İNSAN CAN SUYUNU NEREDE ARAR?

Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam

Çoğulcu Demokrasi Partisi Bursa İl Başkanı Sayın Nasır Yıldız’ın binalarına ilk ziyaretin “Kafkas Kartalları Çerkesler” adlı kitabın yazarı Belgin Aybey Yıldırımlı olduğu bilgisini ve Belgin Hanıma teşekkürü içeren bir paylaşımı.

Belgin Hanımın Çoğulcu demokrasi Partisini can suyu saydığının altını çizen teşekkür yorumu.

Ve benim Bilge Hanımın yaklaşımını garipsediğim yorumum:

“Bir diasporanın anavatanı değil de yine diasporadaki bir partinin can suyu sayılması tarihte bir ilk olmalı”

Yanıt Belgin Hanımdan değil Nasır Yıldız Bey’den.

“Necdet Hatam bey;Siyasette varsan bir şeysin,Siyasette yoksan hiç bir şeysin.Sizde Anavatan dediğiniz yerde bir parti kurunda can suyunuz olsun.Zira Gidişatınız çok kötü Can Suyu’na Sizinde çok ihtiyacınız var.Kötü gidişatınız hakkında Kısaca ilk aklıma gelenleri yazayım.1-Pasaportlarınızda SSCB zamanında yazan kimliğinizi kaldırdılar 2-İlkokuldaki tüm dersleri 4yıl boyunca kendi dilinizde okumanızı kaldırdılar 3-Kendi cumhuriyetinizin başkanını kendinizin seçmenizi elinizden aldılar Moskova’dan atamaya başladılar.4-Kendi polis teşkilatınızın yetkilerini Moskova’ya bağladılar 5-Dünya Çerkes Birliği diye kurduğunuz teşkilatı tamamen Rus ve Rus yanlıları ele geçirdi.5-Kendi Cumhurbaşkanınız direk Moskovayla muhattap olabilirken federal bölge (Krasnodar) valiliğine bağladılar.6-En son yapılanlar ise anadil eğitiminizi seçmeli yaptılar ve Rusya’ya dönmek isteyenlerin Rusça bilme zorunluluğu getirdiler…Böyle devam ederse bayraklarınızda kaldırılacak,toprak sınırlarınızda kaldırılacak ve Güney Rusya olacaksınız.Tüm bunları yapmaya yetkili olan kim ?siyasi otoritedir.Siyaset ve siyasetin gücünün ne olduğunu bilmeyen bir kişinin tutupta Türkiye’de kurulan bir parti için böyle garip bir yorum yapmasıda tarihde bir ilkdir.”

Murat Ertuğrul Bey’in Nasır Yıldız Bey’e teşekkürü:

“Ağzınıza sağlık çok güzel okkalı bir cevap olmuş. Tabii anlayana teşekkürler.

Eh bu durumda ben de Nasır Bey’in bu “okkalı cevabına” “hafif” bir yanıt vereyim ki söyleyecek şeyimiz olmadığı sanılmasın dedim.

Necdet Hatam bey; diye söze başlayan Nasır Bey “Siyasette varsan bir şeysin, Siyasette yoksan hiç bir şeysin.” diye ekliyor.

İlk elde doğru sanılabilecek bir saçma. Bir şey olmak yaşanılan ülkeye, kimliğinize, kimliğinizin yaşadığınız ülkedeki statüsüne bağlı değil mi gerçekte. Yaşadığınız ülke tüm kurumları ile sizin kimliğiniz, diliniz halkınız için çalışıyorsa eğer, bir siyasi parti kurmak, siyasi bir partide çalışmak neden zorunlu olsun?  Mesleğimizde başarılar kazanmaya odaklanmak hem kendimiz hem ülkemiz için daha yararlı değil midir?

Sonra da Dünya gerçeklerinden, anavatan gerçeklerinden ne kadar uzak olduğunun kanıtı “kötü gidişatımız” hakkında aklına ilk gelenleri sıralamış Nasır Bey. Bunlar da Nasır Bey’in aklına ilk gelenlerin bana düşündürdüğü şeyler:

“1-Pasaportlarınızda SSCB zamanında yazan kimliğinizi kaldırdılar.”

Sayın Nasır, Çağdaş Dünyada kimliklerinde milliyetlerinin belirtildiği federal bir ülke var mıdır? Kapitalizme evrilen 150 milyonluk bir ülkede kimliklerde milliyetlerin belirtilmemiş olması, RF’deki nüfusları bir milyonu zor bulan halkımızın yararına olmasın sakın.

Peki, partiniz iktidara geldiğinde sizin kimliklerinize Çerkes yazmak yazdırmak gibi bir amacınız var mıdır? Böyle bir hedefi var ise eğer; dedelerinin Kafkasya göçmeni olduğu belgesini e-Devletten almayan, Soyadını değiştirme yasasından yaralanmayan kahraman (!) Çerkeslerin yüzde kaçının, kimliklerine Çerkes yazdırabileceklerini düşünüyorsunuz?

“2-İlkokuldaki tüm dersleri 4yıl boyunca kendi dilinizde okumanızı kaldırdılar.”

Tüm derslerin anadilde okunmasının Sovyetler Birliği Döneminde gerçekleştiğini ve de çok uzaklarda kaldığını, günümüzde tüm derslerin ana dilde okutulması izni olsa bile bunun aleyhimize olduğunu, üniversite sınavlarında başarıyı azaltacağını ve önemsenen meslekleri edinemeyeceklerini bilmiyor, göremiyorsanız?

