UZUNYAYLA’DA GİYİM-KUŞAM GAZ LAMBALARIYLA YAŞAM
İlkbahar ve sonbaharda olmak üzere yıl da iki kez ev halkının
üst-baş kıyafet ihtiyaçları (Erkiletliler denilen) at
arabalarıyla gelen kumaş satan (şegışe) çerçilerden alınırdı.
Basma kumaşlar, pazen kumaşlar, iç çamaşırı için kaput
bezler denirdi, çocuklarınki daha yumuşak ve renkli
olurdu, yastık, yorgan yüzleri, çarşaflar. Hepsi metre
işi olarak alınır ayaklı Singer dikiş makinelerinde veya
elle çevirilen dikiş makinalarında dikilirdi. Ayaklı
dikiş makinesinin sesi dayanılır gibi değildi ama o
dönemler için elde dikmektense büyük kolaylıktı.
Kız çocuklarına bayramlarda twist model denirdi
elbiseler dikilirdi. Kışın hep elde örülmüş yün
çoraplar, yün yelek, yünden örülmüş hırkalar giyerdik.
Bazen eldivenlerimiz eskimiş olurdu. Annemiz bayram
sabahı dolaşırken elimiz üşümesin diye alelacele arife
akşamları eldivenlerin son parmakları gecenin bir vakti
örgüsü bitirilir uçları dikilirdi. Bunların hepsi gaz
lambası ışığında yapılırdı.
Gaz lambaları Uzunyayla’ da çok önemliydi. Şişesi özenle
her sabah silinir akşama hazır vaziyette gazı konur,
fitilin ucu karardıysa makasla ucundan kesilirdi.
Lambaya gösterilen bu özen önemliydi. Başka türlü ışığı
iyi yansıtmazdı. Gaz lambasının tek aydınlanma aracı
olması nedeniyle itibarı oldukça önemliydi. Bazen de
evin genç kızı lamba şişesinin temizliğiyle emsalleriyle
mukayese edilirdi.
Daha sonraları Lux denilen, gaz lambasına göre daha
teknolojik aydınlanma aracı çıktı. Lux, tamamen misafire
için kullanılırdı. Eve misafir gelince Lux’ün yakılması
için Lux gömleği denen beyaz, son derece ince bir bez
örtürüldü. Bu bez bazen yanmış olurdu, yedeği de yoksa
köyde kimin var araştırılır bulunurdu. Bu arada köy
halkı Lux’un ışığı farklı aydınlandığı için kimin
misafiri var gece karanlığında bakınca belli olurdu.
Kandil o dönemlerde önemli aydınlatma aracıydı. Evlerde
değil de hayvan barınaklarında ve kümeslerde aydınlatma
aracı olarak kullanılırdı. Ahırların duvarına asılan
ahşaptan yapılmış kandillik olurdu, kandiller onların
içine konurdu. Kış gecelerinde küçük ve büyük baş
hayvanların bakım işleri sırasında kandil yakılırdı.
Bazen de büyükler o işlere bakmaya giderken çocuklara
kandil tutturmak için götürürlerdi. Geçmişten bu tür
konular konuşulunca amcamızın oğlu kandil konusunda bir
anısını anlatırdı.
“Gecenin geç bir vakti uyumuş da olsam bazen ağabeyim
beni uyandır, ahıra kandil tutmaya götürürdü. Kandili
ayakta tutuyorum ve durduğum yerde tavuklar biraz
boyumun yükseğinde sayılabilecek bir yerde
oturuyorlardı, bir anda nasıl olduysa hafif uyuklar gibi
oldum ki dengem bozulur gibi olmuş ve kandilin yanan
fitilinden yükselen alevi horozun kuyruğunun tutuşmasına
yetmişti. Horoz sıçrayarak oturduğu yerden atladı. Ciyak
ciyak bağırıyordu! Ağabeyim ‘’ne yaptın’’ diye o da bana
bağırıyordu!“ Çocuğu gecenin bir vakti kandil tutmaya
götürürsen olacağı buydu, diye anlatır bizi güldürürdü. |