Nart Akhoumsatch
“Şehit”, Arapça kökenli bir kelime olup “tanık” anlamına gelmektedir. Batı dillerinde karşılığı “martyr”dir. En çok istismar edilen kavramlardan biridir. Özellikle egemen dinci sınıf, kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda tarihten günümüze kadar savaş ve çatışmalarda kitleleri manipüle etmek için kullanmışlardır.
Ölürsen “şehit”, sağ kalırsan “gazi” söylemleri savaş ve çatışmalarda temel itici güç olmuştur. Genelde dinci-ırkçı, sağcı ve faşist iktidarların ve toplumların istismar amacıyla en çok kullandıkları kelimedir şehitlik. Tanrı için şehitlik… Din için şehitlik… Vatan için şehitlik… vs.
Öyle midir acaba?
Oysa, değer vermek ve saygı duyulacak bir yaşamın yitirilmesinin temelinde yüksek insani değerler ve fedakarlıklar olmalıdır. İnsanlık için hiçbir çıkar gözetmeksizin adalet, özgürlük, barış vb. gibi değerler amaç edinilmiş olmalıdır. Yoksa amacı 72 huri ve cennet nimetleri olan birinin ne amaçla olursa olsun ölümünün hiçbir değeri yoktur.
Hiç şehit olmayacak olanlar dinciler ama şehit kavramını da ne yazık ki tekellerinde bulunduruyorlar. Ondan dolayıdır ki aynı zamanda kişinin şehit olması için Müslüman olmasını da gerekli görüyorlar. Yani imanlı olması lazımmış. Bu durumda, onlara göre Müslüman görmedikleri hiç kimse şehit olamaz. Hangi yüksek insani değerler uğruna canlarını feda eden insanlar olursa olsun şehit olamazlar. Klasik dinci bakış böyle.
Bir de devrimci İslamcılar ve belirli bir entelektüel seviyesi olanlar bir kimsenin şehit olabilmesi için iman etme şartı aramıyorlar.
Şöyle bir yaklaşımları var: Onlar her şeyi Tanrı ve din ile özdeşleştirdikleri için sebep ne olursa olsun, hangi amaçla yapılırsa yapılsın adaleti, doğruları ve haklılıkları savunmak için yapılan fedakarca eylemler neticesinde yaşamını yitirenler Tanrı yolunda şehit olmuş oluyorlar diye değerlendiriyorlar.
Fakat bu görüş de seküler anlayışında olanlarla temel amaçları bakımından örtüşmüyor.
Çünkü bizler, insanlığın yararına olacak ve evrensel insani yüce değerlerin hakim kılınması amacını güden davaların, ideallerin mücadelesini vermenin üstün bir değer ve insanlık için büyük bir fedakarlık ve özveri olduğuna inanırız. Ve bu yüce idealler için yaşamını yitirenlere de şehit diyoruz.
Çünkü ölümüne sebep olan, savunmuş olduğu üstün insani değerler ona şehit olma mertebesini hak ettiğinin bir göstergesidir.
Mesela hayatı boyunca, tanımadığı, bilmediği mazlum halklar için adaletin, eşitliğin, özgürlüğün, barışın mücadelesini vermiş ve bu yüce idealler için fedakarlık yapmış, yaşamını yitirmiş Che Guevara’yı Allah yolunda, din yolunda şehit oldu diyebilir miyiz?
Oysa o kendini insanlık için feda etti. Akıl sahibi, vicdanlı ve ahlaklı olmanın gerekliliğini yaptı.
Onu böyle bir mücadeleye iten tek motivasyon insani sorumluluk duygusudur. İnanç veya din değildir. Buna rağmen nasıl Allah için, din için şehit oldu diyebiliriz?
Fakat bunların inancına göre her iyilik Tanrı’nın uhdesinde olduğunu düşündüklerinden dolayı onun yolunda olmuş oluyor.
Bana göre, böyle bir değerlendirme, inanç ve din uğruna olmayan şehitlik olayları için hiç de uygun bir tanım değildir. Karşılık bulmuyor yani.
Çünkü yapılan fedakarlıklar ve neticede kaybedilen canlar sömürüye karşı, adaletsizliklere karşı insani amaç ve duygularla yapılmıştır.
Amaç farklılığı vardır.
Din adına şehit olanların motivasyonu ise gerçekte öldükten sonraki hayatta elde etmeyi umdukları nimetlerdir.
Oysa insanlık için şehit olunmada ise hiçbir çıkar ve beklenti olmaksızın fedakarlık yapılmaktadır.
Ama ben Tanrı’nın adil olduğuna inanıyorum.
Yapılan amellere göre yargılanacağımız o günde kendisi için ölünmemiş olsa da insanlık için şehit olanlar, hiçbir menfaat ve çıkar beklemeden canlarını feda edenler gerçek şehit kabul edilecektir ve en üstün tutulacaklardır Tanrı tarafından.
Çünkü yaratılış amaçlarına uygun davranmışlardır. İnsanî doğallıklarını korumuşlardır.
Tanrı veya din adına şehit olma durumu çok istismara açık bir konu. Bu anlayışta çok zorbalıklar da yapılmıştır. Din adına zulüm ve işkenceler, insan hakları ihlalleri yapılırken de ölenler şehit muamelesi görüyor. Hatta işgallerde bile. Düşünün, zorbalıkla başka bir ülkenin topraklarını işgal edeceksin, varlıklarını talan edeceksin ama çatışmalarda ölürsen bu durumda bile sözde şehit olmuş oluyorsun. Çünkü Tanrı ve din adına işgal ediliyor… (!) Tarihten günümüze kadar hep böyledir.
Neticede söylemek istediğim gerçek şehitlik tanımını, sadece insanlık için yaşamlarını kaybedenler hak ediyor.
Yoksa Tanrı için, din için ve vatan için şehit olunmaz insani boyutu olmadıktan sonra… Şehitlikte özne insan olmalıdır.