BAGAPŞ’IN TÜRKİYE ZİYARETİ…

Sezai Babakuş
13.04.2011

Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ın yıllardır beklenen Türkiye ziyareti nihayet gerçekleşti. 7-10 Nisan tarihleri arasında Ankara, Adapazarı ve İstanbul’da pekçok toplantıya katılan Bagapş ve beraberindeki heyet, hem Abhazya-Türkiye ilişkilerini geliştirmeye yönelik önemli görüşmelerde bulundu hem de diyaspora ile kucaklaştı. Başta KAFİAD Başkanı Erol Özel ile KAF-FED Başkanı Cihan Candemir olmak üzere, bu ziyaretin gerçekleşmesine önayak olan, emek ve destek veren herkesi kutluyorum ve yürekten teşekkür ediyorum.

Evet, yıllardır beklediğimiz bir ziyaretti bu. Taa 17 Ekim 2007’de ‘ha geliyor, ha geldi’ diye beklemiştik. Biz karşılama hazırlıkları yaparken Gürcistan yönetimi de bu ziyareti engellemek için son kozlarını oynamıştı. O zaman kazanan Gürcistan olmuş, Bagapş’ın gelişini engellemişti. Ve biz, Bagapş gelseydi bağrımıza basacağımız Hendek Uzuncaorman’da 20 Ekim günü toplanıp kendi kendimize, “Bagapş’ı mutlaka burada ağırlayacağız” sözü vermiştik. Nihayet üçbuçuk yıl sonra bunu gerçekleştirebildik. Gürcistan yine engellemek için çabaladı, hem de çok çabaladı. Ama bu kez başaramadı. Bu kez kazanan biz olduk. 9 Nisan Cumartesi günü Uzuncuorman’da toplanıp Bagapş’ı alkışladık ve kucakladık…

Bagapş’ın bu ziyareti aylarca süren titiz bir çabanın sonunda mümkün olabilmiştir. Daha önceki girişimlere vize vermeyen Türkiye, bu kez, Abhazya ile haftalar süren görüşme ve yazışmalarla varılan mutabakat çerçevesinde, sınırlı ve resmi olmayan bir ziyaret programına ‘olur’ vermiştir. Buna göre, Bagapş’ın gelişinin duyurulması son günlere kadar yapılmamış ve diyaspora ile buluşma programı kısıtlı tutulmuştur. Ayrıca Türkiye, Gürcistan’ı küstürmemek için, Bagapş’ın gelişini “sağlık kontrolünden geçmek ve akrabaları ile görüşmek” olarak gerekçelendirmek zorunda kalmıştır. Pekçoğumuz Türkiye’nin bu açıklamasına kızmış olsak da, bir ülkenin tanımadığı bir ülkeyle ilişkisinin böyle ‘ince diplomasi’ oyunları gerektirdiğini az-çok anlamışızdır. Tüm bu sınırlamalara rağmen ziyaret, Bagapş’ın da belirttiği gibi, çok başarılı olmuştur.

Bu dört günlük ziyaretin ortaya çıkardığı pekçok sonuç vardır. Her şeyden önce Türkiye’nin yıllardır sürdürdüğü ‘Abhazya’yı yok sayma’ duruşu değişmiş, Türkiye ile Abhazya arasında resmi olmasa da fiili bir ilişki kurulmuştur. Bunun gelişerek devam etmesi ve en kısa sürede iki ülke arasında doğrudan ulaşımın açılması hepimizin ortak beklentisidir.

Bagapş’ın ziyareti anavatan-diyaspora ilişkilerini güçlendirmek bakımından da çok yararlı olmuştur. Hem düzenlenen toplantılarla hem de medya yansımalarıyla, toplumumuzun Abhazya’ya ilgisini ve sevgisini güçlendirmiş, Abhazya’ya gidip yerleşmek ya da orada iş yapmak isteyenleri motive etmiştir.

Asıl üzerinde durmamız gereken ise diyasporadaki iç çekişmelerimizin bu ziyarete nasıl yansıdığı ya da ziyaretin sözkonusu iç çekişmeleri nasıl şekillendirdiğidir. Bagapş’ın gelişine önayak olan KAFİAD Başkanı Erol Özel ve KAF-FED Başkanı Cihan Candemir, baştan beri bu ziyaret programının kurumlarüstü olduğunu, bu yüzden destek vermek isteyen tüm kurumlarla ve kişilerle ortak çalışılacağını belirtmişler, bu çerçevede ABHAZ-FED de organizasyona dahil olmuştur. Sonuçta bu üç kuruluş ortak çalışmış ve program kurum adları zikredilmeden Ankara, Adapazarı ve İstanbul’da oluşturulan tertip komiteleri eliyle yürütülmüştür. En makul yöntem de buydu…

Yöntem makuldü ancak beraberinde sürpriz olmayan sorunlar da getirdi. KAF-FED tabanı, ‘Adige-Abaza birliğine zarar verdiğine’ inandığı ABHAZ-FED’le birlikte çalışmaya pek istekli olmadı. ABHAZ-FED’in Adige ve KAF-FED karşıtı söylemlerinin yarattığı kırgınlık-küskünlük yüzünden, düzenlenen etkinliklere katılım nispeten düşük düzeyde kaldı.

ABHAZ-FED cephesinde ise daha büyük sıkıntılar yaşandı ki, bunların sonuçları ilerki günlerde kendini daha çok gösterecektir. ABHAZ-FED içinde olup bitenleri didiklemek benim açımdan cazip bir konu olsa da, şimdilik es geçeceğim. Ancak, Bagapş’ın ziyaretinin bize diyasporada Adige ve Abazalar birlikte olursa ancak bir güç ifade ettiğini bir kez daha gösterdiğini belirtmeliyim. Hiç değilse bu Abhazlar bakımından böyledir…

Bu vesileyle, ayrı federasyon girişiminin birliğe ne kadar zarar verdiğini, sinerjiyi nasıl düşürdüğünü, toplumu nasıl kamplaştırdığını, güvensizliği nasıl artırdığını bir kez daha ve tüm gerçekliğiyle görmüş olduk. Bu toplumun iki federasyonu taşıyamayacağını bir kez daha anladık. Umarım Bagapş’ın ziyaretinin sonuçlarını iyi okuyup, yeniden birliği sağlayacak adımları atarız. Aksi halde, kendi kördöğüşümüze saplanıp tarihin bize sunduğu büyük fırsatı heba ederiz.

Velhasılı, Bagapş’ın Türkiye ziyareti, ‘sel gider kum kalır’ misali pekçok sonuç bıraktı. ‘Arif olanlar’ımız bunu anlayıp gereğini yapacaktır, diğerlerimize davul-zurna da fayda etmeyecek. Haydi hayırlısı…