BİR DE BURADAN BAK BE BİRADER! (Ocak 2015 – Haziran 2015)

30 Haziran 2015

Körü körüne devletlere düşmanlık yapanlar hem çokça salak durumuna düşerler, hem de hiç gelişemezler, cücük kalırlar. Bizim Adige-Abhaz diasporasında böyleleri azımsanmayacak kadar fazladır. Öyle körü körüne Rus düşmanıdır ki, önünü arkasını düşünmeden salak salak eylemler yapar. Mesela kadınların ırzına geçen, okul basıp çocukları katleden dinci Çeçenlere bu dangalaklar ciddi destek vermişlerdi… Sırf Rus düşmanlığı sebebiyle yahu!

Bir de bu salakların faşist olanları var ki, düşman başına!

Türklerin meşhur faşistleri olan MHP’liler İstanbul’da bir Çin lokantasını basıyorlar, sahibini ve çalışanları eşek sudan gelinceye kadar dövüyorlar. Sonradan anlaşılıyor ki; lokanta sahibi Türk, ahçısı bir Uygur Türk’ü, çalışanlar ise yerli Türk vatandaşları. Yani dayak yiyen bir tane Çinli yok! İşin enteresanı müşterilerden de Çinli yok! Endenozyalı falan…

Bu olayın iki açıdan bakmak istiyorum:

Birincisi; Türk Devleti organize biçimde IŞİD’in Kürt katliamını perdelemek ve gündemi değiştirmek için Uygur Türkleri’ne sarıldı. Yani amaç Uygur Türk’üne arka çıkmak değil. IŞİD’e destek olmak. Kesin konuşuyorum. Şundan; en gerizekalı bile şöyle düşünmez mi? Sen burnunun dibindeki Türkmenleri IŞİD’e katlettir, gıkın çıkmasın; sonra da git taaaaaa cehennemin dibindeki Uygurlar için lokanta bas, adam döv! Bu ne acayip iş arkadaş? Osmanlı ve Türk tarihi bu ve buna benzer nice provakasyonlarla doludur. En acı tecrübesini de bizim millet yaşamıştır.

İkincisi; faşistler ben kendimi bildim bileli çakal gibi saldırırlar. Yiğitçe kavga eden bir tane faşist bulamazsın. Kancıklıkta üstlerine yoktur. Bu sebeple de tüm organize katliamlarda Türk Devleti bu çakalları kullanır. 12 Eylül’den önce de sonra da bu durum hiç değişmedi!

Bu topraklarda yaşayan tüm sağduyu sahibi demokrat ve solcu insanlara tavsiyem, bu Uygur Türkleri gazına gelmesinler. Önce şu Kürtlere yapılan mezalim bir dursun! Gayeleri başka bu namussuzların, dertleri Uygurlar falan değil!

29 Haziran 2015

Bazı hemşehrilerime diyorum ki, eğer dünya seni tanımıyorsa hiç ağlayıp, zırlama, problemi kendinde ara!

Bir: Tembelsin! Evinin önünü .ok götürür, taa anavatana laf yetiştirisin!
İki: Kasıntısın! Hiçbir özelliğin yok ama varmış gibi havaların var!
Üç: Cahilsin! Son 10 yılda 2 kitap bile okumadığını cümle alem biliyor.
Dört: Beleşcisin! Bedelini başkası ödediği müddetçe varsın!
Beş: Korkaksın! Sülale adını nüfus cüzdanına yazdıramayacak kadar tavuksun!
Altı: Piyonsun! Satrançı bilmediğin için, bilenler seni hep ön sıraya diziyor!
Yedi: Arsızsın! Bedava arazi-ev-araba verirlerse dönüş yaparım dersin!
Sekiz: Dengesizsin! Bugün doğru dediğine, yarın yalan dersin!
Dokuz: Küstahsın! Eğitimin yerlerde sürünür ama eğitimli insanlara akıl verirsin!

On ve Son: Ahmaksın! Yukarda saydığım özelliklerini bir kenara itip, dünya beni tanımıyor diye tepinirsin…

Tepinme! Bu pis özelliklerinden bir an evvel kurtul ve Adiğe-Abhaz’a yakışır insan olmaya bak! Anladın sen onu!

27 Haziran 2015

IŞİD’in Kafkasya’da kan dökecek derken Fransa, Tunus ve Kuveyt’te katliamlar yaptı. Artık diyecek bir şey bulamıyorum. Din ile kafalarını bozmuşların nasıl insanlıktan çıktıklarını görüyoruz. Ama bunlara çok büyük bir tokat gelecek yakında zannedersem. Bu kadar masum insanın kanını içen bu hayvanlar belalarını mutlaka bulacaklar.

Biz dilimiz döndüğünce İslamiyet’in ne kadar tehlikeli olduğunu anlatıyorduk. Kendi inancının gereklerini yaparken bile başka insanları tehdit eden bir din bu ve kanımca dünyada bu din kadar tehlikeli başka hiçbir din yok. Çünkü bu dinde hümanizm yok, insanlık yok!

Taaa Fransa’daki bir işadamının kafasını niye kesersin?

Veya Tunus’ta tatil yapan turistleri neden tarayarak katledersin?

Hadi onlar sana göre kafirdi, Kuveyt’te camide namaz kılanları niye parçalarsın?

Gençlere tavsiyem bu dinden uzak durun! İneklere tapın daha iyi. Hiç duydunuz mu ineğe tapan birinin kafa kestiğini veya turistlere yaylım ateşi açtığını veya namaz kılanların arasına dalıp kendini patlattığını. İneğe tapın kardeşim…

Tayyip, sarayında verdiği şatafatlı iftar yemeğini eleştirenlere ”beyaz Türkler, bizim gibi zenci Türkleri beğenmezler” demiş.

Hep diyorum bu ülke tuhaf diye.

Elalemin zencisi açlıktan bir deri, bir kemik ölümü bekler. Bizim zencilerimiz trilyonluk saraylarda 1000 dolarlık kadehlerde şerbet içip, 5000 dolarlık tuvalette hacet giderir.

Sağcıların ve dincilerin; 350-450-550, hatta 1 milyon kişiyle organize oldukları bir konser, bir sanat aktivitesi görüp, duydunuz mu?

Tabiat kanunlarına aykırı!

Ama sağcı ve dincilerin; Grup Yorum’un, 350-450-550, hatta 1 milyon kişiyle organize oldukları konserlerini yasakladıklarını çokça görüp, duymuşsunuzdur.

26 Haziran 2015

IŞİD’in Kafkasya’yı Viyalet ilan ettiğini yazdı gazeteler. Dinci Adige-Abhaz şebekleri sevinmişlerdir. Çeçen dincileri baya kollamışlardı. Fakat Çeçen halkı tokatı basınca bu katil sürüsü IŞİD’in yönetimine girmişti. Yani gazetelerin yaptığı habere göre diyebilir ki, Kafkasya’da yeniden kan dökecekler.

İşin komedisi, önüne gelen Kafkasya’ya sarıyor. Çünkü Rusya içinde eğitim seviyesi en düşük bölge burası maalesef.

Kobani’ye yapılan intahar saldırısının Türkiye’den giden militanlarca yapıldığı tüm dünyanın dilinde. Hükümet iddiaları reddediyor. Ama herkes biliyor ki, Türkiye resmen koridor IŞİD denen namussuzlar için.

Dün ”Bu ülkenin dincileri ile faşistleri kadar aşağılık yaratıklar dünyanın hiçbir yerinde yoktur” diye yazmıştım. Okuyucularımdan itiraz geldi. Şu anda dünya üzerinde bu nitelemeye uyan tek IŞİD var diyorlar. En az on okuyucum bu konuda hemfikir. İtiraz etmiyorum ama Kahramanmaraş, Çorum katliamlarını okumalarını istirham ediyorum. IŞİD’ten gram farkları yok o günlerde yapılanların…

25 Haziran 2015

Bu ülkenin dincileri ile faşistleri kadar aşağılık yaratıklar dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Niye celallendim? Gazetlerde boy boy Abdullah Öcalan’ın yeğeninin fotografları. Haberler kıytırık. Laf olsun beri gelsin haberleri yani. Amma aşağıdaki yorumları okuyunca insan burada yaşadığına nalet getiriyor. Yahu hayvansınız da bu kadar mı hayvansınız. Göya çirkinliğini öne sürüp, olmadık hakaretler ediyorlar. Kendi anaları, bacıları sanki dünya güzellik kraliçesi eşşekoğlu eşşeklerin. İnsan simasi ile alay edilmez alçaklar, namussuzlar!

Yok, yok, artık bu ülke yaşanmaz hale geldi. Tha topunuzun belasını versin!

Bu gençlerin yüzü suyu hürmetine sabrediyoruz. Bir grup genç ellerine karpuz şeklindeki topu da alarak Tayyip’in sarayına gitmiş. Topu karpuz gibi tutan çocuk baba rolünde ve atletli. Tipik piknik babası yani. O sivil polislerin durumunu görmelisiniz. Nasıl maymun ettiler gençler polisleri. Helal olsun gençler. Bizimkiler gibi polisin eteği altında eylem yapmamanızı takdir ediyorum.

Masum insanların arasına bomba koyarak katliam yapana insan denir mi? Denmez! İşte o hayvanlardan biri olan Dinci Çeçen Cahar isimli eşşekoğlu eşşek, Amerika’da idam cezasını yiyince dili açılmış. Özür dilemiş. Geç kalmış.

Ben yüzsüz gördüm de bu kadar arsızını hiç görmemiştim. İftarı şova çevirenlerin yediklerini Tha boğazlarına dizsin…

24 Haziran 2015

7 Haziran seçimlerini en iyi tahmin eden anket şirketinin sahibi Prof. Dr. Özer Sancar şöyle demiş: (Özetleyerek yazıyorum) Rusya da Komünist ihtilal 80 yıl, Kemalist ihtilal 90 yıl, Erdoğanizm ise 4 yıl yaşadı.

Çok güzel bir tespit. Sadece komik biraz. Yani Lenin ile Tayyip’i mukayese etmek veya Atatürk’le! Yahu Tayyip Lenin’in de Atatürk’ün de kapısında bekçi bile olamazdı. Yani bekçide bir bilgi ve ahlak birikimi vardır. Bunda zerre yok! 4 yıl hayatta kalmasının tek sebebi de ”o kadar süre kalması” görevini verenlerdendir. Yoksa deliğe süpürülüyordu arkadaş da Cüneyt kurtardı!

Hem; gel silahı bırak mecliste siyaset yap, diyen, hem onlar PKK uzantısı bir araya gelmeyiz diyen anlayışa MHP faşizmi denir! Bunlar 80 öncesi bize de silahı bırak, tartışalım diye afişleme yapıp, sonra pusu kurardı.

Mayaları bozuk, kardeşim mayaları!

23 Haziran 2015

Metin Çalışkan adlı okurum bir video bir de not yollamış. Videoyu CC yönetimine yolladım, beğenirlerse koyarlar siteye. Konusu Rojova’daki Kürt savaşçılara katılan Kafkasyalıların danslarını gösteriyor. Metin kardeşim diyor ki; ”Mülayim abi gene kızacaksın bunların aklı fikri dans etmek, diye ama bu farklı. Çerkesler artık akıllandı. Kafa kesip, kadınların, kızların ırzına geçen IŞID’li Çeçenlerin karşına geçip Kürt halkı için savaşıyorlar ve Rojova’yı bu pisliklerden temizledikten sonra zafer dansı yapıyorlar.”

Valla şaşırdım desem yalan olmaz. Körü körüne, yıllarca Ermenilerden Kürtlere, Alevilerden Yahudilere kadar kim varsa düşman olan bu kadar çok dangalak Kafkas halkları içinden böyle yiğit insanların çıkması ayrıca mutlu ediyor insanı.

Dünyanın en kaypak, mızmız sağcı ve dincileri maalesef bu topraklarda yaşıyor ve her gün yüz göz oluyoruz. Yahu aslanlar gibi mapus yatmayı bile beceremiyorlar. Mehmet Baransu adlı bir dingil var. Binlerce masum insanın damlarda çürümesine, onlarcasının ölmesine sebep veren adam. AKP bunu tıktı içeri ya, ağlamanın bini bir para. Neymiş efendim mahkemeye getirilirken nezarethanede bekletiyorlarmış. Bunun gibi, yandaşları da hatırlarsınız bize dışardan yemek söylemiyorlar diye ağlaşmışlardı. Hani hapis yatmasam diyeceğim ki, tüh yazık adamlara. Ama ağız dolusu küfür geliyor içimden. Ulan zaten namussuzsunuz, bari içerde adam gibi yatın da günahsız insanların kefaretini ödeyin! Bizim yediğimiz işkencenin milyonda birini yemediniz. Biz gıkımızı çıkardık mı, aslanlar gibi dikildik! Biraz adam olun, adam!

Tayyip, ben yüzde 52 ile seçilmiş bir cumhurbaşkanıyım, diyor. Yok canım, sen seçimlerde meydan meydan dolaşarak seçimlere girdin ve yüzde 40 aldın. Hadi bakim ikile şimdi.

22 Haziran 2015

İster siyasette, ister normal hayatta, kendine yapılmasını reva görmediğin bir şeyi başkasına yaparsan, buna eşşekoğlu eşşeklik denir.

Mesela; kendin, taaaa cehennemin dibindeki Uygur Türkleri için bağımsızlık isterken, Kürtlerin hayatlarını koruma savaşını bile ”hain”likle yaftalıyorsan, sen katıksız bir eşşekoğlu eşşeksindir.

Mesela; kendin, ”kilise çanı beni rahatsız ediyor” derken, cami hoparlöründen 5 vakit bar bağıran karga sesli müezzinden rahatsız olanlara nefretle bakıyorsan, sen katıksız bir eşşekoğlu eşşeksindir.

Mesela; kendin, Alman’a ”Türkçe okuma yazmaya yasak koyamazsın” derken, Anadolu’da konuşulan farklı dilleri engellemeye kalkıyorsan, sen katıksız bir eşşekoğlu eşşeksindir.

Mesela; kendin, bütüüüünnn gavur memleketlerinde yaşarken ”İslamiyet’i teblig etmek en demokratik hakkım” derken, buradaki Hristiyanlara ”Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmam” diyorsan, sen katıksız bir eşşekoğlu eşşeksindir.

Mesela; kendin, başka milletlerin bayraklarını ayaklara altına alıp çiğneyerek hakaret ederken, başkaları da senin bayrağını ayaklar altına alınca cinnet geçiriyorsan, sen katıksız bir eşşekoğlu eşşeksindir.

Eğer sen karını dövmeyi ruhen rahatlama olarak Kuran’ın emri diyorsan; sen eşşekoğlu eşşeğin eşşeğisin demektir. NOKTA

Diyorlar ki, Fransızlar Fransız deyince karşı çıkımıyorsunuz da, Türkler Türk deyince celalleniyorsunuz? Bu bir çelişki değil mi?

Değil kardeşim. Sen daha orta Asya steplerinde koyun güderken Fransızlar Fransa’da yaşıyorlardı. Keza Alman’ı, İngiliz’i, İspanyol’u, İtalyan’ı… Sen bu topraklara sonradan gelmişsin. Kürt’ten sonra, Ermeni’den sonra, Rum’dan sonra… Onun için, ”bu topraklarda yaşayan herkese Türk denir” diyemezsin. Haaa geldiğin topraklarda yaşıyor olsaydın, o zaman göğsünü gere gere derdin! Kimse de sana itiraz etmezdi.

Demek ki neymiş! Eğer başka milletlerin topraklarını işgal etmişsen, bunun da ceremesini çekersin!

(Hiç bu toprakların kadim halkıyız falan demeyin, övünerek bahsettiğiniz tarihiniz bunu söylüyor!)

20 Haziran 2015

Ramazan ayında bari dinle alakalı bir şeyler yazmayayım diyorum, yok arkadaş olmuyor. Gün geçmiyor ki, oruç tutan bazı dangalaklar oruç tutmayanlara terör estirmesin. En son Erzurum’dan geldi haber, hem de videolu! Eşşekoğlu eşşek diyor ki, biz oruç tutuyoruz gitsin tuvalette içsin sigarasını! Beyindeki devre gitmiş. Sanki bana tutuyor hayvan oğlu hayvan! Her zaman diyorum bunların eline düşme! Hepsi beyin olarak birer IŞİD namussuzların!

Hayır, bemim anlamadığım şu: Şimdi bir sürü itikatlı Adige-Abhaz arayacak ”İslamiyet bu değil” diyecek. O zaman sokağa çıksanıza be birader! ”Oruç tutmayana uzanan eller kırılsın” diye bu aşşağılık yaratıkları protesto etsenize. Yoookkk… İş oraya geldi mi fare gibi deliğe girersiniz!

Bu ülke beni artık ciddi ciddi korkutuyor. Dincisi bir yandan, sapığı bir yandan, psipokatı bir yandan, her yerde terör var. Tabii atalar lafı boşa demez. Balık baştan kokar! Cumhuru tabii psipokat olur, zira başı psipokat.

19 Haziran 2015

Senelerdir anavatanda ve dışarda kendini ”davaya adamış” dangalakları okuruz, dinleriz. Kafalarında kalpak, Adigelik -pardon büyük Çerkesya- için yanıp tutuştuklarını iddia ederler. Bu şebeklerin ortak özelliği son derece cahil cühela olmalarıdır. Hani şu Tayyip yok mu, onun kalpaklısını düşünün, işte bu tipler öyledir. İşin kötüsü bunlar kitap özeti de okumazlar.

Bu kadar iddialı nasıl konuşuyorum?

Son derece basit. Cürmü kadar yer yakamıyorlar. Yani kimsenin taktığı yok. Onun içinde zaman içinde yok olup gidiyorlar! 10 sene önceki şebeklerden hatırlayanınız var mı? Yok!

Dünya o kadar gelişti ve yükseldi ki, bunlar hala savaşta olduğunu zannedip ormanda saklanan Japon askerlerine benzediler. Arkadaş, öyle kırıldık, sürüldük diyerek, kimsenin dikkatini çekemezsin! Adamı maymun ederler! Nitekim oluyorsun da! Haaa içinden, sahiden samimi olabilirsin amma bu işler öyle olmuyor. Adamın dediği gibi; önce deden üniversite mezunu olacak, sonra baban, sonra sen! Anca o zaman vatanı kurtarmak için merdivenin birinci basamağına çıkarsın.

Merdiven kaç basamak diye sorarsan, ben diyeyim 100, sen de 500. Her basamağı anca 1 senede çıkabildiğini de ekleyeyim.

Bak Tayyip’e! 1000 odalı sarayda bile adamı maymun ettiler! Sen kimsin ki!

18 Haziran 2015

Türk siyasetinin eskitemediği Demirel ölmüş. Duyunca garip hislere kapıldım. Politik hayatımın büyük bölümünde hasmım olan bu yaşlı adam 12 Eylül’den sonra bende önce acıma sonra sempati dalgası meydana getirdi. Sempati deyince politik manada demiyorum.

Demirel hayatının en büyük hatasını Denizlerin idamında gösterdiği inatla yapmıştır. 12 Eylül sonrası Demirel, bu konuda hata yaptığını samimiyetle dile getirebilmiştir. Türk siyaseti kadar dangalakça yapılan hiçbir siyaset yoktur zaten dünya üzerinde. Gençler bilmez, Denizler, Adnan Menderes’e kısas için asıldılar. Ancak gençler yine bilmez, Denizler Menderes’i asan siyasetin de baş düşmanıydılar. Fakat kurban gerekiyordu, Demirel gitti bu üç fidanı buldu.

Türk siyasi tarihi işte böyle dengesizdir, akılsızdır, izansızdır, alçaktır ve nefret üzerine kuruludur.

Gazetelerde mukayeseler var, Demirel ile Tayyip’i mukayese ediyorlar. Ben geri kalmam ben de yapayım: Tayyip, Demirel’in saçının kılı bile olamaz. Tırnağına kurban olsun! Bu yaşlı siyasi rakibimin sevdiklerine başsağlığı diliyorum…

Dikkatimi çekiyor. Dinciler ne zaman karşı çıktıkları biri olsa Firavunlukla itham ediyorlar, daha doğrusu aşağıladıklarını zannediyorlar.

İslamiye çıktığından beri Müslümanlara bir bakın, insanlara miras bıraktıkları bir tek eser var mı? Yani insanların akın akın turist olarak ziyaret ettikleri, her dinden ve inançsızdan insanın ziyaret ettiği! Yok! Bir pramitleri bile yok ama dilleri maşallah deve dili gibi.

Şimdi bizim dinciler ayaklanır, ”Firavunlar zalimdi” diye! O zamanları bilmem ama dünya sizin kadar zalimini görmedi günümüzde… Bakınız: IŞİD!

Netice olarak, birinin bana Müslüman diye hitap etmesi yerine Firavun diye seslenmesine bin kere razıyım!

17 Haziran 2015

Tamam, aksiyimdir, huysuzumdur, muhalifimdir amma cana kıyamam! İsterse dünyanın en cani adamını getirseler, idam fermanını imzalayamam. Haaa, derlerse istediğin cezayı ver, o zaman tıkarım kodese ve bir şeyler ürettirerek (öyle boş boş yatma yok) ömür boyu hapis veririm. Bir de ürettiğinden kazandıklarıyla karnını doyurduktan sonra arta kalan parayı da suçu sebebiyle madur ettiği kişi veya kişilere veririm.

Mursi denen aşşağılık yaratık için de aynı şeyi düşünüyorum. Ömür boyu hapis ve çalıştırarak kendi karnını doyuracak parayı kazanması ve kalan paranın da kanını döktüğü insanların ailelerine dağıtmak.

Hayır, hazmedemediğim, elini masum insanların kanı ile yıkayan bu hayvan için kutsama yapanlar! Mesela Tayyip! Kendi elinde de kan var, herhalde o sebeple kutsuyor hayvan oğlu hayvanı!

Neris hanım diyor ki, ”Mülayim abi, Sırrı Süreyya Önder tam da sizin MHP için yazdıklarınızı destekler bir şey paylaştı sosyal medyada. Aynen size kopyalıyorum.”

IŞİD 6 bin 500 Türkmen’in kafasını kesti, 3 bin Türkmen kadına tecaviz etti. 800 Türkmen kadını da köle pazarlarında sattı.

HDP ile koalisyon kurmam, onun desteğini istemem diyen MHP, sizde haysiyet kalmışsa, çıkında IŞİD barbarlarını kınamak için yürüyüş yapın. Savaşın da demiyoruz.

Siz HDP’nin gölgesi bile olamazsınız be!

Sırrı Süreyya Önder

Neris kardeşim, o dönemleri belki bilmezsiniz. 12 Eylül öncesi de cuntaya hizmet ederdi bu çakallar. Nerede karanlık işler var kaldırın altından MHP’li adamlar çıkar. Mafya desen bunlar da! Bunların halkla tek bağlantısı olmaz. Türkmenler için kıllarını bile kıpırdatmazlar. Çünkü onlara biçilen rol bu değil. Yaşı bize yetişenler ne demek istediğimi gayet iyi anlarlar…

16 Haziran 2015

Esasında ne kadar basit değil mi? Herkes istediği gibi yaşayacak ama kimsenin hassasiyetini rahatsız etmeden. Bu kadar basit bir şey niye bu topraklarda olmuyor? Çünkü herkes acayip hassas, her şeyden rahatsız be birader. Sonra demokrasi gelmiyor, diyorlar! Gelir mi! Gelmez! Sizin hassasiyetleriniz batsın emi!

Buradan hareketle; milliyetçi ve dinci Türklerin ortak lafı nedir? Bu vatanı böldürmeyiz, bu bizim en büyük hassasiyetimiz! Tamam, güzel! Peki ulan eşşekoğlu eşşek, taaaa cehennemin dibindeki Uygur Türkleri için niye bağımsızlık istiyorsun? Çinlilerin sizin kadar hassas olmadıklarını mı zannediyorsunuz… Ya Uygur Türkleri için bağımsızlık isteme veya Kürtlerin bağımsız bir devlet kurma isteklerine zıplama! Nalıncıyı geçtiniz!

Türkiye’de adalet, dünyada eşi benzeri olmayan bir şeydir. Kılıçdaroğlu, Tayyip’in hırsızlık yaparken enselendiği kaseti kamuya açtığı için hapse girecekmiş. Kim diyor bunu, 5. Sulh Ceza Hakimliği! Onun hakimi ne yapıyor biliyor musunuz? Ev sahibini tutup, hırsızı salıyor. Ama halt ediyor!

Okurum Zeki bey demiş ki: Tayyip Erdoğan bey önüne gelene posta atıyor, elbiseni, cübbeni, rütbeni çıkar da gel diyordu. Şimdi Cumhurbaşkanlığı elbiseni çıkarıp da gelmesi gerek! Yemiyor mu yoksa!

15 Haziran 2015

Hiç dikkatinizi çekti mi? Bu AKP tayfası ne kadar rahat yalan söylüyor… Yani, evelden insanların yalanım çıkar diye ödü kopardı, bunların umrunda değil. Tayyip’in üniversite mezunluğu şaibeli amma yalan söyleme konusunda doktorasını yapmış, doçentliğine hazırlanıyor. Şeyinin şeyi de öyle, Abdullah da, hangi birini sayayım birader. Hayır, işin enteresanı bugün söylediklerini yarın yalanlıyorlar. Yuh yahu!

MHP’li çakallar habire PKK’ya hakaret ediyorlar ya, o PKK sayesinde Suriye’deki onbinlerce Türkmen’in hayatı kurtuldu. PKK onları IŞİD denilen aşşağılık yaratıklardan koruyor. MHP hep bu! Geçmişte de çakallık yapardı, şimdi de! Gerçek milliyetçi olsalar PKK’ya minnet duyarlardı! Çünkü kendi koruyamadıkları ırkdaşlarını PKK korudu, koruyor!

13 Haziran 2015

Aydın, çağdaş ve akıllı insanlar meselenin biçimine değil özüne odaklanırlar. Yani bizim Adige-Abhaz diasporasının tam tersini yaparlar.

Ne yapar bizimkiler?

Elalem; ”aman gençlerimizi bilimadamı yetiştirelim” diyerek varını yoğunu bu gayede harcarken, bizimkiler dansöz yetiştirmekle yetinirler. Onun için de gençliği dansözlükten ileri gidemeyen her toplumda olduğu gibi bizim milletimizde, ne dil kalmıştır, ne gelenenek! Kafaya kalpağı geçirip, eline, -biçiminden vazgeçtim- rengini bile standartlaştıramadığı bayrağı alıp, bir de ağzını koca koca açıp, tükürükler saçarak ”Soykırıldık” diye bağırınca iş biter. Rahatlar beyzadem!

Bu bir!

İkincisi; Aydın, çağdaş ve akıllı insanlar meseleyi çıkarana değil, meselenin sebebine odaklanır. Gene aynen bizim Adige-Abhaz diasporasının tersine!

Kısa bir hikaye anlatayım ki, dangalaklık padişah da olsan dangalaklıktır.

O kardeş, baba, çocuk, bebe, genç, yaşlı, akraba, yabancı demeden herkesi boğduran şu Alevi katliamcısı padişah Yavuz Sultan Selim yok mu, işte onun için anlatılır…

”Bir gün Yavuz pazarda gezerken keklik satılan bir tezgah görür ve keklik satılan tezgaha yönelir. Bütün keklikler 1 altındır fakat bir tanesi ayrı bir kafes içinde ve 100 altındır.

Yavuz sorar:

– Bunlar 1 altın da bu neden 100 altın?

Satıcı:
– Hünkarım 100 altınlık olan ötüşüyle diğer keklikleri kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar.

Yavuz Sultan Selim 100 altını çıkarıp adama verir ve
– Ver o kekliği bana! der.

Herkes şaşkınlık içinde napacak acaba koca Padişah bir kekliği diye düşünürken Yavuz Sultan Selim kekliğin kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırıverir ve der ki:
– Kendi ırkına ihanet edenin sonu budur!

Tabii, padişah dangalak olunca; doğasında -dişisini çağırmak için ötmek- olan kekliğin boynu gider!

Halbuki, padişahta o kuşun beyni kadar beyin olsa, o kuşu değil, o kuşun tabii davranışını kullanarak tuzak kuran avcının boynunu koparırdı. Lakin işte kuş kadar beyni yok.

Bu sebeple değil midir, Hrant’ı vuran şebeki tutmanın bu millete zerre kadar fazydası yoktur, ne zaman ki o tetiği çekmesini kim istedi onu bulursan meselenin sebebine ve asıl katile ulaşırsın. Atası Yavuz olunca tabii olarak, beyaz bereli bebenin boynunu kopardılar, iş bitti…

12 Haziran 2015

Dünkü Adige-Abhaz bağımsız milletvekili adayları konusunda yazdıklarımı destekleyen onlarca e-mail geldi. İtiraz eden tek kişi yok. Beni doğruladıkları için hepsine teşekkür ederim.

Seçimi ben şöyle okudum: Çalıyor ama çalışıyor diyorduk amma bu artık kıçımızdaki donu aldığı gibi bir de karşımıza geçip bizi azarlıyor. O sebeple hadi bakayım ikile!

MHP, bu ülkenin başına bela olmaya devam edecek mi etmeyecek mi? Bunu zaman içinde göreceğiz… Milletvekillerinden biri tam dangalakça HDP’yi kasten ”Yılanla aynı torbaya girmeyiz” dedi. Ulan eşşekoğlu eşşek, sizden iyi yılan mı olur. Baksanıza daha meclise gitmeden onu bunu sokmaya başladınız…

11 Haziran 2015

Bizim Adige-Abhaz bağımsız milletvekili adayı tayfası seçimlerde boylarının ölçüsünü aldılar. Zaten seçimlere bağımsız girmeleri başlı başına bir ahmaklıktı. Ahmak dememe kızmayın hemen, hiçbir bedel ödemeyeceksin, kafana geçireceksin kalpağı, eline alacaksın bayrağı, bir mızıkacı, iki de dansöz çıkacaksın ortaya. Tamam bizim Adige-Abhaz diasporası ”vur patlasın, çal oynasın, 21 Mayıs’ta ağlasın”cıdır ama bu kadar da koyun değildir.

Anadilde eğitim hakkı? 150 sene gıkını çıkarma Kürtler yesin dayağı hak etsinler anadilde eğitim hakkını, sen tak kafaya kalpağı, al eline Adige bayrağını ana dilde eğitim iste!

Eski köy adlarını geri alma hakkı? 150 sene gıkını çıkarma Kürtler yesin köteği hak etsinler eski köy adlarını, sen tak kafaya kalpağı, al eline Adige bayrağını eski köy adlarını geri iste!

Alfabede XWQ gibi harfleri kullanma hakkı? 150 sene gıkını çıkarma Kürtler yesin işkenceyi sonunda hak etsinler XWQ’yu, sen tak kafaya kalpağı, al eline Adige bayrağını XWQ gibi harfleri kullanma hakkı iste!

Halklara özgürlük, diğer dinlere özgürlük, Cemevi’ne, kiliseye, Havra’ya özgürlük hakkı? 150 sene gıkını çıkarma Kürtler girsin kara toprağın altına hak etsinler halklara özgürlük, diğer dinlere özgürlük, Cemevi’ne, kiliseye, Havra’ya özgürlük hakkını, sen tak kafaya kalpağı, al eline Adige bayrağını ”Başka dinlerin ve milletlerin uğradığı soykırım bizi alakadar etmez, Rusya bize soykırım yaptı” de!

Soytarısınız, soytarı… Bu millet, sizi kendi temsilcisi olarak seçer mi bre avanaklar! Adige-Abhaz halkını bu kadar mı salak zannediyorsunuz!

Son zamanlarda moda bir laf var: Seçim sonuçlarını nasıl okuyorsun? Önüne gelen bunu soruyor televizyonlarda. Kırk adam dinledim kırkı da kırk farklı şekilde okumuş. Tam Türk işi! Yani hep kargaşa, hep karşıdakini yok sayma!

Tayyip’in son fotograflarını gördüm gazetelerde. Süngüsü fena düşmüş. Her zaman diyorum, cahil adamların ortak meziyeti kendini bir şey zannetmesidir. Yani okumuş, yazmış, kendini geliştirmiş adamda; hata yapmasına mani olan, utanma olur, arlanma olur. Tayyip ve avanesinde bu yoktu. Halk bana yetki verdi, her haltı yerim, dedi. Yedirmediler! Millet düşmanının bile akıllısını istiyor be birader, seni ne yapsınlar! Şimdi saraydan çıkarılacakmış. Çankaya’ya gönderilecekmiş. Yanlış bir şey olur. Tayyip’in Çankaya’ya değil Silivri’ye gitmesi lazım. O kadar gencin katili, milletin cebindeki parayı çalıp, evindeki odalara depolayan adamın Çankaya’da ne işi var?

10 Haziran 2015

Menfi meseleleri konuşunca menfi şeyler olur, derdi rahmetli anam. Kendime kızdım… Her şeye muhalifsin, herkesi tersliyorsun. Artık yaşının adamı ol, dedim kendime. Sanki bu lafları kendime söyleyen kendim değilim. Diyarbakır’da derin devlet harekete geçti. Ve can yakarak tarafları birbirne düşürecek. Fakat, geçenlerde dediğim gibi Kürt’ün dindarı da adam gibi adam. Oyuna gelmiyor. Bir bizim yılış yılış, paçalarından pespayelik akan Adige-Abhaz dincilere bakıyorum, bir bunlara! Peheeeeyyy!

