...................
...................

NOT DEFTERİM  -14

WORDIM Müzeyyen Kip

                         
...................
...................

BAZI EV İŞLERİ

Uzunyayla’nın kış sert yazıda bir o kadar yakıcı olur. Çok eski evler kerpiç denen topraktan yapılmış kalıplar ile örülürdü. Kerpiç kışın sıcak yazında serin tutardı. Yine taşlarla örülmüş evler de vardı. Evlerin içi ve dışı beyaz toprak ile sıvanırdı. Evin beyaz ve temiz olmasına çok dikkat edilirdi. Beklediği süre içerisinde çabuk sararan beyaz toprak bayanlara yıl içerisinde defalarca badana işi çıkarırdı. Evlerin içi yaz, kış, bayram vs gibi özel zamanlarda kesin olarak boyanırdı. Dış cephe ise senede bir defa mutlaka badana edilirdi.

Odalarda topraktan yapılmış sedirler ve yerlerde mutlaka kilimler olurdu. Fakat mutfak ve “ambereş” denen kilerlerde yerler boş olurdu. Evin her tarafını, her gün evin kızı çalılardan özenle yapılmış olan süpürgelerin uçlarını ıslatarak süpürürdü. Ambereş ve mutfağın zeminini su ile şekiller vererek ıslatıp, toz kaldırmadan özenle süpürürlerdi.

Tuvaletler kesinlikle evin içerisinde olmazdı. Mümkün olduğunca evden uzakta ve ortalarda olmayan yerlerde olurdu. Tuvalet temizliği de çok önemsenirdi. Tuvaletlerde evler gibi düzenli olarak sıvanıp badana edilirdi.

Yazın ev serin olsun diye mümkün olduğunca güneşlikler açılmazdı. Yakıcı güneşin altından eve gelen kişi, hafif loş ve serin odalarda oturmak isterdi. Yaz aylarında evdeki kızların en büyük sorunu karasinekler olurdu. Şişesi islenmiş olan el lambalarını silmek ve sinekleri odalardan kovmak her gün yapılan düzenli işlerdendi. Giriş kapılarına tüller asılıp sineklerin girmesi engellenirdi. Bu günkü gibi ilaçlar yoktu. Çoğunlukla ilaçlar evlerde hazırlanırdı.

Evin günlük işleri köyün pınarından elde taşınan sular ile yapılırdı. Özellikle süt ürünlerinin de olduğu düşünülür ise harcanan ve taşınan suyu tahmin etmek zor olmasa gerek.

Çamaşırlarda (evin kalabalığına göre) haftada iki-üç defa elde yıkanırdı. Çamaşır yıkama işi genelde annelerin olurdu. Anneler sabah erkenden kazanlarla tandırlarda su ısıtırlardı. Akşama kadar elde çitileyerek çamaşırları yıkamış olurlardı. Beyazlar soda denen ağartıcı madde kullanılarak yıkanırdı.

İşlerin en zahmetlisi, şüphesiz ki yorgan, döşek vs gibi eşyaların yüzlerini yıkamak ve dikmek olurdu. Dört tarafı dikilerek kaplanan yorganlar gün içerisinde yıkanıp, dikilip geceye hazır hale getirilirdi. Çoğu zaman yakamadan ve dikerken iğne batırmaktan eller yara içinde kalırdı.

Kışın soğuk olurdu ama yazında güneş battıktan sonra ürperten bir soğuk olurdu. O yüzden kullanılan yorgan, yastık ve döşekler yünden yapılırdı. Yün döşekler ve yastıklar sürekli kabartılarak, yünün verdiği yumuşaklığın sürekli olması sağlanırdı. Odanın bir köşesine üst üste konulan yataklar neredeyse milimetrik denecek gibi muntazam yerleştirilirdi. Üzerleri beyaz örtüler ile örtülürdü. Yatakları düzenli ve temiz bir şekilde kaldırmak evin kızı tarafından çok önemsenirdi.

Kapı önünün yani “bıjeupe”nin temiz olmasına da çok önem verilirdi. Geniş bir alan olan kapı önlerinde, hayvan dışkısı vs gibi şeylerin olmasına izin verilmezdi. Kapı önünü süpürme işi büyüklerin denetiminde genelde çocuklara verilirdi. Birkaç çocuk yarış halinde kapı önlerini süpürürdü.


YÜN EĞİRME İŞLERİ

Kışın giyilecek olan fanila, kazak, çorap vs gibi eşyaları örmek için yünler eğrilirdi. Örgüleri genelde nineler yapardı. Annelerde yünden ipleri hazırlardı.

Eğrilecek yün ilk olarak “çipy” denen aletten geçirilirdi. Uçları çok sivri olan bu alet oldukça tehlikeliydi. Çipy de yünler tozdan, çalı-çırpı vs gibi şeylerden ( yüne yapışık olan diken vs gibi) arındırılmış olurdu. Çipy’i kullanmak çok büyük el becerisi isterdi.

Çipy’den geçen yünler hafif bastırılarak, sarılıp eğrilmeye hazır hale getirilirdi. Yün eğirme çubuklarında eğrilen yünler, örülecek giysiye göre kalınlığı veya inceliği ayarlanırdı.

Giysileri ütülemekte önemli işlerden biriydi. Demirden yapılmış üstü açılabilen delikli ütüler ile giysiler ütülenirdi. Kızgın ateşin közü ütünün içerisine konularak ısının sürekliliği sağlanırdı. Bazen deliklerden düşen parçalar ile ütülenen giysilerin yandığı da olurdu.

ĞORCE-ARUBEJ (TEZEK)

Kış boyu ahır ve ağıllarda biriken hayvan atıkları “ğorce” yani tezek yapılırdı. İlkbaharın gelmesi ile ahırlarda biriken hayvan dışkıları, bel denen ucu sivri kürekler ile kareler şeklinde kesilerek dışarıya taşınırdı. Bir süre güneşin altında bir köşede bekletilen tezekler iyice kurumaya yüz tutunca daireler şeklinde üst üste konularak yükseltilirdi. Burada kışın yakılacak gibi iyice kuruması beklenirdi. Arubej denen yakacak yine hayvan dışkısından elde edilirdi. Fakat tezek kadar büyük olmazdı. Genellikle ateşi tutuşturmak için kullanılacak olan arubej lerin içerisinde saman ve kes denilen dikenli otlardan da olurdu. Bunları taşımak zor olurdu. İçerisindeki dikenler ellere batmadan taşımak çok zordu.

Kışın gelmesi ile iyice kurutulan ğorce ve arubej’ler ağabeyler olarak kabul edilen genç erkekler tarafından kapalı yerlere taşınırdı. Çocuklarda en büyük yardımcıları olurdu. Uzunyayla da tezekten başka yakacak olmazdı. Tezeklerin vermiş olduğu ısı çok güzel olurdu fakat bir o kadar da külü olurdu.

Kış boyu yakacaklardan çıkan küller evlerin arkalarında biriktirilirdi. İlkbahar da gübre olarak çayırlara serpilirdi.

 
1.Bölüm       2.Bölüm       3.Bölüm       4.Bölüm       5.Bölüm
6.Bölüm       7.Bölüm       8.Bölüm       9.Bölüm       10.Bölüm
11.Bölüm       12.Bölüm       13.Bölüm       14.Bölüm       15.Bölüm