LAZCA – TÜRKÇE FABLLAR -2. BÖLÜM

Ali İhsan Aksamaz

ÇAKALIN MASALI – MK̆YAPUŞİ MESELİ

Bir zamanlar Ayı ile Kurt Karşılaşmış. Bir süre havadan sudan konuşmuşlar. Onlar konuşurken bir Çakal nefes nefese yanlarına gelmiş:

–Efendicağızlarım, ormanımızda biri geziniyor. Ne var ki öyle bizim buralardaki hiç kimseye benzemiyor. Etine buduna dolgun bir hayvan. Eğer onu avlarsak, nereden bakarsanız, o hayvanın eti ormanımızın bütün hayvanlarına bir ay yeter. Gel gör ki, alnında iki sivri boynuzu var. Boynuzlarını taktı mı, koca bir ağaç bile ot gibi devrilir.

Ayı kızmış:

–Bu ormanda, beni yenecek kim var ki, bu yeni gelen beni yenecek?!

— Efendicağızım, o gerçekten de çok güçlü.  Hoş, sen benden daha iyi bilirsin; güç ancak akılla yenilir. İzin verin, ben önce gideyim. Yeni gelen o hayvanı bir güzel tanıyayım, bir deneyeyim. Sonra nasıl avlayacağımızı size söylerim.

Çakal, böyle söyleyip gitmiş. Sonra da o hayvana yavaş yavaş yaklaşmış.

Çakalın gördüğü meğerse bir Öküzmüş.

Öküz bir köşede otluyormuş. Biraz ötesindeki bir ağacın altında da bir çoban oturuyormuş. Üstelik elinde de bir tüfek varmış.

Çakal, Ayı ile Kurdun bulunduğu yere koşarak gelmiş:

–Efendilerim, o hayvan gerçekten de tam bir hayvan. Ne var ki siz onu şöyle bir vuruşta haklayabilirsiniz. Ben şimdi oraya gideyim. Siz de hemen arkamdan gelip etine buduna dolgun o hayvanı haklayın.

Çakal, Öküzü bekleyen çobana şöyle bir görünüp kaçmaya başlamış. Çoban hemen yerinden fırlayıp  Çakalı kovalamaya başlamış. Çakal, hep o bildiğimiz Çakal! Çoban ne yaptıysa bir türlü Çakalı haklayamamış.

Tam da o sırada Ayı ile Kurt, Öküzün bulunduğu yere gelmişler. Öküzü haklamışlar. Tam da yemeye başlayacaklarmış ki Çoban dönmüş. Ayı ile Kurdu görünce tüfeğini kaldırmış. Her ikisini de vurmuş. Derilerini yüzüp gitmiş. Çakalın istediği de tam buymuş! Gidip diğer Çakalları da çağırmış. Hem Öküzün hem de Ayı ile Kurdun etlerini bir saatin içinde yiyip kaçmışlar. Çoban gelince etlerini bulamamış. Çok kızmış. O kızgınlıkla birkaç Ayıyı daha öldürüp evine dönmüş.

Çakalın masalı işte böyle. Gördüğünüz gibi, bir Çakal tek başına Öküzü, Ayı ile Kurdu aklıyla haklamış. Akıl, kurşundan daha etkili, öyle değil mi?!

 

MK̆YAPUŞİ MESELİ

Arte mtuti do mgeri kok̆ages, mʒika nip̆aamites k̆atuk k̆udel na va gyonǯams şerepeşi. Hem oras şuri dololaperi ar mk̆yapu komoxtu do uǯu hamtepes:

“Efendepe- çkimi,  girma- çkunis ar mintxa gulun, ama hakoni mitiksanis va nugams, na renstey xorʒi ren. Heya dop̆ilat- na, girma- çkuniş xorʒi mç̆k̆omupes ar tutas dubağunan. Ama heşo lasiyei jur k̆ama uçans k̆vas jin- ki, na eluğasen, nca tipistey geykten.”

Mtutik:

“Girma- çkinis ma na mocginasen miti reni ki, moxtimeri mitxanik mocginasya!” do guri komuxtu, ama mk̆yapuk:

“Efendi, heya mtiniti dido menceloni ren. Si xoş kogiçkin, menceli ğnositen na icginen. Ma bida do hemuk̆ala dobiçinoba, dopʒada do ok̆ule çkva muç̆o p̆p̆ilaten, dogiǯumetya”,- tku do igzalu.

İdu do konaxolu. Na žiru, haya t̆u: Xocik mcums, mʒika hekole ncas tude k̆oçi xen do t̆ufeği xes okaçun.