Hüda derneğinin yiğit insanlarını buradan bir daha alkışlıyorum. Nereye kadar dayanırsınız bilemem, amma Tha’dan sizlere sabır ve metanetlik diliyorum. Sabrederseniz, derin devlet mutlaka defolup gidecektir…

Denk geldiniz mi bilmem. Fatih Tezcan adında bir adam var. Televizyonlarda görüyorum bazen. Tuhaf bir tip. Şizofren zannedersem. Hadi bu adam hasta, bunu programlara çıkaranlar şizofren olduğunu görmüyor mu? Söylediklerine girmiyorum bile. Bizim deli Kadir bile bunun kadar saçma sapan konuşmaz… Diyarbakırlıları kışkırtıyor da onun için buraya aldım, yoksa konuşulacak bir adam değil.

09 Haziran 2015

Okuyucularımdan biri, bizim Apsuwa Nilgün’den korkusuna bana yazmış, ”Abi neden Kürt kadınlarına bu kadar değer veriyor ablamız” demiş.

Birincisi, Nilgün tam bir Abhaz kızıdır. Adige-Abhaz gibi davrandığın sürece istediğin şeyi ona da sorabilirsin. İkincisi; HDP’li Figen Üstündağ’ın Kürt olduğunu bilmiyordum. Emin misiniz? Ayrıca Nagihan Alçı, Sevilay Yükselir, Nazlı Ilıcak’ın son tartışmalarını gazeteden okudun mu? Valla benim gibi aksi ve huysuz bir ihtiyarın bile yüzü kızardı okurken…

Senin e-mailinden sonra aklıma şu meşhur laf geldi: Figen Üstündağ kadınsa bunlar ne, bunlar kadınsa Figen Üstündağ ne?

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde;

Ne kadar camisi, imamı, hocası, müezzini varsa,
Sonracıma devletin ne kadar makam aracı ve taşıma aracı varsa,
Sonracıma ne kadar jandarma ve polisi varsa,
Sonracıma ne kadar kaymakamı ve valisi varsa,
Sonracıma ne kadar -başta TRT olmak üzere- basını televizyonu varsa,
top yekun bir oldular Tayyip’e çalıştılar.

Harcanan paranın miktarını artık kimse bilmiyor.

Ve %40 oy aldılar.

Küçük Hüsamettin balkona çıkıp zafer kazandıklarını söyledi.

Türk usulü kazanma böyle oluyor işte!

Tayyip, attan düşmüştü… Bu seçimlerde de eşşekten düştü!

Bir insan evladında olmaması lazım olan ne varsa bu arkadaşta fazlasıyla vardı.

Hırsızlık, arsızlık, cahillik, magandalık, küstahlık, kendinibilmezlik, hangi birini sayayım…

Onun için, eşşek bile ”in sırtımdan ulen” dedi!

08 Haziran 2015

HDP, Türk halkının desteğiyle dinci faşiste ”bir soluklan bakalım yeğenim” dedi…

Söz üstüne söz söylenir mi kardeşim! Yarın görüşmek üzere…

06 Haziran 2015

DİYARBAKIR’da HDP’nin İstasyon Meydanı’nda düzenlediği miting sırasında patlama meydana geldi biliyorsunuz.

İki yurttaşın öldüğü haberini resmi olarak hangi bakan verdi?

Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker!

İnsan, Kürt vatandaşlarını hayvan yerine koyduğunu bu kadar mı belli eder be birader!

Bu bomba AKP mitinginde patlasaydı, Tayyip’i düşünebiliyor musunuz? Oooo, “tutamadıkları” yüzde 50’yi salmıştı ortalığa… (Daha kimse buna ”kışt” demeden yüzde 0.5’i saldı Erzurum’da sokağa.) O da yetmez, mezara girene kadar da beynimizi iğdiş ederdi… Adam üç gün hapis yattı, 30 yıl ağladı! Ömrü hapishanede geçen Mandela bunun kadar ağlamadı.

Selahattin Demirtaş’ı dinlediniz mi? Hala insanlara sağduyu çağrısı yapıyor… Barıştan yana durmaya devam ediyor.

Türk milleti gerçekten çok şanslı, Kürtler gibi insanlarla muhatap oldukları için… Eğer kendi tıyniyetlerinde olsaydı Kürtler, şimdi kan gövdeyi götürmüştü…

Türk tipi talep ve neticeye bakarsak;

Talep: Dağları bırak ovaya gel!
Netice: Adamlar ovaya geldi, tuttukları gibi kodese tıktılar.

Talep: Silahı bırak, siyasete gel!
Netice: Adamlar seçim mitingi yaptılar, linç ettiler, yaktılar, bombaladılar.

Şimdi sen Kürt olsan, bu durumda ne yaparsın?

Bu topraklarda sol gösterip sağ kroşe çakan çok çıkmıştır. Bunların en şaşırtıcılarından biri de Yılmaz Özdil adlı dingildir. Ama Ahmet Hakan çok güzel demiş. Bize yazacak laf bırakmamış: Ebleh faşist!

Aynen katılıyor ve ekliyorum. Yılmaz Özdil Türklerin eblehi, bizdeki eblehleri yazsam bu sayfalar kifayetsiz kalır!

05 Haziran 2015

Elalem 38 yılda 16 milyar kilometre yolculuk yapıp bir kuyruklu yıldızı incelemeye aldı.

Kaf-Fed’in nedzinde Adige-Abhaz diasporası 150 yılda 700 km yolculuk yapıp anavatanı incelemeye aldılar. Ve yiğidim, aslanım Yaşar, Çerkesya’yı keşfetti!

Kaf-Fed, bildiğiniz Kaf-Fed! Bir elinde ayna, bir elinde cımbız! Dangalağın biri, Yaşar Aslankaya ”21 Mayıs gezisinde Çerkesya söylemini kınadı” diye yazmış. Yiğidim aslanım Yaşar’da tabii olarak kükremiş. Soykırımdan girmiş, sürgünden çıkmış. Yani, müthiş bir ”Basın Açıklaması” yapmış.

Diyorum ya, umumi tuvalete bekçi yapmayacağın kadrolar, Türkiye Adige-Abhaz diasporası örgütlerini yönetiyor. Ne vizyon var, ne bilgi var, ne tecrübe var, işin daha da beteri kendilerini adam zannediyorlar.

Yahu proje olarak hayata geçirdikleri, 21 Mayıs’ta anavatana gitmek, bundan hesap edin ne kadar çapsız olduklarını.

Ülke yangın içinde, daha bugün HDP aracını kullanan şoförü yakarak öldürdüler. Tayyip, önüne gelene küfrediyor, gazetecileri mühebbet hapisle cezalandıkmak için hapse tıkmaya çalışıyorlar, seçimlerde oy hırsızlığı yapılacağı sokaktaki bebenin bile dilinde, bunlar ”Çerkesya mı değil mi” derdindeler!

Tha sizi bildiği gibi yapsın emi şebek herifler!

04 Haziran 2015

Geri kalmış, dinci ülkelerin insanların ortak özelliği nedir bilir misin ey ahali? Direk söyleyeyim. Tayyip’in altın varaklı kaçak sarayının yanında kümes kalacak kadar küçük ve mutevazi Çavuşesku sarayını dile dolarlar. Yani Tayyip’in kaçak sarayının bir odasına yapılan masrafla Çavuşesku’nun sarayının hepsini yapardınız. Şimdi bakıyorum da millet altın tuvalet muhabbeti yapıyor… Yuh be!

Sevilay Yükselir kardeşimiz ”HDP’nin seçim sloganı “HDP Meclis’e girmeli” ve “Yaşasın halkların kardeşliği” ifadelerini kullandığı tweetler atmış. Sakısı kırılmış mı sağlam mı?

03 Haziran 2015

Son 4 güne giriyoruz. Suçlularla, masumlar sandıktan nasıl çıkacak bakıp, göreceğiz. Ben ki, yıllar oldu bu memleketten umudu keseli. Burada yaşayan insanlar, artık suyundan mı havasından mı bilemem tuhaf. Yahu alenen hırsızlık yapmış birini yüzde 52 ile başına geçirmenin mantıklı nasıl bir izahı olabilir? Hırsızlık da öyle böyle bir hırsızlık değil, gelmiş geçmiş en büyük hırsız.

Peki bu kadar arsız bir insana ve insanlar topluluğuna bu kadar oy nasıl veriliyor hala? Ar damarı çatlamış desem hafif kalır. Kendisine sadece sırtını dönmüş kadınlara hakaret ediyor! Yahu bu kadınların AKP’li akrabaları yok mu?

Gerçi ben kime, ne yazıyorum! Kenan Evren yüzde 99 oy aldı bu halktan.

Ağzımın payını alıp, kıçımın üstüne oturtmasını bekliyorum artık. Vallaha da billaha da yıkın şu hırsızları, tövbe artık kötü bir şey yazmayacağım!

Okuyucularım ”tamam anlaşıldı Mülayim’in dırdırını daha çok dinleyeceğiz demek ki!” dediklerini duyar gibiyim…

Görünen o ki, tek umudumuz HDP!

02 Haziran 2015

Sağlık çalışanları ile hastalar arasındaki ihtilafın kökenine inemediğiniz müddetçe meseleyi çözemezsiniz.

Bir; eğer bir doktora günde 150 hasta düşüyorsa ihtilaf devam eder. Çünkü o doktor hakkıyla muayene yapamayacağı gibi hakkıyla teşhis de koyamaz.

İki; doktorluk mesleğini hastasına karşı aşağılama aracı olarak gören doktorlar oldukça ihtilaf gene devam eder. Ayağımı burkmuştum, acıdan kıvranıyorum. Acile götürdüler. Doktor baktı inceledi ve ayağınızda çatlak var dedi. Gayri ihtiyari ”Yapmayın doktor” demişim. Sırıtarak ”ben yapmadım, sen yapmışsın” dedi. O anda elimde bir keser olsa kafasına geçirirdim. Acıyla alay eden doktor olur mu kardeşim!

Üç; doktorun da hastanın da bu topraklarda eziyet çekmesinin temel sebebi; ikisinin de cahil olmasındandır. Boşuna ”Tıp fakültesine eşek bağlasan o bile mezun olur” denmemiş. Cüneyt Arkın, Ahmet Çakar doktor yahu! Gerisini hesap edin!

”Karıma elleme lan” diyen hasta yakını var. Sanki Türkiye Güzeli ile evli eşşekoğlu eşşek. Doktoru potansiyel sapık görüyor. Haaa, haram deyip de kadınsa erkeği, erkekse kadını muayene etmeyen öküz oğlu-kızı öküz doktor da var tabiki…

Dört; doktorlar ve sağlık çalışanları üç-otuz paraya eşşek gibi çalıştırılıyor. Hastasının ızdırabını dindirmeye uğraşan sağlık çalışanı, hasta yakınının ilk hedefi oluyor. Hastasına köpek gibi davranan hemşire ve doktor da var, hemşireye ve doktora sopa atan hasta yakını da var.

Beş; ambülansın sirenini duymasına rağmen kenara çekilmeyen öküzler varken, ambülansta hasta olmamasına rağmen siren çalarak işine giden öküz sağlık çalışanı da var…

Altı; işkenceden geçirilmiş bedenler eğer ölmemişse ”sağlam”, işkenceden geçirilmiş bedenler eğer ölmüşse ”intihar” raporu veren doktorlar da var…

Yedi; ölmüş yakınını hastaneye getirip, iyileştiremedi diye doktor öldüren hasta yakını da var…

Sekiz; ameliyatta ölen hasta için hüngür hüngür ağlayan doktor ve hemşire de var…

Dokuz; sahipsiz diye hastanede günlerce aç kalan hasta da var…

On ve son: Bu topraklardaki sağlık meselesi ”insan malzemesinin kalitesizliği” meselesidir.

Not: Yukardaki aktardığım bilgi ve olayların tümü gazetelerdeki haberlerden alınmıştır. On ve son madde hariç. -HM

01 Haziran 2015

Bu milletin hafızası balıktakinden bile beter olduğu için hatırlamaz ama ben yardımcı olayım. Tayyip ”TIRlarda silah var” diyenlere ”silah olduğunu ispatlayamayan şerefsizdir” diye karşılık vermişti. Can Dündar kapağı Tayyip’e yolladı!

Amma durumun fecaati şu: Tayyip iyice zıvanadan çıktı ve canlı yayında bir gazeteciyi alenen tehdit etti. Bunu da kafi bulmayarak casusluktan dava açtırdı savcılarına… Savcılarına diyorum, çünkü artık bu topraklarda Tayyip’ten tırsmayan bir tane savcı yok.

İyi de, en salak olan bile bilir ki, casuzluk; devlet sırrını, yabancılara para veya mevki uğrana satanlara denir. Can Dündar katıksız Türk. Bilgileri de Türk halkıyla paylaştı… Eeee? Nasıl oluyor casusluk? Yaaa alayınız komedisiniz ha!

Peki, tüm bu şamata içinde bizim Adige-Abhaz diasporası ne yaptı? Ne yapacak hala mızıka sesini duyan göbek atıyor. Ya işin öyle ..kunu çıkardılar ki, Bakırköy Adige milletvekili adayı propaganda için kafe oynuyordu… Yuh artık ya, yuh! Ulen geleceğimize dair bir iki porjeden bahsedin, sizin dansöz gibi kıvırmaktan veya acılarımızı sömür, sömür sömürmekten başka bir maharetiniz yok mu!

Ukrayna hükümeti, Gürcistan’ın eski devlet başkanı Mihail Saakaşvili’yi, Odessa bölgesine vali yapmış. Kaf-Fed Başkanı ve yönetimi de hazır olsun, bu kadar yağdanlık karşılığında Ukrayna Halk Oyunları Bakanlığı’nı verirler artık.

HÜDA-PAR, ısrarla derin devletin tuzağına düşmemeye çalışıyor. Gazetelerden takip ettiğim kadarıyla dün öldürülen iki taraftarı için sakin bir duruş göstermişler mitinglerinde… Israrla barıştan sözetmişler.

Kürtler, sağcısıyla, solcusuyla, dincisi, dinsizi ile bu topraklardaki en yiğit, dürüst, kahraman halkmış.

Irkçı bir şeyle söylemiyorum amma doğruya doğru; ya adam Laz, Türk’ten daha Türkçü, adam Boşnak Türk’ten daha Türkçü, adam Adige-Abhaz Türk’ten daha Türkçü! Türkçü olmak kabahat değil, değil de sen niye tetikçilik yapıyorsun balta!

Bu topraklara demokrasi gelirse Kürtler sayesinde gelecek… Türk’ten bin yıldır gelmedi, Laz, Boşnak, Adige-Abhaz’tan zaten bekleme…

HÜDA-PAR’a özellikle alkış…

30 Mayıs 2015

Bizim Türk kökenli Wubıh Hıncal, “Et kokarsa tuz da, tuz kokarsa ne yapalım” demiş. Sebep? Sebep; telefonuna gelen reklam mesajları için savcıların bir şey yapmamaları!

Ulen, senin karizmatik dünya liderin Tayyip her gün Anayasa’yı paspas yapıyor, tuz kokmuyor da, telefonuna reklamına savcı bir şey yapmadı diye mi tuz kokuyor!

Züppesin Hıncal!

Tayyip dedik, ondan devam edelim…

Yalakanın biri diyor ki, bağırıyor çağırıyor ama içi dışı bir, samimi ve dürüst. Hiç anlamamışımdır. Her şeye bağırıp çağıranlar bu memlekette ”sağlam” adam muamelesi görür. Temelinde korku mu var acaba?

Yahu adam dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hırsızı ve gene dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yalancısı… Geçenlerde bir videoda gördüm. Televizyonda programda 12 Eylül öncesinde eve çok geç geldiğini kızının onu görememesinden dolayı kapısına not yazdığını ağlamaklı dille anlatıyor. Kızı o tarihlerde daha doğmamış, 1983 doğumlu! İyi mi!

Yahu diploma aldığı üniversite, diploma aldığı tarihinten bir yıl sonra açılmış. Gerisini siz hesap edin.

Ve bu adam bağırıyor çağırıyor ama içi dışı bir, samimi ve dürüst.

Get len!

29 Mayıs 2015

Yaşadığımız topraklar o hale geldi ki, yıllarca faşistlik yapan bir partinin, bir yöneticisi, Tayyip’e kurt işareti yapınca korumalar dalmışlar parti binasına kadını tutuklamışlar. Faşistler faşist olalı böyle zulüm görmedi arkadaş! Kurt işareti nasıl bir suç, onu da anlamış değilim. Bu faşistlerin ağababaları binlerce genci katletti, ellerini kollarını sallayarak geziyorlar, kurt işareti yapan kadına polisler saldırıyor! Kısacası tuhaf memleket kardeşim burası!

İmam nikahı Anayasa Mahkemesi’nce ”olur” almış. İmam nikahı ve öbür dini kurallara benim hiçbir itirazım yok. Benim itirazım Yaradan’a! 9 yaşındaki kız çocuğuyla İmam Nikahı kıymasına izin veren Yaradan’a! Sıkıysa 9 yaşındaki kız çocuğuna Resmi Nikah kıy bakalım, kıyabilirsen! Mesele nikahın nevî değil, zihniyetin sakatlığı! Gel de tiraz etme Yaradan’a!

Coca Cola adlı meşrubatı pek sevmem. Elvan benim favorimdi amma ömrü vefa etmedi. Biri bir e*mail yollamış. Kolanın içinde böcek mi ne varmış. İçmeyin diyor. Ya bu millet iyiden iyiye salaklaştı. Saat başı milyonlarca kola tüketiliyor. Kola firmasının sahibi bu e-maili yollayandan daha salak herhalde ki, içine böcek koyuyor.

Bir de diyorlar ki, AKP nasıl iktidarda kalabiliyor. Hep kolanın böcekli olduğunu anlayan salaklar yüzünden!

28 Mayıs 2015

Benim ağzıbozuk, küfürbaz dinci Adige okurum uzun zamandır ortalıkta yoktu. Benle dalaşmaktan bıktı herhalde, diyordum ki ”iti an, sopayı hazırla” misali e-maili geldi. Kısaca diyor ki, ”senin gibi dinsiz birinin Papa’yı savunması manidar. O kadar mı çaresiz kaldın. Papa’nın nasıl özel uçağı varsa, Diyanet İşleri Başkanı’nın da özel uçağı olabilir. Sen ne gocunuyorsun!”

Deyince kızıyorsunuz. Bu dincilerin beyinlerinde bir devre zamanla yanıyor. Yani doğuştan değil. En ulemasından en salağına mantık dediğimiz şey bitiyor. Öyle olmasa din konusunda ulema (din bilgini) olmuş bir adam ”karın ölmüşse kokana kadar cinsel ilişkiye devam edebilirsin” diye fetva verebilir mi? İnsan evladı olan veremez! Çünkü normal beynin ”Ya arkadaş karım ölünce benim aklıma cinsellik nasıl gelir, onu ebediyen kaybetmenin üzüntüsüyle kahrolurum” der. Ama bunların beynindeki o devre yandığı için, aklı hemen oraya gidiyor, direkt!

Papa’yı nasıl savundum anlamadım ama savunurum da! Sana ne! Adam 1.5 milyar Katolik’in lideri, ama 70 milyon Türk Müslümanın liderinin yaşadığı lüksü yaşamıyor.

Bu arada Hürriyet gazetesinde bir haber çıktı. Onu okumanı tavsiye ederim. PAPA’NIN TEK AYRICALIĞI ÖN KOLTUKTA TEK OTURABİLMESİ >>>
Oku da öyle gel….

27 Mayıs 2015

Ben, ”Türk halkı dinci ve faşisttir” dediğimde özellikle Türk dostlarım bana kızıyorlar.

Yahu birader, bu tespiti kafadan atmıyorum ki!

Mesela geçenlerde bir program seyrettim. Aklı başında gazeteciler oturmuş, seçim ve partiler tartışılıyor. Levent Gültekin adlı gazeteci -ki baya iyi tahlilleri var- Türk solunu eleştirirken aynen şunu dedi: Türk solu, ”Işıklar içinde uyu” demek yerine ”Nur içinde yat” demedikçe halkın içine giremez.

Doğru mu?

Tespit doğru! Mantık faşistçe! Yahu tek tip olmaya ne kadar hevesli bu millet!

İran’da bile ”oruç yedin” diye adam öldürülmüyor ama burada öldürülüyor. Oradan hesap edin.

Arkadaş, Selahattin Demirtaş bile dualarla oy toplamaya çalışıyor!

Sonra diyorlar ki; ”bu memlekete neden demokrasi gelmiyor?” Bekle, bekle gelir… Demokrasi sanki belediye otobüsü!

Çocukken komşunun bahçesinden meyve araklamak herkesin başına gelmiştir. Hemen hemen hepimiz bunu yaparken yanımıza suç ortağı arardık. Sebep? Çünkü o zaman suçun ortadan kalktığına inanırdık.

Şimdi Tayyip’e bakıyorum. Diyor ki, ”Diyanet İşleri Başkanı’mıza Mersedes yetmez, uçak da vereceğiz. Şu anda havuzda olan uçaklarla yurtdışı seyahatine çıksın diye sayın başbakanımızla konuşacağım.”

Siz anladınız mevzuuyu!

26 Mayıs 2015

Türk ”Sol”u gene iş başında. Hani şu OdaTv diye bir gazete var ya ondan bahsediyorum. Evvelden gizli gizli, şimdi aleni HDP karşıtı bir yayın yapıyor. Kim ki, ben solcuyum aynı zamanda da Atatürkçü’yüm diyorsa uzak durun kardeşim. Solcu adamdan Atatürkçü çıkar mı yahu! Müslüman anti-emperyalist gibi bir şey!

Tayyip, ”New York Times edep dışı bir yazı ile Erdoğan’ın Türkiye’sinde bunlar oluyor diye oradan göndermeyi yapmış adeta ABD’ye talimat veriyor. Niye duruyorsunuz diyor. Ya sen bir gazetesin haddini bileceksin.” diye demeç vermiş. Okuyunca ”sen haddini biliyor musun ki, başkasına had bildiriyorsun” demek geçti. Sonra vazgeçtim! Gelmiş geçmiş en cahil politikacı laf anlar mı?

Papa 1970 model Fiat’a binerken, Diyanet’in başı 1 milyon dolarlık Mersedes’e biniyorsa, ikisinin arasındaki farka ne denir? Görgü ve inanç farkı denir!

25 Mayıs 2015

Adige-Abhaz diasporasının önde gelen, takip edilecek kişilerinden biriydi Profesör Doktor Günsel Avcı. Bana bir afişi geldi ve tüh dedim. Bu hanım bile bunu yapıyorsa ”ört ki, ölem!”

Profesör olmuş, İstanbul 1. Bölge’den aday olmuş, fakat ilkesizleşmiş. Sana kim oy verir Günsel Avcı? Ha elin Kuran alıp, mitinglere giden Tayyip, ha sen! Ne farkın var ondan? Sen de acıyı politikana alet etmişsin. O da kafi gelmemiş, günümüzün moda ”soykırım” lafını da eklemişsin afişine!

Bizim sülaleden İstanbul 1. Bölge’de yaşayan akrabalarımı, bugün üşenmeyip arayacağım ve sana oy verdirtmeyeceğim. Ha belki 15-20 oy senin için önemli değildir amma en azından senin gibi ilkesizlere tarih huzurunda ders olsun!

Hakkını yememek için; bana 2010’dan önce herhangi bir dergide, afişinde, konferansında, internet sitesinde, her şey kabulum; ”Soykırım”a uğradığımıza dair, tek kelime söz ettiğine veya yazdığına dair belge göster, senden burada özür dileyecek, bir daha da sesimi çıkarmayacağım.

Türkiye Adige-Abhaz diasporasının bu kadar sapıtacağını tahmin etmezdim. Anlı-şanlı profesörlerimiz bile utanmadan, arlanmadan oy için halkını kandırıyor. Yakışıyor mu sana Günsel Avcı! Ayıp ayıp!

Günsel Avcı, Adige-Abhaz halkını temsil edecek dürüstlükte politika yapmamaktadır. Halkımızın acısını, politikasına alet etmektedir. Ben tüm 1. Bölge’de oturan ve oy kullanacak Adige-Abhazlardan bu hanımefendiye oy vermemelerini istirham ediyorum…

Kendi topraklarında bir halt olamayıp, gidip Mısır’da Memluk Sultanlığı kuranları şimdi daha iyi anlıyorum! Sizi anca Arap ve Türk paklar! Kendi halkına bu kadar da kalleşlik yapılır mı yahu!

Osmanlı İmparatorlu’ğunun ketenperesine geldik, pür-i halimiz şimdi bu! Tha’nın sopası yok. ”Ankara Spor” takımının adını değiştirip ”Osmanlı Spor” yapmışlar ya… Bunlar deplasmana maça gidince karşı takımın seyircisi ”İ..e Osmanlı” diye slogan atıyormuş. Bunca halkın kanına girip, topraklarını işgal ettikleri için layığını da sıfatlarını da bulmuşlar!

23 Mayıs 2015

Bizim Adige-Abhaz tayfasının içinde giyimiyle kuşamıyla, hatta arabasıyla eviyle hava basanlar olurdu evelden. Gençliğimizde bu tiplerle ”Kont” diye dalgamızı geçerdik. Gerçi hafif de kıskanmıyor değildik! Yalnız bu ”Kont”ların ortak özelliği samimi insanlar olmasıydı. Başkasının parasıyla almazlardı mesela elbiselerini. Kimsenin elini-ayağını da öpmezlerdi çıkarları için… Rüşvet yemezler, harama göz dikmezlerdi. Müslüman mıydılar? Cuma’dan Cuma’ya! Rakı içerler miydi? Akşamdaaaaaaaaannnnn akşama! Kısacası bu ”Kont”lar yiğit adamlardı.

Şimdiki kontlara bakıyorum da, mukayese etmeniz mümkün değil. Giyimleri giyim değil, insanlıkları insan değil!

Diyanetin ”Kont”u da zor durumda bu arada! Hani; aldığı Mersedes milletin ağzına düşünce ”“İbret-i alem için iade edeceğim” diyerek boyundan büyük laf etti ya, işte şimdi sakalı ve bıyığı ile başı dertte. Çünkü cihan padişahı Tayyip, sen Mersedes hakediyorsun diye daha pahalısını yollamış. Hadi şimdi sıkıyorsa tükür! Sakal ve bıyık mevzuu!

22 Mayıs 2015

Onbeş gün sonraki seçimlerde eğer HDP barajı aşamazsa, AKP avantadan 50’ye yakın milletvekili kazanacak. Adamların hayatı avanta. Demokrasi anlayışınıza tükürsünler!

Bizim Hıncal yine döktürmüş! ”Adı Türkiye olan ülkede, bu sınırlar içinde, bu ülkenin vatandaşı olan insanlar bir türlü “Biz” olamıyorsak, o zaman “Ulusal Bayram” ne aptalca bir laftır…” buyurmuş. Ardından eklemiş: ”137 ayrı cinsten, ırktan, milletten insanın yaşadığı Amerika’da bir ulusal bayram izleyin.. Kent meydanlarında, caddelerinde, televizyonlarında, evlerinde, bahçelerinde, insanların nasıl “Biz” olduklarını, nasıl “Amerika” diye şarkılar, marşlar söylediklerini görün…”

Evvelden, yaşlandığı için mukayese yapamıyor, diyordum. Ama bu kadar basit bir konuda bile böyle yazıyorsa sahiden artık bu işleri bırakıp, yemek tarifleri falan yazsın bu ünlü Türk kökenli Wubıh büyüğü!

Hıncal kardeşim, Türkiye’de 40 çeşit halk ve inanç var, tamam amma senin anlamadığın şu; bunların tümüne ”sen Türksün” diyorsun! Amerikalı, kendi 40 çeşit halk ve inancına ”Sen Amerikalısın” diyor. Aradaki farkı anlayabildin mi? Anlamadığın kesin! Daha da açayım. Mesela bana ”Sen Türksün” dersen, ”hadi ikile bakayım” derim. Amma ”Sen Türkiyelisin” dersen göğsümü gere gere ”Evet” derim. Yani bundan gocunmam! Yoksa senin gibi saçmalamalar başlar, ”ben Türk kökenli bir Wubıh’ım” gibi garabet çıkar ortaya.

Türkiye’de yaşayan insanlara Türk denir gibi dangalakça bir lafı ”O manada denmiyor!” gibi tuhaf savunmalara da başvurmaman lazım sahip!

19 Mayıs’ta devlet ”Ne mutlu Türkiye halklarına” demediği sürece daha çok zırlarsınız, bizimkiler gibi!

21 Mayıs 2015

Bugün 21 Mayıs. Ben de CC gibi düşünüyorum. 21 Mayısları ağlayıp, sızlayarak değil artık üzerimizdeki şu lanet ataleti atma günü olarak analım. Bir buçuk asır ağladınız, yetmedi mi be birader?

Bütün kalpak takıp, zırıl zırıl zırlayanlara sesleniyorum: Gelin, bugünden itibaren akrabanız içinden veya herhangi bir dernekten, bir üniversite öğrencisinin okulunu bitirene kadar, tüm kitap masraflarını karşılayacağınıza kendi kendinize söz verin!

Öyle sağda solda dillendirmeden!
Direk!
Kıvırmadan!
Trink, keş para ödeyerek!

Bakayım o kafana taktığın kalpağın adamı mısın, yoksa züppe mi! Görelim.

Haa kitap parası çok mu ağır geldi? Tamam o zaman, her ay bir üniversite öğrencisine 200 Lira cep harçlığı ver, gene okul bitene kadar.

O da mı ağır geldi? O zaman şehir dışından gelmiş bir öğrenciye evinin odasından birini ver. Okulu bitene kadar da sofrana fazladan bir tabak koy!

Yemiyor değil mi?

Sizi gibi soytarılar sizi! Ne kadar kolay değil mi, kalpağı kafaya geçirip boy boy poz verip, sonrada bunu internette basmak!

Yurtseveri, dincisi, vakıfçısı, aktivistçisi, forumcusu; alayınız soytarısız, soytarı!

Biri gazete patronu sakalı ağarmış eski solcu; ”Ben Tayyip’e aşık oldum.” der.
Öbürü saçı jöleden dana yalamışa dönmüş eski liberal; ”Ben Tayyip için iki silahımla kapıya bedenimi koyarım” der.

Aynı performansı diasporaya yön vermeye kalkanlardan da bekliyoruz!

20 Mayıs 2015

Örgüt ve kişilerin reaksiyonları farklı tartışma konusudur. Mesela ”ben çözümün savaşta olduğunu düşünüyorum” diyen; örgütse başka, kişiyse başka bir durumdur. Biri, kişinin sadece kendisini, öteki, örgütün tümünü sorumluluk altına alır. Yani, siz ”savaş doğru çözüm” diyen bir örgütte hala üyeyseniz, ”ben barış yanlısıyım” demeniz hava civadır. Onun içindir ki, tüm örgütler, -buna en büyük örgütlenme olan devlet de dahil- söyledikleriyle tezat işler yapmazlar. Yaparlarsa o örgüt zan altında kalır.

Lafı bu kadar dolandırmamın sebebi, Fetullah yanlılarının içinde azımsanmayacak kadar Adige-Abhazların da olması. Hep şaşmışımdır. Bir Adige-Abhaz’ın böyle bir sahtekarın yönettiği örgütlenmede ne işi olur diye!

Sonradan farkına varıyorum ki, esasında ciddi biçimde nasyonelleşiyorum.

Yahu Adige-Abhaz içinde bir ota yaramaz adam az mı?
Oooo, dünya kadar!

Sahtekar, üçkağıtçı, düzenbaz, hırsız?
Sayamayacağınız kadar!

Arsız, yüzsüz, utanmaz, ahlaksız, namussuz?
Ben diyeyim yüz, siz deyin bin!

İşbirlikçi ajan, katil, işkenceci?
Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok!

Eh, o zaman neden şaşırıyorum Fetullahçı bir Adige-Abhaz görünce?
Çünkü, yahu diyorum ne de olsa xabzeden az da olsa nasiplenmiştir. ”Adigelik insanlıktır” düsturundan feyz almıştır. Haynape, yemuk kavramları biraz yüzünü kızartmıştır…

Yok işte…

Sadece Fetullahçı mı? Hayır! MHP’li, CHP’li, AKP’li, DHKP-C’li, Perinçekçi bile var arkadaş!

Neticede 150 yılda, 4 kuşak devirdaim yaşadık bu topraklarda. Dile kolay. Her kuşakta yüzde 25 kaybettiysen kimliğini, eh, yok olmuşsun işte! Şimdi ortalıkta dolaşanların yüzde 99,9’unun Adige-Abhazlık 21 Mayıslarda kafasına geçirdiği kalpak, eline aldığı -rengini bile standartlaştıramadığı- bayraktan ibaret.

Bu kadar şey nereden aklıma geldi!

Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın ”O eller kırılır!” lafından. Ben bu arkadaşı, mülayim, karıncaezmez, herkese güler yüzle cevaplar veren, ”kim olursan ol gel” diyen biri olarak bilirdim. Meğer ne kalın bir maske takmış yüzüne… ”O eller kırılır!” Vay beee… O muhlis adam gitmiş yerine mafyatik bir adam gelmiş.

Biz, işte 150 yıldır bu ve buna benzer adamlarla aynı evin, aynı salonunda yaşadık beyler… İçimizde hırsızın da olması normal, namussuzun da! Kendimizi abartmanın alemi yok!

