HÜLYA YILDIRIM BENİM HATIRIM İÇİN GRAFOLOG ZEYNEP BORNOVALI RÖPORTAJ YAPTI

ŞIH Şamil
08 Şubat 2010

Akşam gazetesinden Hülya Yıldırım hanıma rica etmiştim. Sağolsun o da beni kırmayıp sizlere özel bir röportaj yaptı. Aha da o röportaj…


Grafolog Zeynep hanımefendi bir el yazısını incelerken…

HÜLYA YILDIRIM BENİM HATIRIM İÇİN GRAFOLOG ZEYNEP BORNOVALI RÖPORTAJ YAPTI
CC and CNN Report, 08 Şubat 2011

Bilgisine güvenen, zor ve ketum bir kadınla baş başayım Amerikan Kız Koleji’nden sonra iktisat ve antropoloji okumuş, 3 yabancı dil biliyor. 35 senedir grafolog, yani yazı bilimci. El yazınıza bakarak size; ‘Kansersiniz, 6 aylık ömrünüz kalmış’ da diyebilir, ‘Sevgilinizden ayrılın onunla mutlu olamazsınız’ da…

Nitekim, kendisine gösterdiğim bir sayfalık el yazısının sahibi için; ‘Akciğerleri zayıf. Omurgası sağlam ama bel fıtığı var. Futbol oynamış ve ayağını sakatlamış’ dedi. Bitmedi. ‘Hayal gücü geniş, meraklı, esprili, komplekssiz ve sosyal bir kişi’ diyerek sadece birkaç dakika içinde karakter özelliklerini sayıp döktü. El yazısını gösterdiğim kişi 10 yıllık kocam olduğundan, ağzım açık bakakaldım. Söylediklerinin hepsi bire bir gerçekti! Grafolog Zeynep Bornovalı’nın dünyada el yazısına bakarak bu şekilde analizler yapan 3 kişiden biri olduğunu belirterek, sizi kendisiyle yaptığım röportaja davet ediyorum.

Hülya Yıldırım: Yazı bilimini nereden öğrendiniz?

Zeynep Bornovalı: İlkokul 3. sınıfta el yazısı eğitimi verilmeye başlanmasıyla bu konu dikkatimi çekti. Öğretmenler çocukların yazılarına bakarak, ailelerine; ‘Bu çocuk adam olmaz’ gibi kötüleyici ifadeler kullanıyorlardı. Herkes güzel yazı yazmak ister, ama güzel yazı da subjektif bir meseledir aslında Güzel, neye göre güzel? İlkokuldan üniversiteye kadar yazı konusuna hep kafa yordum ama bilgim yoktu ve böyle bir bilginin nasıl elde edilebileceğini de bilmiyordum. Üniversiteden sonra, tesadüfen gazetede bu konuyu Türkiye’de bilen birinin olduğunu okudum; bir psikiyatri ve adli tıp uzmanı Dr. Hayrettin Arpınar’dı. Arpınar, bu işi yurtdışında öğrenmiş. Çaldım kapısını ve grafolojiye çok meraklı olduğumu anlattım. ‘Bu işi size öğreteceğim’ dedi ve 1.5 yıl boyunca öğretti de Artık her türlü imkandan faydalanabilecek seviyeye gelmiştim, dil de bildiğim için (zaten İngilizce, İtalyanca, Fransızca yeminli tercümandım) önce Türkiye’de bulabildiğim sonra da yurtdışından getirttiğim eserleri inceleyerek, okuduklarımı uygulamaya başladım. Bir nevi kendi kendime okul oldum 35 senedir tutkuyla çalışarak bugünlere geldim. Hala da öğrenmeye, araştırmaya devam ediyorum. Çünkü, ilmin başı memnuniyet, ortası hayret, sonu cehalettir. Ne kadar bilirseniz, neleri de bilmediğinizi öğrenmeye başlıyorsunuz. Ben çöp tenekesinde el yazısı görsem, bakarım. Vapurda otururken, karşı tarafta yazı yazan kişinin kalem hareketlerine dikkat ederim, elimde değil.

