WORDIM Müzeyyen
29.04.2010
Nurettin Şen, Pınarbaşı Yahyabey doğumlu 29 yaşındaki genç Jokey hemşerimiz 26 Nisan 2010 Pazartesi günü Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü ve Veteriner Fakültesi tarafından ortaklaşa düzenlenen “At Yarışlarının Toplum Üzerindeki ‘Siyasi, Ekonomik ve Bilimsel’ Etkileri” konulu panee katılmak üzere geldiği memleketi Kayseri’de Jokeylik mesleği üzerine üniversite öğrencilerine bir konuşma yaptı.
Baştan söylemeliyim sevgili Nurettin, Kabardeyce’yi hiç unutmamış tipik Uzunyayla aksanıyla hala çok güzel Kabardeyce konuşuyor.
Üniversitemize gelen genç jokey hemşerimle tanışmak ve paneli izlemek üzere ben de oradaydım. Aramızda geçen kısa konuşmamızdan çok memnun kaldığımı içten, samimi Kabardeyce ağırlıklı konuşmalarımızdan oluşan sohbetimizi de sizlerle paylaşmak istedim.
Panel başlamadan önce ayaküstü bistro masasında yaptığımız konuşmaya epeyce sorular sığdırmaya çalıştım.
WORDIM Müzeyyen: Jokeyliğe nerde, ne zaman ve kaç yaşında başladınız? Atlara olan merakınız nasıl başladı ve bugünlere nasıl geldiniz?
Nurettin Şen: Jokeyliğe merakım kendimi bildim bileli var. Yahyabey köyünde ailemin sahip olduğu atlarla ve ilköğretim 3. sınıftan itibaren at binerek başladım. Çocuk yaşlarımda başlayan bu at sevgisini daha ileriye taşımak için geldiğim İstanbul’da Apranti Eğitim Merkezi’ne bu işin eğitimini almak üzere yazıldım. 2 yıl bu okulda teorik ve pratik eğitini alarak 1993 yılında mezun oldum. Apranti Eğitim Merkezi’ni bitirdikten sonra sahalarda erken şans bulamadım. Lisans aldıktan sonra 2-3 yıl at binemedim. Jokeyliğin kolay bir meslek olduğunu, kolay para kazanıldığını sanıyorlar. Oysa öğle değil. Jokeylik starttan başlayıp finişte biten bir meslek değil. Her zaman koşuya hazırlık yapmak zorundasınızdır. Hem fiziki hem ruhsal olarak hazırlık gerekiyor. Diğer spor dallarına göre ağır sakatlık riski çok daha yüksek.
Jokeylik zor meslektir. Öyle hemen de jokey olunamıyor. Başarılı jokey olmanız için en az 200 koşu kazanmanız gerek.
Nurettin Şen, kazandığı bir yarışta ödül alırken
WORDIM Müzeyyen: Size en çok kimler destek oldu? Zorlukları yanında kendinizle gururlandığınız bir anınızı anlatır mısınız?
Nurettin Şen: Meslek yaşamımın ilk yıllarında en çok ailem destek oldu. Rasim Tetik ve Şefik Aydemir’in mesleki başarımda önemli katkıları vardır.
Jokey olduğumda ilk kez Akabettin ve Akçıkmaz atlarıyla koştum. Kazandığım ilk önemli koşu, Esperantis atıyla Bursa’da kazandığım yarıştır.
2009 yılında Akabetin atıyla Ankara’da Cumhuriyet Kupası’nı aldım.
Bu iki koşuyu da yaşamım boyunca unutmayacağım.
WORDIM Müzeyyen: Peki bu başarının sırrı nedir?
Nurettin Şen: Jokeylik mesleğinin en önemli sırrını, birkaç ana maddede açıklayabiliriz. Disiplin, işine sadık olmak, özel yaşantısına dikkat etmek, çok çok çalışmak ve en önemlisi de atları sevmek.
Siz bir şans yakalıyorsunuz. Bu şansı başarıya çevirmenin yolu bu söylediğim maddeler. Potaları en önde geçmek istiyorsanız, disiplinli olacaksınız ve çok çalışacaksınız.
Kendimden örnek verecek olursam, İstanbul Apranti Eğitim Merkezi’ni bitirdikten sonra jokey olabilmek için tam 200 koşu kazandım. Her meslek ve spor dalında olduğu gibi jokey mesleği de çok çok çalışmayı gerektiriyor. Başarı başka türlü elde edilmiyor.
WORDIM Müzeyyen: Ünlü bir Jokey olarak hayatınızda neler değişti?
Nurettin Şen: Başarılı ve kazanan bir jokey olarak başarılara imza atmak, alkışlanıyor olmanız, size ve atın sahibine de para kazanıyor olmak elbetteki güzel şeyler ama Apranti’deki Nurettin’le Jokey Nurettin olarak yine aynı olduğumu söyleyebilirim.