19 Mayıs 2015

21 Mayıs’ı, 16 Mayıs’ta anan Türkiye diasporası, basın-yayın organlarında yeterince haber olamadıklarından yakınıyor… Bunlarda zırnık akıl yok, diyorum kızıyorsunuz.

Başta Kaf-Fed olmak üzere onlarca dernek ve binlerce insan o kadar zırlamasına rağmen; Suriye’den kaçan 16 yaşındaki piyanist Adige çocuk, bunların tümünden daha fazla haber oldu…

Niye?

Çünkü kendini çok ama çok iyi yetiştirmiş. Ben anlamam ama kompedanlar bu Adige gencinin piyanoda Fazıl Say’dan bile daha iyi olacağını yazıp çiziyorlar.

Demek ki neymiş, öyle kalpak giyip, eline meşale aldın diye kimse seni ciddiye almıyor. Dünya ise adını bile bilmiyor. Meziyetin var mı, ona bakıyor. Yoksa ”he, he” diyip geçiyor yanından. Konuşmaya bile lüzum hissetmiyor.

Geçenlerde Alamancı dostum dert yanıyordu. Adımızı bilen yok. Takan da yok. Yok olup gideceğiz.

Ohoooo, yok olalı yıllar oldu da ağlayanımız yok!

Hürriyet gazetesi öyle bir haber yapmış ki, insan ”yahu niyetini bu kadar açık etme be birader” diyesi geliyor. Haber resiminde işçiler duvarın dibinde oturuyor, üst tarafta; İşçi Cephesi: Kaybımız saatte 2 Lira, İşveren Cephesi: Kaybımız dakikada 1 Araç diye yazmış.

Yani ”Elhamdülillah bugün de doyduk” mantığındaki ortalama Türk insanı bu haberi okunca ne der sizce? Ben yazayım siz yorulmayın: ”Şerefsiz işçiler bunlar servet düşmanı kardeşim!” Kısacası Hürriyet bilir işini!

Aynı Hürriyet bu sefer de Tayyip’e fırçayı basmış… Şaşırdım! Tayyip sahiden gidici galiba! Yahu tıp doktorları açıklıyor zaten, adam psikopat! Ne işiniz var Tayyip’le? Vay canına! Enteresan işler oluyor!

Almanya’da AKP adına oyları çalmaya kalkan, fakat yakalanan İmam için ne denir? ”Tayyip yelleniyor, İmam ne yapsın!” denir…

18 Mayıs 2015

Nevzat Tarakçı kardeşimi tebrik ediyorum. CC için yaptığı 21 Mayıs afişine hayran oldum. Yazılarını beğenerek ve de biraz da kıskanarak okuyorum. Profesyoneller yazınca bize imrenmek düşüyor… Diasporanın entelektüel, aklı başında, dürüst, öyle polis eteği altında yurtseverlik yapmayan, gençleri doğru yönlendiren birkaç aydınından biri Nevzat Tarakçı. CC için de Adige-Abhaz halkı için de büyük bir kazanç. Tha yolunu daima açık ve kalemini daima yazar etsin…

Tayyip, halkını katleden Mursi denen aşağılık yaratığa verilen idam cezasından sonra ”Sandığa idam cezası verildi” demiş. Ulen, biz sandığa; siz halkınızı katledin, hırsızlık yapın, soysuzluk yapın diye mi oy atıyoruz! İyi iş ha; ”ben sandıktan çıktım her haltı yerim”! Yok yaaa! Hadi başka kapıya!

Ahmet Hakan kardeşim Tayyip’in negatifliklerini saymış sonra ”itiraz ederiz” demiş. Sonra da ”Mısır’daki gibi bir darbeye maruz kalmasına, elinde silah olan demokrasi güçlerinin Erdoğan’ı devirmeye kalkışmasına falan konu gelirse bir numaralı Tayyip Erdoğancı oluruz” diye nihayetlendirmiş. Ahmet kardeşim fena halde mukayese hatası yapmış.

Silahlı güçleri, polisi, askeri masum insanlara saldırtıp öldürten kim? Tayyip!
Memleketi soyup, soğana çeviren kim? Tayyip!
Önüne geleni aşağılayıp, hakaret eden kim? Tayyip!
Ben anayasa babayasa takmam diyen kim? Tayyip!
Elinde Kuran’la propaganda yapan kim? Tayyip!

Bütün bunları bilen bir insan ”darbe olursa ben Tayipçiyim” derse, mayasında bir sorun var, demektir. Darbeye karşı olmak başka, darbeciden daha fazla bu memlekete faşistlik yapan birine sahiplenmek başka! Koskoca adamsın farkı mukayese edemiyor musun?

Neticede; Tayyip, katlettiği insanların ve hırsızlığının cezasını çekecek! Öyle Sisi’ydi, Mursi’ydi ile kurtaramaz kendini!

16 Mayıs 2015

Okuyucum Nart kardeşim demiş ki; ”Rusya Federasyonu, 20 ton çilek ve 40 ton domatesi Türkiye’ye insan sağlığına zararlı diye geri göndermiş. Benim önerim Türk devletinin uşaklığını yapan Kaf-Fed yöneticilerine yedirsinler.”

Nart kardeşim zaten yediriyorlar. O sebeple değil mi ne yaptıklarını bilmez biçimde ortalıkta dolaşıyorlar. Beyinleri çürüdü, beyinleri; zehirli domates, hıyar yemekten.

15 Mayıs 2015

21 Mayıs ile ilgili okurlarımdan değişik reaksiyonlar geliyor. Burası CC olduğu için midir bilmem ama 21 Mayıs’ı sömürenlere karşı baya geniş bir muhalefet var. Zannedersem Kaf-Fed ve benzeri Türkçü yapılar zaman içinde Bir-Kaf gibi, tarihin foseptiğine gidecekler. Zira halkı aldatmanın tabii tezahürü budur!

Şimdi Kaf-Fed Türkçi dedim diye bazıları şaşıracak. CHP nasıl demokratsa Kaf-Fed’te o kadar Adige-Abhazcıdır. Gerçi kendileri diyor zatan biz Kuzey Kafkasyacıyız diye. Yani Çeçenci, Osetçi, İngüşçu, Avarcı falan… Ne hikmetse hem Abhazcı hem Gürcücü! Yani komedi!

Neyse, asıl mesele şu: Yıllardır 21 Mayıs yaklaştıkça Türkiye diasporasının akıl dane kesimi hareketlenir. Haaa, yanlış anlaşılmasın, hareketlenip de bir şeyler üretilir zannetmeyin! Kefken’e gidilir, 1864’le hiç alakası olmayan ileri bir tarihte vefat etmiş Abaza köylülerinin mezarlarında dua okunur, sonra sahile gidilip karşı tarafa gözyaşları içinde oklar atılır, denize çelenkler bırakılır, meşaleler yakılarak show bitirilir ve huzur içinde evlere dönülür.

Yahu, dünyanın hiçbir halkı sizin kadar ağlamadı ve ve gözyaşlarıyla show yapmadı. Biraz da ileri bakın be birader! Sizin gelecekle alakalı hiç mi bir proje gelmez. Bu mu yani! Ulen doğru dürüst yazılı bir tarihiniz bile yok. Daha 2 sene evveline kadar soykırımın ”S”sini dile getirmiyordunuz! Son cephanenizi mi kullanmaya karar verdiniz?

Aman beeee! Kafatasının içinde beyin olmayana ne yazıyorum! Tha sizi bildiği gibi yapsın!

Ertuğrul Özkök diye bir balta var! Hani Hürriyet gazetesi baş yazarı veya ne haltsa. Bu adamı tanıdım tanıyalı bir türlü kanım ısınmadı. Olmadığı halde olmuş gibi davranan insanlardan nefret ederim. Bu da öyle. Ulen sen, afedersin arkanı da yırtsan, manken gibi de giyinsen, antika gözlük de taksan Ertuğrul Özkök’sün. Hiçbir zaman burjuva olamazsın. E be adam ne halt yemeye burjuva gibi davranıyorsun. Sen tipik bir avamsın! Ne kültürün buna müsait, ne yaşadığın hayat! Manken gibi giyinmek seni kurtarır mı şebek!

14 Mayıs 2015

Ahmet Hakan; ”Latif Erdoğan, sen tertemiz bir kadına dil uzattın. İşte bu yüzden son yazımda seni yeryüzünün en alçak, en şerefsiz, en haysiyetsiz insanı ilan ediyorum.” diyor. Aynen katılıyor, ben de; 21 Mayıs’ı sömürenleri, yeryüzünün en alçak, en şerefsiz, en haysiyetsiz insanları olarak ilan ediyorum…

4-5 dangalak sivil polis evinizin kapısını çalıyor ”Aç kapıyı” diyor. ”Kardeşim kimliğini göster” diyorsun, ”Boşver kimliği, sen aç kapıyı” diyor. Sen de inatla açmıyorsun, sonuç ne olur? O polisler kapıyı kırar içeri girer, ağzını burnunu kırarlar. Selahattin Demirtaş resmen direkten dönmüş. Yahu Kenan’ın çocukları ruhunu şad ediyorlar… Ata Demirer diye bir komedyen var, onun bir skecinde görmüştüm. İngiliz polisini anlatıyor; ”siz olay anında nerdeydiniz, bunu kanıtlayabilir misiniz” gibi nazik nazik soruyor oradaki insanlara… Sonra Türk polisini taklit ediyor.
”Nerdeydin?”,
”Amirim ben annemlerle oturu…”,
”Al bunu al, al!”
Türk polisi bu kardeşim Selahattin, sen gene de dikkat et…

Soma’da 300 can katledildi, Tayyip’in bırakın bir damla gözyaşı dökmesini, ölen madencilerin yakınlarına saldırdı ve ”Yahudi tohumu” diyerek bir genci yumrukladı… Aynı Tayyip,Tiran’da İmam Hatipli talebenin okuduğu şiire salya sümük ağlamış… Yahu ben sana ne diyeyim be adam! Sahtekarlığın bu kadarı da fazla be birader!

13 Mayıs 2015

Evren ile yazdıklarıma beklemediğim reaksiyonlar geldi. Çoğunun benim gibi düşünmesi beni geleceğe dair umutlandırdı. Toplumların en büyük hatası, kişi ve başka halklara düşman olmasıdır. Böyle yapan insan ve toplumlar geri kalmaya mahkumdur. Misal Türkiye! Misal Türkiye Adige-Abhaz diasporası!

Adam Yahudi dinine düşman, ne kadar İsrailli varsa hepsine ana avrat sövüyor. O kadar cahilleşiyor ki, İsraillilerin içinde Arap kökenli de var, Adige kökenli de! Ama kör kütük dangalak… Bir tek o 4 köşe yıldızı gördü mü nevri dönüyor. Veya Stalin adını duydu mu çileden çıkıyor. Stalin’in tek satır kitabını okumamıştır öküz, sağdan soldan duyduğu saçmalıklarla adamı cehennemlik zannediyor.

Benim nazarımda sistem mühimdir. Kişiler sadece birer oyuncudur. Görevini yapar ve gider. İşte Evren de öyleydi. Neyse… Öbür taraf varsa, 17 yaşındayken yaşını büyüterek idam ettiği Erdal şimdi onu karşısına almış ”üzülme sen bir katilsin ama ben sana insanlığı öğreteceğim” diyordur. O da şaşkın şaşkın şaşkın etrafına bakıyordur, ”ulan ben de ölecek miydim” diye!

Bir dangalak ”Meral Akşener’in ayıplı kaseti var” dedi. Her dinci gibi sonradan kıvırdı mıvırdı ama dedikleri kameralara kaydedilmişti bir kere! Bir solcu ve Kürt olan Selahattin Demirtaş aslanlar gibi Meral Akşener’in yanında durdu… Dininize imanınıza söyleyin, bu olay tam aksine olsaydı; yani bu öküz, ”Selahattin Demirtaş’ın ayıplı kaseti var deseydi, sağcı ve Türk olan Meral Akşener bu yiğitliği gösterebilir miydi? Naaaaaaaahhhhh gösterirdi!

12 Mayıs 2015

Okurum Sedat bey diyor ki; Mülayim bey, gözünüzden kaçmış olmalı. Size fotografı da yolluyorum. Ülkelerine dönen Suriyeliler için haber yapılmış, yorumlar resmen mide bulandırıcıydı… 2015 yılında Türkiye’de insanlıktan nasibini almamış bu zatlarla bir arada yaşamaktan hicab duyuyorum. 1864 sürgünüyle bu topraklara adım atan atalarımı düşünüyorum da… Kim bilir neler çekmişler… Hislerimi sizinle paylaşmak istedim. Selamlar…

Değerli Sedat bey, bu ülkeye bırak mülteci olarak gelmeyi, turist olarak gelmek bile zuldür. Millet insanlıktan çıkalı bin sene olmuş.

Mültecilerden vazgeçtim, kendi öpöz insanı vefat ettiğinde arkasından dedikodusunu yapar bu millet. Zeki Alasya’nın arkasından demediklerini bırakmadılar, Can Yücel’in mezarını parçaladı bu halk! Bir gazeteci kızımız diyordu ki televizyonda ”Ne zaman bu kadar zalim oldunuz?” (Ece Temelkuran-CC) Bin yıldır kızım, bin yıldır!

Suriyeli garibanların lafı mı olur!

Bir okurum da Kenan Evren’le ilgili düşüncemi sormuş. Ben kişilere değil, olaylara bakıyorum. 12 Eylül’de Evren komutan olduğu için Evren oldu. Yani kendi isteği değil, bulunduğu mevki onu tarih önünde suçlu yaptı. Benim 3 yıllık bir alacağım var 12 Eylül sisteminden. Bunu tahsil edeceğim kişi de Evren değil! Herhalde izah edebilmişimdir!

11 Mayıs 2015

”Yani kusura bakmasın Diyanet İşleri Başkanım, eğer benim haberim olsaydı ben derdim ki ‘Sakın bu arabayı verme. O makam bu tür bir arabaya fazlasıyla layık.’ Öyle de büyütüyorlar ki. 1 milyon. Öyle bir araba 1 milyon olmaz, yalan. Velev ki olsun, kendileri bu tür arabaların daniskasına biniyorlar.”

Bu lafları kim demiş?

Tayyip!

Yiğidin hakkını yiğide verelim. Adam her konuda 40 yalan atıyor amma para işinde asla yalan söylemiyor…

09 Mayıs 2015

Zeki Alasya’nın ölüm haberleri gazetelerde. Kendilerine Müslüman diyen soysuzlar da iş başında… Yahu bu kadar kepazelik, bu kadar şerefsizlik olur mu! Bunlar nasıl insandır? Bunların inançları nasıl bir inançtır ki, ölmüş bir insanın hakkında bu kadar aşağılık haber yapmalarına sebep olur. Tha belanızı versin eşşekoğlueşşekler…

Bir kadın gazeteci de Alasya’nın cenazesi camiden kalkmamalı yazmış… Bence de… Ben ailesinin yerinde olsaydım, camiye götürmezdim. Böyle namussuzların kullandığı bir camide benim cenazemin ne işi var… Uzak dursun! Kendime adıma zaten tüm akrabalarıma söyledim. Ben öldüğümde cami ve hoca istemiyorum. İlla ki bir yer gerekiyorsa Cemevi olsun. Onlar insan evladı hiç olmazsa… Bu da buradan benim vasiyetim olsun!

”Kabataş’ta türbanlı bacımızın üzerine işediler”’ diye yalan atan AKP’liler bu sefer kendileri bir türbanlının üzerine işemediler ama darp ettiler. Bunların yatacak yeri yok, yatacak!

Feto’nun polisleri opera ve baleye sürülmüş. Bence iyi olmuş. Belki masum insanları öldürmek ve işkence etmek yerine biraz sanattan feyz alıp insanlaşır hayvanoğlu hayvanlar…

AKP üyesi vatandaş, Tayyip’in damadına ”Hızsılar yüzünden insan içine çıkamıyoruz” deyince, damat olacak dingil ”İmam-ı Azam” diye lafa başladı… Bir başka AKP’li ”söv ya, söv geç” dedi…
Hırsızlığı İmam-ı Azam bile örtemiyor! Durum bu kadar vahim yani!

08 Mayıs 2015

Burası dünyanın en tuhaf ülkesidir.

Bir kör Kuruş dahi haram yememiş, oğlunun düğünü köşkte yapıldı diye o günün tüm masraflarını cebinden ödemiş, kırmızı ışıkta durmuş, karısını hastaneye götürdüğünde sıraya girmiş Cumhurun başına demediklerini bırakmadılar. Tu kaka bir Cumhur başı oldu…

Elinde Kuran’ı alıp mitingi miting din sömürüsü yapan, bırakın köşkü kendine saray yaptıran, dünyanın en büyük hırsızına ”karizmatik” lider dediler!

Sonuçta; bu topraklarda namusunla yaşarsan rezil, namussuzca yaşarsan vezir olursun. Çünkü, burası Türkiye Cumhuriyeti’dir. İtirazı olan?

Yeni Türkiye’nin valilerinin çoğu tam dangalak… Kimler derseniz, cevabı çok basit. Kim hadsiz davranıyorsa, onlar! Mesela BURSA Valisi Münir Karaloğlu! Bu şebek, haber vermeden gittiği İznik ilçesinde, yapımı devam eden devlet hastanesi inşaatını denetlemiş. Yapılan işçiliği beğenmeyen dingil, firmanın Şantiye Şefi Sinan Kızıltaş’a fırça atıp, “Burası bir hastahane önem vereceksin. 23 Hazian’da burası yetişecek. Hastaneyi o tarihte bitmiş görücem. Yoksa sizi buraya gömerim” demiş…

Çüüüüüüüüüüüüüüüüüüşşşşşşşşşşşşş!

Ulan zibidi! Sen kimsin de karşındaki insanı ”gömmekle” tehdit ediyorsun eşşekoğlueşşekkk!

Sen anca bu dilden anlayacağın için yazdım. Ahlaksız adam!

Yeni Türkiye’nin valisi böyle de ilahiyatiçısı farklı mı? Değil tabi! Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in gelen tepkiler üzerine iade edeceğini söylediği 1 milyon TL’lik makam aracı ile ilgili İlahiyatçı Selahattin Yazıcı hadis olduğunu ileri sürmüş. Yazıcı, “Peygamber Efendimiz en iyi bineğe binin demiştir” demiş… Yani şunu demek istiyor herhalde; Muhammed şimdi yaşıyor olsaydı 1 milyonluk Mersedes’e biner, en güzel uçaklarla uçardı. Aynen Tayyip gibi… Bakın görün bunlar Tayyip’i peygamber ilan edecekler!

07 Mayıs 2015

Başbakan olacak Küçük Hüsamettin şöyle demiş: ”Meclis görüşmelerindeki “İstanbul’u kaderi Saray Bosna’nın kaderidir” dedim, bir HDP’li vekil çıktı “Neden İstanbul’un kaderi Diyarbakır’ın kaderidir demiyorsunuz” dedi Dedim ki o gafile, arkadaşa “Bunu söylemeyi zul atlederiz” Dışarıda olan için bu söylenir içeride olan için bu söylenmez. Diyarbakır biziz, biz Diyarbakır’ız.”

Bizim Adige-Abhaz diasporasının şebek takımı bilmez, ben size anlatayım. Eğer bir adam hem Müslüman hem de Türkse ardından da ”Diyarbakır biziz, biz Diyarbakır’ız” gibi bir laf ediyorsa, bilin ki, en büyük kazığı sokmak için hazırlanıyordur. Nereden mi biliyorum, kendi yakın tarihimizden.

Bize de ”din gardaşıyız” deyip öyle bir kazık soktular ki, 150 yıldır içimizden çıkaramadık, çıkaramayacağız da…

Nasıl mı? Detaylarını anlatan yazıyı CC Yönetimi’ne gönderdim. Siteye koyacaklarını söylediler. Ben burada sadece bir paragrafını yazayım: Alt Komisyon önce bütün etnik azınlıkların, başka bir deyişle Müslüman olmayan azınlıklar gibi Müslüman azınlıkların da -örneğin Kürtlerin, Çerkeslerin ve Arapların- koruma tedbirlerinden yararlanmalarında ısrarcı olmuştu. Ancak Türk heyetinin bu konuda direnmesi ve İsmet İnönü’nün “Türkiye’de hiçbir Müslüman azınlık yoktur; çünkü Müslüman nüfusun çeşitli unsurları arasında hiçbir ayırım gözetilmemektedir” yönündeki tartışma kabul etmez itirazları neticesinde bu hükümlerin sadece Müslüman olmayan azınlıkları kapsaması konusunda uzlaşma sağlanmıştır.

Daha ne olsun! Alın size kazık!

06 Mayıs 2015

Bugün sadece bir resim göstereceğim size… Bir resim bazen sayfalarca yazmaktan daha iyi anlatır mevzuyu!

05 Mayıs 2015

Bu Mehdi hikayesi sık sık ısıtılıp önümüze konur yıllardır. Herkesin kendine göre bir Mehdi’si var. Mesela benim adayım ”kedicikleri” ve ”şekillere Yahudilik manası vermesi” ile meşhur Adnan Oktar hazretleri… Valla bakışlarıyla o kadar genç kızı karşısında mıh gibi oturtabiliyorsa ondan başkası Mehdi olamaz! Siz boşa heveslenmeyin. Haberlerde Tayyip Mehdi’nin gelişine hazırlanıyormuş. Ne yani şimdi Adnan AkSaray’a mı gidiyor? Anlamadım ben!

Mehdi’den girdik Diyanet’ten çıkalım. Diyanet İşleri Başkanı olacak arkadaş, sitem dolu ”ibret-i alem için o aracı iade edeceğim.” demecini vermiş. Bir milyarlık aracı ibret-i alem için gelmeden red edecektin efendi. Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye… Gerçi eşşek çok memlekette Niğde olmasa da olur, kafana göre istediğin yere sür…

Tayyip elinde Kuran, miting miting dolaşıyor. Benim anlamadığım, bu nasıl bir kitap ki, sürekli yalan söyleyen, insanları hor gören, aşağılayan, hırsızlık yaptığı tüm dünyaca kabul gören, çocuk ve gençlerin kanı ellerine bulaşmış bu adamı çarpmıyor? Enteresan değil mi?

04 Mayıs 2015

Hasan Vasfi Altay adında bir arkadaş var, OdaTv denen gazetede yazıyor. ”HDP sol değildir” buyurmuş. Kendi Vladimir İliç Ulyanov Lenin sanki. Yahu bu memleket ne çekti be sizden… Düşmediniz bir yakasından milletin!

Sadece Türk ”solcu”sundan mı çekti bu topraklar? Yooookkkk… Dincisinden de çok çekti. Öteki cumhurun başı Tayyip, fırsat bu fırsat deyip nerede kalabalık görse fırlayıp sahneye çıkıyor ve milletin kafasına ediyor. Bizim millet efsunlu olduğu için dinliyor gibi ”he he” deyip kafa sallıyor. Amma elalemin gavur bisikletçisi ”bu adam ne diyor saatlerdir vır vır” deyip kürsüden inip, gitmeye kalkıyor. Tayyip’in korumaları da adamı tuttukları gibi yeniden kürsüye koyuyorlar. ”Tayyip faşist” dediği için genç avukatı sürüm sürüm süründürüyorlar. Şimdi avukat haksız mı? Tha belamı versin ki, bu kadar şaklabanlık dünyanın en kötü memleketlerinde bile olmuyordur!

Gazete ve televizyon patronu Aydın Doğan, ”CNN Türk’te penguen belgeseli göstermek şapşallıktı” demiş. Ooooo, ona kalana kadar ne şapşallıklar oldu bu memlekette. Yahu ”Alo Fatih” artık halk dilinde deyim oldu, deyim!

02 Mayıs 2015

Sarfettiğin lafa sahip çıkamıyorsan madara olursun! Mesela bizim yurtseverler anavatan düşmanı oldukları için yurtseverlikleri hava cıvadır. Onun için de sürekli maymun olurlar. AKP’nin ”Yeni Türkiye”si de aynen öyle…

Türkiye göya yenilendi, ama demokrasi hala nanay!
Türkiye göya yenilendi, ama adalet hala nanay!
Türkiye göya yenilendi, ama sağlık hala nanay!
Türkiye göya yenilendi, ama insan hakları hala nanay!
Türkiye göya yenilendi, ama insanlık hala nanay!

Yahu 1 Mayıs’ın siz hangi Türkiye’de adam gibi kutlanabildiğinizi gördünüz!

Bunların yeni Türkiye’si aynı bizim yurtseverlerin yurtseverliği gibi… Kendilerine yeniler!

01 Mayıs 2015

Dünya emekçilerinin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

Bir dostum “Bölünmüş Çerkes Halkını Birleştirin” İmza Kampanyası’na katılmamı rica etti.

İmza kampanyasını Adigey Parlamentosu mu istiyor?

Yok.

İmza kampanyasını Kabardey-Balkar Parlamentosu mu istiyor?

Yok..

İmza kampanyasını Karaçay-Çerkes Parlamentosu mu istiyor?

Yok..

Bizim millet asla adam olmayacak. Yani dangalak dediğimde kızıyorsunuz. Yahu kardeşim, sen bu parlamentoları eşek yerine koy, kendin imza topla… Bal gibi de dangalaksın işte! Sen 1 milyar imza toplasan ne olacak? Artık şaşırdılar ne halt yiyeceklerini…

Kazık yerinden çıktı artık. Aralarında Hidayet Karaca ve bazı polislerin de bulunduğu 75 kişi hakkında tahliye kararı veren 2 hakim hakkında gözaltı kararı çıkmış. İki hakim dosya üzerinden tutuklanma talebiyle Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmiş ve tutuklanmışlar. Resmen komedi…

30 Nisan 2015

Mehpare Çelik adlı eski bir TRT spikeri konuşuyordu televizyonda. Kadını TRT’den hatırlıyorum. Erkan Tan diye bir şebekle program yapıyordu. Taaa o zamanlardan ikisinin de soytarı olduğunu anladı bu fakir. Nitekim, yıllar yıllar sonra haklı çıktığım için üzülüyorum desem yalan olur.

Bu topraklarda eziyet gören iki temel nüfustan biri Kürtler diğeri Alevilerdir. Biz Adige-Abhazlar Ruslara karşı kullanıldığımız için pamuklar içinde büyütülürüz. Bize ses çıkarmaz iktidarlar. Ülke sınırları dışında da Kürtler ve Aleviler katledilir. Bu ülke insanlarının kılı kıpırdamaz. Şimdi öyle bir seviyeye geldi ki işler; Suriye’de Aleviler katledildi diye sevinçten İstanbul Fatih camisinde lokum dağıttılar. Artık bundan sonrasını kelimeler izah edemez. Tha sizin bin türlü belanızı versin hayvanoğlu hayvanlar!

Çoğu okuyucum kızar ”bu ülkenin solcuları faşisttir” dememe. Sağolsunlar onlar da beni yalancı çıkarmazlar. Aralarında Ataol Behramoğlu, Süheyl Batum, Nihat Genç’in de bulunduğu ”aydınlar”, “soykırım” iddialarına karşı bir bildiri yayınlamış. Kısaca diyorlar ki, Türk insanı soykırım yapmadı yapmaz. Fakat daha bildirinin mürekkebi kurumadan, Uşak’ta yurtsever Türkler, HDP standını basıp ne kadar HDP’li varsa linç etti. Hem de polisin himayesinde…

Bu haber bildiriye imza atan ”aydın solculara” kapak olsun.

28-29 Nisan 2015

”Abi çok hızlı vurma, ben bayılırım!”

Ankara Sincan yetiştirme yurdunda kalan 14-16 yaşındaki çocuklar, yine aynı yurtta kalan 8-10 yaşlarındaki çocuklara eziyet etmiş, dayak atmış. Dayak yiyen çocuklardan biri kendisine vuran çocuğa yukardaki sözlerle yalvarıyor.

Geri kalmış ülkelerde, tepeden tırnağa hayvanlaşan hisler mevcuttur. Esasında dünyanın her yerinde olur bu tür olaylar fakat bizim gibi ülkelerde kıyamet kopmaz. Sorumluları cezalandırılmaz. Yetiştirme yurtlarında ne trajediler yaşanır ama kimse görmez, duymaz. Türkiye toplumu bu sebeple ahlaksızdır. Çünkü dayak yiyen çocuğu, kendi çocuğu yerine koyacak empati yoktur. Elhamdülillah % 99’u Müslüman bir ülkeyiz, gerisi mühim değil.

Şimdi bir de % 99’u gavur olan bir memlekete bakalım:

İşte ”gavur” öyle yapmamış. Olayı aynen aktarıyorum.

Amanda Guarascio adlı Amerikalı kadın bir arkadaşıyla Washington’da bulunan Evans Creek kamp alanında yürüyüşe çıktı. İkili bir sürü sonra açlıktan bitkin halde bir köpeğe rastladı. Köpeğe yemek vermek isteyen ikili hayvanın bir türlü yanına yaklaşamadı. Her denemelerinde açlıktan bitkin halde olan köpek onlardan daha da uzaklaştı. ‘Bebek Ayı’ ismini taktıkları köpek verdikleri yiyecekleri yemeği ise reddediyordu. Amanda Guarascio pes etmedi ve köpeğin güvenini kazanmak için saatlerce yerde cenin pozisyonunda yatarak bekledi. Guarascio 13 saat sonra başardı. Terkedilince yemeyi içmeyi kesip, hayata küsüp intihar ettiği tahmin edilen köpek bir süre sonra yavaş yavaş ikiliye yaklaşmaya başladı. Köpeğin güvenini kazanarak onu hayata döndüren bu hikaye sosyal medyada viral oldu.

Keşke içimizdeki ”gavur” sayısı hızla artsa!

Mahkemeye düşerseniz yandınız. Hakimlerin onun bunun hakimi olduğu bir mahkemeden adil kara mı bekleyeceksiniz? Bekleyin… Bekleyin… Naaaaaaah alırsınız…

Amerika’da zenciler ayaklanmış. Zencilerin durumunu bizim Adige diasporasına benzetiyorum. Nerde işe yaramaz, avantacı, boşta gezen, sürekli dans eden, sürekli ağlayan dangalak varsa çoğunlukla zenciler!

27 Nisan 2015

Demokrat, özgürlükçü, yurtsever vs vs diaspora örgütlerinden gene ses yok! Neye mi? Yahu mahkeme adamı tahliye ediyor, başka bir mahkeme ”yok kardeşim bırakamazsın” deyip adamı içerde tutuyor. Bu olay, bırakın demokratik bir ülkeyi, muz cumhuriyetinde bile olsa kıyamet kopar. Burada ”tık” yok. Bizim derneklerimiz Stk’larımız, yiğitlerimizde de ”tık” yok. Artık kesin olarak görüyorum ki, topu maymunlaşmış. Hangi kafesteyse o kafesin sahibinden muz bekliyor!

Tayyip’e ”faşist” dedi diye bir avukatı tıktılar içeri. Yine ses yok bizim yiğitlerde. Hapisteki avukat ders gibi demeç vermiş ve ”gündemde kalmasını istediği asıl konunun ‘hakimlik ve savcılık alanındaki torpil ve kayırma’ olduğunu” söylemiş. Ne diyeyim; helal olsun!

“Kur’an’ı Kerim’de ‘Allah’a ve peygamberine karşı savaşmaya kalkışan ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, öldürülmelerinden veya asılmalarından veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesinden veya bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz’ buyruluyor. Ermeniler ülkemizde zulüm yaptığı için ecdadımız da Allah’ın bu emrini uygulamıştır.”

Kim diyor bunu? Cüppeli Ahmet denilen şebek!

”Bu ne” diyorum arkadaşım olan Adige dinciye; ”İslamiyet bu değil” cevabını veriyor! Bana da gülme geliyor!

25 Nisan 2015

Bazı okuyucularım ”Ermeniler soykırıldı diyorsunuz ama sizden net olarak Çerkesler soykırıldı lafı duymuyoruz. Neden acaba?” diyor…

Çok basit. Biz soykırılmadık. Biz boyumuzdan büyük bir savaşa Osmanlı’nın kışkırtmasıyla girdik ve boyumuzun ölçüsünü aldık.

Erkekçe ”yenildik” diyemiyorsanız bu sizin şahsiyetsizliğinizdir. Ben niye size ortak olayım?

Ayrıca; soykırılsaydık, yüzbinlerce insan Karadeniz sahillerine çıkıp orada bulaşıcı hastalıklara yakalanmazlar, taaa Adigey’de yok edilirlerdi. Kendinizi kandırmak ve rahatlamak istiyorsanız, o sizin bileceğiniz bir iş. Fakat bu tarihi ters yüz edemezseniz. Bu sebeple de zaten dünyanın her yerinde siz ”soykırıma uğradık” dediğinizde tebessüm ediyorlar. Bir taraflarıyla gülmemelerinin tek sebebi, bu kadim kültür. Eğer onun da içine etmezseniz (ki, ediyorsunuz) çoluk çocuğunuz alınları açık dolaşır. Yok böyle saçmalamaya devam ederseniz, tüm dünyada maskaraya dönersiniz. Nitekim Avrupa’da bazı dangalaklar baya uğraştı soykırıldık diye ama tüm devletler güldü geçti, zırnık ciddiye almadılar.

