DEVLETLERİN 50 FARKLI ETNİK SİYASETİ

Alexis Heraclides
Çeviren: Cem Özgür
Alexis Heraclides’in ‘Ethnicity, secessionist conflict and international society: towards normative paradigm shift’ (1997)  yazısından alınmıştır.

1) Yıllara yayılan bir periyot içerisinde özel bir toplumsal grubun kitlesel olarak, sistematik bir şekilde, fiziksel olarak yok edilmesi (Örnek: Alman Nazilerin Yahudi ve Çingenelere yönelik ‘nihai çözümü’ ve Ustaşi’nin 1941-1944 dönemi ‘Bağımsız Hırvatistan Devleti’ zamanında Hırvatistan’daki Sırplara yönelik tutumu) veya farklı bir şekilde söylenirse, Kartaca çözümü, yani bir halkın, onun kültürünün ve üretimlerinin bütün izlerinin kökten imha edilmesi.    [Ustaşi: Nazi yanlısı, aşırı milliyetçi Hırvat örgütü; Kartaca Çözümü: Roma İmparatorluğu’nun Kartaca’yı tümden yok etmesine atfen. Çev.]

2) Kıtlık, kitlesel nüfus transferi ve tekrarlanan askeri saldırıların bir birleşimiyle yok etme (örn. Yirminci yüzyılın başlarında Ermeni sorununa ilişkin Osmanlı çözümü).

3) Daha uzun, daha üstü örtülü ve geçici olarak ara verilen bir yok etme süreciyle ortadan kaldırma (örn. Kuzey Amerika ve Avustralya’nın yerli halkları).

4) Sivillere yönelik, gaddarlık derecesinde kitlesel askeri sıkı tedbir (örn. 1971 baharında Pakistan’ın Batı Pakistanlı Bengallilere karşı sıkı askeri tedbiri, 1913-1914’te Sırpların Kosovalı Arnavutlara karşı şiddetli saldırısı ya da bugün Burundi’de tekrarlanan durum).

5) Etnik kıyım, bir halkın kültürünün kökten imhası (örn. Latin Amerika’nın bazı kısımlarında görüldüğü gibi).

6) Tekrarlanan nitelikte ve özellikle Yahudilere yönelik planlı katliamlar (örn. Çarlık rejiminde Rusya’daki Yahudilerin çeşitli kereler kaderi).

7) Ülkeden kitlesel olarak kovma, yani dışsal ‘etnik temizlik’ (örn. Silesi Almanlarının İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde Polonya’dan çıkarılması ya da 1995’te Sırpların Hırvatistan’dan çıkarılması).

8) Ülke içinde zorla kitlesel nüfus transferi, içsel ‘etnik temizlik’ (örn. Stalin’in Kırım Tatarlarına, Volga Almanlarına, Rus Kazaklarına, Çeçenlere, Karadeniz Rumlarına ve diğerlerine yönelik politikası).

9) Karsı grubun bölgelerine yerleşmeleri için yerleşimcileri (örtmecesi ‘öncüler’) cesaretlendirerek toprağın kontrolünü kazanma (örn. Filipinoların Müslümanların yaşadığı güney Filipinlere yerleşme hareketi, Batı Şeridi’ndeki İsrailli Yerleşimciler ve savaş arası [I. ve II. Dünya Savaşları] arası dönemde Sırp yerleşimcilerin Kosova’ya yerleşmesi).

10) Düşman azınlığı ülkeyi terk etmesi için ‘cesaretlendirme’ amaçlı çeşitli ayrımcılık yöntemleri (örn. Sırp hakimiyetindeki Yugoslavya’nın Kosovalı Arnavutlara savaş arası dönemdeki tutumu ve 1950 ve 1960’larda İstanbul’lu Rum azınlığa yönelik Türk politikası).

11) İki veya daha çok devletin anlaşmasıyla zorunlu nüfus mübadeleleri (örn. 1920-22 Yunan-Türk savaşını takiben Yunanistan ve Türkiye arasında yapılan mübadeleler).