Peki, partiniz iktidara geldiğinde Çerkeslere zorunlu Çerkesçe eğitim koymayı düşünüyor musunuz? Çerkesçe eğitim zorunlu olursa eğer; seçmeli derslere 500 öğrenci bulamayan, “anadilim onurum savaşırım korurum” naraları ile yolları aşındırıp, oğlunu kızını yeğenini torununu seçmeli derslere göndermeyen, ama halkı için canını vermeye hazır yiğit Çerkeslerin yüzde kaçı “Ben Çerkes değilim” der sizce?

“3-Kendi cumhuriyetinizin başkanını kendinizin seçmenizi elinizden aldılar Moskova’dan atamaya başladılar.”

Nüfusun sadece yüzde 25’inin (ki bu Karaçay Çerkes’te daha da az) Adığe olduğu bir ülkede bir Çerkesin başkan olarak atanma ihtimalinin seçimlerde kazanmak ihtimalinden çok daha yüksek olduğunu bilmeyecek kadar konunun cahili olabilir misiniz? Halkımızın geleceğe kalma şansının RF olduğunu neden görmezsiniz? Yoksa gerçek amacınız bu şansı da yok etmek midir?

Anavatandaki bu değişiklik size çok ağır geldiğine göre, bölgesel özerkliği içermeyen özerkliklerin sözde olduğunun bilinci ile, Türkiye’de Çerkes bölge ya da bölgeleri kurmak gibi bir hedefiniz olmalı. Eğer varsa bu hedefin yer aldığı parti programınızı açıklayabilir misiniz? Ya da amacı bu olan bir partinin Çerkes üye sayısı kaç olur dersiniz?

“4-Kendi polis teşkilatınızın yetkilerini Moskova’ya bağladılar.”

Siz Polis teşkilatının Ankara’ya bağlı olmadığı, Kendi ordusu olan bir bölge ya da bölgeler düşünüyor olmalısınız?

“5-Dünya Çerkes Birliği diye kurduğunuz teşkilatı tamamen Rus ve Rus yanlıları ele geçirdi.”

DÇB’nin sonradan olma değil anadan doğma RF yanlısı olduğunu defalarca yazdım. Hiç okumamış olmalısınız. Yaşadığı sürece başkan seçtiğimiz Kalmık Yura ilk başkan seçildiğinde Adalet Komisyonu Başkanı idi. Başkan yardımcılarından Meç’et’ey Abdullah milletvekili ve vatandaşlık Komisyonu başkanı idi.

Kalmık Yura Rusya yanlısı olmasaydı DÇB II. Genel Kurulunda Başkan olarak seçildikten çok kısa bir süre sonra RF Adalet Bakanlığına getirilir miydi dersiniz? Kalmık Yure, Rusya karşıtı olduğu için değil, o günkü hükümetin Çeçenistan politikasının Rusya’nın yararına olmadığı için bakanlıktan istifa etmiştir.

DÇB önce Sovyetler Birliği sonra da RF yanlısı olmasaydı eğer, koşulsuz vatandaşlık hakkı veren, 9 yıl yürürlükte kalan yasanın Çerkesleri de kapsamasını sağlayabilir miydi?

DÇB eğer Rus yanlısı olmasaydı RF’nin hükümet kararı, Başkanının imzası, küresel gücün politik ve ekonomik katkıları sağlanamaz, Yugoslavya Adığeleri anavatana getirilemez, Mefehable kurulamazdı.

Suriyeli kardeşlerimizden her dileyenin anavatanda kalması sağlanamaz, onlara konut yardımları sağlanamazdı.

Ve daha başka birçok şey…

“5-Kendi Cumhurbaşkanınız direk Moskovayla muhattap olabilirken federal bölge (Krasnodar) valiliğine bağladılar.”

Cumhuriyetimizi Krasnodar’a bağlanmasını çok istiyor olmalısınız. Ancak Krasnodar’a bağlandıysak eğer başkan adayımızı Krasnodar valiliği değil de Moskova’nın belirliyor olması bir çelişki değil midir?

“6-En son yapılanlar ise anadil eğitiminizi seçmeli yaptılar ve Rusya’ya dönmek isteyenlerin Rusça bilme zorunluluğu getirdiler…”

Anadilin seçmeli ders olmasına elbet çok sevinmedik. Aşmaya da çalışıyoruz. Bu karardan sonra anadilini öğrenmek geliştirmek isteyenlerin çoğalmış olması, öğretiminin daha bir önemsenmesi ise sevindirici. Ancak siz sürgünümsü ve yurtseverimsiler asıl sorunun nüfus azlığı olduğunu bir türlü görmek istemiyor, çözme konusunu ise hiç gündeminize almıyorsunuz.

“Böyle devam ederse bayraklarınızda kaldırılacak, toprak sınırlarınızda kaldırılacak ve Güney Rusya olacaksınız.”

Eğer başımıza böylesi bir felaket gelirse eğer “bu başarıda” en büyük payın sizlerin olduğu bilinci ile mutluluktan dört köşe olursunuz. Ancak bilesiniz ki; bu dört köşe olma mutluluğu da diasporada geleceğe kalmanızı sağlamayacaktır.

“Tüm bunları yapmaya yetkili olan kim? siyasi otoritedir. Siyaset ve siyasetin gücünün ne olduğunu bilmeyen bir kişinin tutup ta Türkiye’de kurulan bir parti için böyle garip bir yorum yapması da tarihte bir ilktir.”

Bir kez yorum garip değil gerçekçidir. Eğer bir ilk ise de ne mutlu bana. Ancak yorum, siyasetin ve siyasetin gücünü bilmemekten değil, partinizin gücünün, çok da net olmayan düşlerinizi gerçekleştirebilmekten çok uzak olduğunu ve de böylesi bir gücü hiçbir zaman kazanamayacağını bilmekten kaynaklanıyor.