Burada kendimizi yırtıyoruz, böyle şebeklikler yapacağınıza gençlerimizi adam gibi bilime, sanata, edebiyata, teknoljiye, araştırmaya yöneltin diye… Gençleri dansözlere çevirdiniz. Nerede düğün var oradalar. Bunun vebalini zaman içinde ödecek olan siz değilsiniz. O dansözlük yapan gençler de olmayacak, onların çocukları var ya çocukları, onlar çekecek ceremesini. Bizim yaşımız onları görmez amma bu yazdıklarımız eğer bir yerlerde kalır ve okunursa o çocuklar arkanızdan ağız dolusu küfür edecekler size… Bundan hiç şüpheniz olmasın…

24 Nisan 2015

Buradan tarihe not düşsün diye yazıyorum:

Başta Kaf-Fed olmak üzere ”Bize soykırım yapıldı” diyen, buna rağmen Türklerin Ermenilere soykırım yaptığını dile getiremeyen veya getirmeyen kim varsa tek kelimeyle işbirlikçi-şarlatandır!

İşte bu işbirlikçi-şarlatanlara tokat gibi misali HDP verdi. Bunca işkence, zulüm ve haksızlığa uğramalarına rağmen aslanlar gibi (Polisin eteğin altında Rus elçiliğe gidenler gibi değil), Ermenilerin soykırımını andılar…

Çocuk yaşta evliliklerin, çocuk tacizlerinin, çocuğa şiddetin, çocuk istismarının rekor kırıldığı bir ülkede 23 Nisan kutlamak tam trajedi…

Bir dostum dedi ki, ”bir insanı gütmek istiyorsan, ona bayrağın, kanın, kitabın, vatanın dokunulmaz olduğuna inandır. Sonra işin çok kolay!”
Aynen katılıyorum…

Uzaktan kumanda kötü bir alet. Birincisi, insanı tembelleştiriyor, ikincisi istemediğin programları kısa da olsa görüyorsun. Dün gerizekalılar için yapılmış (aşağılamak için gerizekalı demiyorum, sahiden gerizekalılar için yapılmış) bir program gördüm. Adını unuttum ama Ayşe Özgün tanıdık geldi. Bu kadın bu tür programlar sunardı hep. Yahu 10 dakika kadar kaldım, yeminle afaganlar bastı. Cem Yılmaz haklıymış Ayşe Özgün seyircisi gerçekten gerizakalı… Zekamı kaybetmemek için hemen değiştirdim kanalı…

23 Nisan 2015

Yedin bir halt bari ukalalık yapma be birader. Hadi çoookkkk eskiden olduğu için kılıf buluyorsunuz yaptığınız katliamlara… Kahramanmaraş, Çorum, 1 Mayıs katliamlarını Yunan mı yaptı? Doğuda insanlara bok yedirtmeyi saymıyorum bile… Bu artislik niye?

Avusturya Büyükelçisi Hasan Göğüşgeri çağrılacakmış. Sebep? Avusturya Ermeni Soykırımı’nı kabul ettiği için! Peh, peh, peh…

Yatacak yeriniz yok, yatacak!

Davutoğlu: Tehcir insanlık suçu
Efkan Ala: Biz tehcir yaptık

İşte böyle bir memlekette yaşıyoruz a dostlar!

22 Nisan 2015

Okuyucum Sedat bey diyor ki; ”Bugün yazdığınız CHA (Cihan Haber Ajansı) muhabirinin ”Basın bizim yanımızda olmadı” demesi bana Ermeni Papaz hikayesini anımsattı. Hikaye şöyle.

Bir Ermeni Papaz, bir Kürt ve bir Türk yolculuk yapıyorlarmış çok eski tarihte. Üçe de açlıktan susuzluktan ölecek hale gelmişler. Bir bağın yanından geçerlerken bakmışlar salkım salkım üzümler. Demişler ki gelin birer salkım yiyelim, sahibi ortalıkta yok. Birer salkım alıp yemeye başlamışlar. Bu arada bağın sahibi çıkıp gelmez mi! Bakmış üç kişi bağında üzüm yiyor, selam verip yanaşmış yanlarına. Bakmış papaz elbisesi olana hah demiş bundan başlayayım. Papaza ”Bu Kürt’tür, kandaşım değildir ama dindaşımdır. Bu Türk hem dindaşım hem ırkdaşımdır. Sen ne hakla üzümümü yiyorsun deyip, eşek sudan gelinceye kadar sopalamış atmış bağdan. Türk’le Kürt ”aman bize bulaşmadı” diye sevinmişler. Sonra bağ sahibi dönmüş Kürt’e: ”Bu adam Türk’tür, benim ırkdaşımdır sen ne hakla benim üzümlerimi yersin” diye basmış ona da sopayı ve atmış bağın dışına. Türk bir oh çekmiş. Ama bağın sahibi bu kez Türk’e dönmüş, ”Ulan o papaz ve Ermeni, öbürü Kıro Kürt, sen nasıl oluyor da kendi ırkdaşının üzümünü çalarsın” deyip basmış sopayı Türk’e ve bağdan dışarı atmış. Ağızları burunları kan içindeki üç arkadaş bir araya gelmişler. Türk, Kürt’e dönmüş, ”Ermeni Papazı dövmesine izin vermeyecektik!”

Bu CHA muhabirinin durumu bu dayak yiyen Türk’e benziyor. Selamlar…

Tayyip ”Çocuklara kıymayın” demiş. Şaka gibi yahu! Adam resmen milletle dalga geçiyor artık!

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Papa Francesco’nun 1915 olayları için ‘soykırım’ ifadesini kullanmasını ‘ahlaki bulmadığını’ belirtmiş. Papa eğer ”Ölen karınızla cinsel ilişkiye girebilirsiniz, 7 yaşındaki çocukla evlenebilirsiniz” deseydi bu arkadaş ayağa kalkıp alkışlardı… Bir bizbirimizi biliriz!

21 Nisan 2015

Fetullah denen şarlatanın şirketiymiş. Cihan Haber Ajansı. Muhabirini toplantıya almıyorlar. Adam ağlıyor ve diyor ki, basın bize sahip çıkmadı. Ulan eşşekoğlueşşek, senin yaptığın yalan ve düzmece haberler yüzünden kaç insanın hayatı karardı, kaç insan bu dünyadan göçtü bilmiyor muyuz? Şimdi ne zırlıyorsun şebek? Bu insanların mayasında kalleşlik var. Her türlü alçaklığı yaparlar, kendilerine yapılan en ufak haksızlık da ağlamaya başlarlar. Toplantıdan kovarak az bile yapmışlar. Bu namusuzları bırakın toplantıya almayı, masum insanlara kumpas yapamaktan hapse tıkacaksın…

HDP’yi Kürt partisi gibi görüp, Kürtlerin yaşamadıkları bölgelerdeki il ve ilçe parti bürolarına saldırıp, içerde kimi bulurlarsa linç eden anlayış, ”Ermenilere biz bir şey yapmadık, kendileri bu toprakları terk ettiler” derse siz ne dersiniz?

Ben diyeceğimi derim de, CC Yönetimi yayınlamaz! Anladınız siz onu!

Milyonlarca Dolar’ı ayakkabı kutularında cukkalayanların ellerini kollarını sallayarak gezerken, 3 Kuruş için dağ tepe mazot kaçıran kaçakçılara ateş açılan ülkeye Türkiye denir!

Washington’da bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’nin Maryland eyaletindeki Türk-Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi’nin açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağını ve ABD Başkanı Barack Obama’nın da kendisine eşlik etmeyi “prensipte kabul ettiğini” söylemiş. Ancak Beyaz Saray bu bilgiyi yalanlamış.

Hayatınız yalan be!

20 Nisan 2015

Adigelerle Lazlar arasında mutlaka bir bağ var. Bu genetik de olabilir, coğrafi de! Trabzonlu taraftarlar “Fatih’in fethettiği, Yavuz’un yönettiği, Kanuni’nin doğduğu efsane şehir Trabzon” diye pankart açmışlar. Kendini sırtından bıçaklayan katiline aşık kaç toplum vardır dünyada? Bence iki! Biri Lazlar biri biz.

Osmanlı Lazların topraklarını işgal etmiş, oradaki Lazları asimile edip dilsiz ve kimliksiz bırakmış. Çok değil on sene öncesine kadar Lazca bir dilin olduğunu bile bilmiyorlardı. Lazların Osmanlı torunu Türkler olduğunu sanıyorlardı. Adam lazca konuşuyor ama ”Ben katıksız öpeöz Türk’üm” diyordu, hatta hala diyor. Yahu bir Alman ne kadar Türk’se, sen Laz olarak o kadar Türk’sün!

Kısacası Lazlarla aramızda hiç fark yok! Bizimkiler 150 yıl sonra Türk olmadıklarını anladılar. Lazlar da önümüzdeki 100 yılda anlayacaklardır. Malum onlar Laz!

Libya’dan İtalya’ya kaçak olarak gitmeye çalışan 700’e yakın Libyalı bindikleri tekne batınca ölmüşler. Dile kolay 700 can! Hürriyet gazetesi ”Vicdanın batsın AB” diye başlık atmış!

Müslüman ülke politikacılarını, sanatçılarını, edebiyatçılarını, askerlerini, kısaca insanlarını anlamak zordur!

Mesela; Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmazlar ama 700 insanı çürümüş teknelerle Batı’ya ölüme yollarlar, sonra ”Vicdanın batsın AB” diye sızlanırlar…

Mesela; ”her türlü ahlaksızlık Batı’da, bizi de ahlaksız yapacaklar” derler, ama 700 insanı çürümüş teknelerle Batı’ya ölüme yollarlar, sonra ”Vicdanın batsın AB” diye sızlanırlar…

Mesela; yerel kaynaklarını har vurup harman savururlar, eşe dosta peşkeş çekerler, ama 700 insanı çürümüş teknelerle Batı’ya ölüme yollarlar, sonra ”Vicdanın batsın AB” diye sızlanırlar…

Mesela; kendilerini yönetsin diye seçtikleri insanların kendilerini soyup soğana çevirmesine bakıp; ”Çalıyor ama çalışıyor” derler, ama 700 insanı çürümüş teknelerle Batı’ya ölüme yollarlar, sonra ”Vicdanın batsın AB” diye sızlanırlar…

Mesela; kendinden başka hiçbir inanca ve kültüre izin vermez, ama 700 insanı çürümüş teknelerle Batı’ya ölüme yollarlar, sonra ”Vicdanın batsın AB” diye sızlanırlar…

Tha topunuzun belasını versin emi!

18 Nisan 2015

Allah’a inanmam. Tha’ya da Adige olduğu için inanırım. O da Allah gibi değil zaten. Adil. Nasıl mı? Şöyle: Adige topraklarında onbinlerce yıl yaşayan Adigelerden bazılarının zamanla Adigelikten çıktıklarını gördü ve dedi ki, ”Yoldan çıkanlara şöyle bir ceza vereceğim… Sizi dünyanın en rezil yaşanan yerlerine göndereceğim ve bir daha bu cennet topraklara dönemeyeceksiniz”.

Niye buradayız anladınız mı şimdi!

Şırnak Valisi Ali İhsan Su isimli dingil, “Katırların öldürülmediğini, uçurumdan atladığını” iddia etmişti, dün. Bugün gazeteler yazıyor, meğer o katırları jandarma öldürmüş. Bazı yorumlara göre de bunu yapmalarındaki gaye katır sahiplerini provoke edip jandarmaya ateş açmalarını sağlamakmş. Elde görüntüler de var. Yahu bu kadar şerefsizlik de olur mu be birader!
Not: Videoyu http://t24.com.tr/haber/valinin-intihar-ettiler-dedigi-katirlar-askerin-talimatiyla-kursuna-dizilmis,293830 bu linkten seyredebilirsiniz.

Askeri, polisi, zabıtası, hocası, hacısı, valisi, bakanı, öğretmeni, esnafı, sporcusu, doktoru, ağası, paşası psikopat bir memlekette yaşamak ne zor arkadaş! Günün psikopatı Malatya Anadolu Ateşi Bayan Takımı antrenörü Savaş Yılmaz adlı öküz. Öyle böyle değil, tam öküz. Ne mi yapmış? Takım yenilince kızları sahilde bellerine kadar kumlara gömüp, üzerlerine köpek salmış, eşşekoğlueşşek!

Balık baştan kokar diye boşa dememiş atalar. Ali Ağaoğlu adında bir arkadaş var, hani mimarları aşağılayan dangalak. Kendini geliştirmiş, şimdi de adalet dağıtmaya başlamış. Bir siteyi adamlarıyla basıp, site yöneticisinin ağzını burnunu kırmış. Sonra da benim kurduğum sitede kimse huzuru bozamaz demiş. Şaka değil aynen bunu demiş. Çüüüüüüüüüüüüüüüüüüüşşşşşşş!
Eeeee! Bu adamın başı da, yüzlerce korumasıyla gencecik çocuğa saldırıp, ”Yahudi tohumu” diyerek adalet sağlamıştı.

17 Nisan 2015

Etyen Mahçupyan, hani şu Ermeni olup da aynı zamanda Küçük Hüsamettin’in danışmanlığını yapan arkadaş… Ermeni soykırımı var deyince, anında kıçına tekmeyi yemiş.

Kaf-Fed’in niye fare deliğine girdiğini anlıyor musunuz şimdi! Etyen gibi bir yalaka kadar olamadılar. Yuh olsun size!

Bu topraklardaki valilerin akli bir dertleri olduğundan hiçbir şüphem kalmadı artık. Şırnak Valisi Ali İhsan Su isimli dingil, “Katırların öldürülmediğini, uçurumdan atladığını” iddia etmiş.

Katırlar ”Böyle bir valimiz olacağına, kendimizi uçurumdan atalım daha iyi” dediler herhalde!

Artık öyle zıvanadan çıktılar ki, söylediğinin salakça bir yalan olduğunu umursamıyorlar bile. Çünkü bunlara inanan öküz sayısı az değil… O katırların tırnağına kurban ol Ali İhsan Su!

Valisi öyle de gazetecisi farklı mı? Dinci sıkmabaş, Star gazetesi yazarı Halime Kökçe, başkanlık sisteminin Allah’ın kanunları uygun olduğunu yazmış. O zaman Muhammet niye başkanlık sistemi getirmedi? Onun kafası bu dangalak kadın kadar çalışmıyor muydu? Din suistimal edilir de bu kadar da edilir mi be birader? Tha, topunuzun belasını versin! Düşün şu milletin yakasından artık!

16 Nisan 2015

Avrupa Parlementosu, diplomatik manada eline su dökemeyeceği Kaf-Fed’i beklemeden ”Ermeni Soykırımı vardır” dedi iyi mi!

Bu Kaf-Fed adam olmaz deyince kızıyorsunuz. Halbuki, durum çok açık. Kaf-Fed hindi gibi kabara kabara ”Soykırım insanlık suçudur” demiyor mu? Ermeniler kedi yavrusu mu? Yahu, insanlık artık hayvanlara bile kötülük yapanın canına okuyor. Kaf-Fed niye bu konuda hem kör hem sağır? Çünkü maçası yemiyor. Sıkı mı? Hem Türkiye’de dernek açacaksın hem ”Ermeni soykırımı vardır” diyeceksin! Sıkar biraz.

15 Nisan 2015

Bir okuyucum ”Adigece eğitim için Latin Alfabesi konusunda kıyamet kopuyor, sizden tık yok! Hayırdır?” demiş.

Haklısın kardeşim. Benden tık yok. Çünkü baştan aşağı dangalaklık tartışılanlar. Diasporanın Latin alfabesi dayatması benim açımdan ”Biz Kiril’i öğrenemeyecek kadar salağız, o sebeple bize Latin lazım” manasına geliyor. Benim de bu salaklarla işim olmaz. Bu bir. İkincisi; Latin değil çivi yazısıyla da olsa sokaklarında Adigece konuşmadığınız bir yerde dil yaşatamazsınız, hele hele Adigece’yi hiç yaşatamazsınız. İspat isterseniz bugüne kadar dil kurslarına katılmışlara bakın bakalım kaçı hala konuşabiliyor. Kürtler dil eğitimi ister. Çünkü Kürt illerinin sokaklarında Kürtçe konuşuluyor. Yahu siz dernekte bile Türkçe konuşuyorsunuz! Bir dangalak Adigece kelime üretmeye kalkmıştı. Üçüncüsü; Anavatandaki tüm bilgi, belge, kitap, kaynak vs. vs. Kiril’le yazılmış. Sen Kiril’i bilmezsen bu kaynaklardan nasıl faydalanacaksın? Zannedersin ki, Türkiye diasporası her yıl binlerce Latin harfli Adigece kitap üretiyor!

Kısacası değerli kardeşim, kültürün ve dilin ölmesini istemiyorsan adres belli: Anavatan! Oraya gideceksin. Burdaki dangalakların peşine taklırsan şebek olmaya devam edersin.

14 Nisan 2015

Ağrı olayları ile alakalı AKP ve TSK önce batırdılar, şimdi de sıvıyorlar! Türkiye, Türkiye olalı böyle rezalet görmedi… AKP-TSK işbirliği felakete yol açıyordu. Yöre insanının sağduyusu sayesinde facia önlendi. Umarım tarih AKP-TSK ikilisiden hesap sorar!

Bu ülkenin havasında bir dert var kardeşim. Niye mi? Okuyun haberi de görün: Trabzon’da iki otomobildeki gençler arasında az hasarlı kazanın ardından başlayan tartışma, kavgaya dönüştü. Kavga sırasında 35 yaşındaki Mustafa Ersoy’u bıçaklayan Mustafa Ö., “Ne yapıyorsun, niye bıçakladın?” diyerek tepki gösteren bulunduğu aracın sürücüsü 23 yaşındaki Cemil Bahçekapılı’yı da bıçakladı. Hastaneye kaldırılan 2 yaralıdan Bahçekapılı kurtarılamayarak öldü.

Çüüüüüüüüşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş!

13 Nisan 2015

Askerlik yapanların yüzde 99,9’u bilir ki; askere gidip de eziyet görmemiş bir tane er-erbaş bulamazsınız. Mübalaasız her asker dayak yemiş, hakarete uğramış, aşağılanmıştır. Bakmayın siz dışarıya ”Aslan Mehmetçik” demelerine…

İnsanlar pamuklar içinde büyüttükleri çocuklarını psikopatların cirit attığı kışlalara teslim ederler. Şanslı olanlar, sindirilmiş, az da olsa kafayı sıyırmış, ya aşırı içine kapanık veya fazla dışa açık halde evlatlarıyla evlerine dönerler. Şanssız olanlar ise ”Eğitim zaiyatı” diyerek evlatlarının cansız bedenlerini teslim alıp mezarlıklara giderler. Öyle bir-iki değil, binlerce vaka!

Şimdi bu ordunun komutanı diyor ki; PKK ile çatıştık onlardan 5 ölü bizden 7 yaralı!

Yalanın batsın senin!

Daha açıklama yapılmadan önce HDP’liler çatışma çıkan yere gidiyorlar ve yaralanmış askerleri alıp, çatışma bölgesinden çıkarmak istiyor amma ordunun helikopterlerinden üzerlerine ateş açılıyor.

Esasında askerin ilk kumpası değil bu. Ben kendimi bildim bileli asker böyle kumpaslar kurar ve -açıkça yazıyorum- kendi askerini öldürür ve bunu PKK yaptı diye basına demeç verir. Bu konuyla alakalı yüzlerce video ve belge var internette. Hem de canlı şahitleri olan er-erbaşlar, anlatıyorlar nasıl kumpas kurduklarını. Hatta biri yandaş televizyonda çıktı. Korucuları toplayıp getiriyorlar kışlaya, önce işkence ediyor, sonra da infaz ediyorlar. Gazetelere PKK korucuları öldürdü diye haber çıkıyor. Yaz yaz bitmez bu tür kumpaslar.

Yahu MİT’in başının ”Suriye’den kendi topraklarımnıza sallayayım 3-5 füze” demesinin üzerinden sene geçmedi. Bunların hayatı kumpas.

İşin kötüsü halk bu yalanları yiyiyor.

Biz de diaspora olarak ”aman dilimizi, kültürümüzü kaybetmeyelim” diye çırpınıp duruyoruz. Böyle bir ülkede seni yaşatıyorlar ya sen ona dua et!

Ne diyeyim Tha belanızı versin!

11 Nisan 2015

Bugün televizyonda bir yabancı film seyrederken mahkeme vardı. Hakim, savcı avukat falan. Bir şey dikkatimi çekti. Hakim kürsüde oturuyor. Savcı ve avukat da hakimin karşısındaki iki ayrı masada yanlanlarında savundukları kişi, görevlerini icra ediyor, en arkada da seyirciler var. Hakim duruma göre savcıya da sert ikazlarda bulunuyor, avukata da… Yani tam adil bir kavga.

Peki bizde nasıl?

Hakim ve savcı dev gibi kürsüde yan yana oturuyor. Gariban avukat aşağıda bir köşeye atılmış, savunduğu kişiden fiziki olarak ayrı…

Yani; burada hakim ve savcı yukarda, sanık ve avukat aşağıda…

Orada savcı ile avukat aynı seviyede her bakımdan! Hakim de tam bir hakem…

Burada savcı ve hakim bir olmuşlar ”Vurun abalıya” diyorlar!

Ulan böyle bir sistemde adalet mi olur!

10 Nisan 2015

İşler iyi gitmiyor! Buraya bir şeyler yazmak için gazeteleri ve televizyonları takip ediyorum ve 12 Eylül darbesine bile rahmet okutacak senelere giriyoruz.

Bunları niye yazdım. Bugün gazetelerin birinde bir video gördüm. Bir deney yapmışlar. Asansörün içinde kocası mı babası mı kimse artık bir kadına şiddet uyguluyor. Ve asansöre onca insan binip iniyor birinden tek bir müdahale yok. Haberin altında bir sürü yorum var. Kimine katılıyor, kimine katılmıyorum. Ammma bir yorum var ki, tam 12’den vurmuş.

Aynen aktarıyorum:

”Bu tür deneyler Avrupa’da çok yapılıyor. Benzer reaksiyonlar alıyorsunuz. Yalnız şöyle bir fark var. Avrupa insanı asansörden iner inmez telefona sarılıp polisi arıyor. Türk insanı işte bunu yapmıyor. Yani Türk insanı saldırıya uğrayanı kaderiyle baş başa bırakıyor.”

09 Nisan 2015

Şeyini şey ettiğimin şeyinin şeyine kalpak takan arkadaşı AKP liste dışı bırakmış. Şaşırmadım. Bu yalakaya ders olsun. Kültürünü kendi çıkarları için kullananaların tümüne ders olsun.

AKP tüm Adige-Abhazları liste dışı bırakmış. İki manada memnun oldum. Birincisi tarihte katilliği ve hırsılığı ile anılacak bir partide Adige adının olmaması, ikincisi, Adigelerin içinde de .oktan adamların olduğunun ortaya çıkması.

Tartışma programlarının birinde adam diyor ki, ”Türkiye, Ortadoğu’da ve Kafkaslarda önemli bir aktördür. Bu sebeple içten karıştırmak isteyenler çok çıkar!” Programda bulunan demokrat ve ”sosyalist” misafirlerden bir de çıkıp ”Ulen sen aktörsün de, öbür ülkeler figüran mı!” demiyor. Yahu insan delirebilir bu beyinözürlülerin içinde yaşamaktan. Hala akılları fikirleri Ortadoğu ve Kafkasya. Hadi Ortadoğu’dakiler anladılar bunların emperyal kafalarını bizim Kaf-Fed bile hala anlayamadı! İnsan ona içerliyor!

Önemli aktör Türkiye’nin gazetelerinde manşet: Fransa’dan vize müjdesi.

Vize konusunda kolaylaştırıcı bazı şeyle olacakmış onun için sevinçten havaya zıplıyorlar. İnsanda biraz gurur olsa buna sevinmez, üzülür.

Önemli aktör Türkiye’nin önemli savcıları yüzleri kızarmadan polislerden dayak yiyen göstericilere 1 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası istemiş. Sebep? Göstericiler polisin görevini yapmasına engel oldukları için! Peki nasıl engel olmuşlar. Kaldırımdan kalkın demiş polis, bunlarda kalkmamış. Dolayısıyla polis kaldırımda yürüyememiş. Tha topunuzun belasını versin!

08 Nisan 2015

CC Notu: HATKO Mülayim rahatsızlığı nedeniyle yazısını yollayamamıştır.

07 Nisan 2015

CC Notu: HATKO Mülayim rahatsızlığı nedeniyle yazısını yollayamamıştır.

06 Nisan 2015

Emin Çölaşan diye bir gazeteci var. Cinim kadar sevmem! Katmerli milliyetçidir.

Kadere bak diyorum yazılarını okuyunca! Senin gözün çıksın Tayyip, beni Emin’le aynı düşündürdüğün için!

”Dervişin fikri ne ie, zikri de odur” derler. TDK kurumu Çingene kelimesinin karşılığı olarak;
1) Genellikle argo konuşan, falcılık yapan, yaban otları satan, kimi kez de çalgıcılık yapan, seyrek görülen bir tip. (BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü 1983)
2) Kötü kılıklı, esmer kadın tipi. ( BSTS / Tiyatro Terimleri Sözlüğü 1966)

Çingeneler kadar taş düşsün tepenize!

03 Nisan 2015

Bir okuyucum aynen şunu yazmış: Avukatların aranıp adliyeye girmelerinden neden bu kadar rahatsız oluyorsunuz!

La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim!

CC yönetimi çok baskı yapıyor! Yoksa yazacak çok şey var…

Kıymetli kardeşim. Yazdıklarımı nerenle okuyorsun? Bir daha yazayım. AKP hükümetinin aldığı kararlar Anayasaya göre suç. Bunlardan biri de adliyeye girerken Savcı ve Hakimlerin aranmayıp, sadece Avukatların aranması hem İnsan Haklarına hem de Anayasanın Eşitlik ilkesine aykırıdır.

Yahu siz ne içiyorsunuz?

Başka bir okuyucum diyor ki, ”Berkin Elvan’ın yarattığı büyük atmosferi yok etmek için ustaca planlanmış bir terör olayıdır Savcı’nın öldürülmesi. Bu kirli oyun ne ilk ne son!”

Aynen katılıyorum…

Şu valilere birinin ”artık kendinize gelin” deme zamanı gelmedi mi artık. Önüne gelen vali halkı azarlıyor. Yalova Valisi olan Selim Cebiroğlu isimli öküz geçtiğimiz hafta incelemelerde bulunmak için gittiği Termal Fen Lisesi’nde, dersanede kıyafetlerini beğenmediği için azarlayarak sınıftan kovduğu öne sürülen öğretmen Halil Serkan Öz için bu akşam ’Saygı Yürüyüşü’ adı altında yürüyüş düzenlenmiş. Adamcağız kalp krizi geçirmei o anda ve vefat etmiş. Selim Cebiroğlu Tha seni bildiği gibi yapsın!

03 Nisan 2015

Bu ülke; ”hep bana, Rab bana” diyenlerin anavatanıdır. Taaa en tepedeki Cumhurun Başı’ndan, sokaktaki temizlik işçisine kadar bu böyledir. O sebeple de bu ülkede hiçbir zaman huzur ve dirlik olmamıştır.

Sandık da sandık diye hergün kafamızı iğdiş eden Tayyip, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne sandıktan çıkmış olan adaya değil ikinciye görev verdi. Yani onun mantığıyla bakarsanız, şimdi bulunduğu makama Ekmeleddin beyin oturması gerekiyordu. Amma burası Türkiye… Adaletsizliğin her alanda jöle gibi olduğu yer!

DHKP-C adlı terör örgütünün öldürülen elemanın cenazesi halk tarafından taşlanmış. Trajik bir durum tabii ve de tam bir Türkiye klasiği. Genç adam kendine taş atanlar adına savcıyı rehin almıştı!

Küçük Hüsamettin gürlemiş. Artık kimse izin almadan gösteri gayeli dışarı çıkamaz demiş. Yemin ediyorum bunlar gizliden gizliye kafa çekiyorlar. Yahu Anayasa’nın en temel kuralını sen kimsin ki ihlal ediyorsun! Cevap: Ben küçük Hüsamettin’im… Eh başka türlü hangi aklı başında olan bir adam böyle saçmalayabilir.

Tayyip, klasik salvolarından birini attı. Dedi ki, cüppeli avukatlar da aranmalıdır. Tabii ki aranmalıdır, amma diğer cüppeliler de aranırsa! Değil mi dünya lideri!

02 Nisan 2015

Bugün çok kısa yazacağım. Anlayan anlar…

IŞİD Müslümanlara ne kötülük yapıyorsa, ”Halk Mahkemeleri” kurduğunu iddia edip, infazlar yapan DHKP-C de Türk halkına o kötülüğü yapıyor.

NOKTA…

01 Nisan 2015

Bugün (dün) yine içim yandı. Bir savcı ve 2 gepgenç çocuk öldürüldü. O savcıya üzülüyorum, çünkü AKP’nin tetikçiliğini yaptığı için öldü. İki gence üzülüyorum, adı devrimci olan ama eylemleri IŞİD’ten farklı olmayan bir terör örgütünün tetikçiliğini yaptığı için öldü. Bu örgüt hatırlarsanız, bu düzenin ürünü olan bir hayat kadının sokak ortasında dövmüş, sonra da marifetmiş gibi ”cezalandırdık” diye yüzü kan içindeki kadının fotografını yayınlamışlardı.

İnsanların polis terörüyle öldürüldüğü ve sorumlularından birinin Cuhur başı diğerinin ise Bakanların başı olduğunu düşünüyorum. İkisinin de bu olaydan sonra verdikleri demeçlerde insanları ”Avukat Cüppesi”ne odaklamaları bunun en önemli göstergesidir. Halbuki gazetelerdeki haberlere göre avukatlar zatan o binaya aranarak giriyorlarmış. Aranmayanlar savcı ve hakimler. Tipik bir AKP yalanı… Bu yalanla savunma hakkına tırpan vuracaklar. Bu olay tam bir tezgahtır ve sorumlusu bu iki adamdır.

Bu ülkede nefes almaktan bile yoruluyor insan. O nedenle bugün bu kadar yazıyorum… Tha bu olayın esas mesullerinin belasını versin!

31 Mart 2015

Bir okuyucum diyor ki, ”Kaf-Fed’in Türk devleti sevk ve idaresinde olduğu tezinizi belgeleyebiliyor musunuz, bir kurumu bu kadar kolay nasıl karalıyorsunuz?”.

Bu soru bana ”Rüşvetin belgesi mi olur!” sözünü hatırlattı.

Amma benim belgem var. Mesela, Kaf-Fed’in politikaları. Türkiye’nin Kafkasya politikalarını alın, tek tek bir kağıda yazın, sonra da Kaf-Fed’in. Bir bakın! Eğer tüm maddeler bire bir aynı çıkmazsa buradan hepinizden tek tek özür dileyeceğim. Bundan daha iyi belge olur mu?

Bitmedi…

Başka bir belge daha sunayım size:

Bu kadar hırsızlığın,
uğursuzluğun,
insan hakları ihlalinin,
kadın cinayetlerinin,
çocuk istismarının,
vali ve polis baskısının,
rüşvetin,
dini dayatmaların olduğu Türkiye’de Kaf-Fed’in tek kelime ettiğini duydunuz mu?

Sıcak örneğini vereyim. Türkiye de neredeyse hergün bir kadın işkenceyle, sadistçe, tecavüz edilerek, yakılarak, bıçaklanarak öldürülürken, ses çıkarmayan Kaf-Fed’in, ne idüğü belirsiz bir Çeçen kadının eteğinin altına girip sesini çıkarması ve bunun üzerinden ucuz politika yapması en güzel belgelerden bir başkasıdır.

Eğer derseniz o kadın Çeçen, Kaf-Fed onun için sahip çıkıyor!

Kaf-Fed nereden biliyor bunca öldürülen, tecavüz edilen kadının içinde Adige-Abhaz kadın olmadığını! Ki, bu da ayrıca önemli mi? Katledilen, tecavüz edilen, yakılan bu kadınların milliyeti neden Kaf-Fed için önemli ki?

Alın size Kaf-Fed’in Türk devletinin sevk ve idaresinde bir örgüt olduğunun belgesi!

Daha önce birçok defa dile getirdim. Türk solu, sol değildir. Sol gibi görünen faşist bir anlayıştır. Bunu da ”ulusal” lafıyla maskeler. Peki nereden anlarsınız faşist olduğunu?

Melela; Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut, Halkların Demokratik Partisi ile ilgili olarak farklı bir yaklaşım getirmiş ve demiş ki: “HDP, PKK’nın legal plandaki temsilcisidir. 1991’de Sovyetler Birliği ve Sosyalist Kamp’ın çöküşüyle birlikte, dümeni Atlantik’e-Amerika’ya kırmıştır. Ve Miami sahillerine demir atmıştır.”

İşte Türk solu!

Bir çocuk var Fenerbahçe takımında oynuyor, Emre adında. Pek meraklı değilim futbola amma bu çocuk hakkında hep haberler çıkıyor. Anladığım kadarıyla psikolojik sorunları olan bir genç. Amma çok güzel bir tahlil yapmış: ”Türkiye de Emre de değişmez!” Valla yüzde yüzde katılıyor, ekliyorum, ”Türkiye de değişmez Adige-Abhaz diasporası da!”

