ABDZAXEME YAN (ABZEGHLERİN ANNESİ)

KHUYEKHO Nalbiy
Çeviri: Jade Wumar
KHUYEKHO Nalbiy’in “Psım Yihıre ‘Uaşh” isimli kitabından alınmıştır

Olay çok önce yaşanmıştı.

Şafak vakti köyde savaşacak dirayette olan bütün erkekler köyü terk ederek savaşa katıldılar. Ertesi gün onlardan yalnız bir kişi köye geri döndü. Hiç kimse ona, savaşa gidenlerin durumu hakkında bir şey sormadı. Savaş devam ettiğinden dolayı, köyde henüz ağıt sesleri yükselmiyordu.

Savaş alanından gelen kişi, yanına bir ihtiyar ve henüz bıyıkları yeni terlemiş bir genci alarak, köyü gezmeye başladı. Uğradıkları her evden, gencin ya da ihtiyarın akranlarından biri çıkarak, silahı olan silahını kuşandı, atı olan atına bindi. Atı, silahı olmayan ise dirgen veya bir kazık alıp yaya olarak onlara katıldı.

Amdexhan’ın eşi ve altı oğlu savaşa ilk gidenler arasındaydı. 17 yaşındaki yedinci oğlu evde kalmıştı.

Köyü gezen grup kapılarına geldiğinde, Amdexhan en ufak oğluna:

– Sıran geldi oğlum, dedi ve başını okşamak isteğiyle uzanan elini geri çekti.

– Seni savaş meydanına çağırıyorlarsa adam oldun. At ağılı boş, evde sana verebileceğim silahta kalmadı.

Annesine hiçbir şey demeyen en küçük oğlu, avludaki en büyük kazığı yerinden sökerek savaş meydanına gidenlere katıldı.

Köy halkı bir gün bir gece daha savaşçılarını bekledi. Üçüncü günün akşamı sağ kalanlar geriye döndüler. Zafer kazananları bütün köy halkı karşıladı. Ölüleri taşıyan erkekler doğruca mezarlığa yöneldiler.

O sırada evinde oturan Amdexhan,

– Eşim haber göndermedi. En küçük oğlum da güler yüzle koşarak geri dönmediğine göre artık sıra bana geldi, hazırlanayım, dedi kendi kendine.

Biraz sonra üç kişi Amdexhan’ın kapısına geldi.

– Avlusundan savaşmak için insan çıkmamış aile köyde yok, Amdexhan- dedi gelenlerin thamadesi. Sağ dönenlerin sayısı çok az.

Amdexhan savaşa 8 kişi göndermişti. Eşi ve 7 oğlu. Fakat hiçbir şey söylemedi. ”Her savaş alanına giden halkı uğruna, toprağı uğruna gitti. Dünyaya getirenler uğruna dünyaya getirdikleri uğruna” diye düşündü

– Sana üzücü haber getirdik Amdexhan, diyerek sözüne devam etti thamade. Savaşta ölenler imkanı yoksa savaş meydanına veya köy mezarlığına kıyafetleri ile gömülürler.

– Kadın olsam da yanlarına gitmeme izin verin, bari bu tek isteğimi yapın- diye yalvardı onlara Amdexhan.

Üç adamın arkasında mezarlığa gitti Amdexhan . 60 yaşındaki uzun boylu kadının avludan çıkarken baş örtüsünün altından gözüken siyah sık saçları mezarlığı yetiştiğinde bembeyaz olmuştu.

Yamçıları üzerlerinde örtülü savaşçıların naaşları yan yana sıralanmış mezarlığın başında duruyordu. Yüzleri gözükmüyordu, fakat Amdexhan doğruca eşi ve çocuklarına yaklaştı ve karşılarında durup sessizce biraz bekledi.

Mezarlıktakilerin tümü erkekti.

– Beni ayıplamayın Abzeghler, bugünkü davranışım adetlerimizde yok, dedi Amdexhan.  Yüzlerine bakmama izin verin.

Amdexhan’a kimse yanıt vermedi.

Amdexhan eşinin yanına geldi ve yamçısını yüzünün üzerinden sıyırdı. Sağlığında onunla konuştuğu gibi, sordu:

– Senin ölüm şeklini bana kim söyleye bilir, diye kendi duyabileceği bir ses tonuyla sordu ama sesini duydular.

Mezarlıkta bulunanlar cevap verdiler:

– Düşman ordusunun tam ortasında savaştı, Amdexhan. Menziline giren elinden kurtulamadı. Bizde peşinde savıştık. Ecel oku isabet edince, savaş meydanından kendisini çıkartmalarına izin vermedi. Son düşmanın öldüğünü görünce, gözlerini yumdu.

– Oğullarını nasıl öldürdüklerini görmedin mi, diye söylendikten sonra, eşinin üzerine yamçıyı örterek, onun solunda yatan en büyük oğlunun yüzünü açtı.

– Ardında eşini ve üç çocuğunu bıraktın oğlum, dedi Amdexhan. Onlara ne söylesem razı gelirsin?

En büyük oğlunun akranlarından birinin sesi savaşçıların arasından duyuldu:

– O babasının sol yanında savaştı, ey sevgili annemiz! Kılıcı en yüksekte, duraksamadan savaştı. Ecel oku babasına isabet ettiğinde babasının yerine geçti ve babasının öcünü aldı. Altı kardeşinin önünde savaşarak can verdi.

Amdexhan güçlü sesiyle; halkı için, toprağı için canına verdi, dedi. En büyük oğlunun yüzüne son kez dokunurken yüzü artık soğumuştu.

İkinci oğlunun yüzünü açınca boynunun baştan başa kesilmiş olduğunu görmesine rağmen kendini kaybetmedi. Değişmeyen sesiyle:

– İkinci torunum henüz eşinin bedeninde… Erkek çocuğun olması için Allah’a yalvarırım evladım.

