ÇERKES HASAN

KITIJ Cemil Biçer

Edirnekapı Mezarlığı’nda, yorgun bir tiyatro kostümü gibi toprağa yaslanmış, kalpaklı bir silueti olan mezar taşı gözüme çarpıyor. Üzerindeki yosunları elimle temizliyorum;
“Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey’in oğlu olup, Harb Okulu’nu bitirip, kıdemli yüzbaşı rütbesindeyken genç yaşında velinîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkes Hasan Bey’in kabridir”
yazısını okuyorum mezar taşında. Heyecanlanıyorum.

Çerkes Hasan’ı türküsünden biliyordum; sevdiğim ve efkârlı zamanlarımda çok da güzel okuduğum bir halk ezgisidir.
Dua niyetine oturup mezar taşına mırıldanmaya başlıyorum:

**
Aksaray’dan kar geliyor,
Ben sandım ki yar geliyor.
Çıktım baktım pencereye,
Çerkes Hasan can veriyor.
**

**
Ne yazıktır meydan yeri,
Bayezıttır meydan yeri,
Hanımların seyran yeri.
Çerkes Hasan’ı astılar,
Sol yanında ferman yeri…
**

Atalarımın bu topraklardaki maceraları bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden. Çerkes Hasan’ı bir hayal kahramanı olarak düşünürdüm hep. Oysa yakın tarihimizin gözü kara maceracılarından biriymiş…