30 Mart 2015

Bana yazan okuyucularıma şunu evvelce söyleyeyim. Kaf-Fed’i bu kadar tenkit etmemin temel sebebi Kaf-Fed içindeki dostlarım, arkadaşlarım ve akrabalarımın olması. Onlar olmasa bana ne Kaf-Fed’ten. Kaf-Fed aynı CHP gibi. Yani demokrat gibi görünen ama esasında faşist olan CHP gibi… Milleti kandırıyolar. Demokratsan demokrat davranacaksın. Yalan söylemeyeceksin, manipülasyon yapmayacaksın. Son yılların en büyük yalanı olan ”Soykırım” yalanı kimin işine yarıyor bir düşünün bakalım? Azıcık beyni olan bunun bir Türkiye politikası dayatması olduğunu anlar. Tabii beyin varsa… Sen hem sana saldıranların ”Soykırım” palavrasını sahiplenip, dangalakça propagandalarına ortak ol, hem bana saldırıyor diye zırvala!

Kaf-Fed’e saldıranlar kim? Şeyini şey ettiğimi şeyine kalpak takarak bunu reklamlarla diasporaya kakalayan ve basit bir devlet bürokratı olan valiyi ziyaret edip, karşısında el pençe şakirt gibi oturan zihniyet! Çünkü, Kaf-Fed Türk devletinin sevk ve idaresinde bir yapı. Devletin istemediği bir şey yapınca tepesine leş kargaları üşüştü. Kaf-Fed’te tırstı. Halbuki yapacağı çok basit. Hemen Kaf-Fed’i kapatıp, devletin sevk ve idaresinden çıkıp, diasporanın gerçek örgütlenmesi olacak. Yoksa böyle önüne gelen ensesinde boza pişirecek… Ben ne yapayım!

28 Mart 2015

Selahattin Demirtaş’ın Kaf-Fed’e gitmesi diasporada farklı tepkilere sebep oldu. Kaf-Fed’in yanlışlarını söylemekten dilimizde tüy bitti. Buradan belki bin defa ikaz ettim. Siz Türk devletinin sevk ve idaresinde bir yapısınız, onun için mümkün olduğunca alt perdeden çıkış yapın, yoksa topa tutarlar dedim. Fakat Tayyip gibi bunlar da kendilerine biçilen rolü gerçek zannetti. Dolayısıyla Türk devletine aykırı bir şey olunca Adige-Abhaz görünümlü Türk fedailer Kaf-Fed’e saldırı başlattılar.

Bu durumdan kurtulabilmeleri için;

1) Kaf-Fed hemen ve de derhal Adige Federasyonu olmalıdır. Adige-Abhaz bile değil. Sadece Adige Federasyonu adını almalı ve Adige bayrağını da gönderine çekmesi lazım. Aynen Abhaz kardeşlerimiz gibi. Kafkas ve Çerkes gibi gerizekalı isimleri derhal terketmelidir.

2) Kaf-Fed, Rusya’ya karşı Türk devletinin tetikçiliğine derhal son vermelidir. Adam gibi diaspora meselelerini tespit edip, onlara çare aramalıdır.

3) Kaf-Fed, anavatana akıl vermek gibi dangalaklıklarına derhal son vermeli, haddini bilmelidir.

4) Kaf-Fed, bölge ülkelerinin (Osetya, Çeçenistan, Dağıstan vb.) hamisi gibi şebeklikleri derhal bırakmalıdır. O ülkelerin Kaf-Fed’i takmadıkları, diasporadaki dinci Çeçenlerin de Kaf-Fed’i dibine kadar sömürdükleri gerçeğine gözlerini kapama salaklığı yapmamalıdır.

5) Kaf-Fed, kendini Elbruz’un tepesinde görmemelidir. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en diktatör lideri olan Tayyip’in bile tahtı sallanırken, kendilerinin hiçbir halt olmadıklarını kavramalıdırlar…

6) Kaf-Fed, 1864-2015 tarihleri arasında bir çok Adige-Abhaz’ın bu topraklardaki azınlıkların yok edilmesinde aktif vazifeler aldığı hakikatini kabul edip buna göre politikalarını düzenlemesi gerekmektedir.

Türkleşmiş diasporanın bu tepkilerinden kurtulmanın başka yolu yok!

Yaşımız geçkin olduğundan bazı şeyleri önceden görebiliyoruz. Hani şu yandaş yazar Abdulkadir Selvi vardı. Anadolu’nun kavruk delikanlılarına bezetmiştim. Başına çorap örüleceği belliydi. Nitekim, hükümete yakın A Haber’de Cemil Barlas, Yeni Şafak yazarı Abdulkadir Selvi’yi “kripto Cemaatçi” ilan etmiş. Yakında Tayyip dışında herkese paralel diyecekler.

“Ben kendimi Adige’den çok Osmanlı hissediyorum!”

Bu lafı söyleyen Adige değil. Ermeni. Ve laf da böyle değil şöyle: “Ben kendimi Ermeni’den çok Osmanlı hissediyorum!”

Kim mi bu Ermeni? Etyen Mahçupyan!

Bizim Hıncal’ın Ermeni versiyonu!

Yalakalık ırk tanımıyor birader!

27 Mart 2015

Türklerin yüzde 90’ında ”ben her şeyi bilir ve en iyisini yaparım” duygusu ve bu duyguya ek olarak ”ben her şeyden üstünüm” inanışı vardır.

Peki biz Adigelerde?

Bizde bu oran yüzde 90 değil, yüzde 100000000000000’dir.

Gazeteci Yalçın Bayer ”Diyanet iktidardan değil Allah’tan korkmalıdır” demiş. Aboooovvvv… Bu laf düşmana söylenmez yahu!

Tayyip, ”IŞİD’in çıktığı yere ŞİA giriyor” demiş. Demokrasi girmeyen eve ya IŞİD girer ya ŞİA, bunda telaşe edilecek ne var?

Edirne’nin Keşan İlçesi’nde Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ilkokul öğrencilerine dağıtılan ‘Öğretmen Öküz, Öğrenci Eşek, Doktor Tilki, Trafik Polisi Kurbağa’ adlı resimli hikaye kitaplarında, öğrencilere ve meslek dallarına hakaret edildiği iddiasıyla eğitimciler duruma tepki göstermiş.

Esasında manasız bir tepki olmuş. Çünkü, bu ülkede bazı kelimeler asıl manaları olarak kullanılmaz. Mesela öküz, bildiğimiz öküz değildir. Kaba, saba, düşüncesiz manasında kullanılır. Eşek de benzer manalar yüklüdür. Ben mesala eşşekoğlu eşşek dediğimde, o sevimli sıpaları kastetmem. Ki, sıpalar hayvan yavruları içinde en sevimli olanlardan biridir. Özellikle gözlerinin güzelliği dünyaca meşhurdur. Lafın kısası; it, öküz, ayı, eşşek gibi kelimeleri hayvanları kastedmeden kullanmaktayım…

26 Mart 2015

Okuyucularım beni överek utandırıyor.

Türklere güvenen Kürtleri iyi bir kazık bekliyor demiştik. Nitekim saksıcı Yalçın Akdoğan ”Demirtaş ve Kandil’in açıklamaları süreci zehirlemiş, iklimi bozmuştur.” demiş. Ulen bu kadar kaypaklık, bu kadar kalleşlik anca sizde olur. Hem adamlara bok yedirin, hem topraklarını işgal edin, sonra da böyle tepeden tepeden konuşun. Tha belanızı versin diyor, başka da bir şey demiyorum.

Türkiye diasporası bir Selahhattin Demirtaş çıkaramadı, çıkaramaz da. Amma Kaf-Fed biraz ürkerek de olsa HDP Eşbaşkanını ağırladı. Yaşar biraz gergindi. Sebebini bilemiyorum. Belki tepesinde sallanan Demokles’in kılıcından tırstı, belki hayatında göremeyeceği kadar gazeteciyi karşısında bulmasından ürktü. Gene de güzel bir gelişme Adige-Abhaz diasporası için. Bakalım devlet ile Kürtlerin arası açılırsa Kaf-Fed ne pozisyon alacak önemli olan o. Şimdi her şey güllük gülüstanlık!

İlyas Salman gecede 10 yılın en iyi filmi olarak ödül alan Selvi Boylum Al Yazmalım için, ‘Gördüğüm en saçma filmdi. O film bu ödülü hak etmedi. Bu olay ve o ödül turistik bir ticarettir’ Dedi. Cem Yılmaz’ın aldığı ödüller için ise, ‘Zaten söylemiştim o saray soytarısı’ demiş. İki tespitine de katılıyorum ve ekliyorum; İlyas Salman Yılmaz Güney’den sonra Türk sinemasının en iyi oyuncusudur.

Bu AKP’liler gerçekten tuhaf adamlar. Gökçek denen arkadaş ”Fitneye ateş dökmeyiz, söndürürüz” demiş. Ben ömrü hayatımda bunlar kadar fitneci görmediğim gibi, bunlar kadar yavuz hırsız da görmedim.

25 Mart 2015

Kadın değiliz, o sebeple doğum sancısı nasıldır bilemeyiz. Kadınlar; ”dirseğini betonun köşesine çarptığında -ki, çarpmayan ve acısını bilmeyen yoktur- duyduğun acının 100 katı bir acı” diye tarif ediyorlar. O acıdan sonra dünyaya yeni bir insan getiriyorlar. Eğer doğan bebekte bir ahraz yoksa ailenin sevincine değme gitsin. Yok eğer tersi olursa, aile hayatları boyunca o çocuğu mutlu kılmak için ömürden ömür yiyorlar. Çevremde bir kaç tanıdığım aile olduğu için bu kadar net yazabiliyorum.

Yaşadığımız topraklar da büyük bir doğuma hazırlık yapıyor. Ve ne yazık ki, ana karnındaki bebeği makinalarla seyreden doktorlar umutsuz. Çünkü koca olacak eşşekoğlueşşek sürekli anakarnını tekmeliyor. Anaya eziyet ediyor. Ananın aşerdiği yiyecekleri almayı bırakın doğru dürüst beslemiyor bile.

Demek istediğim, bu toprakların insanları aynı kötü baba misali doğurulmak istenen demokrasi ve insanca yaşam bebeğinin ahrazlı olması için elinden geleni ardına koymuyor. Bize de ”ne haliniz varsa görün” demek düşüyor…

Körfez Geçiş Köprüsü’ndeki tel kopmasını kendi hatası olarak gören Japon mühendis intihar etmişti ya; o telin bağlantı kısmını yapan firma Türk firmasıymış. Yani hatalı olan Türk firması, intahar eden Japon… Daha ne diyeyim ben yahu!

Geçenlerde 2 karikatürcünün Tayyip’e ”Top” dediğini iddia eden dangalaktan ve onu ciddiye alıp dava açan öküzden bahsetmiştim. Bugün haberlerde, bu iki arkadaşa mahkeme 2 yıl 1 ay ceza kesmiş. Onu kesen hakime buradan uzunca bir çüüüüüüüüüüüüüşşşşşşşşşşşşşşşşş diyorum.

24 Mart 2015

Karşılaştığınız her on kişiden 9’unun yalan söylediği bir yerde ”Kabataş yalanına alet oldum, özür diliyorum” diyen İsmet Berkan’ı linç ediyor okurları. Ne tuhaf bir ülkede yaşıyoruz.

Bir de gerçek çıkıyor ortaya, dincilerin tümü iftiracı oldukları gibi arsızlar da… Yüzleri kızarmıyor, hala yalana başvuruyorlar. Bu da; dine bulaşmamış insanların daha insan olduklarını ortaya koyuyor.

Tayyip demiş ki; ”Büyüklerimizin çok güzel bir lafı var, ‘kendini bil, haddini bil, neslini bil’.” Şimdi niye Tayyip olduğunu anladınız mı? Böyle büyüğün böyle küçüğü olur!

Körfez Geçiş Köprüsü’ndeki tel kopmasını kendi hatası olarak gören Japon mühendis intihar etmiş. Yahu bu ne yüceliktir. Bir de yaptıkları hırsızlıklara rağmen sırıta sırıta yüzümüze bakanları düşünüyorum da!

Şeyini şey ettiğimin şeyi, Melih Gökçek’e hitaben ”Biz kimin nerede havlayacağını çok iyi biliriz.” demiş. Bu kadar düşük irtifada nasıl yaşayabiliyorlar?

23 Mart 2015

İki öküzü çifte sürdün mü; güçlü olan, güçsüz olanı kendi tarafına doğru çeker… Çünkü onlar öküz…

İnsan ise, yanında yürüdüğü adamın yularından tutup kendine çekmez. Der ki; ben sana benim yolumu anlatayım, sen ister gel ister gelme! Sen de bana kendi yolunu anlat ben de seni dinleyip kararımı veririm. Eğer hoşuma giderse senin yoluna girerim gitmeze kendi yoluma devam ederim!

İnsan ve öküz arasındaki fark bu işte…

Şimdi düşünün bakalım bu topraklarda yaşayanlar; insan mı, öküz mü?

TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un AKP’den Kayseri Milletvekili Aday Adayı olan kardeşi Sait Yakut, Kürt vatandaşlarımızın Oğuzlar’dan geldiğini iddia edip; ”Güneydoğu’yu bende gezdim orada çok net şunu görüyoruz; Orada Kürt’üm diye kendisini ifade eden insanların yüzde 90’ının öz ve öz Oğuz çocuğu olduğunu görüyoruz!” demiş…

Bıkmadılar önüne geleni Türk yapmaya!

Polis: Erdoğan’a hakaret ettiniz…
Gösterici: Biz Erdoğan demedik ki…
Polis: Eee işte hırsız, katil demişsiniz…

Bu ülkede yaşamak gerçekten neşeli…

”Hey Onbeşli Onbeşli
Tokat Yolları Taşlı
Onbeşliler Gidiyor
Kızların Gözü Yaşlı”

Bu türkü savaşa giden 15 yaşındaki delikanlılar için söylenmiş. Yani bir bakıma ağıt… Peki millet niye bu türkü çaldığında göbek atar? Tuhaf!

20 Mart 2015

Geri kalmış ülke insanlarının içinde gerizekalı sayısı baya fazladır. Bu dangalakların mühim özelliklerinden biri; şekillere bakarak manalar üretmeleridir. Mesela adam ağaca bakar ”aha bu ağaç çıplak kadına benziyor” der ve ağacı kökünden keser. Bilir ki, diğer gerizekalılar da benzetecektir ve işin kötüsü tahrik olacaktır. Kimi Coca Cola’dan mana çıkarır, kimi bulutlardan… Hele hele resim veya grafiklere bakarak mana çıkaranlar vardır ki, onlar katıksız salaktırlar. Çokça duymuşunuzdur; Amerikan parasındaki piramit resmi ve üzerindeki göz bu dangalaklarca mana bombardımanıa tutulur.

Amma bu kadarına ancak ”çüşşşş” diyeceğiniz bir konuya geliyorum. Gazetelerde görmeyenler için aşağıdaki karikatüre bakıp, bir düşünün bakalım. Sizce bu karikatürde ne gibi bir gizli mesaj var?

Bir gizli mana çıkaramadınız değil mi?

Yok işte siz gerizekalı olmadığınız için göremediniz.

Şimdi şu detaya bakın…

Cem S. isimli dangalak bu karikatüre bakarak ”Tayyip Erdoğan’a top işareti yaptılar” manası çıkarıyor ve savcılığa ihbar da bulunuyor, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılı Vekili Vedat Yiğit adlı öküz de bunu ciddiye alıp, çizerlerin 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapsini isteyen bir iddianame imzalıyor… Ooooohaaaaaaaaaaaaaa, büüüüüürrrrrrrrrttttttsssssssssss!

Ayyaşın biri trafik polislerince çevriliyor. Klasik olaylar… Adamın söylediği bir laf dikkat çekici! ”Ben bugüne kadar Ankara’da hiçbir çevirmeye girmedim. Yaka kartı numaranı ver. İşinden olma, haritadan yer seçtirme bana. Nereye gitmek istersin? Şırnak mı Diyarbakır mı?” Bu laf bile Kürtlerin bu ülkede nasıl aşağılandıklarının bariz bir göstergesidir.

19 Mart 2015

Okuyucularım, ”Bize hangi partiye oy vermemizi tavsiye edersiniz?” diye soruyor.

Ben liderlerinin söylediklerine bakın hangisinin iyi olduğu hissine kapılıyorsanız onun partisine verin.

Mesela benim açımdan liderler.

Tayyip Erdoğan: Katıksız yalancı. (AKP’nin esas lideri o olduğu için başa onu yazdım. Adam Davutoğlu’ndan daha aktif çalışıyor AKP için.)

Ahmet Davutoğlu: Katıksız palavracı ve katıksız yalancı ve katıksız yalaka…

Kemal Kılıçdaroğlu: Katıksız ortayolcu.

Devlet Bahçeli: Faşist.

Selahattin Demirtaş: Türkiye Cumhuriyeti’nde gelmiş geçmiş en doğru politikacı. Ecevit falan hava cıva.

Doğu Perinçek: Katıksız faşist.

Bu topraklarda sosyal baskı ben kendimi bildim bileli vardır. Politik baskı ile birleşince hayat çekilmez hale geliyor. Bugün bir gazetecinin yazısı dikkatimi çekti. Aynen şunu yazıyor Enis Balışkan: “Ayhan Işık’ın âni ölümü üzerine Nubar Terziyan, bu beklenmedik kayba dair derin üzüntüsünü ifade ettiği bir gazete ilanı verir. İlan, ‘Amcan Nubar Terziyan’ imzasıyla son bulmaktadır. Bunun üzerine Ayhan Işık’ın gayrimüslim olarak algılanmasından endişe duyan ailesi şöyle bir ‘karşı ilan’ verir: “Önemli bir düzeltme: ‘Amcan Nubar Terziyan’ imzasıyla çıkan ilanla sevgili varlığımız Ayhan Işık’ın hiçbir ilişkisi yoktur. Görülen lüzum üzerine üzüntüyle duyururuz. Ailesi.” Dilara Balcı’nın ‘Yeşilçam’da Öteki Olmak’ adlı kitabından azınlık milletlere yönelik bakışın küçük bir özeti.”

İşin trajikomik yanı Ayhan Işık gerçekten Ermeni’ydi. Amma bizim Adige-Abhaz sanatçılar gibi asla Ermeni adını ve Işıkcıyan soyadını kullanmaya cesaret edemedi. Nubar Terziyan bu topraklarda yaşamış en kaliteli insanlardan biriydi. Işıklar içinde yatsın.

Işık ailesini kınadığımı sanmayın. Bu ülkede azınlık olacağına, git başka ülkede köle ol daha iyi… Hiç olmazsa ”köleyim ne yapalım” dersin. Burada balyoz tepene ne zaman inecek hiçbir zaman kestiremezsin.

18 Mart 2015

Çocuğu olanlar çok iyi anlıyorlardır, Çorum’daki şehit babasını… Vali olacak öküz, adamın acısını anlamak yerine güzel bir azarladı ve masayı terk etti.

Türkiye politika ve bürokrasisinin seviye zaten düşüktü amma son 10-15 senede artık yerlerde…

Vali şehit babasına adın ne diyor azarlarcasına, adamcağız da ”adım batsın” diyor. Vali olacak eşşekoğlueşşek bu lafa sinirlendiriyor. ”Kendine gel” deyip masadan kalkıyor.

Ben o şehit babasının yerinde olsam, arkasından gider bu valinin suratına tükürürdüm. Adamcağız gene efendiymiş.

Fıkıh hocası meşhur Prof. Hayrettin Karaman ”Türkiye toplumunda ateistlerle eşcinsellere kötü bakış yaygındır; ancak bu hem bir vakıadır, hem de bir haktır” demiş.

Ben de bu şebeğe ”dincilerin yüzde 90’ı sapıktır, 7 yaşındaki çocukla evlenir, ölmüş karısıyla cinsel birleşme icazeti verir, annesinin diz kapağının üstünü görünce tahrik olur, bu sebeple ateistlerde dincilere kötü bakış yaygındır; ancak bu hem bir vakıadır, hem de bir haktır” diyorum!

Bir dizide oyuncak ayıya ”Ali” adı verildi diye RTÜK ”TV’de kimsenin inancına hakaret edilemez.” açıklamasıyla ceza vermiş. Vallaha şaka değil! Hocası Hayrettin olanın burnu çamurdan çıkmaz!

17 Mart 2015

Kaf-Fed tepkileri dinmek bilmiyor. Okuyuculardan onlarca e-mail geliyor. Amma CC Yönetimi de engel koyuyor. Foruma çevirmeyin köşenizi, diyorlar.

Bende peki diyor, konuyu değiştiriyorum.

Okuyucumun yolladığı bir bilgi dikkatimi çekti. Belge yollamış.

Dünyada bizim millet kadar kaypak, kıymet bilmez bir millet yoktur herhalde. Dün Serpil hanımın da dediği gibi Türk’ten çok Türk olup, başta Ermeni ve Kürtler olmak üzere bu topraklarda yaşayan ne kadar azınlık varsa yapmadığımız kötülük kalmamış. Bizzat şahit olduğum onlarca olay anlatabilirim. 40 kuşak Adige olan insanların özellikle Ermeni, Kürt ve Yahudilere ağız dolusu küfür ettiklerini, ellerine geçirirlerse ”Kazığa oturtacaklarını” kulaklarımla duyum, gözlerimle gördüm. Adım kadar eminim ki, hepiniz bir şekilde duymuş ve görmüşsünüzdür.

İşte bu ağız dolusu küfürler ettiğiniz Ermeniler gazetelerinde Adige-Abhazlara sahip çıktılar 21 Mayıslarda… Kazığa oturtmak istediğiniz Yahudiler de diaspora Adigeleri içinde en refah ve özgür yurt yaptılar İsrail ülkesini.

İşte bugün de gelen haber aşağıladığınız Kürtlerden, solculardan geldi.

Kürtlerin partisi HDP’nin milletvekilleri bizim için TBMM’ne ”TC Yaşayan Çerkes halkının sorunlarının araştırılarak tedbir alınmasına dair kanun teklifi” sunmuşlar. Şeyine şey ettiğimin şeyinin şeyine kalpak takan ve bunu övünme vesilesi olarak millete kakalayan Kürt düşmanı işbirlikçi, yalaka Adigelere duyurulur.

T.C. Yaşayan Çerkes halkının sorunlarının araştırılarak tedbir alınmasına dair kanun teklifi >>>

Tarihte de öyle değil miydik? Osmanlı’nın yalakalığını yapıp, güzelim topraklarımızdan olup, sonra 32 Mayıslarda zırıl zırıl ağlayan biz değil miydik?

Adige milletinin en önemli özelliği; başkasına ceremesini çektirip, kaymağını kendisinin yemesidir. Kürtler, hapishanelerde işkence görür, Kürtlerin köylülerine insan boku yedirtilir, onların aydınları, önde gelenleri faili meçhule kurban gider, bınlerce genci toprak olur; tüm bu acıların sonunda anadilde eğitim hakkı elde ederler, anadilde tv hakkı elde ederler, sonra bizimkiler de utanmadan, arlanmadan bizde istiyoruz derler…

Bir tane Adige-Abhaz ”Cumartesi Annesi” var mı 7 milyonluk Türkiye diasporasında? Kurban olun Kürtlere de, Ermenilere de, Yahudilere de…

HDP milletvekili ve HDP yöneticilerine verdikleri bu kanun teklifi için minnattarlığımı sunuyor, hepsini sevgi ve saygıyla kucaklıyorum… Kürtlerin kanını eline bulaştırmış ne kadar Adige-Abhaz varsa; hepsine, ”cehennemin dibine kadar yolunuz var” diyorum…

16 Mart 2015

Dün Kaf-Fed ile ilgili yazdıklarıma baya destek geldi. Eh! Aklın yolu bir.

En güzelini de genç Abrek yazmış. Diyor ki; ”Türkiye’de kadınların polis tarafından saçlarından tutularak kaldırımlarda sürüklendiği, hamile kadınların karınlarından tekmelenerek bebeklerinin düşürtüldüğü, polis otobüsüne alınan kadına polisin ”Sana burada tecavüz ederim, kimse elimden alamaz” dediği bir ülkede Kaf-Fed’in, Çeçen kadının peşine düştüğü duruma ne denir?

ÇALGILI ÇENGİLİ KAF-FED USULÜ DURUM KOMEDİSİ…” denir!

Serpil kardeşim de şunları yazmış: ”Ne Kaf-Fed ne de diğer Çerkes kurumlar Ermeni Soykırımı konusunda ses çıkaramazlar. Çünkü Ermenilere yapılan soykırımda aktif olarak görev yapan Çerkesler olmuştur ve bunlar resmi olarak devlet arşivlerinde yazılıdır. Çerkes diasporası Anadolu topraklarına geldiğinden beri, paşalıktan-uşaklığa, ispiyonculuktan-zabitliğe kadar her türlü rezilliği yapmıştır. Bu diaporanın kurumları mı ‘Ermeni Soykırımı oldu’ diyecek. Gülünç olmayın sayın Mülayim…”

Hakan Altun bey de diyor ki; ”Sayın Hatko, -sizin deyiminizle- Öteki Cumhurun Başı Balıkesir’e nutuk atmaya gidecek. Polis, Tayyip bey daha Balıkesir’e gelmeden 6 kişiyi gözaltına alıyorlar. Sebep? Polisin açıklaması: Cumhurbaşkanı’nı protesto edebilirler.

Kaf-Fed nerede sayın Hatko? Çeçen kadının eteğine yapışmış!

Dünyada bunlar kadar şaşkın ördek tipi örgütlenme var mıdır acaba?”

15 Mart 2015

Evvela okuyucularıma teşekkür edeyim. Bu kadar sevildiğimi bilmiyordum. Ufak bir göz ameliyatı geçirdim. İnsan yaşlanınca, eski araba gibi tamirhaneden çıkamıyoruz. Kah sırtımız ağrıyor, kah midemiz. Normaldir bu kadar insanlıktan çıkmış bir toplumda yaşamanın bedeli bunlar.

Efendim, okuyucularımdan bazıları Kaf-Fed için yazdıklarımı şiddetle eleştiriyorlar. Kaf-Fed’in diasporanın biricik kuruluşu olduğunu falan yazıyorlar.

Bir kere şuna bir açıklık getirmek lazım. Ne diasporası. Adige-Abhaz mı, Kafkas diasporası mı? Adı Kaf olduğuna göre biricik değil hepicik oluyor. Yani sizin biricik dediğiniz Kaf-Fed, Dağıstanlı’nın da, Avar’ın da, Çeçen’in de, İnguş’unda, Azeri’nin de, Gürcü’nün de, Asetin’in de, Kaf-Fed’i! Nasıl biricikmiş!

Bazı okuyucuları da Kaf-Fed’in demokrat, ilerici olduğunu yazıyor, kızıyor bana. Valla kızsan da köpürsen de hakikat hakikattir. Kaf-Fed Türk Devleti’nin denetimi altında, onun müsaadesini almadan bırak konuşmayı, tuvalate bile gidemeyecek bir yapıdır.

Nasıl mı?

Bu topraklarda insan hakları her bakımdan ayaklar altına alınırken, gazetecisinden, lise öğrencisine kadar ”gık” diyeni kodese tıkarken, küçücük çocukları faşist polisler katlederken, gencecik insanları ”esnaf” linç ederek öldürürken, dinciler sanatçı cenazesi basıp, propaganda eylemlerinde bulunurken, kadınlar-kızlar tecavüz edilip bıçaklanarak-yakılarak katledilirken Kaf-Fed ne yapıyor?

Ne idüğü belirsiz bir Çeçen kadının sınırdışı edilirse Çeçenistan’da eziyet görecek diye dert yanıyor. Ben de böyle saçmaladıklarında, Kaf-Fed dangalaklık yapıyor diyorum. Kızıyorsunuz! Kızmayın, çünkü devlet Kaf-Fed’e (diasporalıyı kafalamak için) Kafkasya’nın abiliği rolü vermiş. Onlarda oynuyorlar. Evelden bu rol Birleşik Kafkasyacılar denen şebeklerindi, onlar rollerini iyi oynayamadılar. Kaf-Fed baya iyi rol kesiyor!

Ben siyasi bilincimi geliştirdiğimde şuna kanaat getirip, küçük burjuvadan, olsa olsa Çetin Altan olur, demiştim. Şimdi bakıyorum da oğlu Ahmet de babasının izinde. Bunların demokratlığı ve ilericiliği işte aynen Kaf-Fed gibidir.

Türk solunun genelinin özünde Türkçü olduğunu söylediğimde dostlarım itiraz eder. Fakat kafaları da hep öne düşer. En son Grup Yorum’un bir elemanı bu dostlarımın yüzünü yere baktırdı ve beni haklı çıkardı. Grup Yorum üyesi Caner Bozkurt adlı arkadaş, Kobani’yle ilgili geçen hafta verdiği röportajda “Devrim dersiniz, biz öyle düşünmüyoruz. Ben, kişisel olarak Marksist-Leninist bakış açısına sahip bir devrimci olarak devrim olarak nitelendirmiyorum” demiş… Beyzademe devrim beğendiremiyoruz. Bir Türk solunun haline bakın, bir Kürt soluna! Türk solu 12 Eylül’ün silindiri üzerinden geçtikten sonra darmaduman oldu, Kürt solu 30 yıldır dağlarda mücadele veriyor. Caner beyzadem, Konbani’yi nitelendiren nitelendirdi. Sen nitelendirmesen de olur.

Kısacası kıymetli okurum, Türk solundan uzak duracaksın, onu-beşi bilmem!

Kaf-Fed’le açtık, Kaf-Fed’le bitirelim: (Kaf-Fed’i yere göğe sığdıramayan okuyucumun Kaf-Fed’e sorması temennisiyle…)

Ermeni devleti Ermeni Soykırımı’nın 100 yılı sebebiyle ülkelerinde törenler düzenleyeceklermiş. Kaf-Fed yöneticileri ”Soykırım”a olan hassasiyetleri sebebiyle bu törenlere katılacak veya bu konuda bir bildiri yayınlayacak mı? Ne de olsa Ermenistan’da Kafkas yurdu değil mi?

12 Mart 2015

Değerli okuyucularım rahatsızlığım sebebiyle Pazartesi’ne kadar izninizi rica ediyorum…

11 Mart 2015

AKP ile Kaf-Fed arasında ne benzerlik var?

Çok basit. Kıvırmada rakip tanımıyorlar!

Ekonomik kepazeliğin ucu bucağı görülmüyor. Bır araştırma yayınlanmış, ve TMMB’ye Sinan Aygün tarafından sunulmuş. aynen aktarıyorum:

Batık kredi borcu:
2002’de 278 milyon Lira, 2015’de 12 milyar 600 milyon Lira

Diyeceksiniz ki, milletin elinde son model telefonlar! Ben de onu diyorum zaten.

Böyle başa, böyle tarak!

Küçük Hüsamettin’in kızı koşu yarışına katılıyor ve dördüncü oluyor. Kızımızı canı gönülden kutluyotum. Amma birader, bazı soytarılar yalakalık olsun diye 3.cülük kürsüsünün yanına bir kürsü daha koymuşlar önüne de 4 rakamını yazmışlar. Bir “çüüüüşşşş”ü haketmişler!

10 Mart 2015

Bugün çok uzatmadan yazacağım. Nasıl olsa üzerinde baya konuşacaksınız!

Birinci konu: Saadet Partisi’nin eğitim işlerinden sorumlu Antalya İl Başkan Yardımcısı Ramazan Düzen, ”Sünnetsiz Davut heykeli kanıma dokunuyor” demiş.

İkinci konu: Anadolu’da bulunan bir üniversite öğretim görevlisi Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz’a yazarak şunu demiş: ”İktisadi ve sosyal düşüncenin evrimi konusunu işlerken Homo Sapiens Sapıens’i Adem ve Havva üzerinden anlatmak zorunda kalıyorum! İstanbul’da müktedire eleştiri kolay ama taşrada değil!”

09 Mart 2015

Bu ülkede sessiz kalarak hayatını sürdürmeye çalışmak kadar zor bir şey yoktur herhalde. Hele hele dinci ve faşistlerin yoğun olarak bulundukları köy, kasaba ve şehirlerde!

Ben kendimi bildim bileli bunlar insanlara eziyet ederler, işkence ederler ve hatta yakarlar, tecavüz ederler, öldürürler fakat gene de el üstünde tutulurlar.

Kadınlar Günü’nde yaptıkları rezaletlere bakın nerelerde oluyor. Düzce ve Yozgat’taki eşşekoğlu eşşekler yürüyüş yapan kadınlara saldırmışlar. İzmir’de Kobani protestoları sırasında nereden atıldığı belli olmayan kurşunla yaralanarak, baygın halde yerde yatan genci, gene elleriyle sırtlan işareti yapan faşist köpeklerce tekmelenerek linç ettikleri görüntüler ortaya çıktı.

Peki bu hayvanların insanlaştırılmaları için açılan okullarda neler yapılıyor? Mesela her insanın muhtaç olduğu Tıp üniversitelerinde? Kadavralara don giydiriliyor! Sapıklığın geldiği noktaya bakar mısınız! Bir tıp talebesine potansiyel ölüsevici muamelesi sadece dincinin aklına gelir. Çünkü dincinin beyni kafatasında değil malum yerdedir. Tha topunuzun belasını versin!

Demem o ki, bu topraklarda asla huzuru bulamayacağız. Hadi bizim bir ayağımız çukurda, gençlere, çocuklara ne olacak?

