Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam
05.08.2007
.
Son günlerde diasporada dili ile aklı arasında bağı kopmuşlar yine ortaya çıkmaya başladı…
Onlara 2007’de ne demişsek şimdi de aynı şeyi söylüyoruz. -NH
.
Ajans İnterfaks’ın bugünkü flaş haberi:
“Rusya Federasyonu, çok uzak olmayan bir gelecekte, Kafkasya’nın (artık biliyorsunuz, birilerine göre Kuzey Kafkasya anlamına) sınırlarını yeniden çizmeyi planlıyor. Dün Kremlin’de bu konuda, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin başkanlığında, devletin tüm askeri ve sivil erkanının katıldığı çok önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Basına kapalı toplantıda konuşulanları, güvenilir kaynaklardan sağladık. Edindiğimiz bilgilere göre, toplantı dinlenme araları ile çok uzun sürdü. Tartışmalar kimileyin çok sertleşti, konuşmacılar arasında gerginlikler yaşandı. Sorunlara çözüm üretmede çok zorlanıldı. Doğrusu sorunlar da kolay çözümlenebilecek gibi değildi.
Örneğin;
……..– Oset-İnguş sorunu.
……..– Kuzey Güney Osetya’ların birleştirilmesi.
……..– Osetya sınırları içerisindeki Mezdegu Adığelerinin durumu.
……..– Çeçen grupları arasında oluşan kin, intikam duygularının silinmesi.
……..– Ana-baba bir Çeçenlerle İnguşların birleştirilmesi.
……..– Dağıstan Çeçenistan ilişkileri.
……..– Karaçay-Balkar Cumhuriyeti’nin kurulması sınırlarının belirlenmesi.
……..– Bu cumhuriyetin Bağımsız Birleşik Kafkasya içinde mi yer alacağı, yoksa Pantürkizm programına uyumlu mu hareket edeceği.
……..– Krasnodar Kray toprakları ile çevrili Adığey Cumhuriyeti’nin, Bağımsız Birleşik Kafkasya sınırları içine almanın en kolay yolu.
……..– Adığey, Kabartay-Balkar, Karaçay-Çerkes Cumhuriyetleri ile Kıyı Boyu Şapsığ Bölgesi’nin tek çatı altında birleştirilmesi.
……..– T.C. ile yapılacak anlaşmalar ve sağlanacak teşviklerle 2014 Kış Olimpiyatlarından önce Wıbıxlerin anavatanlarına dönüşünün sağlanması. Wıbıx Cumhuriyeti kurulması ve Şaçe (Soçi)’nin başkent yapılması.
……..– Kafkasya’da (yani Kuzey Kafkasya) otokton halkların bölgedeki nüfus oranlarını arttırmak amacı ile diasporadan dönüş yapanların desteklenmesi, diğer halkların yerleşiminin engellenmesi. Otokhton halklara doğum teşviki, Çerkesler dışında kalan halklara doğum sınırlaması getirilmesi.
……..-Bu yeniden biçimlenmeye karşı çıkması muhtemel, bu topraklarda yerleşik diğer halklara, tüm bu toprakların Çerkes toprağı olduğu, dolayısı ile bu bölgeleri boşaltılıp, Rusya Federasyonu’nun ileri boyutlarda işç gücü açığı bulunan bölgelere yerleşmeyi kabul etmekle, hem tarihi bir yanlışlığın düzeltilmesine, hem de RF’nun kalkınmasına büyük katkıda bulunabilecekleri- nin anlatılması, yer değişikliğini kabul etmeyenlerin sürülmesi.
……..– Günümüz RF vatandaşlarının başka bölgelere göçürülmesine karşı çıkması muhtemel, demokrasiden(!) yana ülkelerin olası direncinin, bu ülkelere uygun gelecek enerji politikaları ile kırılması.
……..– Abhazya’nın Gürcistan’dan ayrılmasını destekleyen Rusya Federasyonu’nun, federasyondan ayrılmak isteyenlere açtığı savaş sonucu uğradığı prestij
kaybının giderilmesi.
……..– Sadece Abhazlar için geçerli olsa da Abhazya vatandaşlığı yasasına göre, vatandaşlık almak konusunda çok hevesli olmalarına karşın, Abhazya’ya yerleşme konusunda çok müşkülpesent davranan diaspora Abhazlarının, çeşitli tedbirlerle Abhazya’ya dönüşünün sağlanması, bunun federasyon için öneminin anlatılması.