Hülya Yıldırım: ‘Bu yazı onun mudur’ şeklinde karakter tahlilleri yapanlar dışında, anladığım kadarıyla bugün Türkiye’de yazı bilimi sizden başka gelecek kuşaklara aktarabilecek bilgi ve deneyimde kimse yok. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz?

Zeynep Bornovalı: Gelecek kuşaklara aktarmayı çok istiyorum, fakat seçici davranıyorum. En az bir yabancı dil bilmesini (bu konuda Türkçe kaynak olmadığı için) şart koşuyorum ve yüksek tahsillileri tercih ediyorum. Gelip geçici heveslere de pek boyun eğmiyorum. ‘Öğrenmek istiyorum’ diyenlere verdiğim belirli ödevlerim vardır; onları 1-2 sene bekletirim, ondan sonra hala istiyorsa, öğretirim. Şu sıra çalıştığım 1-2 kişi var mesela

SANIRIM DÜNYADAKİ 3 KİŞİDEN BİRİYİM!

Hülya Yıldırım: Sizin gibi kişinin yazısına bakarak check-up yapan dünyada kaç kişi var?

Zeynep Bornovalı: Karakter bakmayı kitaplardan öğrenmek nispeten kolaydır. Yalnız, sağlık check-up’ı yapan, benim bildiğim 2 kişi var; biri Arjantinli, biri de Amerikalı, başka da varsa ben bilmiyorum.

Hülya Yıldırım: Daha çok kimler sizden hizmet alıyor?

Zeynep Bornovalı: Avukatlar çok başvuruyor. Ellerinde yazılı belgelerle geliyorlar, örneğin; ‘Müvekkiliniz inkar ediyor ama bu yazıyı kendisi yazmış, o nedenle siz davanızı başka bir yöne ağırlık vererek açın’ diyorum. Yeni tanıdığı ya da etkilendiği kişiyi iyi tanımak isteyenler, ‘Ben bu kişiyi seviyorum ama birbirimize uygun muyuz, mutlu olabilir miyiz?’ diye; iş ortaklığı kurmak isteyenler ‘Bu kişiye güvenebilir miyim?’ diye geliyor. Ya da ‘İşin içinde bir iş mi var?’ diye kafasında soru işareti olanlar, yakınlarını daha iyi tanımak isteyenler geliyor, meraktan gelenler de oluyor Bir de anneler, babalar ya da yakın akrabalar çocuk ya da gençte gördükleri bir sorunu, (hastalık olabilir, uyuşturucu olabilir) bana doğrulatmak ya da işin aslını öğrenmek için geliyor. Ayrıca, elinde fidye mektubuyla gelenler oluyor; ‘Fidyeyi vermezseniz öldürürüm’ diyor, ‘Gerçekten öldürür mü?’ diye soruyor. Sonra, ‘Karımın ya da kocamın çocuğuma zarar vereceğini hissediyorum, gerçekten zarar verir mi?’ diye soranlar oluyor.

Hülya Yıldırım: Çok ciddi konular. Yazıya bakıp, fidyeci öldürmez dediğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Zeynep Bornovalı: Kim olduğunu bilmediğim sürece mesele yok. Kim olduğunu bildiğim anda bir vatandaş olarak polise ihbar etmek zorundayım. Bir olayda fidye isteyen kişiyi ciddiye almamalarını, tehditlerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini söyledim mesela 1.5 ay sonra fidyeci gelip özür dilemiş; tanıdıkları biriymiş zaten

Hülya Yıldırım: Kişilerin el yazısına bakarak başka neleri teşhis edebiliyorsunuz?