Buradan tavsiyede bulunuyorum. Birazcık parası olan ne yapıp edip anavatana dönsün. Bu kadar kalleş, bu kadar namussuz, bu kadar ahlaksız, bu kadar hırsız, bu kadar gözü dönmüş ırz düşmanları içinde çocuklarınızın hayatını karartmayın…

07 Mart 2015

Adamım Ahmet Hakan diyor ki, Kemal Kılıçtaroğlu’nu programa davet ettikten sonra sordum hangi gazetecileri çağırayım, siz hangilerini isterseniz dedi. İşte demokrat lider böyle olur.

Ahmet kardeşime hak veriyorum. Recep’ten sonra tuhaf bir durum.

Abdülkadir Selvi adlı bir yandaş gazeteci var. Tip olarak kavruk Anadolu çocuğu. Bu kardeşimizi seyrederken ister istemez tuhaf bir acıma duygusu yaşıyor insan. Yandaşların içinde bence en adam gibi adam olanı o.

Son zamanlarda gördüğüm en güzel karikatür.

06 Mart 2015

Öbür Cumhurun Başı Recep kardeşim bu defa ‘zehirlenmekten’ korkuyormuş, Saray’da yediği-içtiği 14 ayrı kontrolden geçiyormuş. İtikatı zayıfmış! Allah’a güvenmeyen adamdan cumhurbaşı mı olur!

”Üzerime işediler” diye eşi benzeri görülmemiş bir yalanla ortaya çıkan kadını savunan yazarlar ortak başlıklı açıklama yaptılar. Biz mobese, möbese dinlemeyiz kardeşim. Türbanlı bacımızın üzerine işediler, yazdılar.

Bunlarda ar da kalmamış namus da… Polisler sadece mobeselere de bakmamış gazetede yazılanlara göre. Recep’in emriyle o gün, o dakikada kadının olduğu yerde sinyal veren ne kadar cep telefonu sahibi varsa çağrılıp, ifadeleri alındı. Hiçbiri böyle bir olaya şahit olmamış. Hitler’in propaganda bakanı Gobbels’den ders almış bu dingiller besbelli. Ne diyordu Gobbels? Yalan ne kadar büyükse o kadar inandırıcı olur!

65 yıllık hayatımda dinciler kadar yalan söyleyen ve iftira atan kimseyi görmedim kardeşim. Bunların alyuvarlarında var yalan ve iftira!

05 Mart 2015

Bugün gündem baya kalabalık.

Daha dakika bir demeden, Kadir Mısırlıoğlu adlı deli, “Alman harbi devam ederken, Komünist Rusya’da Stalin emretti: ‘Kumlara Ayetel Kürsi okuyun. Alman ordusunun üzerine serpelim.’ En azından maneviyat takviyesi için komünist bunu yaptırdı” dedi. Bunların diyorum ya beyinlerindeki bir devre yanık. Palavrayı atan da dinleyen de ciddi ciddi inanıyor yahu!

7 milyonluk Adige-Abhaz diasporası bir Selahattin Demirtaş çıkaramadı! Çıkaramaz da. Çıkarabilmesi için yürekli insanlara ihtiyaç var. Polis korumasında Rus elçiliği önünde efelenmeye benzemez bu iş!

Öbür Cumhurun Başı, sigara içenler için buyurmuş. ”Ama cezanın, yasağın etkisini de gözardı edemeyiz. Toplumsal duyarlılık, sosyal reaksiyon oluşturmak mecburiyetindeyiz. Hani mahalle baskısı diyorlar ya, bu konuda hakikaten mahalle baskısı yapmak lazım.”

Dincilerin niye bir adım bile ilerleyemediğini anlayabiliyor musunuz? Yani meseleyi; toplumu eğiterek değil, yasaklarla, baskılarla çözecek. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Hem cahil toplumu yönetmenin kolaylığına devam edecek hem hegemonyasını devam ettirecek.

Ateizm derneğinin internet sitesini kapatmış iktidarın kurumu. Bunlar fırsat bulsun, bir kaşık suda boğar ateistleri de, Alevileri de… İnanç özgürlüğü sadece kendilerine… Başkasına yok!

Bu kadar mazlum yaratan bir milletin, ”Ben mazlumum” diyeni iktidar yapması da bu topraklara has bir durumu vaziyettir!

04 Mart 2015

Bu topraklara demokrasi gelmesi için;

1) Trafik ışığı olmayan bir yaya geçidinde, otoların yaya gördüğünde durması lazım.
2) Vergi kaçırmamak lazım.
3) Sokak hayvanlarına eziyet etmemek lazım.
4) Sabahın köründe ev ahalisini ayağa kaldırıyorsun, şu hoparlörün sesini biraz kıs dediğinde, imamın suratınıza ters ters bakmaması lazım.
5) Ülkeyi yönetenlerin, yönettikleri insanların cebinden ellerini çekmesi lazım.
6) Adaletin verdiği cezanın adil, cezayı alanın da aslanlar gibi cezasını çekmesi lazım.
8) Evini pırıl pırıl yapıp, sokağı bok götürmemesi lazım.
9) Birine bir şey ısmarlayıp, sonra da o bana ısmarlar beklentisine girmemek lazım.
10) Başını örtüp, kıçını açmamak lazım.
11) Salyangoz satıcılarına karışmamak lazım.
12) Aaa komşu, yandaki bekar genç kız akşam eve erkek attı dememek lazım.
13) Aga, akşam eve bir kız attım dememek lazım…
14) Ya benimsin ya kara toprağın dememek lazım.
15) Algı operasyonu dememek lazım…
16) Siz cinsiyet değiştirmişsiniz, size iş veremem dememek lazım.
17) Hacı, Cuma’ya gelmiyor musun diyerek esnafa baskı yapmamak lazım.
18) Genç kızların gece yarılarında bile sokaklarda saldırıya uğramadan dolaşabilmeleri lazım.
19) Polisin kuralları bilmesi ve uygulaması lazım.
20) Devlet Başkanı’nın haddini bilmesi lazım…

Maddeleri siz kafanızda çoğaltabilirsiniz…

Peki Türkiye’ye demokrasi gelir mi?

Naaaaaaahhhhhhhhhhh gelir!

03 Mart 2015

Mehmet Baransu adlı vatandaş sahte belgeler sebeiyle tutuklanmış. Bu tip adamlar beni her zaman ürkütmüştür. Çünkü karanlıklar ve kumpasçılar. Adigelerin içinden de bu tip adamlar çıktı yakın tarihte… Nasıl bir hayat tarzları var, nasıl bu kadar yalanı bir arada tutabiliyorlar ve bunu propaganda haline getirebiliyor normal insan anlayamaz.

Bir ara Abhazya’ya dadandılar bu tipler. Abhazya çok net biçimde ”Hadiiii, yürüyün de ense kökünü görelim” deyince baya kıyamet koparmışlardı. Ahbazlar aydın ve akıllı insanlar topluluğu, bizim gibi değiller yani.

Fakat ne olduysa Adigey ve Kabardey’den de barınamadılar. Neticede bu adamlar karanlık adamlar. Aramızda barınamadıkları iyi oluyor.

İnsanların cinsel tercihlerini saygıyla karşılayan biriyim. İnsan kendini hangi cinsten hissediyorsa, başkalarına susmak düşer. Amma Cemil İpekçi adlı arkadaşı görünce sinirleniyorum. Yani bu ülkede saçmalama hakkı; cinsiyeti veya cinsi tercihi ne olursa olsun, hep belli kesimin elinde. Diyor ki; ”Yerinden kalkamayıp başına fiyonk takmakla, bir okka makyajla tarz olunsaydı sirkteki hokkabazlar olurdu.” Valla ben İpekçi’nin kıyafetlerine bakınca hokkabazların daha naturel giyindiklerini düşünüyorum. (Yahu girmediğim bir moda işi kalmıştı, ona da girdim ya!)

Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Ahmet Akgündüz Türk edebiyatının efsanevi ismi Yaşar Kemal’in ardından paylaştığı mesajında “Yaşar Kemal öldü; ancak hayatına ait ayrıntılar içinde henüz “Allah rahmet etsin” diyeceğim bir ipucu bulamadım…” ifadelerini kullanmış. İsabet olmuş! Yaşar Kemal, senin gibi bir eşşekoğlu eşşekten rahmet isteyeceğine cehenneme gitmeyi tercih ederdi.

Gerizekalı herif!

02 Mart 2015

Adige ataları Osmanlı ile Ruslara karşı işbirliği yaptıklarında, topraklarımıza toprak katacak, böyyük bir Çerkesya İmparatorluğu kuracağız, zannediyorlardı. Halbuki Osmanlı seni köküne kadar kullanıyordu. Sırtını sıvayıp, ”sen saldır aslanım ben arkandayım” diyordu.

Sonra bizimkiler yedikleri kazığın boyunu farkettiler amma iş işten geçti. Kendilerini Anadolu ve Arap topraklarında buldular. Bu kazık o kadar büyüktü ki, günümüzde bile hala 291 sene boyunca topraklarımızı işgal atltında tutan Osmanlı için ”Senin ne işin vardı kardeşim 291 sene bizim topraklarımızda” diye ne soran, ne sorgulayan bir Adige delikanlısı yoktur! Varsa yoksa Rusya! Bre dangalak kazığı Rusya mı soktu ki, hala arkanı Türkiye’ye dönüyorsun!

Neyse asıl konuya geleyim; HDP ve Kürtler bizim gibi gerizekalı davranmıyorlar. Bunlara güvenilmeyeceğini, her zaman ellerindeki kazığı sokacak fırsatı kolladıklarını bilerek, temkinli hareket ediyorlar. Elinde saksı tutar gibi fotograf çektirme meraklısı Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ketenperesine gelmeyip, ”sadede gel Yalçın” dediler.

Kürtler ”Kıro” diyen bizim asillikte dünya lideri Adige kahramanlarına tavsiyem, o kırolardan biraz ders alın da halkınızı aşağılayarak Türkçülük yapmaktan vazgeçin… O size giren kazık, anavatan dönüp, yerleşmediğiniz sürece içinizden çıkmayacak, boşa debelenmeyin. Hele hele AKP gibi dinci partilerden kazığı çıkartmalarını hiç beklemeyin!

Benim bu güne kadar gördüğüm en çapsız, en tuhaf, en donanımsız hukukçu AKP’li Burhan Kuzu denen arkadaş. Bu adama anayasa hazırlattılar yahu! Buna bırakın anayasa hazırlatmayı, köyde davar güttürmezler. Ama ne desek boş. Her şeye rağmen bunlara en güzel cevabı yine halk veriyor.

Yazar Yaşar Kemal’in ölümünün ardından, Burhan Kuzu Twitter’dan Yaşar Kemal’in eserlerini hatırlatarak “Anadolu insanının çilesini eserlerinde yansıtmıştı. Benim çilelerimle bu eserler örtüşür.” diye yazmış. Nisanur Efsa adlı takipçisi de Burhan Kuzu’ya “İnsan ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri. Yaşar Kemal eserler bıraktı. Bakalım siz ne bırakacaksınız?” diye bir not geçmiş. Bu arkadaş cevaben ne yazsa beğenirsiz? ”Sana bir şey herhalde bırakırız.” Yani semer bile bırakamayacağını söylemiş. Ben yakıştırdım bu cevabı Kuzu’ya! Bu kafanın hazırladığı anayasa ve güvenlik paketinden hayır bekleyin!

“Biz bir milletiz. Bin yıllık dostluğumuz var. 1074 Kaşgarlı Mahmud’un Divanı Lugatit Türk’te söylediği gibi ‘Börksüz baş, Fars’sız Türk olmaz.'” Bu lafları rahmetli olmadan önce Alparslan Türkeş söyledi zannettiniz, değil mi?

Yok yok… Doğu Perinçek, Şeriatçı Ahmedinecat’a diyor…

Xabze olmasa kendimle gurur duyardım!

Emniyet Genel Müdürlüğü, Mehmet Ali Erbil’in başrolünde oynadığı “Polis Akademisi Alaturka” isimli filmde yer alan logo ve üniformaların izinsiz kullanıldığı ve bu izinsiz kullanımın “polisin kamuoyu önündeki imajına zarar veren unsurlar barındırdığı” gerekçesiyle, filmin yönetmeni ve yapımcı şirket hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

Vallahi, billahi, tillahi, komedi filmi gibi bir ülkede yaşıyoruz…

28 Şubat 2015

Türkiye Adige-Abhaz dünyası nasıl bir ortamda hayatını sürdürüyor?

Sayalım:

Bir: HRANT Dink suikastına ilişkin “kamu görevlilerinin ihmali” olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Akyürek’in avukatı Adnan Şeker, tutuklanmaya tepkisini TCK kitabını yırtarak gösterdi.

İki: Muğla E Tipi Kapalı Cezaevi Sübyan Koğuşu’nda, yaşları 12 ile 15 arasındaki 4 çocuğa işkence yapılıp, birine de tecavüz edildi. Marmaris Devlet Hastanesi’ndeki doktorlar, M.U.’ya cinsel istismarda bulunulup, işkence yapıldığına dair ön rapor tutup, durumu polise bildirdi.

Üç: Turgay Oğur, Cuma namazı sırasında attığı bir tweette; ”Basbakan camiye ağır silahlarla girdi tweeti yazdım diye korumaları tarafından Sultanahmet camii çıkışında göz altına alınmaya kalktım.” yazdı. Eleştiriler üzerine bir tewit daha atıp şunu yazdı: ”Kibri kaf dağı kadar bu iktidarı öyle böyle destekledim. Maymun gibi kafese kapatıp gezdirseler şikayet etme hakkım yok. Vebalim büyük.”

Dört: Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde geçen pazar günü zeytinlik alandaki barakada bulunan yanmış kadın cesediyle, aynı bölgede dün gece toprağa gömülü bulunan erkek cesedinin sırrı çözüldü. Çifte cinayetin hem kurbanlarının, hem de gözaltına alınan şüphelilerin sağır ve dilsiz olduğu vahşetin ayrıntıları ortaya çıktıkça, oluşturulan özel ekipteki deneyimli dedektifler bile olanlara şaşırıp kaldı.

Beş: AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu, Cumhuriyetin “reklam arası” olduğu şeklindeki büyük tepki çeken Twitter mesajının ardından çok tartışılacak yeni bir paylaşımda bulundu: “Bizans dostu kahpe İsmet İnönü!”

Adige-Abhaz örgüt ve STK’larının anavatan hakkında gerizekalılık düzeyinde değerlendirme yapmalarının temel sebebi bu ve benzeri olaylardır.

27 Şubat 2015

IŞİD adlı eşşekoğlu eşşekler, arkeolojı müzesinde ne kadar tarihi eser varsa kırıp yok etmişler. Afganistan’daki eşşekoğlu eşşekler de aynı şeyi yapmıştı. Bu eserlerin insanlığa ait olduğunu anlayamayacak kadar hayvandır bunlar. Bu eserlere çanak çömlek muamelesi yapmak kanlarında vardır.

Müslüman olup da dünya üzerine eser bırakmış bir millet gösterebilir misiniz? Suudi Araplar gibi parayla yabancılara yaptırdıkları altın helalardan bahsetmiyorum. Mesela, piramitler gibi, Çin Setti gibi, İskenderiye Feneri gibi, yenilerden Eyfel kulesi gibi, gibi de gibi…

Matbaayı bile 500 yıl sonra kabullenebildiler. Kafanızı kaldırıp etrafınıza bir bakın, kullandığınız numune niyetine bir tane Müslüman icadı var mı?

İşte bu sebeple; kırıp, döküp, yakıp, yıkıyorlar…

Çünkü beyin yok… Kibir var!

Çünkü muhakeme yok… Aşağılık kompleksi var!

Dincide beyin olmadığını bilen de ne yapıyor? Malatya’daki AKP aday adayı gibi, afiş bastırıyor ve afişe ”Referansım Allah’tır” yazıyor. Bunu okuyan beyinsiz de hırsıza, uğursuza oy veriyor. Yalansa yalan deyin. Yahu bu kadar dangalaklık olur mu?

Olur!

Mesela Küçük Hüsamettin açıklama yapmış: Yeni yerine taşınan Süleyman Şah türbesine dokunana müdahale ederiz.”

Daha ister misiniz?

Buyrun…

Şeyini şey ettiğimin şeyi de şu açıklamayı yapmış: ”Süleyman Şah türbesinin yeni yeri daha büyük.”

Bunlarda beyin yok diyorum, kızıyorsunuz…

Not: Nilgün kardeşimin notunu aldım. Memnuniyetle yerine getiriyorum. Mersin’de bir savcı 15 yaşında dört çocuğa izinsiz gösteriye katıldıkları gerekçesiyle, ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezası istemiyle dava açmış. Buradan o savcıya çüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüşşşşşşşşşşşşşşşşş diyorum!

26 Şubat 2015

Bizim Adige-Abhaz örgütlenmelerine ve STK’larına sözüm var. Eğer birazcık olsun yakın tarih biliyorsam, Türkiye’de çok büyük olaylar çıkacak ve sonunda AKP’nin ne kadar sorumlusu, yalakası, işbirlikçisi varsa hepsi kodesi boylayacak. Diyeceksiniz ki, nerden biliyorsun. Şurdan biliyorum. Yüzde 99’u öküz bile olsa hiçbir halk; bu kadar hırsızlığa, namussuzluğa, ahlaksızlığa, baskıya uzun süre dayanmaz. Benden uyarması…

Türk halkı misafirperverdir ama cebinden parasının çalındığını görürse, hırsızın boğazını bir saniye düşünmeden de keser.

Bir kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı anketlerden sonra AKP’nin oylarının yüzde 35’e gerilediğini tespit etmiş. Bunu kamuyla paylaşmasının ertesi günü Maliyeciler şirketi basmış. Dünyanın en malak halkı bile, bunun sindirme operasyonu olduğu bilir. Yani örneklersek; trafik polisi çorba parası derdindeyse senin aracın isterse 2016 model olsun bir kusur bulur. Bu da onun gibi bir şey.

Demem o ki, Fuat Avni’ye falan gerek yok. Normal bir insan bu gidişatın sonunu görür! Hemşehrilerime dikkat diyorum!

25 Şubat 2015

Eskiden Almanların söylediğine inanılan bir söz vardı: ”Su akar, Türkler bakar!”

Yeni Türkiye’de artık yöneticiler öyle akan suya bakmıyorlar. Anında HES’leyip, akan suyun da doğanın da çanına ot tıkıyorlar. Yukardaki lafın mucidi Alman eğer yaşıyorsa, ”Ulen ben ne dedim, onlar ne yapıyor” diyordur.

Bu topraklarda ”proje”, ”araştırma”, ”icat” ve ”düşünce” lüzumsuz görülür. Bu satırı okuyunca aklınıza Kaf-Fed geldi değil mi? Neyse konumuza döneyim. Onun için ne araştırmaya bütçe ayırır devlet, ne de projeye.

Eeee? Nasıl yürür işler? Çok basit!

Eğer işi yapacak olan Mehmet emmiyse, bir usta çağırır, arsayı gösterir; ”Evlat şuraya bir oda, yanına bir mutfak, salonu da şuraya yap” der iş biter. Usta Mehmet emminin dediği biçimde evi yapar, proje sonlanır. İçine girip oturular. Sonra Mehmet emminin tuvalet ihtiyacı hasıl olur, kalkar, fakat eve tuvalet yapmayı unuttuklarını görür. Bunun üzerin usta yeniden çağırılır. Duvarın bir yanından delik açılır ve bir tuvalet eklenir.

Peki projeyi Büyük Usta, tüm zamanların en büyük lideri yaparsa nasıl yapar? İşte o Mehmet emmi gibi yapmaz. Usta musta çağırmaz yanına. Çünkü zaten kendisi en ustadır. Ulaştırma bakanını alır yanına, biner helikopter, bakana gösterir ve ”Aha köprüyü buraya yapacaksınız, yolları da şuradan geçireceksiniz.”

Ya işte… Alman vatandaşına tavsiyem olsun. Kimle dans ettiğini bilmeden büyük büyük laflar etme. Artık burada su akmıyor, Türkler de bakmıyor.

Dünya politik tarihinin en büyük hırsızlığının yaşandığı bir partinin, bir il başkanı, aday adayı olan engelli bir adamın AK Parti yerine, AKP demesiyle küplere binmiş, adamı azarladığı gibi, bırakıp da gitmiş.

Adamlar AK Parti diyorlar bu kadar hırsızlık yapıyorlar, bir de APAK Parti olsaydı isimleri, herhalde donlarımızı da alacaklardı.

24 Şubat 2015

12 Eylül öncesi Adige-Abhazların içinde azımsanmayacak sayıda MHP’li vardı. Hatta oranlarsanız 100 Adige-Abhaz’dan 10’u solcuysa 90’ı ülkücüydü. Sebebini o zamanlar düşünemiyorduk. Şimdi Trabzon’a bakıyorum, en hızlı ülkücüler orada da var. Trabzon’un köküne inseniz içlerinden bir tane saf Türk bulamazsınız. Zannedersem, Adige-Abhaz-Laz üçgenindeki bu faşistleşmenin temeli korku! Korkudan aşırı Türkçü oluyorlar. Hadi biz bu topraklarda misafir olarak bulunuyoruz (gerçi gideceğimiz de yok ya!) bizim korkumuzun sebebi anlaşılır. Lazlara ne oluyor? Türkler daha Ortaasya steplerinde çadır kurarlarken, onlar Karadeniz şeridinde yaşıyorlardı. Ha demiyorum ki, bağımsızlık ilan edin ama bu aşırı milliyetçilik de neyin nesi?

Bir hakikat varsa o da Anadolu topraklarında yaşayan en yiğit halk Kürtler. Onların çektiği acı ve zulmün yüzde birini bizimkiler yaşasaydı bir tane Adige kalmazdı Türkiye’de. Ayakları kıçlarına vura vura kaçarlardı başka ülkelere… Kürtler sayesinde sadece biz değil ne kadar milliyet ve inanç varsa hak ister hale geldi. Bizim CHP’li milletvekilimiz de hala vik vik ediyor.

Ortalıkta bir video dolaşıyor. Televizyon muhabiri vatandaşa soruyor.

Televizyoncu: SSK bazı kalemleri ödemiyormuş…
Vatandaş: Ödüyor. Yalan onlar inanmayın.
Televizyoncu: Bu Pazartesi Resmi Gazete’de yayınlandı ama.
Vatandaş: Yalan, inanma!
Televizyoncu: Resmi Gazete’ye de mi inanmayalım?
Vatandaş: Hiçbir şeye inanma, devlet dört dörtlük çalışıyor.
Televizyoncu: Ama Resmi Gazete, devletin gazetesi…
Vatandaş: Sen inanma, gaztelere inanma!

Bu arkadaş, Türkiye ortalama zekasının üst seviyesi. Sonra diyorlar ki, AKP nasıl kazanıyor? Nüfusunun yüzde 90’ı bu zekada olan bir yerde ben mi kazanacağım seçimi!

23 Şubat 2015

Öteki Cumhurun Başı’nın kızına suikast konusu tabi ki komedi. Fakat, bu ülkede artık ne ahlak kaldı, ne insanlık. Tayyip kızını ortaya koyuyor ve bunun üzerinden siyaset yapıyor; kızına yaptığı çok büyük bir terbiyesizlik. Diğerleri bu kız üzerinden Tayyip’e vuruyor, o da daha büyük bir terbiyesizlik…

Niye?

Birincisi: Eğer böyle bir iddia gerçekse, Tayyip’in yapacağı mitinglerde kızını ortaya koyarak, car car konuşmak yerine hemen hukuka müracaat etmek ve adaletin bir an önce yerine getirilmesini sağlamaktır.

İkincisi: Bir genç kadına, ”muhalefet yapacağım, Tayyip’e bindireceğim” diye böyle saldırılmaz. Babası onun haysiyetini düşünmüyor olabilir. Fakat bu genç kadın için yazıp, çizmek büyük terbiyesizliktir. Haaa, kadının siyasi düşüncelerini, demeçlerini yerden yere vurabilirsiniz, bunda hiçbir beis yok. Amma babasına vuracağım diye kızının üzerinden hareket etmek insanlık değildir.

Kıyameti koparan, Meclis’i ringe çeviren yasa için acele etmeyin… Çıkınca görecek bu millet anasının örekesini. Zaten kafasını duvara çarpmadan akıllanmaz Anadolu insanı.

Siyasi tartışmalarda ikdidar yanlılarının en çok söylediği laf ne biliyor musunuz? ”Avrupa’daki polis de aynen böyle!” Neymiş o polis? Tehlike halinde silaha sarılması…

Evet, mesela Alman polisi kaçan göstericiyi sokakta sıkıştırırır, Alman esnaf da yardım eder, bir güzel kafasına vura vura öldürüler kaçan anarşisti! Değil mi yalaka tayfası! Tha belanızı versin diyorum, başka da bir şey demiyorum!

Bayrağa bu kadar çok mana yüklerseniz, zamanı gelince çok madara olursunuz. Aha da Türkiye Cumhuriyeti! Suriye’de Süleyman Şah Türbesi’ne diktiği ve kasıla kasıla ”işte Türk toprağı” dediği yerden bayrağını indirmek mecburiyetinde kalmış. Gazetelerde fotografı vardı. Yahu bu kadar kasıntılığın ne lüzumu var be birader. İşte eloğlu adamı böyle şebek eder!

Emevi camisinde Cuma namazı kılmak için Suriye’ye gideceklerdi ya, gidemediler! Amma Süleyman Şah’ı Türkiye’ye yakın olan Eşme’ye getirdiler. Bunun üzerine yalakanın biri çıktı ne dedi biliyor musunuz? ”Belki bu sefer Eşme en son istirahatgahı olur ama ama Süleyman Şah’ın naaşının gezgin bir yönü de var. Yörükler öyledir, hep yürürler, hep gezerler… Süleyman Şah, vefatından sonra bile gezginliğine devam ediyor.” Diyorum ya bunların beyinlerinin bir yerinde bir devre yanıyor…

21 Şubat 2015

AKP’yle alakalı yazılarımda bazı okuyucularım ”Niye sadece AKP?” diyor. Valla ben doğrucuyumdur. Hangi parti olduğuna bakmam. Kim hatalıysa hatasını suratına söylerim. AKP hem yalana, hem hırsızlığa sahip çıktı. Affedilemeyecek iki büyük günah bu… Haa CHP sütten çıkmış ak kaşık mı? Uzaktan yakından alakası yok. AKP kadar kirli bir parti. İçine aldığı her şeyi kirletiyor. Mesela Kürtlere en çok destek vermesi gereken milletvekili bir arkadaş var. Köken olarak Adige mi Abhaz mı bilemiyorum. Fakat Sakarya’dan seçilmiş. Bu vatandaşın Meclis’te bir konuşmasına şahit oldum. Kürt vekil bizimle ilgili bir şeyler söyledi, bu arkadaş yerinden fırladı ve söz aldı ve konuştu. Tek kelimeyle ”YUH” dedim. Bir de güya Çerkesleri savundu paşam! Benden genç olduğu için kulağını çekeyim, CHP gibi faşist bir partide Türk milliyetçiliği yapmanda bence hiçbir beis yok Engin Özkoç! Adige-Abhazlara bulaşma yeter ki. Senin gibi Türk devletinin işbirlikçisi bir adama söylenecek çok laf var fakat CC engelliyor.

Sırası gelmişken yazayım. Bu Engin Özkoç denen arkadaş misalinde de olduğu gibi, Meclis’e Adige-Abhazların girmesinin hiç ama hiçbir önemi yok. Haaa girmesinler mi? Girsinler. Eş dostlarına yardımcı olsunlar. Güçleri yetiyorsa Adige-Abhaz gençlerine eğitim bursu falan ayarlasınlar. Amma sakın ola bu vatandaş gibi bizim adımıza konuşmaya kalkmasınlar.

Adamın lafına bak yahu: ”Çerkesler bu topraklara ihanet etmedi!”

Ulen aç da çocukların gencecik beyinlerine hitap eden tarih kitaplarına bir bak! Alnımızın ortasında ”Hain” damgasıyla yaşıyoruz 90 küsur yıldır. Damga kimin elindeydi? Şu anda mensubu olduğun CHP’nin… Yani Kapıkulu olmanın da bir sınırı var be birader! Mesela, mensubu olduğun parti herhangi bir çalışma yaptı mı alnımıza sürelen bu lekeyle alakalı? CHP bilmiyor mu ”Hain Ethem” ile ”Hain Çerkes Ethem” arasındaki farkı! Çıkmış car car konuşuyorsun!

İki önemli detayı atlamamak lazım (senin de kulağına küpe olsun Engin biraderim):

Birincisi; tabiki bu topraklara ihanet etmedin, etmeyiz, edemeyiz. Her ne kadar Osmanlı’nın ketenperesine gelmişsek de, netice olarak bu topraklarda yaşıyoruz. Bu topraklara misafir gelmişiz fakat her kötü misafir gibi çakılıp kalmışız… Hem sofralarına otur, hem toprak iste, olmaz…

İkincisi: Fakat, Kürtlerin durumu farklı. Kürtlerin vatanı burası be birader. Bu kadar mı aymazsın! (Yani en azından doğu ve güney doğu anadolu.) Sen hangi hakla ”Çerkesler bu topraklara ihanet etmedi!” diyerek Kürtlerin ihanet ettiğine dair algı meydana getiriyorsun? Sen kimsin be adam!

Neyse çok daha asabım bozulmadan noktalayayım. Düzen partilerinde olan her Adige-Abhaz düzenin esiri olmak mecburiyetindedir… Onun için çenenizi kapatıp, oturun oturduğunuz Meclis’te. Bizim adımıza artisliğe soyunmayın!

Öteki cumhurun başı ”Bize 400 milletvekilli verin diyor” mitinglerde. AKP yetkilileri ve AKP basını da; ”Erdoğan Anayasaya aykırı hareket etmiyor. 400 milletvekilini kimin için istediğini söylemiyor” diyor.

Tamam kendimi bildim bileli politikacılar insanı salak yerine koydular, fakat bu kadar açık dangalak yerine konulmak da baya ağrına gidiyor insanın!

20 Şubat 2015

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan mahkemelerde görev yapan hakimlerin yüzde 99,9’u komplekslidir. Çünkü halkın yüzde 99,9’u kompleksli… Bu sebeple mahkemeye yolu düşenlere yüce Tha’dan yardım diliyorum…

Adam kız çocuğuna tecavüz etmiş,
Yetmemiş işkence yapmış,
Yetmemiş öldürmüş,
Yetmemiş delilleri yok etmek için yakmış…

Yakalanmış…

Mahkemeye çıkarılıyor.

Hakim olacak eşşekoğlu eşşek;
”Karşımda ayak ayak üstüne atmadığı için,
Mahkemeye kravat taktığı için,
Bana karşı ”Efendim” diye hitap ettiği için,
Hep başı önde, efendi davrandığı için,
İyi halden (…)” diyor ve bu namussuz katil bir kaç yıl içinde yeniden aramıza katılıyor. Şimdi bu hakim kompleksli değil de ben miyim!

19 Şubat 2015

Bir ülkenin; meclisinde kafa göz yarılıyorsa, camıma kar topu geldi diye adam öldürülüyorsa, önüne gelene tecavüz edilip, katlediliyorsa, polis çocukları hedef gözeterek öldürüyorsa, dilimiz ne söylesin, kalemimiz ne yazsın?

Adige-Abhazlara tavsiyem kimseyle takışmayın kardeşim. Kızınızı kendi elinizle okula götürün, kendi elinizle geri getirin. Sokakta kartopu falan da oynamayın. Hava karadığında mutlaka evinizde olun…

Gidişat hiç iyi değil. Millet kafayı yemiş durumda… Büyük bir patlama olacak… Bu kadar faşizan bir idarede infilak kaçınılmazdır. İşaretleri de sudan sebep cinayetler, tecavüzlerdir. Demedi demeyin!

18 Şubat 2015

Adige-Abhazlar dünyanın her yerinde hayatla boğuşuyorlar. Şöyle bir bakıyorum da;

Amerika’dakiler: Gayet güzel yaşıyor. Hızla asimile oluyorlar. Yüzde 50’i Adigelik-Abhazlıktan çıkmış. Kimi kovboy olmuş, kimi Arap!
Ürdün’dekiler: Gayet güzel yaşıyor. Hızla asimile oluyorlar. Yüzde 40’ı Adigelik-Abhazlıktan çıkmış. Araplaşmış.
İsrail’dekiler: Gayet güzel yaşıyorlar. Yavaş asimile oluyorlar. Yüzde 10’u Adigelik-Abhazlıktan çıkmış. İşin enteresanı Yahudileşmeyip Araplaşmış.
Suriye’dekiler: Felaket durumdalar. Hızla asimile oluyorlar. Yüzde 60’ı Adigelik-Abhazlıktan çıkmış. Araplaşmışlar.
Buradakiler: Eh işte! Kimi güzel, kimi kötü yaşıyor! Yüzde 90’ı Adigelik-Abhazlıktan çıkmış. Türkleşmiş.
Anavatandakiler: Süper yaşıyor… Yabancı milliyetlere Adigece öğretiyorlar.

Sonuç olarak; dünya üzerinde Adige-Abhazlığı rezil durumda yaşayan sadece biziz.

