Nart Akhoumsatch
Oylarınızı AfD için kullanın!
Bugün (23/02/2025) Almanya’da seçimler var.
Her zamankinden daha önemli bir seçim olacak bu seçim.
Çünkü AfD, güçlü bir parti olarak seçimlere girecek
Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkeleri Almanya ve Fransa’dır.
Bu ülkelerde olması muhtemel bir yönetim değişikliği, bütün Avrupa Birliği ülkelerinin de değişimi için bir etken olacaktır.
Şimdiye kadar Almanya, AfD’nin dışında partiler tarafından yönetildi.
Gelinen nokta ortada:
Savaş, ekonomik sorunlar, sosyal yaşamın bitişi, ahlaksızlık, istihdam sorunu, politik krizler… İçinden çıkılmaz birçok sorunla karşı karşıya kalınmıştır. Küreselciler, insanlığı kaosa sürüklemek için karanlık projelerini uygulamaya koydular.
Savaşlar, kültürel yozlaşmalar, ahlaki normları küçümsemeler ve halkları yoksullaştırma gibi olumsuzluklar çalışma alanlarıdır.
Küreselcilerin Amerika’daki sözcülüğünü Demokratlar yapıyordu.
İyi ki seçimi kaybettiler.
Cumhuriyetçilerin, Trump’un önderliğinde sadece Amerika’da değil, bütün dünyada birçok olumlu gelişmeye öncülük edeceklerine bütün kalbimle inanıyorum. Demokratlarla Cumhuriyetçiler adeta görev değişimi yapmış gibiler.
Demokratların yapması gerekeni sağcı ve muhafazakâr Cumhuriyetçiler yapıyor.
Aslında Avrupa’da da durum aynı.
Burada da aşırı sağcı (bana göre yurtsever) partiler anti-emperyalist bir duruş sergilerken, sosyal demokratlar küreselci emperyalistlerin birer aparatı gibi politik faaliyet içindeler.
Üstelik hiç utanmadan sahtekârca demokratik söylemlerini de devam ettirerek yapıyorlar bu işi.
AfD, emperyalist birer proje olan Suriye ve Ukrayna savaşlarında ülke yönetiminin hilafına, Suriye’de Esad’ı, Ukrayna-Rusya savaşında ise Putin’i desteklemiştir.
AfD partisinin savunduğu değerlerden hangisi aklı başında biri tarafından reddedilebilir?
Küreselci haydutların projelerine karşı çıkıyorlar.
Ve diğer bir temel konu: yabancılar sorunu.
Mülteci sorunu asla küçümsenmemeli.
Almanya’da ve birçok diğer Avrupa ülkesinde “ulusal tehdit” boyutuna ulaşmış durumda.
Bir zamanlar yaşam standardı, özgürlüğü, iş gücü, refahı ve demokratik hukuk sistemiyle dünyanın en yaşanılabilir ülkesi olan Almanya, bugün bu sıkıntılar içindeyse bunun sorumluları merkez sağ ve sol partilerdir.
Küreselcilerle işbirliği içinde uyguladıkları göçmenlik yasaları yüzünden ülke bir kültürel kaos yaşıyor.
Bu olumsuzluklar günlük yaşamın her alanına yansır hale geldi adeta.
Yabancıların sayısı arttıkça toplumsal sorunlar da o oranda arttı.
Yabancıların dinci ve ırkçı ayrımcılığı, kriminalitenin artması, kin ve nefret toplumu haline gelmesi, Alman halkının haklı olarak tepkilerine ve hoşnutsuzluklarına neden olmaktadır.
Yabancıların, Almanya’nın çağdaş yaşam standartlarına entegre olmaları gerekirken, kendi ilkel kültür ve bedevî yaşam tarzını Alman halkına dayatmaları kabul edilebilir bir durum mu?
Almanya’yı bu açmazlardan kurtaracak ve tekrar “Büyük Almanya” yapacak tek siyasal parti AfD’dir.
Bu sorunları sadece AfD’nin sorumluluğunda görmemeli, aynı zamanda biz seküler düşünen yabancılar da kendi sorunumuz olarak değerlendirmeliyiz.
Eğer normal bir insan gibi çağdaş bir yaşam sürmek istiyorsak…
Savaş karşıtıysak ve yabancıların İslamcılığına ve ırkçılığına karşıysak…
Yaşadığımız toplumun değerlerini korumak hepimizin bireysel sorumluluğudur ve aynı zamanda ahlaki görevimiz olarak da düşünmeliyiz.