……..– Abhazlara yalnız Abhaz nüfusu ile bu toprakların korunamayacağı dolayısı ile vatandaşlık yasalarını buna göre yeniden düzenlemeleri gereğinin anlatılması.
Özetle; çözümü çok kolay olmayan sorunlar yumağı…
Katılımcılardan birinin, bütün bunların neden yapılması gerektiğini sorması ise gülümsemelere neden oldu. Gerçekten, dünya güç dengelerini, Türkiye Çerkes diasporasının potansiyel gücünü bilmeyen biri, böylesi önemli bir toplantıya çağrılacak kadar nasıl yükselebilmişti. Elbette ki tüm bunlar, Çerkeslerin yararı içindi. Özellikle Çerkes diasporası istediği içindi. Dahası Türkiye Çerkes Diasporasının, Rusya Federasyonu’na rağmen Bağımsız Birleşik Kafkasya’yı kurması kuvvetle muhtemeldi. Esir Türkleri de onlar kurtarmamış mıydı? Bu durumda sorunların çözümüne, diasporanın istekleri doğrultusunda katkıda bulunmanın anlamı, Rusya Federasyonu için yaşamsal değil miydi?
Toplantı saatlerce sürdü. Herkesin çok yorulduğu ve artık sonuç alma ümitlerinin tükenmekte olduğu bir sırada, Rusya Federasyonu Genel Kurmay Başkanı, dahiyane fikrini dile getirdi. Başkana göre, bu karmaşık sorunu; ancak ve ancak Türkiye Çerkes diasporası çözümleyebilirdi. Çok uzun zaman- dan beri bu konuları tartışan diasporanın, damıtarak olgunlaştırdığı fikir- lerinden mutlaka yararlanılmalıydı. Diaspora Türkiye kesiminin bu konuda çok deneyimi, birikimi vardı. Ayrıca tartışmaların da ortaya koyduğu gibi Rusya Federasyonu, bu diasporanın katkısına açık olmayan, dahası bu diasporanın çözüm önerileri ile örtüşmeyen hiçbir değişikliği gerçekleştiremez buna gücü yetmezdi. Ayrıca gücü yetecek olsa bile Rusya Federasyonu’nun, Çerkes diasporasının onaylamayacağı uygulamalara girişmesi ahlaki de olmazdı. Diasporanın Türkiye kesiminin Rusya Federasyonu için ne kadar tehlikeli olabileceği de sanırım herkesçe anlaşılmıştı.
Türkiye Çerkeslerin sayısının en az yedi milyon olarak tahmin etmek hiç de abartı sayılmamalıydı. Onlarca dernekte örgütlenmişlerdi. Dahası kimi dernekler kendilerinden alabildiğine emin, Türkiye Cumhuriyeti’ne bile kafa tutan, TC’nin “Yurtta barış dünyada barış” temel ilkesi ile ters düşen, söylemlerde bulunuyor, faaliyet gösteriyordu. Kimi derneklerin sadece adları bile Rusya Federasyonu’nu parçalamayı amaç edindiğinin kanıtı idi. Kimi Çerkesler de bu örgütlerde, sanal ortamda “Bağımsız Devlet” kurma amaçlı kampanyalar açıyordu.
Ancak bilindiği gibi ne denli parlak, ne denli gerçekçi olsa da bir fikrin tartışmacılarca hemen kabul görmesi ender rastlanan bir olguydu. Bu tartışmada da öyle oldu. Önemli-önemsiz birçok itiraz geldi:
……..– Bir kez, diaspora Çerkes sayısı çok abartılmıştı.
……..– Kimlerin Çerkes olduğu konusunda bile aralarında bir anlaşma yoktu.
……..– Çeçenler, Osetler, Lezgiler kısacası Adığe dışındaki diğer halklar kendilerinin Çerkes olmadığını her platformda dile getirdikleri halde, kimi Adığeler onlara ısrarla, Çerkes olduklarını anlatmaya çalışıyordu.
……..– Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana Çerkes kimlik sorununu daha yeni dile getirmeye başlamışlardı.
……..– Etnik kimliklerin tanınmayışı bir yana, tanınması konusunda da örgütsel ciddi bir çabaları yoktu…
……..– Sınırlarımız içerisindeki Cumhuriyetleri, her gün farklı bir şekilde birleştirip ayırıyorlar ama anavatanlarına tatile bile gelmiyorlardı
……..– Bir Avrupa ülkesine tatile giden Çerkeslerin sayısı anavatanlarını ziyaret edenlerden kat be kat fazla idi.