Gazeteci Nuh Köklü. Kız arkadaşıyle kartopu oynuyor. Kartopunun biri kazara dükkanlardan birinin camına geliyor. Esnaf çıkıyor, hem kıza, hem gazeteciye saldırıyor. Kız yerlerde sürüklenirken gazeteci onu kurtarmak için hamle yapıyor. Ve esnaflardan biri bıçağını gazetecinin kalbine saplıyor. Gazeteci ölüyor… İnsan hayatı bu ülkede bu kadar ucuz…

Böyle bir ülkede yaşadığım için hicab duyuyorum. Param, pulum yok ki defolup gideyim. Tha sizin gibi esnafın toptan belasını versin aşağılık eşşekoğlu eşşekler. (Haberi Gerçek Gündem gazetesinde gördüm)

17 Şubat 2015

İslamcı yazar İhsan Eliaçık’ın “Erkek saldırı, dövme, taciz ve tecavüzden arındığı kadar erkektir. Kadın da gıybet, dedikodu ve teşhirden arındığı kadar kadındır” ifadeleriyle Twitter üzerinden yaptığı açıklamalar tepkilere neden oldu.

Ne dediysem o;

Bir; dinciden sosyalist olmaz. Anti-emperyalist hiç olmaz.
İki; bunların beyinlerindeki bir bölge kilitlenme yapıyor. Resetleme yok!
Üç; bunların kadınlardan alıp veremediğinin ne olduğunu normal insan anlayamaz.
Dört; Kılavuzun karga ise burnun eziyet çekmeye devam eder.

Soner Yalçın bir televizyon programında emperyalizmden girdi, Osmanlı’dan çıktı… Ve şunu dedi; ”Biz Ermenileri öldürdük mü? Evet öldürdük ama soykırım yapmadık.” Doğru. Savaşıyorsan, üç ihtimal vardır: Ya öldüreceksin, ya öleceksin veya kaçacaksın. Mesela, biz Rus Kafkas savaşlarında, ne öldürebildik, ne ölebildik. Kaçma ihitmalini seçtik. Zaten onun için ”Rusya bize soykırım yaptı” diyen soytarılar gülünç oluyor dünyaya! Devam ediyor Soner kardeşim; ”Biz Ermenileri öldürdük amma bizi de Balkanlarda kestiler, Kafkaslarda kestiler, Arap yarımadasında kestiler!”

Seyirciden ”Bravo” ve alkış sesleri…

Soner’e de bir dörtlü çekeyim:

Bir; sen Ermenileri kendi yurtlarında kestin.
İki; topraklarından sürdün.
Üç; sen sömürmek için işgal ettiğin Balkanlar, Kafkaslar ve Arap yarımadasındaki yerli insanlar tarafından kesiliyordun…
Dört; ikisinin arasındaki farkı eşşek gibi biliyorsun amma bunu dile getirmiyorsun!

İşte zurnanın zırt deliği burası. Beyinlerinin içinde sürekli emperyal var. Dincisinde de, kapitalistinde de, solcusunda da! Ve biz bu topraklarda kültürümüzü yaşatmak için didinip duruyoruz.

Sonuç; eninde sonunda yokolacağız.

Not: Okuyucum Nedret bey; ”Perinçek kızılyıldızı bıraktıklarını söyledi. Partide kullandıkları yıldızın Çobanyıldızı olduğunu belirtti” diyor. Ben duymadım amma kesinlikle doğrudur. Sağolun Nedret bey…

16 Şubat 2015

Direk baştan yazıyorum.

Beni iyi dinle ey Adige-Abhaz diasporasının tüm federasyon, dernek, STK başkanları, yöneticileri, sorumluları!

Adige-Abhaz olduğunuz için günde 100 defa Tha’ya teşekkür edin. Çünkü bu kadim kültür size öyle miras bırakmıştır ki, hiçbir Adige-Abhaz genci, bir genç kıza tecevüze yeltenmez. Bırakın yeltenmeyi, kötü bir tek söz bile söyleyemez.

Fakat sizin gibi işbirlikçi, pazarlıkçı yönetici ve sorumlular sebebiyle gençlerimiz Adige-Abhazlığı sadece ”düğünlerde dansöz gibi oynama” sanmaya başladılar ve xabzeden uzaklaşıyorlar. 5-10 sene sonra, tecavüzcü Adige-Abhaz gençleri olursa bunun tek müsebbipleri siz olacaksınız. Onun için aklınızı başınıza toplayın, veya defolun gidin!

Radi Dikici adlı arkadaş bir kitap yazıyor ve Müzeyyen Senar’ı anlatıyor:
“Yıl Aralık 1936. Saray’dan çağrıldım. Atatürk’ün huzurunda ilk defa şarkı söyleyeceğim. En şık elbisemi giydim. Kocam da öyle. Özel bir araba bizi aldı. Sarayın kapısında bir yaver tarafından karşılandık. Onu izleyerek salona girdiğimde, Atatürk’ün masasında her zamanki zevat var. Yaver bizi takdim edince, Atatürk eğilerek yavere bir şey söyledi, yaver de onu takip etmemizi istedi. Yandaki çok büyük ve siyah mermer tuvalette, bizi bir berber bekliyordu. Atatürk saçlarımı beğenmemişti. A la garson kesildi. Kocam da bıyıklarını kaybetti. Döndüğümde yanına oturttu. Saza işaret verildi ve ben onun ilk istediği şarkıyı okudum.”

Her zaman diyorum; faşistlik bunların ruhlarında var. En solcusundan, en sağcısına… Yahu kadının saçından sana ne be adam? Veya kocasının bıyığından! Bir sanatçıya yapılacak en büyük terbiyesizliği yapmış. O da yetmemiş kocasını da zavallı duruma sokmuş. Hem utanmadan şarkı söyletmek için ayağına çağırıyorsun, hem kadını da kocasını da aşağılıyorsun!

Recep’e kızıyorlardı, sana ne onun bunun kolundaki döğmelerden, diye.

Atatürkler bu vatanı kurmuş, Recepler yönetiyor.

Ben bu ülkede olanları gördükçe artık iyice emin oluyorum. Evet, resmen şizofrenler yuvası burası. Katledilen Özgecan isimli genç kızın haberlerine yapılan yorumlar, ülkem insanının, demeç veren ülkem ”sanatçı-gazeteci”sinin lağım içinde yaşadıklarını gösteriyor. Ve bu adamlarla aynı havayı teneffüs ediyoruz.

Derseniz ki; eee, önderleri Atatürk olan, Recep olan bir toplumundan da anca böyle şizofrenler çıkar. He valla doğrusunuz, derim!

Faşist Perinçek sonunda işçinin yakasından düştü. Bir de kızılyıdızı bırakırsa daha da memnun olacağım. Partisinin adını ”Vatan” koymuş! Yakışır! Hatta ”Milliyetçi Vatan” daha da yakışırdı! Zaman herkesin maskesini ne güzel düşürüyor…

14 Şubat 2015

Bu toprakların havasından mıdır suyundan mıdır bilmem, fakat bildiğim çok net bir şey varsa, pıtırak gibi eşşekoğlu eşşek üretiyor. Haberlerde seyretmişsinizdir… Gaziantep’te bir grup esnaf gösteri yapıyor. Yahu esnaf, esnaf, terörist değil. Yani yeri yurdu belli, derdi belli… Bir insanoğlu insan polis, beline bağlı biber gazı tüpüyle bekliyor. Amir diye bahsedilen başka bir eşşekoğlu eşşek polis, bu insanoğlu insan polisinin ensesinden bastırıp bağırıyor. ”Sık ulan sık!” Yüzündeki nefreti görmüşsünüzdür. Bu hayvanları bu topraklar nasıl yetiştiriyor?

Bir tartışma programında gazeteci kılıklı başka bir eşşekoğlu eşşek, ”polis elinde molotof olmayan, sapan olmayan, yüzünü kapatmamış göstericiye niye gaz sıksın, bunları muhalefet uyduruyor” diyor. Yani televizyon kameraları veya telefon kameraları olmasa neyse, bu kadar açık-seçik yalan söyleyen bir insanda ne ar vardır, ne namus. Hızını kesemiyor. İzin alınmadan gösteri yapıyorlar, diyor. Hayvanoğlu hayvan, gazeteciyim diye çıkmışsın o televizyona, hiç mi Anayasa’dan haberin yok. Hiç kimse gösteri yapmak için önceden izin almak mecburiyetinde değil. Aman be!

Sorumu tekrar ediyorum: Bu hayvanları bu topraklar nasıl yetiştiriyor?

13 Şubat 2015

Ahmet Hakan’ı dinci cenahtan her zaman ayrı tutarım. Enteresan bir yapısı var. Türk solcusundan daha sol davranıyor çoğu zaman. Daha demokrat. Yani benim gözümde iyi bir gazeteci.

Dini inancı yoğun olan insanların beyinlerin bir yerinde bir arıza oluyor bence. Yani akıllı, mantıklı adam, din konusunda anında saçmalayabiliyor. İşte Ahmet Hakan’da da aynı şeyi görüyorum. Diyor ki, ”ABD’de üç Müslüman genç öldürüldü dünya sessiz”. Sonra da saydırıyor; ”ikiyüzlüsünüz, İslamofobiksiniz, ahlaksızsınız, ilkesizsiniz, rezilsiniz.”

İşte anlatamak istediğim budur. Devre yanıyor din konusuna girince. Öldürülen gençler haberlere göre, Müslüman olduğu için değil, adi suç sebebiyle öldürülmüş. Aradaki farkı anlayamayacak kadar mantık devre dışı kalıyor. Yani, Hristiyan gençler bir araya gelip, ”Müslümanlar Suriye’de Hristiyanları öldürdü, biz de sizi öldüreceğiz deyip öldürülmemişler. Veya Malatya Zirve Yayınevi’nde bulunan insanları ”misyoner” oldukları için boğazlarını kör bıçakla keserek öldürenler gibi olmamış olay… Bildiğin adi vaka… Kısacası Müslüman oldukları için öldürülmemişler.

Neyse, Ahmet Hakan’ı gene de beğeniyorum. Din konusunda saçmalamasını da geçmişine bağlıyorum.

Eğer bu yazımı sabahın erken saatinde okuyorsanız; eğitimciyseniz veya çocuklarınız okula gidiyorsa, siz de gitmeyin, çocuklarınız da yollamayın. Kampanyaya katılın. Ayrıntılı bilgi APSUWA Nilgün’ün köşesinde…

12 Şubat 2015

Adige Eagle rumuzlu okuyucum diyor ki; ”Hatko ağbi, YouTube’da dolaşırken Soçi Olimiyatları’na denk geldim. 15 yaşında bir Rus genç kızı Buz Pateni Artistik yarışmasında yarışıyordu. Tüm salon ayağa kalktı gösterisini bitirince… Alkış kıyamet… 15 yaşında ağbi!…

Ben 30’larıma geldiğimde elime tutuşturulan bayrak, kafamda kalpakla Soçi’yi prostestoya gitmiştim. Hatta bazı YouTube videolarında bile çıkmışım. İyi protesto yapmışım! (Muhtemeldir ki, ben bunları yaparken, o kız harıl harıl yarışmalara hazırlanıyordu.)

Bizim videolarımızı en fazla 445 kişi seyretmiş ağbi. İnanmazsanız işte listesi: https://www.youtube.com/results?search_query=soci+protestosu

15 yaşındaki kızı kaç kişi seyretmiş biliyor musun ağbi? Tam tamına 1.108.970 kişi! 1 milyon ağbi 1 milyon. İşte onun da videosu: https://www.youtube.com/watch?v=ke0iusvydl8

Size daha önce çok kızıyordum fakat kafama dank etti. Bizi resmen piyon gibi kullanıyor bu dernekler, STK’lar. Bir daha tövbe, bunların mahallelerinden geçersem! Saygılar ağbi..”

Adige Eagle kardeşim, bu mankafalara ne anlatsan boş. Günümüz dünyasında iki kutup var, biri gelişmiş çağdaş toplumlar, diğeri geri kalmış cahil toplumlar. Bunlar cahil, hem de zır cahil! Dikkat edersen, eğitime, bilime, sanata, teknolojiye, spora önem vermeyip, yan gelip yatarlar. Kendi salak duygularını tatmin için de protestoya giderler. Bu sebeple, dediğin gibi tüm dünyanın takip ettiği YouTube’da anca 445 kişiye kendilerini seyrettirebilirler. Çünkü, ne emek var, ne çalışma var, ne akıl var, ne fedekarlık var. Öküzlemesine al bayrağı yürü. Amma öbürü ne yapıyor 15 yaşındaki kızı özenle, pempe gül gibi büyütüyor. Onun için de 1 milyon kişi öküzlere bakacağına, çiçeğe bakıyor.

11 Şubat 2015

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir şarkıcı var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir müzisyen var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir yazar var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir sporcu var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir biliminsanı var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir gazeteci var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir siyasetçi var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak Adige bir sosyolog var mı?

Diasporanın yetiştirdiği, dünyaya örnek olacak herhangi bir Adige var mı?Yok…

Yok… Yok…

O zaman ne halt yemeye anavatanı kurtaracak fikirlere sahipmişsin gibi davranıyorsun bre dangalak!

10 Şubat 2015

Muzaffer bey dünkü yazımla alakalı bir e-mail yollamış. Şöyle diyor: Sayın Mulayim. Ben 25 yıldır yurtdışında yaşıyorum. Buralarda kimsesiz çocukların evlat edinilmesi son derece doğal ve önemlidir. Çünkü kimse kimsenin özel hayatını didiklemez, onun bunun işine burnunu sokmaz. Ne böyle bir kültürleri var, ne de alışkanlıkları. Örneğin üst katımızdaki aile orta gelirli. Baba bir devlet dairesinde memur. 3 çocukları var. Bu üç çocuktan biri çok farklı. Karı koca İskandinav kökenliler. Ne yalan söyleyeyim, biz evde bu konunun dedikodusunu da yaptık. Nasıl oluyor da bu çocuk bu kadar farklı oluyor diye. Sonradan evlat olarak ailelerine kattıkları öğrenince ailecek utancımızdan yüzümüz kızardı.

Mülayim bey, bizler 25 yıldır burada yaşamamıza rağmen hala Türkiye’deki alışkanlıklarımızı bırakamıyoruz. İnsanların özel yaşamları hakkında bilgi edinmeyi ve edindiğimiz bilgilerin de dedikodusunu yapmaya bayılıyoruz. Bence işte bu nedenle kimse kimsesiz çocukları almak istemiyor.

Biz adam olmayız Mülayim bey, Çerkeslik falan hikaye. Daha doğrusu moda. İşin gerçeği şu ki; biz hepimiz Türkiye yüzünden Türkleştik, Müslümanlık yüzünde de Araplaştık.

09 Şubat 2015

Yetiştirme Yurtları zannedersem dünyanın her yerinde vardır. Oralarda durum nasıldır bilmem, fakat buradaki Yetiştirme Yurtları’ndaki durumu çok yakinen biliyorum.

Kimsesiz bir çocuğu ailesine katmaz bu toprağın insanları. Çocuk sahibi olamayan aileler; 40 doktor gezer çocuk sahibi olmak için, servet harcar ama gidip bir kimsesiz çocuğu alıp dünyaya bir insan kazandırmaz. Kimi ”dinen caiz değil” der, kimi ”kim bilir kimin çocuğu”, der. Sanki ana babası ahlaksız olanının çocuğu hep ahlaksız, ahlaklı ana babanın da çocuğu hep ahlaklı olacakmış gibi. Kafanızı kaldırsanız yüzlerce görürsünüz etrafınızda. Aile melek, öpöz çocukları şeytan veya aile şeytan çocuk bir melek.

Halbuki esas sebep bunlar değildir. Tek sebep: Bu toplumun bireyleri bencildir.

Bunların ışığında Yetiştirme Yurtları’ndaki durumu şöyle özetleyebilirim size:

Birincisi; Bu yurtlarda denetim sıfır derecesinde düşüktür.

İkincisi; Çocukların büyük kısmı cinsi ve fiziki saldırıya uğrar. Hem de görevleri çocukları korumak olanlar tarafından.

Üçüncüsü; çoğu yurtta kışın çocuklar gecelerini donarak geçirirler.

Dördüncüsü; çocuklar için harcanması gereken para, birilerinin cebine girer.

Sonuncusu; çocuklar 18 yaşından sonra hiçbir sosyal destek görmeden sokağa atılır. O çocuk da daha önce sokağa atılmış diğer çocuklara kartılır…

Ve binlerce sahipsiz genç sokaklarda ömür tüketirken, en fakirimiz bile teneke çatının altında halimize şükrederiz…

Halbuki bu ”şükür” yüzünden bu gençler dışarda biz de teneke çatının altındayız!

07 Şubat 2015

Bazı insanların gerçek yüzlerini zaman güzel ortaya çıkarıyor. Buna en güzel örneklerden biri Uğur Dündar. Bu arkadaşın bir programına denk geldim. Şu HEPAR denilen faşist partinin duble faşist paşa genel başkanı ile CHP milletvekili Muharrem İnce konuklarıydı. Salona HEPAR taraftarları doluşmuş, paşa artığı bağırarak konuştukça hoppa millet ayakta. Yani hüloooogggcuların başka bir versiyonu. Uğur Dündar’da paşayı gazlıyor da gazlıyor… Ya hesap edin Muharrem İnce bile bunların yanında resmen bölücü kaldı.

Türk Ordusu’nun niye darmaduman olduğunu insan şimdi çok iyi anlıyor. Böyle şebekleri paşa yaparsan dağılırsın tabiki.

Öteki Cumhurun Cumhuru ”ailemi tehdit ediyorlar” demiş.

Bu durum şöyle oluyor:

Öteki Cumhurun Cumhuru: Madurum da madurum, çok madurum madurum…

Öteki Cumhur: Aptalım da aptalım, çok aptalım aptalım…

05 Şubat 2015

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. IŞİD namussuzlarının katlettiği insanları çoğu yiğitçe ölüyorlar. Bu aşağılık yaratıkların tüm eziyetlerine rağmen Ürdünlü pilot kahramanca yanarak öldü. Onun için bu eşşekoğlu eşşekler daha da azıyor ve daha da acımazsız öldürme teknikleri geliştiriyorlar.

Neticede ne yaparlarsa yapsınlar, insanlık kazanacak!

AKP’nin komedi kişiliği Burhan Kuzu, bu sefer çok ciddi ve tehlikeli bir şey söyledi: ”Birisi çıkıp da ‘Başkanlık sistemi diktatörlük getirir’ dediğinde gırtlaklamak istiyorum.”

Dincilerin bu gırtlakla dertleri nedir bilmiyorum. Müslüman aleminde gırtlaklayan gırtlaklaya! Fakat Kuzu’nun dediği şey şu manada tehlikeli. Sen istediğin kadar sistemin iyi olduğunu söyle. Sistemi yürütecek olan arkadaş ne durumda? Sen ona bak! Adamın posta koymadığı kişi ve kurum kalmadı. Yani utanmasa mahalle bakkalına ”Niye veresiye veriyorsun ulan!” diye çatacak. Yani demem o ki, cadde ve sokaklardaki trafik ışıklarında ”kırmızı” dur demek. Adam o ışıklarda durmuyor ki, sen niye bizi gırtlaklıyorsun Kuzu?

04 Şubat 2015

Bu ülkedeki tuhaflıkları yazınca bazıları kızıyor. Yahu bana kızacağınıza tuhaflığı yapanlara kızsanıza. Şimdi ben yazmayım da kim yazsın? Sivas’ta bulunan Pulur mahallesinde yol asfaltlama çalışmaları sırasında toprağın altından insan isketi çıkmış. Bunun üzerine mahalleli ”çıkan iskelet mübarek birine aitse çarpılırız” diye korkusundan yolun o tarafından yürümediğini söylüyormuş. Biri de akıl edip, ”ulen yıllardır üstünden geçtik, çoluk çocuk üzerinde top oynadı bir şey olmadı, şimdi ne olacak” demiyor.

Sonra ”Sivas’ta yobazlar insanları niye yaktı ki” diye şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyorlar. Korkudan birader, korkudan!

Feride abla, tek başına ağaçları kökünden sökmeye hazırlanan iş makinelerinin önüne kale gibi dikilmiş. Helal olsun… Feride ablanın enteresan bir oğlu var. Hani şu vatandaşa ”gavat” diyen tuhaf vali. İnsan şaşmadan edemiyor, öyle bir anadan, böyle bir oğul!

Bulgaristan hükümeti Türkiye sınırını duvar örerek kapatacakmış. Bu hiç de iyiye işaret değil. Türkiye gerçekten de koşar adım şeriata mı gidiyor? Valla olur mu olur! Baksana Paris’te katliam yapan o üç eşşekoğlu eşşek için ortalığı velveleye verip, bir de gıyabi cenaze namazı kılan dinciler, IŞİD’in yakarak infaz ettiği Ürdünlü Müslüman pilot için bırakın cenaze namazını Fatiha bile okumuyorlar. Bulgarlar durumu sezip ”Aman neme lazım, biz şu sınırı duvarla örelim” dediler herhalde!

03 Şubat 2015

Ajdar adında bir meczup var. Bu çocuk kendini bir sanatçı, daha da kötüsü şarkıcı sanıyor. Tabii felaket bir sesi var. Hareketleri de tuhaf. Nedense bu garibanı ekranlarda gördüğümde hep aklıma bizim Kaf-Fed geliyor. Ajdar’da, Kaf-Fed’te kendini olamayacakları yerde gördükleri için zavallı görünüyorlar ama bunun farkında değiller. Tha’dan hem Ajdar’a hem Kaf-Fed’e akıl sağlığı vermesini diliyorum…

IŞİD adlı aşşağılık yaratıklar ordusunun başını keserek katlettiği Japon gazeteci, 4 yıl önce attığı twitter mesajında ”Ancak Tanrı yargılar. Ben Arap kardeşlerimden bunu öğrendim” yazmış. 4 yıl sonra İslamcıların her zaman yalan söylediğini bedenini onlara kurban ederek öğrenmiş oldu. Bu insanlığa ders olsun. Bunlara güvenmeyin kardeşim!

Sadece Arap İslamcılar mı? Yooo… Bakın Türk İslamcılara. 40 yalanı arka arkaya dizerler ruhun duymaz. Aha Fetullah… Aha Recep… Hayır işin enteresanı bu kadar yalanları ortaya çıkar, gene de kuyruğu dik tutarlar. Ben bunu anlamıyorum. Yahu benim bu kadar yalanım ortaya çıksa, eve kapanırım. Gece gizli gizli, kimsenin görmeyeceği saatlerde çıkarım, utancımdan!

Bu nasıl bir inançtır ki, yalanı meşru kılıyor?

02 Şubat 2015

CC’de anavanatandaki spor haberlerini görmek mutlu ediyor beni. Ne kadar sporla pek içli-dışlı olmasam da herkes benim gibi değil. Ben, özellikle buz pateni ile ilgili sporları seviyorum. Ve bu sporu elit buluyorum. Hem sanatsal, hem sportif.

Bir de vurdulu kırdılı sporlar var ki, onlara nasıl spor denmiş aklım almıyor. Mesela boks ve bilimum uzakdoğu sporları. Kimse bana ”özünde disiplin sporu” masalı okumasın. Uzakdoğu sporuyla uğraşan kimi tanıdıysam tam bir öküz. Hem de yontulmamış cinsten. Azcık aklı başında olan da bu sporlara başlayınca sapıtıyor. Güreş bile öyle. Bir tane aklı başında, kendini geliştirmiş güreşçi gösterebilir misinz? Buna Gazanfer Bilgeler falan da dahil.

Bu topraklarda ne kadar şerefsiz eşşekoğlu eşşek varsa ”Bana bunu-şunu diyen ispatlamazsa müfteridir, şerefsizdir” lafını kullanır. Benden size tavsiye. Hiç uğraşmayın, böyle bir laf diyen birini görüyorsanız, dini, imanı, milliyeti, siyasi çizgisi ne olursa olsun katıksız bir şerefsizdir, bu tiplerden uzak durun, muhatap olmayın… Çünkü kendinden emin olan insan, kendine atılan iftiralara böyle cevap vermez. Sadece güler, geçer…

31 Ocak 2015

Bizim Adige-Abhazları yerden yere vururum amma hakkını da teslim ederim.

Mesela; bizim tartışmacılarımız hep bir ağızdan konuşmaz. (İçimizde birkaç tımarhanenin bile kabul etmeyeceği delileri hariç tutuyorum). Televizyonlardaki tartışma programlarını seyrediyorum, yahu insan olan insanlığından çıkar. Kimse kimseyi dinlemiyor. Herkes konuşuyor. Tümünün sesi de mikrofondan çıktığı için hiçbir şey anlaşılmıyor. Birbirlerine hakaret de cabası…

Mesela; bizim evlilik programları gibi rezilliklerimiz olmaz. Zaten zeges ve kaşenlik müesseselerimiz var.

Mesela; bizim gençlerimizin içinde de asimile olmuş, lumpenleşmiş azımsanmayacak bir kitle vardır, fakat gene de ”ayıp” dedin mi 2 saniye de olsa saçmalamayı keser. Ulen, der ”bu ‘ayıp’ lafı bir şey için deniyordu ama ne içindi” diye düşünür…

Mesela; bizim STK yöneticilerimiz ciddi ciddi vizyonsuzdurlar, kapasitesizdirler, öngörüsüzdürler, bilmedikleri konularda büyük konuşmayı severler, kendilerini Kaf Dağı’nda görürler, amma en azından bunu aşağılık kompleksinden yaptığını davranışlarıyla belli etmezler…

Mesela; bizim insanlarımızın içinde ”ırkçı” nadiren çıkar. Çıkanda Adige-Abhaz ırkçısı değil, Türk ve Arap ırkçısı olur. Ve sağlam ırkçı olurlar.

Mesela; bizim millet içinden dinci de az çıkar. Musevilik’e iman eder, Hristiyanlık’a iman eder, Müslümanlık’a iman eder amma her zaman diğer inançlara saygılı olur. İçimizden zıvanadan çıkmışlar yok mudur? Tabii ki vardır. Aynen başka milliyetlerin ırkçısı oldukları misali gibi sağlam dinci olurlar. Amma gene de kafa kesen, esir aldıkları kadınların ırzına geçen Adige-Abhaz dincisi bulamazsın. Yok eğer bulursan, yedi sülalesi bozuktur. Dikkate alma…

30 Ocak 2015

Dün Türk solu hakkında yazınca kıyamet koptu. Tabi benim lehime olan bir kıyamet. Bazan benim gibi düşünen bu kadar çok insan olduğu görmek şaşırtıyor ama mutlu da ediyor. Aykırı düşünceler de yok değil. Mesela;

Serdar bey şöyle diyor: ”Sayın Hatko, tamam Türk solunu günah keçisi yapmışsınız. Bence de birkaç yapıyı dışarıda tutarsak Türk solu hem Kemalist, hem Türkçü bir çizgide olmuştur tarihi boyunca. Ama adalet konusunda her zaman adil olmuşlardır. Nazım Hikmet için yaptığınız yorumu -açıkça söylemem gerekirse- harika buldum. Ve ben şiirin o mısrasını bu gözle okumamıştım. Saygılar…

29 Ocak 2015

Türk solu dendiğinde, durup 1 dakika düşüneceksin. Mesela dünyada solcu olup da aynı zamanda faşist olan sadece Türklerden çıkar. Türk arkadaşlarım kızmasın! Misal verecek olursam, Doğu Perinçek solcu mudur? (Bence Türkeş’e rahmet okutur!) En azından kendi ifadeleriyle solcudur. Hatta öyle böyle solcu değil. Parti bayrağı yıldızdır.

Dünya solu, düşüncelerini halkların çıkarı üzerine yapar. Yani hangi halk olduğu önemli değildir. Bir Ugandalıyla, bir İngiliz arasında onun için fark yoktur. Siyasetini emek-sermaye çelişkisi üzerine kurar. Türk solu ise tam aksine Tükçülük üzerine kuruludur.

Hesap edin, Nazım Hikmet (rivayete göre Adige olduğu iddia edilen) bırakın Türkiye’yi, dünyanın tanıdığı bir solcudur, gel gelelim ”Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim.” diyecek kadar da faşisttir. Bre adam sen değil misin emperyalizimin yayılmacılığına karşı olan! Dört nala niye geldin Uzak Asya’dan? Otursana oturduğun yerde!

Peki Türk demokratları? Ooooo, onların durumu daha da vahim. Araplara çatarken Lawrance üzerinden bindirimler yapar ve ”bize hainlik etti Araplar” diye hep önünüze koyarlar. Ne yapmış bu Araplar, gelip Bilecik’i mi işgal etmişler? Veya Edirne’yi! Yooo… Adamlar seni, kendi topraklarından atmışlar. Bunun için insan Araplara kin güder mi? Türk demokratı güder kardeşim.

Perinçek’e döneyim. Bu yiğit Türk solcusu Avrupa çıkartmasından sonra açıklamada bulundu! Ve dedi ki; ”Kimse artık Ermeni soykırımına soykırım diyemez!” Arkasından ekledi… “Avrupa insanının özgürlüğü için buradayız!” Duyan da sanacak ki, Ermeni kapitalislerine karşı savaş kazandı!

Komedi gibi değil mi?

Bu arada bizim Türkiye diasporası yiğitleri bu durumda iyiden iyiye toz oldular.

İlkesizlik böyle bir şeydir. Yok eğer ille de sakalım da olacak, bıyığım da diyorsan, tükürmeyeceksin kardeşim!

28 Ocak 2015

Şişine şişine, kabara kabara anavatana höyküren şebeklerin; iş Türkiye’ye gelince nasıl sustalı maymuna dönüştüklerini görmek komik oluyor.

AKP’nin akraba ayetli milletvekili Mehmet Metiner; 17 Aralık’ta yolsuzluklar ile ilgili dava açan savcı hakkında ”O savcının defterini dürmezsek bize de namert desinler” demiş. Şimdi bizim şempanzeler ”Olsun burası Rusya gibi despot bir liderin yönettiği bir ülke değil. Demokrasi gereği milletvekili düşünce özgürlüğünü kullanıyor.” diyecekler. Ulen, bu lafı anavatanda bir milletvekili söylese kıyameti kopararsın balta! Bu ikili tavır niye?

Şu Adige-Abhaz ”aktivist” şebekleri nerede? Herhalde verecekleri bir cevap vardır!

Kendi evinizin önündeki pisliği temizlemeden size rahat yok, haberiniz olsun! Ensenizde boza pişirmeye devam edeceğim…

27 Ocak 2015

Dünya alem biliyor ki, Öteki Cumhurun Başı da, 23 Nisan Başbakanı da IŞİD’in Kobani’den defedilmesinden acayip rahatsız oldular. Öteki Cumhurun Başı bu konuda bir şey dedimi duymadım, okumadım fakat, Başbakan tebrik mesajı yollamış. Yahu bari bu konuda omurganız olsun be birader! Bölgede akan her damla kanda sizin parmağınız var… Utanın da konuşmayın bari.

Nevzat bey kardeşimin yazısı esasında ibret alıncak bir yazı. Kaf-Fed yöneticileri bu yazıyı dikkatle okuyup, kendilerine bir çeki-düzen vermeleri gerekiyor. Benim gibi kaba saba da yazmamış Nevzat bey. Gayet nazik koymuş meseleyi ortaya. Ben gene de söyleyeyim. Kaf-Fed ve benzeri kurum ve kuruluşlardan bir halt çıkmaz. Çünkü, vizyon desen vizyon yok, hedef desen hedef yok, çalışma-emek desen zaten hiç uğrama. Köye muhtar olamayak adamlar bunlar. Anca, car car car konuşmayı, büyük büyük laf etmeyi bilirler. İcraata gelince vııınnnn!

26 Ocak 2015

Ukrayna işbirlikçisi bazı Adige örgütlenmeleri ve bazı sivil fareler yine deliklerine kaçtılar. Ukrayna’nın, RF yanlılarının denetimindeki bölgede yol alan belediye otobüsünü topçu ateşiyle vurması ve en az 30 masum insanın ölmesine sebep oldu. Kirli savaşlarda taraf olan kim varsa hepinizin Tha belanızı versin!

Şimdi şu soruya cevap verin!

Doktorsunuz, bir evden çağırıyorlar. Gidiyorsunuz ki, evin yetişkin oğlu şizofren olmuş, anasıyla tek başlarına yaşıyorlar. Oğlanı mı yoksa anayı mı tedavi etmeye kalkarsınız?

”Anayı tedavi ederim” diyen dangalak çıkmaz değil mi aramızdan!

Ama bu topraklarda dangalak sayısı bildiğiniz gibi değil, sürüyle…

Artık, hem midem bulanıyor, hem CC yönetimi kızıyor ama be kardeşim öyle şeyler söylüyorlar ki, yazmasam bu sefer kendimi berbat hissediyorum. Sözcü gazetesinde gördüm. Bir video. Videodaki adama bakıyorsunuz, son derece beyefendi bir tip. Yok yahu bu adam böyle sapıkça bir şeyi demez, diyorsunuz ve tıklıyorsunuz videoya. Vallaha da billaha da ayne şunu diyor: “Ne diyor İslam, annen de olsa diz kapağının altından göbeğine kadar ve sırtına bakamazsın. Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder.” Şimdi, bir dakika nefes alayım. Çünkü, bu adama söyleyeceğim lafı CC sansür eder.

Neyse, bu beyefendi tipli adama şunu söyleyeyim de onun kafasında olan Adigeler de bilsin. (Adigelerde bu kafada adam yok, demeyin. Bal gibi var!)

Birincisi; sen aklın erene kadar o anandan süt emiyordun dangalak.

İkincisi; bir insan anasının diz kapağının altından göbeğine kadar olan bölgeye ve sırtına niye baksın?

Üçüncüsü; evet, annesine cinsel arzu duyan insanlar çıkabilir, buna da tıp dilinde ensest deniliyor. Yani, bu bir hastalık. Sen değil diz kapağını kapatmayı, boydan boya çarşaf da giydirsen bile, oğul hastaysa onun cinsel isteğine engel olamazsın.