12) İki ya da daha çok devlet arasında yapılan anlaşmayı takiben yapılan gönüllü yeniden yerleşme (örn. 1960’larda Bulgaristanlı Türklere dair Bulgaristan ve Türkiye arasında yapılan anlaşma).

13) Bir halk grubunun etnik, ırksal ya da başka temellere dayanarak köleleştirilmesi (örn. On dokuzuncu yüzyılda Birleşik Devletlerde, Güney Amerika’nın bazı kısımlarında ve koloni Afrika’sında).

14) Silahlı şiddet kullanarak silah zoruyla boyun eğdirme (örn. Amhara’ların hakimiyetindeki Etiyopya’nın Eritrelilere ve Tıgraylara yönelik çözümü, Irak ve İran’ın özellikle 1960’larda Kürtlere yönelik politikası ve Myanmar’ın Karenlere ve diğerlerine yönelik politikası).

15) Bir topluluk grubuna karşı işkence, grubun seçkinlerinin seçilerek öldürülmesi türünden devlet terörü (ya da devlet terörizmi). (örn. Stalin döneminde çeşitli etnik seçkinlerin durumu).

16) Polis baskısı yoluyla bir ‘kuşatma durumu’ (örn. Romanya’da Çavuşesku’nun Macarlara, Jivkov Bulgaristan’ının Türklere karşı politikası ya da günümüzde Kosova konusuna dair Sırp yaklaşımı).

17) Gönüllü asimilasyon hariç tutularak kültürel çeşitliliğin oldukça sert, kurumsallaşmış ayrımcılık yoluyla hakim grup tarafından hegemonik kontrolü (örtmecesi ‘paralel gelişme’) (örn. Güney Afrika’daki ırkçılık, Birleşik Devletler’deki ayrımcılık ve Hindistan’daki kast sistemi).

18) Kurumsallaşmış paralel fakat eşitsiz gelişme eşliğinde görece yumuşak tavırlı hegemonik kontrol sistemleri (örn. Habsburg Avusturya’sında ve İslam’a geçme yoluyla gönüllü asimilasyona izin veren Osmanlı İmparatorluğu’nun millet sisteminde bulunan sistemler).

19) Bir ulusun, dolaylı yoldan veya kurnazca bir şekilde politik, kültürel ya da her iki biçimde de hegemonik kontrol sahibi olması (örn. Savaş arası dönemde Sırpların Yugoslavya’daki ve Rusların Sovyetler Birliği’ndeki hakimiyetleri).

20) Doğrudan yönetimden (örn. Belçika Kongo’su, Britanya yönetimindeki Güney Sudan) dolaylı yönetime değişen sömürge yönetimi (Britanya Nijerya’sı, Fransız Batı Afrika’sı).

21) İç sömürgeciliğe benzer şekilde, hakim olmayan gruplara yönelik kurumsallaşmamış devlet ayrımcılığı ve farklı muamelenin diğer şekilleri (örn. 1960’larda Güney Sudanlılara yönelik Sudan ve Doğu Pakistanlılara yönelik Pakistan politikası).

22) Hakim gruba dahil etmek için zorunlu asimilasyon ve bir grubun varlığının kabul edilmemesi (örn. Kemalist Türkiye’de Kürtler, Franco İspanyasında Basklar ve Katalanlar, Amhara hakimiyetindeki Etyopya’nın Oromolara ve Arap hakimiyetindeki Sudan’ın Güney Sudanlılara karşı özellikle 1959-64 General Abboud zamanındaki politikası).

23) Büyük oranda eğitim ve diğer araçlar yoluyla hakim gruba asimile etmek için asimilasyonu tevsik edici ulusal devlet (kelimenin dar anlamıyla ulus-devlet) yaklaşımı (örn. Modern Fransa, İtalya ve Yunanistan ve ayrıca Birleşik Devletlerin göçmenlere yönelik on dokuzuncu yüzyıldaki politikası yanı hakim ‘Amerikan’ kültür ve dili anlamına gelen Anglo-Sakson kültürü ve diline asimile etme).

