsel içeriği ağır basmakla birlikte, yazılan ve
okullarda okunan bir dil haline gelmiştir. Adigece Mevlid,
Türkleştirme içerikli faşist baskıların giderek
yoğunlaştırılmasına karşın, 1950'li yıllara değin, gizlice okunmuş
ve öğretilmiştir. Adigece Mevlid'in ikinci baskısı ise 2000
yılında yapılmıştır (*).
(*)
Çerkesçe Mevlid (Adige Mevlid),
hazırlayan Nawko Abdullah, İstanbul, 2000.
|