HAÇAN SEN ERMENİ MİSUN?

05 Ekim 2020

Şivesinden vıcık vıcık Lazca akan bir adam var. Murat Demir adında. Nedir, necidir bilmiyorum ama Facebook ve Youtube’da baya takipcisi var, esip gürlüyor. Esasında ciddi biri ama söyledikleri komik yahu.

Diyor ki arkadaş, eğer bir Kürt Ermeni Azeri savaşında Ermenilerden yanaysa bilin ki o Kürt değil Ermeni’dir!

Bu söz üzerine akıl melekesi yerinde mi değil mi araştırmak gerek. Ama bunun gibi o kadar çok adam var ki, Bakırköy Akıl Hastanesi gibi bin tane hastane açmak gerek!

Adam Laz, yani Türklükle alakası yok ama Kürtlere çamur atıyor. Kendi, alyuvarlarına kadar devirilmiş ya Kürtlerin de devşirilmesini istiyor. Bu tip adamlardan bizim içimizde de çok var. Bunlar iliklerine kadar korkak ve zavallı yaratıklardır. Olmaz da hani oldu diyelim, Ermeniler Türkiye’yi ele geçirdi. Murat Demir bir numaralı Ermeni olmazsa ben mesleğimi bırakır, limon satarım!

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, yolda karşılaştığınız her on insandan sekizi omurgasız. Polis Akademisi filminde komiser yardımcısı yalaka bir polis vardı. Aynı onun gibiler. PArantez açayım: Burada komiser Türkiye oluyor.

Daha da kötüsü var, dün Nilgün abla yazdı. Kadın kocasını aldatıyor, sevgilisinden bir çocuk dünyaya getiriyor, bunu öğrenince televizyonlarda sevinç gösterileri yapıyor. Ben seyretmediğim için bilmiyorum ne yaptığını, göbek mi atttı, ne yaptıysa? Kadın ülkücü, başkasının karısıyla yatan adam ülkücü, sonra bu adamı linç edenler ülkücü. Bu Laz Murat Demir de onların cenahtan. Tek farkı var bu Türkçü Laz! Bizim Türkçü Çerkesler gibi.

Ülke çorbaya döndü. Ahlakmış, namusmuş, efendilikmiş, sadelikmiş, hak yememekmiş, hırsızlık yapmamakmış. Hepsi bu Tayyip’le birlikte komple yok oldu. Koca ülke Tayyip’İn prototipleriyle doldu.

Anavatandan bir tamademiz, ne işin var orda gel buraya diyor. Nasıl gideyim, dil yok, öğrenecek zaman yok. Bu halimle alsalar bir dakika durmayacağım. Doktor olarak da kabul etmesinler gene razıyım. Yeter ki, şu her yerden buram buram lağım kokusu gelen ülkeden bir kurtulayım. Taş taşımaya da razıyım.

Sonuç olarak her millet geldikleri topraklara dönsün, Türkler o yere göğe sığdıramadıkları Ortaasya steplerine, ben de Maykop’a! Bir parantez daha açayım ve yazımı bitireyim. Ben de Maykop’a darken ‘’biz’’ demedim, çünkü ‘’biz’’imkiler kapılarının önüne çıkacak cesarette değiller. Oturup düğün yapsın onlar. Ha ara sıra değişiklik olsun diye Rus Elçiliği’ne gitsinler, bir de 21 Mayıs’ta dışarı çıksınlar. Parantezi kapadım.

*

*