Kuban Paul Seauhmann
21.04.2007
Tam altı ay aranızda değildim. İşlerimin yoğunluğu nedeniyle yeniden yazmak konusunda da sıkıntılar yaşayacağımı biliyorum. Bu nedenle aksamalar olursa şimdiden özrümü kabul ediniz.
Bildiğiniz gibi geçen haftalarda değerli thamadelerimize ilişkin yoğun bir tartışma ortamı yaşandı. Daha doğrusu garip bilgi aktarımları gerçekleştirildi.
Bu sütunlarda daha önce sık sık dile getirmiştik. Thamadeler eleştirilmez, karşı görüşler dile getirilemez diye bir şey yok. Tam aksine; her konuda düşüncesini ortaya koymak, her çağdaş Çerkes gencinin vazgeçilmez prensibi olmalıdır.
Ancak, düşüncelerine ve politikalarına katılmadığınız insanlara terbiye sınırlarını aşarak -ki, bazı sözcükler insanı köyden kovdurur- saldırmak yalnız kendinize zarar vermek olur.
Sabah bir program vardı.
Türk pop müziğinin duayenlerinden Erol Büyükburç, çıldırmış gibi bağırıyor, çağırıyordu.
Anlamak için dikkat kesildim.
Konu kısaca şu: Bir yarışma programında jüri üyelerinden Büyükburç. Kendisine diğer üyelerden az söz verildiği için çıldırıyor ve kendisine hiç yakışmayacak reaksiyon gösteriyor.
Sonradan anlaşılıyor ki, bir programda bağırıp, çağırıp, kavga eden çok insan varsa o program o denli çok izleniyor.
Kötü ama gerçek…
Diyelim ki, pencerenizden sokağa bakıyorsunuz. Gelenler geçen yüzlerce insan var. Ancak bu geçenler içinden biri koşuyor. Sizin dikkatiniz o kişiye odaklanacaktır. Çünkü doğal olanın dışında bir davranış olarak algılıyorsunuz.
Bu herkeste olan bir durumdur.
Birey olarak diğer insanların dikkatini çekmek isteriz. Düşüncelerimizi, kültürel modellerimizi, dilimizi, inancımızı karşıya aktarmak isteriz.
Bu da doğal bir durumdur.
İşte burada yöntem tercihi ortaya çıkar.
Thamadeleri eleştiren kardeşimiz, işin özüne bakarsanız; nicelik olarak doğru bir davranışta bulunmuştur. Düşünün öyle bir topluma sahibiz ki, televizyonlarda en çok izlenen programlar kavgalı gürültülü olanlar. O da bunu bildiği için, aynı yöntemi uygulamaya sokmuştur. Dolayısıyla istediğine ulaştığını varsaymıştır.
İkinci bir durum değerlendirmesi daha vardır. İlkel insanların çoğunlukla yaptığı bir yöntemdir bu. Düşüncesini ya da politikalarını beğenmediklerine ağzına geleni saymak. Bu davranışın temelinde yatan da ”korku”dur.
Sıkıştırın bir kediyi köşeye. Bakın sonunda size ne yapıyor.
Kediyi fiziki olarak, insanları düşüncelerinizle ve yaptıklarınızla köşeye sıkıştırırsınız.
Ancak insanla hayvan arasındaki en önemli fark; insanın düşünen ve düşündüğünü planlayan ve yaşama geçiren bir varlık olmasıdır. Bunu yaparken de hayvanlar gibi içgüdüyle değil mantığıyla yapmasıdır.
Düşünme yetisi olmayan ya da düşündüklerini yaşama geçiremeyen her insan saldırganlaşır. Çünkü artık içgüdüsel reaksiyonlar göstermeye başlar. Mantığı tümüyle iflas edip; ne ağzından çıkanı duyar, ne yazdıklarını görecek hale gelir.
Bu değerlendirmeler dışında bir durum daha vardır. O da bu saldırıları bilinçli olarak yapmak. Bu konuda bir şey yazmaya gerek yok. Çünkü rüzgar eken, fırtına biçer. Bunu biz söylemiyoruz. Atalar sözü olarak kulaktan kulağa gelmiş.
Tüm bunların ışığında;
Her thamade eleştirilir, politikasının ve davranışın yanlışlığı dile getirilebilir. Ancak Çerkes terbiyesini elden bırakmamak koşuluyla.
Örnekleyelim:
Çerkes terbiyesine uygun olmayan:
– Ahmet Ulusoy sen Rus uşağı mısın?
Çerkes terbiyesine uygun olan:
– Sayın thamade Ahmet, şu yazınızda, şöyle bir şey demişsiniz. Bu Ruslara uşaklık etmek anlamına gelmez mi? Bu konuya biraz daha açar mısınız?
Çok mu yumuşak buldunuz?
Peki terbiyesiz olmadan başka bir soru:
– Sayın thamade Ahmet, şu yazınızda şöyle şeyler dediniz. Ben bunun Rus uşaklığı olacağını düşünüyorum. Benim düşüncemi değiştirecek ne söyleyebilirsiniz?
Ancak son iki soru reyting yapmaz. Ayrıca saldırmak, kırıp dökmek niyetindeyseniz yine amaca uygun olmaz.
CC’de gençler için yeni bir bölüm açıldı. Entelektüel.
İşte bu tür ilişkiler yumağından kurtulmak için gençliğimizin çağdaş, entelektüel, demokrat yapıda olmaları gerekiyor. Bunun yolu da; vurup, kıran gençliği okumaya yöneltmek.
Başarılı olur mu dersiniz?
Biraz zaman alır ama olur.
Son Söz
Çerkes, thamadelere efelenmenin haynape olduğunu bilendir. (Kuban)