24) Kültürel farklılıkların yumuşak tarzda ihmali (sözlü ifade edilmeyen hoşgörü) (örn. Avrupa devletlerinin Romalara yönelik ortak tutumu ya da güney doğu Asya’da önceki on yıllarda dağ halklarına karşı takılınan tavır).

25) Hukuki bir çerçeve altında, etnik, kültürel, dilsel ya da diğer farklılıklara dayalı ayrımcılık yapmamaya özel vurgu yaparak demokratik çoğunluk yönetimi, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü yoluyla problemin bireyselleştirilmesi (örn. Birleşik Devletler, Fransa, Birleşik Krallık, Almanya, Yunanistan). 

26) Sınıf dayanışması yaklaşımı gibi tamamen kapsayıcı bir üst kimliğin kültürel çeşitliliği ve etnisiteyi kabul etmesine ve korumasına rağmen, sosyalist bir toplumda sınıf dayanışmasının ve ‘kardeşliğin’ bu farklılıkların üzerini örtmesi sebebiyle, bunların siyasi açıdan ikincil önemde olması (örn. 1940 ve 1950’lerdeki Tito Yugoslavya’sının vizyonu ve homo Sovieticus modeli).

27)
Pozitif ayrımcılık (örn. Birleşik Devletler’deki siyahlar).

28) Kültürel haklara ve ayrımcılık yapılmamasına, pozitif ayrımcılık öğeleri taşıyarak ya da taşımadan, vurgu yapan azınlık hakları ve özel azınlık koruması (çoğunluk yönetir ve azınlık korunur) (örn. Danimarka’daki ve komünizm sonrası Polonya’daki Almanlar).

29) Ulusal entegrasyon, yanı çeşitli etnik gruplardan yepyeni bir ulusun yaratılması (‘ulus-inşası’ ya da ‘eritme potası’) (örn. Fransız ya da İngiliz uluslarının yaratılması, 1920’lerde Çekoslovakya’daki girişimler, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Yugoslavya’nın yaratılmasına dayanan ve daha kararlı bir şekilde 1950’lerde Tito Yugoslavya’sında Sırplardan, Hırvatlardan ve Slovenlerden yeni ortaya çıkan bir Güney Slav (Yugoslav) ulusu yaratma denemeleri ya da sömürgecilik sonrası Afrika’da çoğunlukla boşa gitmiş ‘ulus-inşası’ denemeleri).

30) Nüfus oranı temelinde güç paylaşımı (örn. Irak’ta 1960-61’de Kürtlere yönelik politika ve Lübnan’da).

31) Zor yoluyla oydaşmacılık [consociationalism] (örn. Malezya ya da Titocu Yugoslavya’da görüldüğü gibi).

32)
Küçük nüfuslu grupların nüfuslarına oranla normalde sahip olabileceklerinden daha fazla nüfuz ve güce sahip olmaları (örn. İsviçre, İsveçliler örneğinde Finlandiya, Franco sonrası İspanya, Zanzibar’a ilişkin Tanzanya, günümüzdeki Güney Afrika, 1960-63’te Kıbrıs ve Titocu Yugoslavya).

33) Bölgesel ve/veya kültürel temellerde ademi merkeziyetçilik (örn. İtalya).

34) Bölgesel olmayan (işlevsel) özerklik (Yunanistan Trakya’sındaki Müslüman azınlık).

35) Bir isim altında, içeride kendi kendini yönetme (özerklik ya da federal birim) (örn. Kosova’nın Yugoslavya’daki durumu, 1945-66).

36) Kısmı bölgesel özerklik (örn. Kuzey İtalya’daki Almanca konuşanlar ya da 1920’lerde Türkiye’nin Gökçeada ve Bozcaada adalarındaki Rumlar).

37) Bir ya da daha fazla bölgesel gruba bölgesel özerkliğin ya da kendi kendini idarenin genişletilmiş biçimlerini verme (örn. 1972-82’de Güney Sudan ve Finlandiya’daki Aaland adaları).