……..– Anadilini bilenlerin sayısı son derece hızlı bir şekilde azalıyordu.
……..– Anadillerde üretilen literatürü izleyebilenlerin sayısı devde kulak bile değildi.
……..– Anadili ile üretebilenlerin sayısı, belki de iki elin parmak sayısını bulmazdı.
……..– Anavatandaki dil sorunlarının çözümü ile yakından ilgilenir gibi olanlar bile anadilde okur-yazar olma çabası içinde değildi.
……..– Ulusal Kültürel değer dendiğinde çoğu sadece düğün derneği düşünüyordu.
……..– Bir başkasının “Çerkesler asimile oldu” demesine, tahammül ede- meseler de hemen her yazıları hızla asimile olduklarının bir kanıtı idi
……..– Anavatanın bağımsızlığı için her türlü bedeli ödemeye, canlarını vermeye hazır olanlar, anavatan kesiminin bağımsızlık mücadelesini uzaktan destekler gibi yapmakla yetinmişlerdi.
……..– İçlerinden çoğu birinci Çeçen savaşı sırasında Türkiye’de estirilen destek coşkusunun kendi eserleri olduğunu sanacak kadar saftı.
……..– Abhazya’ya gelip bağımsızlık savaşına katılmak bir yana, şehit düşenlerin yetim çocukları için kişi başına yıllık 120 Dolar’lık programı bile sürdürememişlerdi.
……..– Anavatanda üretilen kültürel değerlere telif ücreti ödemek akıllarının köşesinden bile geçirmiyor, eleştirileri de duymazdan geliyorlardı.
Haklı da görülebilecek tüm benzer itirazlara karşın muhalifler, diaspora Çerkeslerinin RF için çok tehlikeli potansiyel bir güç olduğu konusunda ikna edilebildi ve oy birliği ile;
……..1- Çerkes diasporasının bu konudaki çözüm önerilerinin derleneceği belirli bir sürenin sonunda bir referandum yapılması,
……..2- Referandumun demokratik olması için, oy hakkının sadece Kafkasya (yani Kuzey Kafkasya) otokhton halkları ile bu halkların diasporalarına tanınması, Türkiye Çerkeslerinin (daha ulusalcı oldukları, daha özverili oldukları için) bir oylarının bin (yazı ilk paylaşıldığında bir oyun beş oy sayılması önerilmişti. Ancak 18 yılda çok şey değişti. Çemberini kıramayan Türkiyeli Çerkesler sizlerin de tanık olduğunuz gibi daha bir bilgilendi, bilinçlendi.) oy sayılması,
……..3- Diaspora Çerkeslerinin oy kullanabilmeleri için diaspora devletleri nezdinde öncelikle, Çerkes kimliğinin tanınması çalışmalarının başlatılması, 4- Kafkasya’nın (yani Kuzey Kafkasya) yeni sınırlarının nasıl olması gerektiğini ortaya koyacak Referandum sonucunun, Rusya Federasyonu’nun dağılması pahasına bile olsa uygulanması kararları alındı.“
Başlarında Türkiyeli Çerkes Miğferi taşıyan değerli arkadaşlar, İşte size fırsat. Sizleri anlamayan bizler, birikimlerinizin, özgün görüşlerinizin, özverinizin, potansiyel gücünüzün, Rusya Federasyonu yetkililerince önemsemesini, engelleyemedi. Böylece bulunduğunuz coğrafyadaki Çerkes sorunlarını çözme çabası yerine, sanal ortamda, Kafkasya’nın (yani Kuzey Kafkasya) olası sınırlarını, yeni kurulacak devlet ya da devletlerin rejimlerini, bu devletle Rusya Federasyonu ve diğer dünya ülkeleri ile geliştirilecek ilişkileri tartışmanızın ne kadar yerinde olduğu da kanıtlanmış oldu. Bizler de sizleri önemsememekle ne kadar yanlış yaptığımızı anlamış olduk.
Değerli arkadaşlar, bu son dakika haberi ile sizler çok mutlu olmuşsunuzdur. Ama ben, belki de yenilmişliğimin etkisi ile yeterince sevinemedim. Ayrıca Rusya Federasyonu yetkililerinin, sanal kazanımlarınızın karşılığını, sadece sanalda vereceği, sanal kararları sadece sanalda uygulayacağı kuşkusundan kendimi kurtaramıyor, alabildiğine mutlu olamıyorum…
Daha kötüsü, asıl nedenin kendi Hatam olduğunu da biliyorum.