WORDIM Müzeyyen: Koşu öncesi nelere dikkat ediyorsunuz? Stres çok oluyor mu? Dizginlemek tabirinde atlar akla gelir bu sefer yarış sırasında atınız değil duygularınızı dizginlemek daha zor gelmiyor mu?
Nurettin Şen: Kiloma çok dikkat ediyorum. Özellikle de beslenme konusunda hassas davranıyorum. Ayrıca rakiplerimi iyi analiz ediyorum. Yarış anında son derece soğukkanlıyımdır. Tamamen hedefe kilitlenirim. At üzerinde hata yapmamak için iyi konsantre olurum. Her yarışa ben birinci olacakmış gibi çıkarım.
WORDIM Müzeyyen: Yarış öncesinde atınızla aranızda bir sevgi, duygusal bir bağ oluşturuyor musunuz? Atınızın bakışlarından bir şey okuduğunuz oluyor mu?
Nurettin Şen: Bunları hissetmek çok ama çok önemli. Jokeylikte iletişimin sağlıklı olması gerek. Başarılı olmamın en büyük etkisinin bunlar olduğuna inanıyorum.
At yarışlarından bir enstantane
WORDIM Müzeyyen: Türkiye’de ünlü Jokeylerin bir çoğu Çerkes. Sizce bu genlerden gelen bir yetenek mi?
Nurettin Şen: Evet ben de Çerkes’im ve bundan gurur duyuyorum. Sadece at sporunda değil her sporda yetenek çok önemli faktör. Birçok millet değişik spor dallarında daha yetenekli olabiliyor, genleri nedeniyle. Afrikalıların atletizmde başarılı olmaları gibi. Bizim de genlerimiz de var ki jokey olarak başarılı oluyoruz.
WORDIM Müzeyyen: Sizin gibi atlar ve jokey mesleğine özenen veya merakı olan gençlere neler tavsiye edersiniz?
Nurettin Şen: Öncelikle jokey olabilecek fiziğe sahip olmaları gerekir. Eğer atları da çok seviyorlarsa zaman kaybetmeden Veliefendi Hipodromu’nda Apranti Okulu’nda 2 yıl eğitim almaları için başvuru yapmalarını öneriyorum.
WORDIM Müzeyyen: Sahada nal toplatmak tabiri için ne söylemek istersiniz?
Nurettin Şen: (Gülümseyerek) Potayı en önde geçmekle diğer atlara nal toplatmış oluyorsunuz.
WORDIM Müzeyyen: Kazandığınız yarışların sayısını hatırlıyor musunuz ve son olarak iyi ki bu mesleği seçtim diyor musunuz?
Nurettin Şen: 1200 yakın koşu kazandım ve yaşadıklarından çok mutlu ve memnunum. Bu mesleği seçtiğim için kendimi şanslı görüyorum. Eğer jokey olmasaydım buradaki gençler gibi üniversiteyi okumak isterdim. Ayrıca bu güzel sohbet için de size teşekkür ediyorum.
WORDIM Müzeyyen: Asıl biz size teşekkür ederiz zaman ayırdığınız için. Sağlıkla başarılı koşulara imza atması diliyor, daha çok çok nallar toplatmanızı temenni ediyoruz.
Değerli hemşehrimiz Nurettin Şen’le sohbetimizden sonra, panelde Erciyes Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Tayfur Bekyürek; atçılığın eskiden Kayseri’de özellikle de Pınarbaşı Uzunyayla ‘da önemli olduğu ve kimi bilgilere göre 1940, kimi bilgilere göre 1960’lı yıllarda yapılan “At Güzellik Yarışması” hakkında konuşmaları ilginç ve kayda değerdi. En iyi koşan at değil de en güzel görünen at anlamında yapılan at yarışmasında Çerkeslerin Juri Üyesi olarak prestij sahibi birilerinin olmasına özellikle dikkat ettikleri ve o zamanın ulaşım imkanlarıyla İstanbul’dan emekli elçi ve siyasetçi İnal Batu’nun babası Prof. Dr. Selahattin Batu’yu davet ettikleri ve Batu’ya en güzel atı seçtirdikleri gibi bilgileri verdi.
At Güzellik Yarışması’nda 1.gelen at ve sahibi.
Slayt olarak da gösterilen resimlerde o tarihte Pınarbaşı’ndan çekilen fotoğraflarda Çerkeslerin kılık kıyafetlerinin gayet uyumlu, fötr şapkalar, takım-kravatlı insanlardan oluşan modern bir toplum olduğu anlaşılmaktaydı.. Sayın Bekyürek’e de verdiği bilgiler ve Çerkeslere yönelik güzel duyguları için kendilerine teşekkür ederim.