UZUNYAYLA’DA GELİN ARKASI
ZİYARETLER
Gelin olup giden kızın ailesi aradan üç-beş ay geçtikten sonra
kızlarını ziyaret etmek için erkek evine giderdi. Xabze gereği
kızın anne ve babası kesinlikle gitmezdi.
Kardeşleri, yenge, hala, teyze vs gibi yakınları ile
misafir kız olarak kabul edilen akraba ya da komşu genç
kızlar giderdi. Damat evinde birkaç gün misafir olarak
kalırlardı.
Gelen misafirleri damadın amcası gibi yakın akrabaları
veya çok yakın komşuları da yemeğe davet ederdi. Misafir
gelen genç kız ve erkekler ile köyün genç kız ve
erkekleri werşerler yapar, mızıkalar çalıp kendi
aralarında eğlenirlerdi. Kendi akrabalarını ilk defa
evine buyur eden gelin, mutlu edilsin diye damat tarafı
ve yakınları ellerinden gelen hizmeti sunardı. Xabze
gereği damat kendi “leğune” (gelin odası) yatak odasında
kalmazdı. Gelin kendisine en yakın saydığı (kız kardeş
gibi) ya da önem verdiği bayan misafirleri ile birlikte
kalırdı.
Kız evinden, geline ve damat evindeki yeni akrabalarına
hediyeler getirilirdi. Hediyelerin yanında kutulara
konulmuş “thurış” denen kurabiyeler, baklava dilimleri
şeklinde kesilip üzeri anahtar şeklinde süslenmiş un
helvaları, lokumlar vs de götürülürdü. Özenle hazırlanan
bu tür yiyecekler mutlaka götürülürdü.
Damat tarafı da bütün gelenlere ve büyüklere verilmek
üzere hediyeler verirdi. Bu hediyeler genellikle
elbiselik kumaş, çorap, havlu, iç çamaşırı (fanila),
terlik vs olurdu.
Kız tarafı evine dönmeye karar verdiği gün damat evi
“misafirlerini yemeğe alanlar ile komşularını ve köyün
gençlerini “nış” denen yemeğe davet ederdi. Kalabalık
bir katılım ile yenen ''nış’'den sonra misafir kalmak
çok ayıp sayılırdı. Kız evi yemekten hemen sonra
vedalaşıp köyden ayrılırdı.
UZUNYAYLA’DA KIZ KAÇIRMA
Uzunyayla’da kız kaçırma çok sık olmasa da bazen
yaşanırdı. Genellikle evlenmeleri büyükleri tarafından
kabul edilemeyecek ya da önünde ablaları olan kızlarda
kaçma olayı olurdu.
Kız kaçıracak genç, bir iki arkadaşını ve kızın yakını
kabul edeceği bir erkeği de yanına alıp daha öncesinden
sözleşmiş olduğu kızı kaçırırdı. Kaçırılan kız erkeğin
yakın bir akrabasına götürülürdü. Akrabaya teslim edilen
genç kız artık o evin kızı kabul edilirdi. Kaçıran genç
ile kız düğün yapılana kadar hiçbir şekilde görüşmezdi.
Bu konuda bir anımı da sizlerle paylaşmak isterim.
1980 yıllarında bir yaz ayı ve bayram günüydü. Gece
on-on bir gibi evin kapısı çalındı. Halamın oğlu
endişeli ve telaşlı gözlerle kapıdaydı. Ağabeyimi
dışarıya çağırdı ve kız kaçırdığını söyledi. Ağabeyim
hemen kızı eve buyur etti. Derhal babama haber verildi
ve thamadeler (yaşlılar) toplandı. Thamadeler kendi
aralarında “wunafe”ler yapmaya başladılar. Bir taraftan
neler yapılacağı konuşuluyor diğer taraftan ola ki kız
evinden bir baskın olur diye çok dikkatli
davranılıyordu. Bu sırada kaçan kız da oda da yalnız
bırakılmıyordu. Herkeste bir telaş vardı ama oldukça
sakinlermiş gibi görünmeye de çok özen gösteriyorlardı.
Damat adayı kızı teslim ettikten sonra başka bir yere
kalmaya gitmişti. Kızın kim olduğu ve yaşı öğrenildi.
Kızın ailesi kızlarının kimlerde olduğunu ( sülale)
bilsin diye haberdar edilecekti.
Bize gelen bu kız 17 yaşında ve ikide ablası olan bir
kızdı. Her şeye rağmen bizimkiler kızı emanet aldıkları
için, kıza kendi kızları gibi sahip çıkacaklardı.
Thamadeler aralarında karara vardılar. Kız köyün dışına
şehre götürülecekti. Çok geçmeden wunafe sonucu kız
Kayseri’ye götürülmek üzere yola çıkarıldı. Geçmişte
yaşanan bazı tatsız olaylar hatırlanıp bir yerde adres
şaşırtması yapıldı. Kızın kimlerde olduğu ailesine haber
verilmiş ama adresi çok gizli tutulmuştu.
Ertesi gün bütün köye haber verildi ve köyün thamadeleri
toplandı. Birkaç kişiden oluşan bir heyet kızın ailesine
gönderildi. Kızın amcaları vs gibi büyük sayılacak
yakınları gelenler ile görüştü. (Xabze gereği kızın
babası hiçbir şekilde gelenler ile konuşmaz, konuşmalara
katılmaz, başı önde sessizce alınacak kararı bekler.)
Nihayetinde kızın tarafı ile erkek tarafı uzlaşı sağladı
ve nikâhın kıyılması için gün belirlendi.
Bu saatten sonra kız evi artık ( kaçırılıp getirildiği
ev olduğu için) bizim evimiz olmuştu. Xabze gereği
babam kendi kızını evlendiriyor gibi her türlü
sorumluluğu üstlendi. Nikâh kıyıldı ve kız Kayseri’den
köye, bizim eve getirildi.
Kaçırılan kıza en ufak bir gariplik hissettirilmeden
kendi babasının evinden çıkıyor gibi düğünü yapılarak
gelin edildi. Kız her zaman bizim aileyi kendi ailesi,
baba ocağı gibi kabul ederdi. Geldiği zamanda öz kızımız
gibi saygıda ve hizmette kusur etmezdi.
Fakat itiraf edeyim ki, her ne kadar kültürümüzde varsa
da bana çok hoş gelmemişti. Ne kadar ilgilenirsen
ilgilen, ne kadar sahiplenirsen sahiplen yinede kızda
bir eziklik oluyordu. Gençlerin ne olursa olsun kaçmak
yerine sabredip beklemelerini her zaman tercih ederim.
KAÇAN KIZIN AİLESİYLE BARIŞTIRILMASI
Kaçan kızı ailesiyle barıştırmak için beş-altı ay sonra
ailesine haber verilirdi. Genellikle bu kadar kısa
sürede barışmaya kız aileleri pek yanaşmazdı. Hatta
seneleri aldığı durumlarda olurdu. Fakat uzunca bir
zamandan sonra araya giren kişilerin hatırına kız tarafı
barışmayı kabul ederdi. Nihayet kız kendi evine
gidebilirdi. |