– Çocuğu kız yada erkek. Babasının adını hiçbir şekilde olumsuzlukla duymayacak, diye bir ses duyuldu Amdexhan’ın arkasından.

– Abisi ölünce onu babasının sol yanına yatırdı ve kardeşlerinin önünde savaşmaya devam etti.

Üçüncüsünün, dördüncüsünün ve beşincisinin de sırayla yüzlerine bakarak baş uçlarında durdu Amdexhan. Üç oğlu ölmemiş gibiydi. Zorluk çekmemiş, ümitsizlik, çaresizlik, kalplerinde olmadan yorgun, rüyaları huzurlu, özgürce uyuyorlarmış gibiydiler.

– Atlara rahat vermezdin, dedi birine.

– Aynen öyle, atının üstünde dillere destan çeviklikle savaştı, bir genç sesi duydu Amdexhan.

– Şahin gibi üzerlerine saldırıp, ürkütücü naralarla düşmanın yüreğine korku salarak savaştı.

– Şarkı söylemeyi severdin…

– Atın üzerinde durduğu sürece keskin sesi Abzegh yiğitlerine yön verdi ey sevgili annemiz!

– Usta bir marangoz olasın diye baban sana güveniyordu.

– Kılıcını en usta kullananların içinden parıldıyordu ey sevgili annemiz!Abisi ölünce bir ufağı yerini doldura doldura Abzegh savaşçılarına önderlik yaparak savaştılar.

Amdexhan, oğullarından altıncısının yanına yaklaştığında, savaşçıların en yaşlısı yanına geldi ve elini omzuna koydu.

– Amdexhan…

Amdexhan yamçıyı kaldırdığında, oğlunun yüzüne örtülmüş mendilin kandan kıpkırmızı olduğunu gördü.

– Amdexhan, dedi yaşlı savaşçı. Savaşa uğurlarken son görüşün daima hatırında kalsın. Bir çok düşmanı yok etti oğlun, düşmanlarda onu hedef seçtiler. Ellerine geçince acımaksızın, tüm öfkelerini üstüne boşalttılar.

“Keyifli anında güneş gibiydi yüzün oğlum. Keyifsiz olduğunda dolunaydan çirkin değildi.” Sesi titremedi, gözünden yaş geldiğini görmediler Amdexhan’ın. Kendini ayakta tutarak en küçük oğluna yanaşırken, matemli yüzleri ile Abzegh savaşçıları arkasında sıralanıyordu.

– Ayak ucumdan ayrılıp köyün yiğitleri ile beraber savaşa katıldın oğlum. Gelişme çağını tamamlamaya vaktin olmadı. Fakat yiğitliğin ve cesaretin seninle beraberdi. Silahsız çıktın,silahlı olarak geri döndün, dedi ve kimseye duyurmadan sonuna ekledi. Biraz başını dizlerimin üstüne yatırma imkanım olsaydı, sevgili yavrum…

Arkasından bir ses duyuldu mu, yoksa uzaklarda merhametle kalben mi gördü anne:16 yaşına basmış oğlu güçlü bir sesle” anam için,babam için,kardeşlerim için! “ diyerek düşman ordusunun ortasında yaman ve yıldırıcı bir şekilde savaşıyor. Ok işlemedi, kamalar vücudunda parçalandı, kılıçlar miğferinden paralandı

İnleme seslerinin arasından biri bağırdı: ”Etrafını sarın! En yiğit savaşçılarımızı mahvedenin canını alın!” bütün düşman ordusu gencin etrafına durmuş gibi… Biraz geçince mızraklara hedef olmuş yiğit düşman grubunun baş ucunda görüldü. Bağırmadı: aldığı yaralardan duyduğu acıyı yüzüne yansıtmıyordu.

– Beni görüyor musun baba, keskin sesini herkes duydu.

– Ne kadar güzel toprağımız! Böyle yüksekten hiç bakmamıştım ona.

Güldüler düşman askerleri, alaylı sesleri ile bağrıştılar, fakat saflarını toparlamaya vakitleri olmadı. Gencin başına toplanmışlardı ve ayrılmaya vakit bulamadan Abzegh savaşçıları onları sardı. Hiç biri onların elinden kurtulamadı.

– Yaşadığın zorluğu köy halkı anlıyor, dedi Amdexhan’a yanındaki savaşçı. – Kalbini ferah tut, bırak aksın göz yaşların.

Amdexhan başını kaldırdı ve savaşçılara bakarak; halkımın yaşamadığı bir şey değil başıma gelen, bu acıyı yaşayanlardan oldum bende, dedi.

Amdexhan ölülerinin yanından ayrılınca, batmakta olan güneş yüksek dağların uzun sırtlarını terk etmişti. Kendisi de Abzegh savaşçıların peşinden sessiz bakışları arasında güneşin battığı yöne doğru yürüdü.

Gece yarısı köyün haç’eşlerinden birinde wored sesi yükseliyordu:

Abzeghlerin annesi batan güneşle beraber meçhule yürüyor,
Ahrete uğurladıkları gönül gözüyle onu izliyor.
Aramızdan ayrılan yiğitlere kahramanlık türküsünü söyleyin.
Onlardan hangi yiğidin adını söylerseniz bilin ki onun annesi Abdzex’tır…

…haç’eşten yükselen bu woredi Amdexhan asla duyamadı.

Çevirmenin Notu: Orijinali Adigece olan eseri Türkçe ifade edebilmek gerçekten çok zor. Üstadın affına sığınıyor, kabrinin nur, ruhunun şad olmasını yürekten diliyoruz… (Jade Wumar)