YEMUZ Nevzat Tarakçı
27.02.2006
İlk defa karşılaştığım delikanlı, ürkek bir tavırla “siz Çerkes misiniz?” diye sordu.
“ Evet Çerkes’im“ dedim gururla.
“Ya siz“ dedim merakla.
Genç yutkundu, durakladı, isteksizce: “Ben değil ama babam Çerkes.” dedi
Nefesim tıkandı, sözlerim tükendi, yutkundum, terledim sırılsıklam. O an, insanın acizliğe gömüldüğü bir an, keşke o anı yaşamasam!
Yaşamak istemez bunu elbet bilinçli hiçbir Çerkes hatta hiçbir insan.
Zamanla duymuşuzdur, “Dedelerimiz Çerkes’ti.” diyen gençleri.
Acı. Bu ifade de çok acı ama diğeri, feci bir sancı!
Baba, dede, fakir-zengin, belki savcı, belki de hacı ama ne fark eder, durum çok vahim bir o kadar da acı.
Kimi sorgulasak kimi yargılasak?
Ana mı baba mı çevre mi arkadaş mı sistem mi sürgün mü göç mü?
Kendisi acaba, bakalım cidden bizim kadar üzgün mü?
Baba neyse evlat da o değilmiş her zaman, söz tersine çıkabilirmiş demek ki.
Gençliğimizi ilgisiz ve kimliksiz bırakmanın bedeli bu mu ki?
Söyleyin Allah aşkına kim hazmedebilir bunu? Böyle olacaksa bu köklü kültürün, bu örnek toplumun sonu; yıkılsın derneklerimiz, sussun büyüklerimiz dağılsın federasyonlarımız, sivil girişimlerimiz…
Çözüm müdür yıkılmak, dağılmak, kapılmak sele?
Tam tersi çözüm tektir, tükenmemek için tutuşmak, el ele vermek gönül gönüle…
Yabancı mı bunlar? Değil elbet, benim kızım, senin oğlun, onun kardeşi…
Tektir çözüm, gençlik; benim elim, kolum, dilim ve dahi geleceğim.
Model olmak gençliğe, öğretmek tarihini, sevdirmek atasını, kavratmak kimliğini…
Kızmadan, kızdırmadan, severek, sevdirerek, nefret ettirmeyerek….
Acele edelim, hızlı düşünelim ve hemen uygulayalım!
Yoksa, çok Çerkes babanın, Çerkes olamayan oğlu, çok Çerkes annenin Çerkes olmayan “güzel Çerkes kızı“ olacaktır.
Adige oğlun, Adige olamayan babası olacaktır.
Biz de kahrolacak, belki de yok ola…
HAYIIIIIIIR!
Biz,
Gençliğimiz,
Kimliğimiz ve kişiliğimizle sonsuza kadar var olmalıyız! Çünkü, ihtiyacı var insanlığın bize.