Demek ki sorun ananın dizi değil, oğlunun hastalığıymış. Bunun çözümü de anayı çarşafa sokmak değil, çocuğu tedavi etmektir. Çünkü hasta olan çocuk!

İşte yobazlığın insanları getirdiği son nokta… Anasını bile seks objesi olarak gören bir zihniyet. Tha topunuzun belasını versin! Versin de şu dünya sizin gibi pisliklerden kurtulsun… Şeref yoksunları!

İlgili haber linki >>>

24 Ocak 2015

Dış ülkeri bilmiyorum, fakat bu ülkede durum hiç iyi değil insanlık adına. Hitlerden nefret etmek başka, Alman halkından nefret etme ayrı. Eğer bir halktan nefret ediyorsan, hiç kıvırmayın siz akıl hastasınız demektir. Suudi Kralı öldü. Adamı sevmeyebilirsiniz ama onun üzerinden Suudi halkına nefret kusmak hastalıklı bir şeydir. Haa! Arap yaşam biçimini veya inancını sevmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz ama nefret etmek saçmalık! Kral’ın ölüm haberi altına yazılan yorumları okuyunca insanın tüyleri diken diken oluyor. Genç nesili berbat bir gelecek bekliyor… Yazık!

Adigeliğe sıkı sıkı sarılın gençler… Sizi yönlendirmeye, anavatana düşman etmeye uğraşan çakallardan uzak durun. Onlar Türkiye’nin, Ürdün’ün, Suriye’nin, resmi uşaklarıdır. Yurtsever, demokrat, milliyetçi maskelerine ve kafalarına arsızca taktıkları kalpaklara kanmayın! Dünyada sahip olduğunuz en güzel hazine Adigeliktir. Xabze’dir!

23 Ocak 2015

Kaf-Fed, yine esip gürlemiş… Ne idiğü belirsiz bir adamın öldürülmesini büyük büyük laflarla basın bildirisi haline getirmiş. Haber 7 adlı yandaş basın da ”get len, ne diye yalan iddialarla insanları kandırıyorsunuz” diye yazınca, seninkiler de bir panik, bir panik!

Kaf-Fed adam olmayacak belli oldu. Hala kendi önündeki pisliği temizlemeden, taaa elalemin Çeçen’iyle haşır neşir oluyor. Tha sizi bildiği gibi yapsın sizi Çeçen örgütü olarak bıraksın! Sizi anca o paklar, düşün Adige-Abhazların yakasından!

4 AKP bakanı her yerde aklandığına göre, insan haklarına saygı sebebiyle bu bakanlara görevleri iade edilmeli değil mi? Ama bu konuda herkes acayip suskun! Hayırdır?

Ahmet Hakan süper bir yorum yapmış. Aynen aktarıyorum:

Niğde türküsü ”Adeletin bu mu dünya” şöyle der.
Adaletin bu mu dünya
Ne mal verdin ne yar dünya
Kötüleri silsen dünya

İyileri öldüren dünya

Türkünün son iki dizesini şöyle değiştiriyorum:

Egemen Bağış’ı güldüren dünya

Ali İsmail’in annesini alatan dünya.

22 Ocak 2015

İsmail Korkmaz’ın katillerine ödül gibi cezalar layık görüldü. Herkes şaşkın. Ben de herkese şaşkınım! Yahu siz hangi ülkede yaşıyorsunuz! NOKTA!

Yolsuzluklarla ilgili oylamada 4 AKP bakanı aklandı. Herkes şaşkın. Ben de gene herkese şaşkınım! Yahu siz hangi ülkenin TBMM’sinden dürüstlük bekliyorsunuz! ÜÇ NOKTA YAN YANA!

21 Ocak 2015

Bir video seyrettim. Resmi bir toplantı, yuvarlak masalar var. Bir kadın Türk bayrağını masanın ortasına dikmiş, herhalde yetkililer kaldır dediler ki, bar bar bağırıyor. Yanındaki ve etrafındaki insanlarda yüksek sesle itirazlarını dile getiriyorlar. Açıkçası videonun başında garipsemedim tepkileri, hatta haklı bile buldum. Yani Türk bayrağına karşı yapılanlar saçmalık! Esasında tüm bayraklara karşı yapılan saygısızlık, aptallıktır bana göre. Buraya kadar her tepki yerindeydi ama bağıran kadın demez mi, Burada Türkiye vatandaşı yok, Türk vatandaşı var, benim dedelerim Kürt’tü ama ben öpöz Türk’üm. Çevreden bravo, helal ve alkış sesleri. Videoyu kapattım. Yahu bunlar süzme dangalak! Kardeşim doğru olan bir tepkini niye aptalca bir çıkışla manyaklaştırıyorsun… Yahu sıkıldım be!

23 Nisan Başbakanı, nam-ı diğer Parmak Başbakan Cumhuriyet gazetesinin Fransız dergisinin eklerini yayınlamasını dile doladı. Her konuşmasında bir şeyler söylüyor. İşin enteresanı, Cumhuriyet’in yaptığı kanunlarımıza göre suç değil. Kanunlarda suç olanı Parmak Başbakan’ın polisleri yapıp, gazetelerin dağıtımını engellemişlerdi. İşte burası böyle bir ülkedir. Kanuna uygun bir davranış devletin başı tarafından yerden yere vurulurken, kanun dışı bir eylem hakkında resmen ”tık” yok!

20 Ocak 2015

Çoğunuz seyretmiştir. Samsun’un Canik ilçesinde bir yaban domuzu, açlıktan kasabaya inmiş. Kasabadaki eşşekoğlueşşekler, hayvanı taşlayarak, tekmeleyerek, sopalarla kafsına vura vura öldürdüler. Yahu ne insafsız ne acımaz oldu insanlar. Bu arada ”taş atmayın” diyen bir cılız ses duyuluyor, insan evladı olan birinden ama takan kim! Bu aşşağılık adamların bir yaban hayvanını katletmelerini buradan vereceğim.

Ayrıca CC’ye de yaban hayvanlarıyla alakalı bir film yolladım ”Günün Videosu”na koyacaklar. Mutlaka seyredin… Yaban hayvanları bizim için çalışıyorlar. Yani ona taş atan ayılar hayatlarını o domuza ve onun gibi diğer yaban hayvanlarına borçlular. Ama kime anlatacaksın, böyle öküzlerin bol olduğu toplumlarda hayvanlarda kendi paylarına düşeni alıyorlar. Tha topunuzun belasını versin! (Bu arada; domuzu katleden insan vücutlu yaratıklardan bahsederken, adlarını sıfat olarak kullandığım eşeklerden, ayılardan ve öküzlerden özür dilerim!)

Okurum Cevdet bey yazmış: ”Değerli Hatko, Hırant Dink katlinde traji komik olan nedir bilir misiniz? Onu öldüren tetikçilerin asıllarına indiğinizde kiminin Rum, kiminin Laz, kiminin Müslüman Ermeni olduklarını görürsünüz. Asıl acı budur. Nasıl bir zamanların en hızlı ülkücüleri Adigelerden çıkardı, onun gibi… Bu toprakların ne yazık ki, böyle bir gerçeği var. Ve işin kötüsü bu gerçekten halkın kendisinin haberi yok.”

Hala şu CHP’ye din düşmanı, peygamber düşmanı demiyorlar mı! Yahu CHP, MHP’den daha sağcı, AKP’den daha dincidir. Bunu niçin anlamıyorsunuz! 23 Nisan Başbakanı ”CHP Peygamber düşmanı” demiş. Yani peygambere hakaret edenlerin yasını tutmak için sen taaa Parislere git, Netenyahu ile kol kola gir, sonra dön böyle saçmala… Yani saçmalamanın bile bir mantığı olur be birader!

19 Ocak 2015

”Soykırıldık” diye zırıl zırıl zırıldayan başta Kaf-Fed olmak üzere ne kadar diaspora (bir ikisi hariç) örgütlenmesi varsa, her sene 18 Nisan’da yapılan Çanakkale Şehitleri Anma Töreni’nin 24 Nisan’a alınmasına ”tık” diyemediler. Hani kahramanca Adige-Abhaz bayraklarıyla Rus elçiliği önüne giden şebekler var ya, onlardan da ses yok.

Sebebi malum! Türkçü politikaların dışına çıkacak cesarette bir tek adam yoktur diasporada, bir tek (rakamla, 1 tek)! Bu kahramanların hepsi kuyruklarını bacaklarının arasına sokup sırra kadem bastılar.

Zira, neydi 24 Nisan 2015! Ermeni Soykırımı’nın 100.cü yılı.

O, hani zannedersiniz dünyanın en ilkeli, en demokrat, en insan haklarına saygılı, en ”Soykırım insanlık suçudur”cu, en prensipli ve diasporanın en biricik kurumu meşhuuurrrrr Kaf-Fed var ya, işte o bile deliğine girdi, çıkartamıyoruz. Yahu siz değil miydiniz, kasıla kasıla ”Soykırım insanlık suçudur” demeçleri veren? Şimdi niye toz oldunuz?

Tha müstahakınızı versin emi! Size bir abi tavsiyesi, olduğunuzdan büyük göstermeyin kendinizi, yoksa böyle komik duruma düşersiniz. Biraz alçakgönüllü olun, biraz dünyayı takip edin!

Bir AKP milletvekili Cumhuriyet’in 90 yıllık hayatına ”reklam arası” demiş. Oooohoooo, bizimler 150 yıldır reklam arasındalar, 90 yılın lafı mı olur!

Öteki Cumhurun Başı ile Merkez Bankası Başı’nın arasındaki kavga, palavradır, numaradır! Yemeyiz! Ekonomi tepetaklak haberinizi olsun!

17 Ocak 2015

Osman Nevres desem, ”o da kim” dersiniz! Hasan Tahsin desem, ”ha şu İzmir’de Yunan’a ilk kurşunu sıkan kahraman” dersiniz. İkisi aynı kişi. Yani Hasan Tahsin kod adı, niye öyle bilmiyorum… Bildiğim şey şu ki, bu kahramanın daha önce yaptığını öğrenince aha tam Türk kafası diyeceksiniz. Hani kaç gündür ”anlayış, düşünce ve ifade özgürlüğü” falan diyoruz ya!

Osman arkadaş hakkında Soner Yalçın şunları yazmış:

”Osman Nevres, Paris Sorbonne Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler öğrencisi. İtalyanlar’ın Trablusgarp’a saldırmaları üzerine Avrupa’da Türkler aleyhinde propaganda yapılmaya başlandı; saldırgan İtalyanlar mazlum, savunmadaki Türkler ise zalim gösterildi.

Osman Nevres, Trablus Savaşı’yla ilgili bir belgesel filmin Paris’in ünlü sinemalarından Olimpia’da oynandığını duydu. Heyecanla filmi seyretmeye koştu. Film başlayınca Osman Nevres yerinde duramadı. Çünkü, seyirciler perdede Türk askerlerini görünce yuhalıyor, İtalyan askerlerini alkışlıyorlardı. Osman Nevres dayanamadı ve oturduğu sandalyeyi perdeye fırlattı. Beyazperde boydan boya yırtıldı. Fransızca “ışıkları yakın” diye bağırdı.

Seyircilerin korku ve şaşkınlık içinde bağırmaları üzerine makinist filmi durdurdu ve ışıklar yandı. Osman Nevres bağırarak şöyle dedi: “Benim sizlerden ne farkım var? Sorbonne Üniversitesi’nde okuyor ve sizin dilinizi konuşuyorum. Ben de Türküm. Türkler bu filmde gösterildikleri gibi vahşi ve zalim insanlar değillerdir. Onlar da en az sizin kadar uygardırlar.” Osman Nevres daha fazla konuşamadı; birkaç polis salona girdi. Gözaltına alındı.”

Eğer uygar olsaydın, filmin bitmesini bekler, sonra ayağa kalkar, ”bu filmde bizi böyle gösteriyorsunuz ama bizler uygar insanlarız. Lütfen bu propaganda filmine kanmayınız” derdin veya hemen; kendini ifade edecek, kendince ”doğru” olan bir belgesel çekmek için kolları sıvardın. Oturduğun sandelyeyi perdeye atarak, perdeyi yırtmak da ne demek oluyor, öküz!

Şimdi anlıyor musunuz neden Avrupa’da Türko-İslamafobi var! Tarih boyunca yapmadıkları rezalet yok kardeşim!

16 Ocak 2015

Geri kalmış toplumlar denilince; sanmayın ki, sadece ekonomik manada geri kalmışlıktan bahsediyorum. Bir ülkenin ekonomisin iyi olmaması, o ülkenin ileri, çağdaş ve gelişmiş bir ülke olmaması manasına gelmez. Mesela burnumuzun dibindeki Bulgaristan. Ayrıca Portekiz, Macaristan, Polonya… Daha onlarca örnek verilebilir, Avrupa’dan, dünyadan.

Bizim talihsiliğimiz bu topraklarda doğmak olmuş. Yani demokrasinin, insan haklarının, çağdaşlığın zerresi yok burada! Yahu daha dün Fransa’daki İslamcıların yaptığı katliama söylemediğini bırakmayan bir kesim, şimdi Akid gazetesinin bastığı bir Atatürk resmi için kıyameti koparıyor… Ulan ne hassas bir ülkeymiş yahu burası… Dincisi hassas, laiği hassas, solcusu hassas, sağcısı hassas, demokrati hassas, faşisti bile hassas… Herkes değer diye belledikleri dışındaki her şeyi aşağılayıp, yerin dibine batırır, fakat laf kendi değerine geldi mi ”aman bizim hassas olduğumuz alanlara girmeyin”… Hey içine köpek siğsin (işesin. CC) sizin hassasiyetinize emi!

Bir parantez açayım: Bunlara sebep ne biliyor musunuz? Çünkü o değerinden başka artı değeri yok adamın. Dincinin Muhammet’ten, Allah’tan, laikin Atatürk’ten başka değeri yok. Yani kendine değerler kazandıramamış. Haaa onlara laf ederken bizimkiler de farklı değil. Aha diaspora; değer üretemediği için neye sarılıyor, ”soykırıma”! Acı fakat gerçek şu ki, diaporanın 150 yılda ürettiği tek şey, tarihte olmamış bir ”soykırım”!

Konumuza dönersek; temel prensip çok basittir. Sen kimsenin değeriyle alay etme… Buna rağmen karşındaki senin değerinle alay ediyorsa, hatta küfrediyorsa, yapacağın şey rahatsızlığını ona anlatmak, eğer anlamıyorsa, cahil biriyle muhatap olduğunun farkına varıp kendi işine bakmaya devam etmek. Bu kadar basit. Haa bu kolay bir şey mi? Tabi ki değil. Kendimden biliyorum. En cahiliyle bile cahil oluyorum. Değişmeye çalışıyor muyum? Hem de nasıl! Faydasını görüyor muyum? Hem de çok!

Papa olacak arkadaş, ”Dr. Gasbarri, ki benim dostumdur, anneme küfrederse kendisini bir yumruk bekler.” demiş. İsa’nın kemikleri sızlamıştır. Yanlışım varsa düzeltin, o, ”biri yanağınıza vuruyorsa, siz öbür yanağınızı uzatın” dememiş miydi? Bu şebek, İsa’nın emirlerine karşı mı geliyor? Dinci değil mi işte!

Değerler derken; bize göre değer, çoğunluğa göre hiçbir şey olan yazar Yaşar Kemal hastaneye kaldırılmış. Geçmiş olsun diyorum.

14 Ocak 2015

Bir aralar pek modaydı… Platformu, Forumu, Kongresi gibi kelimelerin başına Kafkas veya Çerkes adını koydun mu, of aman of, al sana dev gibi örgütlenme! Çoğu insan da yerdi bu numaraları. Hala da yiyen yok sanmayın. Sayıları yukardan aşağı toplasan 50, aşağıdan yukarı toplasan o kadar da etmeyen birkaç soytarı bir araya gelir, kıyırıtık bir internet sayfası açarlar, sonra veryansın anavatan yaparlardı! Tha’ya şükürler olsun ki, bu zibidilerden kurtuldu diaspora. Şimdi bunlara özenen (şaka yahu, kim takar bunları) AKP’li vatandaşlar ”Sivil Dayanışma Platformu” adıyla gazetelere boy boy ilan verip gazetecileri hedef gösteriyor. Bu kelimeler de mi bir mana karmaşası var anlayamadım. Kim Platform, Forum, Kongre gibi afilli isim taksa kendine, bir numaralı tetikçi oluyor. TDK yetkililerine suç duyurusunda buluyorum, işlem başlatsın!

Okuyucum Sebahat hanım demiş ki; ”Sayın Hatko, Bir şeyin farkına vardım ki, kim tarihiyle fazla övünüyorsa, o kişide aşağılık kompleksi var demektir. Ve bu kompleks saçma, hatta komik şeyler yapmalarına neden oluyor. Dünyanın en pahalı benzini kullanan ülkeye, dünyanın en pahalı sarayını yapmak gibi… AKsaray’da yaşanan yeniçeri askerleri de bundan ibarettir. Saygılarımla…”

13 Ocak 2015

Kahvede, parkta, sokakta herkes din konusunu konuşuyor. Artık içim dışıma çıktı, kusacağım bu konudan. Okuyucularımdan gelen onlarca e-mailin hepsi son Fransa olayı ile ilgili. Hemen hemen herkes oratak fikirde. Müslümanlık kendine çeki-düzen vermek zorunda. Bunu sadece okuyucularım yazmamış. Yaşadığım her yerde aynı sözler dillendiriliyor. Evet artık konuyu değiştiriyorum.

Öbür Cumhurun Başı Padişah efendimiz, İsrail Devlet Başkanı’na atarlanmış. Şöyle kısa bir Google araştırması yaptım. Bilgilerinize sunuyorum:

Netenyahu: 1949 doğumlu
RTE: 1954 doğumlu

Netenyahu: Massachusetts Teknoloji ve Harvard Üniversiteleri Mezunu
RTE: Ne mezunu olduğu muamma!

Netenyahu: İngilizce ve Fransızca biliyor…
RTE: Sular seller gibi İngilizce biliyor. Hatta o kadar ki, İngiliz edebiyatı ve coğrafyasına iki kelime hediye etti. (One minüts: Bir dakikalar ve White Sea: Akdeniz)

Netenyahu: Tek bir Kuruş zimmetine geçirmemiş.
RTE: Hırsızlığa şiddetle karşı… Onun için ”Hırsız Var” diyeni içeri tıkıyor…

Netenyahu: Betonarme Başkanlık ofisinde çalışıyor, tek katlı, üç odalı evinde yaşıyor…
RTE: Sarayda çalışıyor, sarayda yaşıyor…

Netenyahu: 1 Euroluk bardaktan şarap içiyor.
RTE: 1000 Euroluk bardaktan şerbet içiyor.

Netenyahu: 1 korumayla geziyor.
RTE: 5.000 korumayla geziyor.

Netenyahu: Vatandaşına ses etmiyor.
RTE: Vatandaşına ”Yahudi tohumu” diyor…

Netenyahu: Vatandaşına ”Anneniz hanımefendi nasıllar?” diyor.
RTE: Vatandaşına ”Ananı al da git ulan!” diyor.

11 Ocak 2015

Fransa’da 1.5 milyon kişinin katıldığı yüzyılın mitingi yapıldı. 50’yi aşkın devlet başkanı kortejin önünde yürüdü. Ülke genelinde toplam 4 milyon insan gösterilere katılmış. Fakat tüm insanları rahatlatan çok daha önemli iki gelişme oldu. Birincisi; Hizbillah adlı İslamcı örgütün Genel Sekreteri Nasrallah şiddetle kınadı bu saldırıyı… Helal olsun Nasrallah’a… ”Laik”im diye ortalıkta gezen, fakat bu saldırıya 40 kılıf arayan şebeklere güzel bir ders verdi. İkincisi; Cuma günü Avrupa’daki Müslümanların organize edeceği çok büyük katılımlı bir protesto gösteri yapılacakmış.

Bu haberler insanlık için iyi gelişmeler. Artık Müslümanlar akıllarını başlarına alıp, dinlerini kimseye dayatmamalıdırlar. Hiçbir yerde! Sadece Avrupa’da değil. Mesela İran’da, mesela Suudi Arabistan’da, mesela Türkiye’de… Kısaca her yerde! Artık İslamiyet yüzünden kan dökmemeleri, dökenlerin karşışında kale gibi dikilmeleri gerekmekte. Şahsi kanaatim, bu olaylar Müslümanlara verilmiş son bir şans. Dinini kimseyi rahatsız etmeden yaşamayı seçerlerse dünya da kendileri de huzura kavuşacaklar. Yok eğer, vay niye rakı içiyorsun, vay niye oruç tutmuyorsun, vay ezanın hoparlörünü kısmam, vay kız erkek bir arada olmaz, vay kadının çalışması fahişelik gibidir, çalışmasın gibi dangalakça davranmaya devam ederlerse, önce Avrupa’dan sonra dünya üzerinden kazınacaklar…

Kısacası Müslümanlar şapkalarını önlerine koyup karar verecekler!

20 vatandaşını İslamcı teröristlere kurban veren Fransa’nın Cumhurbaşkanı ”bu cinayetler ile İslam arasında bağ kurulamaz” diyerek masum Müslümanları tehditten kurtarırken, Türkiye’nin Başbakanı ”Cinayetlerin sebebi İslamafobi’dir” diyerek tüm Hristiyan ve ateistleri hedef tahtasına oturtuyor. Sonra da ağlaşıyorlar; Müslümanlarıdan niye korkuyorlar, diye. Ulen bu kafadaki insandan kim korkmaz!

Pendik’te dükkan önüne park kavgasında 2 kişi öldürülmüş. Kalaşnikof bile kullanmışlar. Şimdi bunun sosyoljik izahını yapanlar çıkacaktır mutlaka ama benim diyeceğim şudur hemşehrilerime: Değerli hemşehrilerim, Avrupa’ya yerleşmeye çalışırsanız durumu görüyorsunuz, Türkiye’de yaşıyorsanız zaten malumunuz, gelin fırsat varken gidelim anavatana. Vallaha da billaha da daha huzurlu bir yer bulamayız. Gerçi orayı karıştırmak için elinden gelen melaneti yapan namussuzlar az değil fakat yine de Cennet gibi vatanımız… Tha nazarlardan saklasın!

Mevlüt bey diyor ki; Müslümanların en büyük sorunu empati yapmamaları. Tek doğru onlar. Buradan soruyorum, 2 Hristiyan terörist Vakit gazetesini basıp siz Hristiyanlara küfrediyorsunuz deyip oracıkta hepsini öldürselerdi ne olurdu?

Yanıt veriyorum: Haber duyulur duyulmaz Türkiye’de ne kadar kilise varsa ateşe verilir, içindeki insanlar yakılarak veya boğazı kesilerek öldürülürdü. Sonra büyük bir miting yapılır, ne kadar Hristiyan ülke varsa bayrakları ayaklar altına alınır veya yakılırdı. Hükümet hemen açıklama yapar, Hristiyanlardan her türlü kötülük beklenir, bunun hesabını soracağız, bize vurmaya kalkan eli kıracağız diye millete daha çok gaz verilirdi.

Bu söylediklerime tek kelime itiraz edecek olan çıkar mı? İslamafobi durup duruken olmuyor beyler… Neden olan sizsiniz! Biz Sivasları, Kahramanmaraşları, Çorumları unutmadık… Onlar niye unutsun!

10 Ocak 2015

Fransa’daki İslamcı terör dün de masumların canını aldı. Haberler ve altına yazılan yorumlara bakıyorum da, gerçekten ruh hastasının bol olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Herkes kendi meşrebine ve dinine göre dua etsin de bu ülkede iç karışıklık çıkmasın. Bu kadar psikopatın olduğu bir yerde her yer kan gölü olur.

Demek istediğim şu, gazeteler de dahil alttan alttan bu işi Fransızların kendi kendilerine yaptığını söylemeye çalışıyor. Yani İslamcı katiller esasında İslamcı değil Yahudi! Veya MOSSAD ajanı! Fransa Müslüman ülkeleri işgal etmek için böyle bir kumpas düzenlemiş. ”İslam bu değil” klişesinin bu da farklı versiyonu… Bazıları da emperyalizm oyunu falan diye zırvaladılar. Tam bu arada Yemen El Kaide saldırıyı üstlenmez mi! Komplo teorisyenlerinin hepsi popolorunun üzerine oturdular! Nijerya’daki İslamcı terör örgütü Boko’da bu arada boş durmayıp, iki bin (rakamla 2000) masum insanı -haberlerde katledilenlerin de Müslüman oldukları yazıyor- kıtır kıtır kestiler. Yahu bırakın insanı 2000 koyunu kessen yüreğin patlar, 2000 insandan bahsediyoruz. Bu haberde bonus olarak zırvayanlara gitsin!

Umudum artık bir saldırı olmaz! Olan ölen masum insanlara oluyor. Diğerleri geberip Cehennem’in dibine gidiyorlar zaten!

09 Ocak 2015

Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Paris’teki İslamcı katliamı savundu. Gerekçe olarak da Bu olayın temel sebebi Avrupa’da artan İslamafobi’yi gösterdi.

Türkiye’ye bakarsanız, Rumafobi, Ermenimafobi, Hristiyanafobi, Alevimafobi, Yahudimafobi, yani; fobinin kralını görürsünüz. ”Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız” lafı, ”Yahudi dölü” lafıyla süslenir. (Siz bir gavurdan ”Müslüman dölü” gibi bir laf duydunuz mu hayatınız boyunca? Duyamazsınız!) Ve de ne enteresandır, bu insanlar bu kadar aşağılanma, bu kadar hakarete uğramalarına rağmen; -mesela- bu insanlara her fırsatta ağız dolusu küfürler eden Akit gazetesini basıp oradaki insanları öldürüyorlar mı? Demem şu ki, Çavuşoğlu ne yaparsa yapsın, bu İslamcı katilleri temize çıkaramaz, çünkü onların ruhlarında katletmek var! Paris’tekinde de, Suriye’dekinde de, Pakistan’dakinde de, Nijerya’dakinde de, Cezayir’dekinde de, Türkiye’dekinde de!

DHKP-C konusunda bazı eleştiriler aldım. Peşim hüküm verdiğimi yazmış okuyucularım. Birincisi; canlı bomba olayını bu çakallar üstlendi mi, üstlendi. İkincisi; karakoldaki gariban polise saldırmak, ne zamandır solculuk oldu? Polisin içindeki namussuzlara benim kadar katı yazan çıktı mı aranızda! Fakat bu olay tümüyle dangalaklık! Üçüncüsü; DHKP-C denilen ne idiğü belirsiz terör örgütünün yaptıkları ortada. Bunlar değil miydi hayat kadının dövüp, sonra fotografını sosyal sitelerde paylaşarak övünen! Demem şu ki, bunlar sol mol değil. Şebek bunlar şebek!

Polis karakolunda kendini patlatan kadının Dağıstanlı olduğu yazılıp, çiziliyor. İslamcı terörist olduğu söyleniyor. Peki şaşırıyor muyum? Tabi ki hayır! Yukarda ne dedik, bunların ruhlarında katletmek var!

08 Ocak 2015

Adigelerde el öpmek, (asimile olmamışları kastediyorum) çok ama çok ayıptır. Erkek erkeğe öpüşmek de. Türkler ve Araplar gibi el öpmenin ayıp olmadığı kültürleri normal karşılarım. Yani geleneklerinde varsa el-etek öpebilir. Bence hiçbir sakıncası yok. Ayıplamam da… Fakat, hukuk fakültesine dekan olmuş bir öküzün, Öteki Cumhurun Başı’nın elini öpmeye yeltenmesine ohaaaaa derim!

İslamcı teröristler, Fransa’da bir yayınevini basıp, katliam yaptılar. Sebep olarak da yayınevinin yayınladığı karikatür dergilerinde İslamiyet’le dalga geçilmesini gösteriyorlar. Gazete haberlerine göre dergi sadece İslamiyet’le değil tüm dinlerle dalgasını geçiyormuş. Yahudisi, Hristiyan’ı, Budist’i ve diğer dinlerin insanları ses çıkarmıyor, Müslüman olanlar, Allah’ı koruyor! Her zaman yazıyorum, yine yazayım. Bunlar tımarhanelik ruh hastası. Yani öyle böyle değil. Şizofrenden beter durumdalar. Ne diyeyim o inandığınız Allah önce sizin belanızı versin vahşi eşşekoğlueşşekler…

Dün DHKP-C’li olduğu iddia edilen bir kadın da polis merkezinde kendini patlatmıştı. Kendini patlattığı iddia edilen kızın ailesi, ceseti görünce ”bu bizim kızımız değil” demiş. Yani basında belirtilen kız değil kendini patlatan. Fakat DHKP-C adlı terör örgütü saldırıyı üstlenmiş. Bunlar, hani şu sokak kadınının ağzını burnunu kırıp, sonra internette fotograflarını yayınlayan aşağılık yaratıklar. Bunlardan da her türlü namussuzluğu bekleyebilirsiniz! Kendi kanınızda boğulun vahşi eşşekoğlueşşekler…

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gelmiş-geçmiş en ağzı bozuk yazarı olan Engin Ardıç’ın bugün yazdığı yazının başlığı: Terbiyesizlik etme…

Sen aklımı koru yüce Tha!

07 Ocak 2015

Şanlı parmak başbakanımız ”hırsızlık yapan babam olsa kolunu koparırım” demişti ya, ülkede hırsız bakan olmadığı için kimsenin kolunu kopartmadı. Tabii ülkemizde hırsız olmaması çok iyi bir şey! Kendilerini tebrik ediyorum!

Yüzde on barajı maalesef kalkmadı. Dolayısıyla 7-8 milyon oya sahip Adige-Abhazların partisi hayal kırıklığına uğradı. Eğer baraj kalksaydı en az 10 milletvekili cepteydi. Oooo, düşünün ondan sonrasını… Lakin olmadı… Partinin adı mı? Valla unuttum! Yine de parti yetkililerini tebrik ediyorum…

06 Ocak 2015

Hırsızlıkla suçlanan AKP bakanları Yüce Divan’dan yırttılar! Açık konuşmak gerekirse, bu ülkede, bu adelet oldukça ben bu bakanları haklı buluyorum. Çünkü, dünyanın en kirli işleri, en üçkağıtçı numaraları, en namussuz davranışları ve en ahlaksız tekliflerinin yapıldığı bir toplumda kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu göremezsiniz. 2 kere 2 dört.

Yiğitçe söyleyin; eşiniz, dostunuz, akrabanız için bir defa dahi olsa kayırmacılık yapmadınız mı?

Yiğitçe söyleyin; trafikte yediğiniz ceza yerine rüşvet teklif etmediniz mi veya teklif etmeyi içinizden geçirmediniz mi?

Yiğitçe söyleyin; haksız olduğunuzu bile bile avukat tutmadınız mı?

Yiğitçe söyleyin; size iltimas geçildiğinde ”yok istemem ben sıramı beklerim” diyebildiniz mi?

Bir şarkıcının dediği gibi ”masum değiliz”!

05 Ocak 2015

Bir hafta bana baya uzun geldi… Bu işin bu kadar mesuliyet yükleyeceğini hiç tahmin etmemiştim. Gazete okuyorum aklımda burası, televizyon seyrediyorum aklımda burası. Kendi mesleğimde bu kadar gayretkeş olmamıştım. Mesleği gazetecilik olan arkadaşlarıma, kardeşlerime sordum, ortak cevapları; ”okuyucun seni ister istemez mesul kılıyor” dediler. Göz önünde olmak baya zor işmiş…

Yeni yıla umutlarla girdik herkes gibi. Fakat görünen o ki, 2015’in daha da felaket olacağına dair işaretler var. Daha dakika bir; Türk kadını, hem de görevi Sağlık Bakanı olan arkadaş tarafından golü yedi. Hazret, ”annelik bir kadın için en büyük kariyer” dedi. Bunların akıllarının fikirlerinin kadın ve cinsellikte olmasını vallaha da billaha da anlayamıyorum.

Aynı arkadaş, yani Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: ”Yüce Divan’a güvenmiyoruz, yolsuzlukları kendimiz temizleriz.” demiş. Kadına böyle bakan bir adama yakışır bir değerlendirme olmuş. Helal olsun! Ben deyince kızıyorlar. Kardeşim kim bu dine bulaşmışsa cozutuyor. Hırsızlaşıyor, küfürbazlaşıyor, iftracılaşıyor, küstahlaşıyor vs. vs.

Mesela, Yılbaşı’nda Noel Baba kovaladılar. Öyle matraklık olsun falan diye değil. Ciddi ciddi kostümleri giymişler, 2 yeniçeri, bir padişah ve bir Noel Baba. Padişah emir veriyor, yeniçerinin biri de başlıyor Noel Baba’yı kovalamaya! Bu zekadaki insanlarla aynı topraklarda yaşamak ne büyük talihsizlik!

Başka bir örnek; AKP İznik İlçe Başkanı Mahmut Hersekli, ava gidiyor ve üç yaban domusu öldürüyor. Sonra marifetmiş gibi öldürdüğü domuzların başında poz verip, resim çektiriyor. İznik’teki yerel yandaş basın “Muhteşem Mahmut, AK Parti aleyhine slogan atan 3 domuzu öldürdü” diye manşet atıyor…

Kısacası dostlar, 2015’ten çok umutlanmayın!