21 MAYIS’TAN 22 MAYIS’A

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Çerkesler ikiye ayrılır:
Sevgi, barış, birlik ve uyumdan yana olanlar; kavga ve düşmanlıkla beslenenler.
Kavga; herkesle kavga… Düşmanlık; geçmişle, bugünle, gelecekle…
Bir halkın bir yarısı, tarihinde yaşadığı travma nedeniyle düşmanlık girdabından çıkamıyorsa, zihinler bu noktaya takılı kaldıysa bu halk; sevgiyi, barışı, birliktelik ve uyumu nasıl besler, nasıl büyütür?
İşte en büyük çıkmaz sokağımız?
Her gün sosyal medyada yaşanan kardeş kavgalarından, nefret kusan ifadelerden hangi duyarlı insan üzülmüyor, kahrolmuyor ki?
Yoksa bu durum, tarihi düşmanlıkların, aşamadığımız sürgün ve soykırım anlayışımızın bir eseri mi?
Yoksa bu halk, dilinde hep soykırım, yüreğinde hep sürgün travmasıyla mı yaşayacak?
Ne zaman diller sevgiden, barıştan bahsedecek; ne zaman yürekler, huzurun, birliktelik ve uyumun tadını alacak?

DÜNE TAKILIP KALMAK
Acı dolu, karanlık 21 Mayısların sabahında aydınlık 22 Mayısları yaşamak ne çok yakışırdı halkımıza.
Zaten öyle değil mi, demeyi çok isterdim!
Öyle değil işte!
160 yıldır yaşıyoruz bu travmayı.
Sürgün ve soykırımı unutalım diyen yok, bu karanlık zaman diliminden ders almayalım diyen de…
Konu; travmayla yaşama düşüncesinin yeteri kadar sorgulanmaması konusu.

ZAMAN DEĞİŞİYOR
Değişir, inanın bizim değişiminize bağlı olarak dünle ilgili çok şey değişir ve bugünle, yarınla ilgili nice umut yeşerir.
Bu halk, değişen dünyada, gelinen noktada, dünü de bugünü de sorgulayarak yarını yeniden kurgulayabilmeli.
Dünün bize getirdiklerine yarın ihtiyacımız olup olmadığını düşünmek ve ona göre ilerlemek.
Dünden bugüne birçok parametrenin de değiştiğini hesaba katarak sürekli “yeniden değerlendirmeler” yaparak daha doğru uygulamaları hayata geçirmek sanırım en doğru adım olacaktır.
Ne yazık ki dün yaşadığınız, bugün unutmak, asla içinde olmak istemediğiniz birçok durum var karşımızda, tıkandığımız, aşamadığımız, çözüm bulamadığımız.

22 MAYIS FARKLI OLMALI
Eğer biz, dünyanın geldiği noktayı da unutmadan, duygulara biraz daha düşünce katarak, zihnimizi biraz daha fazla yorarak 22 Mayısları daha akıllıca planlasaydık bugün farklı yerde olurduk.
İşte 22 Mayısları 21 Mayıslara benzeten talihsiz tarafımız da bu!
Aynı yanlışları defalarca denemekle doğruya ulaşılmıyor ki!
Kısaca konu; dünü doğru değerlendirebilmek, bugün yapılması gereken doğruları görebilmek ve gereğini yapabilmektir.

BU SORUNLAR AŞILMALI
Ülkeyi yöneten iktidarlarla bugüne kadar kaç sosyal veya kültürel sorunumuzu çözebildik, bunu tartışalım.
Siyaset anlayışımızı bir kez daha masaya yatıralım.
Ana diline hâkim olmasına rağmen evde dahi ana diliyle konuşmayan anne babalarını durumunu soğuk kanlılıkla gözden geçirelim.
Konuşarak, tartışarak ortak akılda buluşarak.

22 MAYISLARI KİM PLANLAYACAK
22 Mayısların programını birlikte yapalım.
Kültürü ve kimliğiyle barışık donanımlı gençlik yetiştirmek için her türlü fedakârlığa katlanalım.
Kurumlarımız nasıl daha sıcak olur, nasıl daha kucaklayıcı olabiliri tartışalım.
Kültürel duyarlılığı daha yüksek bir nesil için neler yapmalıyız, bunu konuşalım.
Yetmez mi bu düşmanlıklardan çektiğimiz?
“Hep konuşuyoruz, sadece konuşuyoruz!” diyorsanız, sesimizin boşlukta yankılanmaması için farklı şeyler yapmak şart!

“BİZ, BÖYLE ÖLDÜK!”
Her 21 Mayıs’ta, ne kadar feci öldüğümüzü ispatlama gayretindeyiz.
Bakarsın bir 22 Mayıs’ta da küllerimizden nasıl doğduğumuzu anlatırız!
Sizce 22 Mayıslara ömrümüz vefa edecek mi?