38) Çoklu özerklikler (örn. İspanya’daki Bask, Katalan ve Galiçya bölgeleri).

39) Halihazırda mevcut olan çoketnili bir federasyonda federal bir birim (örn. Hindistan’daki Nagaland’a tanınan gibi) ya da federal statüye benzer özerklik statüsü (örn. 1974’te Tito Yugoslavya’sının Kosova ve Voyvodina’ya yönelik politikası) sunma.

40) Kültürel çeşitliliği dengelemeye çalışırken ayni anda daha büyük etnik grup ya da grupların güçünü azaltmayı deneyen çokuluslu bir federasyon (örn. 1967’den günümüze Nijerya).

41) İki uluslu (sıkı ya da gevşek) bir federasyon (örn. Avusturya-Macaristan, Belçika ya da Çekoslovakya).

42) Çokuluslu (sıkı ya da gevşek) bir federasyon (örn. Hindistan, ve daha temkinli bir şekilde Sovyetler Birliği ve Titocu Yugoslavya).

43) Küçük birimlerin (sayısal ya da başka açıdan) geri kalanlara (federasyonun diğer es birimleri) (örn. Kanton İsviçresi’ndeki küçük dilsel grupların ya da Kanada Quebec örneğinde olduğu gibi) göre daha fazla korunduğu ve daha fazla hak ve güce sahip olduğu asimetrik bir federal sistem ya da iki, üç ya da daha fazla düzeyde yetki aktarımı içeren derecelere ayrılmış tipte bir federal sistem (örn. Sovyetler Birliği).

44) Kantonlara ayrılmış bir federasyon (örn. İsviçre).

45) Sınırlı, kısmı ya da ismen varolan bağımsızlık (örn. Sovyetler Birliği altında Beyaz Rusya ve Ukrayna’nın Birleşmiş Milletler üyesi olmaları durumu ya da Quebec için egemenlik-ortaklığı fikri ya da Filipinli Moroslar için iç egemenlik fikri).

46) 19.yy’ın ortalarına kadar İsviçre Konfederasyonu, bugün ortaya çıktığı haliyle Avrupa Birliği ya da Bağımsız Devletler Topluluğu’nda olduğu gibi çeşitli şekillerde (ekonomik, kültürel, savunma vd.) birbirine bağlanmış bir konfederasyon, bağımsız devletlerden oluşan bir sistem.

47) Uluslararası bir yönetim, ortak bir yönetim (örn. Sudan’ın İngiliz-Mısır ortak yönetimi) ya da uluslararası gözetim altında yerel idare edilen ‘özgür şehir’ statüsü (örn. 1. ve 2. Dünya Savaşı arası dönemde Danzig) ya da Irak’taki Kürt ‘güvenli sığınağı’.

48) İki ya da daha çok devlet arasında barışçıl bir şekilde ya da savaşı takiben sınırların yeniden çizilmesi (örn. 1912-13 Balkan Savaşları) ya da ayrılıkçı bölgenin parçalanan eski devlet ve yeni kurulan devlet arasında paylaşılması.

49) Kademeli ayrılıkçılık (örn. Kanada, Avustralya ve Yeni Zellanda’nın bağımsızlığı).

50) Birdenbire ayrılma, iki ya da daha fazla devletin karşılıklı (ya da zımni) rizayla (örn. Çekoslovakya, Sovyetler Birliği ya da yirminci yüzyılın basındaki ortamda İskandinavya); bağımsızlık için tek taraflı girişimin kabulüyle (1991’de Baltık devletlerinin Sovyetlerden ayrılması; 1905’te Norveç’in İsveç’ten ayrılması ve 1961’de Suriye’nin Birleşik Arap Cumhuriyeti’nden ayrılması) ya da bir bölge ya da federal birimin dışarı çıkartılmasıyla (bu en azından bir olayda gerçekleşti, 1965’te Singapur’un Malezya tarafından dışarı çıkarılması) ortaya çıkması.

* Bu liste fikir verme amaçlıdır ve bütün mevcut örnekleri içermemektedir (A. Heraclides).