UZUNYAYLA’DA GÜNLÜK İHTİYAÇLAR-
ALIŞVERİŞLER
Uzunyayla’da günlük ihtiyaçlar alışverişler “çerçi” denilen
seyyah pazarcıdan karşılanırdı.
Sandık şeklinde iki tarafa açılan üstü camlı içinde her türlü
ev ve kişisel ihtiyaçların olduğu sandıklı çerçiciler gelirdi.
Tarak, ayna, çiklet, balon, boncuk,
iğne, iplik, çengelli iğne, yorgan kaplama ipi, büyük
yorgan kaplama iğneleri, dikiş yüksüğü, çıtçıt, boy boy
ve renk renk düğmeler, tokalar, taçlar, saç bağlama
lastikleri, iç çamaşırı lastikleri, (yassı, yuvarlak
lastik) metreyle alınırdı. Bez mendiller (küçük, büyük
boy) genç kızların çeyizleri için kanaviçe tülleri;
‘’incesi-kalını var mı’’ diye ablalarımız sorarlardı,
kanaviçe için renk renk iplikler, dantel iplikleri için.
Koke denirdi dantel yumaklarının adına. Kanaviçe için
kasnaklar v.b. yok yoktu. Küçük sayılabilecek bu tür
ihtiyaçlar onlardan karşılanırdı. Çerçinin sandığı her
bir evin önünde açılır komşu 2-3 aile orda toplanır,
büyüklerimizin iyi olmayan Türkçeleriyle saatlerce orda
sandığın içine.bakılır, alış veriş yapılırdı. Geçerli
para birimi genelde yumurta olurdu veya yün, -harman
zamanıysa ve çerçi alırsa buğday da- verilirdi.
Yazın Uzunyayla’ya Malatya’dan Afşin’den kamyonla
kasalarla üzüm getirilir satılırdı. Asla kiloyla alınmaz
kasalarla üzüm alınırdı, en çok nasiplendiğimiz meyve,
yazın üzüm olurdu. Sebebi de nakit para ödenmez buğdayla
alınırdı. Bir kasa üzüme iki Çinik denirdi, buğday
verilirdi. Bazen üzüm kasasının salkımlarından düşmüş
üzüm taneleri verilirdi, yanında da bolca peynir-ekmek
öğle yemeği yerine geçerdi.
Bu arada üzümün köyde esprisi öyle mevsim olarak kolay
geçmez, eğlencesi çok olurdu. Üzüm satıcıları bazen
akşam vaktine denk gelirse, köyde geceyi biz de
geçirirlerdi. Haceşimiz evin için de değil dışarıda
olurdu, bir oda bir antreden ibaretti. Odada misafirler
varsa haçeşin antresinde bir yatak açılırdı genel de
orda satıcılarla dilenciler yatardı. Üzüm satıcıları
sabah kalktıklarında dedeme şikayetleri olurdu. Bu gece
2-3 kasa üzüm gitti diye. Gün boyu üzüm satmaktan
yorulmuş üzüm satıcıları uyuyup, ev sahibi de ortalıktan
çekilince; köyün gençleri ortalığa çıkar üzüm kamyonu
-vicdanlarına kalmış artık- birkaç kaç kasa üzüm
indirirdi.
Uzunyayla’da karpuz da kıymetliydi. Kavun nadir
gelirdi. Çocuklara karpuzu dilim olarak verirlerdi,
karpuzun beyaz kısımlarına kadar yenir, sadece dış
kabuğu yenmezdi. Karpuzun iri siyah çekirdekleri
biriktirilir, yıkanır, tuzlanır kurutulur daha sonra
çekirdek niyetine çitilirdi.
Yine yazın Uzunyayla’ya Malatya’dan ne kadar çürümüş
kayısı, erik, pestil varsa getirirlerdi. Onlar
eşeklerin üstünde iki tarafa sarkıtılmış heybe şeklinde
sandıkların içinde gelirdi. Peynir karşılığında satın
alınırdı. Sonbahara doğru kurutulmuş dut, reyhan,
kırmızı biber getirilirdi. En pahalı baharat reyhan
olurdu. Su bardağı veya çay bardağı ile ölçülerek satın
alınırdı. En ucuz satın aldığımız; keçi boynuzu ile kuru
dut olurdu. Çerçiden kuru dut ve keçi boynuzu almak
için -eğer koyunlar yaylıma çıkmadıysa-, büyükler ortada
yoksa koyunların vay hallerine, sırtlarındaki yünün
büyük bir kısmı yolunurdu. |