Zeynep Bornovalı: Birçok kanser vakasını doktorlardan çok önce teşhis ettim mesela, hatta bir tanesini doktorlardan 8 yıl önce söyledim. Kanserini teşhis ettiklerim içinde kendileri de doktor olanlar vardı. Yine tıp konusunda eğitimli bir hanımın üç haftalık hamileliğini söyledim; kadın spiral kullanıyorsa o da görülür yazısından Yine yazısına bakarak kişinin şizofreni, paranoya gibi akıl hastalığı var mıdır; aşırı kıskanç, narsist, cinsel sapkın ya da eşcinsel olabilir mi; intihara yatkınlığı var mıdır; seri katil midir; evinde hayvan besler mi; hırsız ya da yalancı mıdır; uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı var mıdır ya da bağımlılığa yatkın bir kişiliği var mıdır, ameliyat izi var mıdır; cömert mi, çapkın mı yoksa zeki biri midir, bütün bunları söyleyebilirim. Hatta IQ’sunu bire bir söylerim. Ayrıca, yine el yazısına bakarak kişinin hangi mesleğe yatkın olup olmadığını söylerim ki, bu konuda daha çok meslek seçme aşamasındaki gençler ve aileleri bana başvuruyor. Bir de çiftlerin yazılarını karşılaştırarak birbirlerine uygun olup olmadığını söylerim. Bir çifti, ‘Değil birlikte, dünyanın farklı uçlarında yaşamanız gerekir’ diyerek ayırmışlığım var. Gördüğümü söylüyorum tabii, kimsenin nabzına göre şerbet veremem.

HASTALIK TEŞHİSİ ÇOCUK OYUNCAĞI!

Hülya Yıldırım: Bazen doktorlar bile hastaya teşhis koymakta zorlanıyor. Siz nasıl bu kadar net teşhis koyabiliyorsunuz?

Zeynep Bornovalı: Dediğiniz doğru. Fakat, çocuk oyuncağıdır el yazısına bakarak söylemek. Zaten bana hastalarının el yazısını gönderen o kadar çok profesör oluyor ki. Örneğin psikiyatri uzmanları bana kızabilir ama kişinin akıl sağlığı yerinde midir değil midir, yerinde değilse neler yapabilir, düzelebilir mi gibi konuları el yazısına bakarak söylemek çok kolaydır. Bugüne kadar baktığım vakalarda da sonuçlar hep tahmin ettiğim gibi oldu.

Hülya Yıldırım: Kendinize de el yazınıza bakarak check-up yapıyor musunuz?

Zeynep Bornovalı: Kesinlikle evet. Kimse beni hastanede check-up yaptırırken göremez, aksi takdirde bu mesleği bırakırım. Ben check-up’ımı kendim yaparım, sonra da tedavi olmak için doktora giderim.

Hülya Yıldırım: ‘Kocam ya da karım beni aldatıyor mu?’ diye elinde el yazılarıyla kapınızı çalanlar da oluyor mu?

Zeynep Bornovalı: Hem de çok ama ben kişinin o anda aldatıp aldatmadığını yazısından bilemem, ancak çokeşliliğe yatkınlığı var mı yok mu, onu söyleyebilirim. Dolayısıyla, bu soruyu evlenmeden önce sorsalar çok daha iyi!

Hülya Yıldırım: İnsanın yazısı zamanla değişiyor. Günden güne bile el yazısı değişenler var. Bu takdirde, el yazısından gerçek bilgilere ulaşmak ne kadar mümkün?

Zeynep Bornovalı: Çektirdiğimiz fotoğraflar nasıl fotoğraf çekilirkenki halimizi gösteriyorsa, yazı da öyledir. Yaptırdığımız sağlık analizleri de aynı şekilde o anki sağlık durumumuzu gösterir. Yazı da, sizin o yazıyı yazdığınız andaki durumunuzu gösterir; geçmişi ya da geleceği göstermez. Ancak geçmişin izlerini ve etkilerini gösterebilir; psikolojik darbe gibi, ameliyat izi gibi, yara izi gibi etkisi silinmeyecek bir şey kalmışsa onu yazıda görürsünüz. Sonuçta, yazının kişiyi yansıtması asla değişmez, ama yazının görüntüsü değişebilir; çünkü zaman içinde kişinin görüntüsü de, fiziksel ve ruhsal sağlık durumu da değişir.

Hülya Yıldırım: Peki en çok uğraştıran yazılar hangileri?

Zeynep Bornovalı: En zor yorumladığı yazıların eğitimsiz kişiler tarafından yazılanlar olduğunu söylüyor ve ekliyor: ‘3.5 gün uğraştığım yazı oldu. Eğitimlilerde beni uğraştıracak yazı nadirdir, ancak o yazıyı yazdığı sırada yatıştırıcı, ağrı kesici, antidepresan falan aldıysa zor oluyor.