Mk̆yapu t̆aik̆eri mendaxtu mtuti do mgeri na t̆es yerişe do uǯu:

“Xayvani mtiniti xayvani ren! Si, efendi- çkimi, geçamaten dogaylen heya. Ma haǯi bida do ç̆ut̆a çkvatişkule tkvati moxtit do doylit he xorʒi- met̆iya!”, -uǯu do goyktu xoci na t̆u yerişa.

Xoci na çumet̆u k̆oçis kogyavalu du omt̆inus meçu. K̆oçiti yuk̆apu do geç̆işu hamus, ama mk̆yapu xoş mk̆yapu ren! Va aylu mututen.

Hem oras mtuti do mgeri komoxtes xoci na t̆u yerişa. Xoci doyles do oç̆k̆omus gyoç̆k̆amt̆esşi, k̆oçiti goyktu. Mtuti do mgeri žiruşi, eǯazdu t̆ufeği do juriti doylu. T̆k̆ebi kogoǯk̆u do igzalu.

Mk̆yapus na unt̆uti heya t̆u! Ducoxu çkva mk̆yapupes do ar saat̆is doloxe na t̆u xorʒepe oç̆k̆omes do imt̆es. K̆oçi moxtuşi, xorʒi va žiru. Guy na muxtuten idu do a- jur çkva mtuti doylu do igzalu oxoy- muşişa.

Hamk̆ata ren mk̆yapuşi meseli. Na žiromtsteri, ar mk̆yapuk xoci, mtuti do mgeriti ğnosi- muşiten doylu. Ğnosik k̆urşumişen k̆ai iloms.

[Kaynak kitap: Guram K̆art̆ozia, (Kaynak kişi: MemnuneTosunoğli- K̆azancioğli/ Kaydeden: Memet̆ K̆azancioğli, Soxumi, 9. VIII. 1968), “Lazuri T̆ekst̆ebi (-1)”, Gamomʒemloba “Meʒniereba”, Sak. SSR Meʒn. Ak̆ademiis St̆amba, Tbilisi, 1972 (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı ve Lazcadan Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1997)]

İYİ NEDİR? – K̆AYİ MU NOREN?

Kedi, Köpek, Keçi ve Horoz aynı avluda yaşıyormuş.

Akşam olunca ahırın yanında toplanıp konuşuyorlarmış.

Her zaman yalnızca bir konuda çekişiyorlarmış: Bu dünyada en iyi nedir? Bütün meseleleri bu konuymuş.

— Sütten iyi bir şey yok, diyormuş Kedi, -Bir de fare yakalamak!

— Yok! Diye itiraz ediyormuş Köpek, -Hepsinden iyisi kemik!

–Taze ot yemek hepsinden daha iyidir!” Diye meliyormuş Keçi.

–Yalan, yalan konuşuyorsun, -diyormuş Horoz, -Taze buğday taneleri hepsinden iyidir!

Onlar birbirleriyle hep böyle çekişiyorlarmış. Üstelik birbirlerinin sözünü de hiç dinlemiyorlarmış.

K̆AYİ MU NOREN?

Ar avlis skidut̆es K̆at̆u, Coğori, Txa do Mamuli.

Lumcis hentepe ok̆oibğenan bak̆işi yanis do ok̆oiç̆irt̆olaman.

Xvala ar dulyaşeni p̆anda niza ikumt̆es: Dunyas mtelişen k̆ayi mu noren? Haya t̆u hentepeşi

dava.

— Mjaşen k̆ayi mutu va ren, zop̆ont̆u K̆at̆uk, -Mtugişi oç̆oputi k̆ayi ren!

— Var! -Uramt̆u Coğorik, -mtelişen k̆ayi ilepe renan.

— Larde tipis oç̆k̆omu mtelişen k̆ayi ren, -p̆et̆elamt̆u Txak.

— Mʒudi, mʒudi zop̆on, -tkumert̆u Mamulik, -ağani dik̆aş k̆ak̆alepe mtelişen k̆ayi renan.

Haşo niza ikoman hentepek do artikatişi nena var uucaman.

[Kaynak kitap: Ǯitaşi İskenderi, M. Vanişi, S. Koseşi, “Ok̆itxuşeni Supara/ Majurani fila” , Abazistanişi Devletiş gamamşkumale, Sohum, 1937, Gürcistan SSC., SSCB (1937 Latin Alfabesinden 1984 Latin Alfabesine çevriyazı ve Lazcadan Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1997)]

ARSLAN İLE TİLKİ -ARSLANİ DO MELİ

Arslan oldukça yaşlanmış. Artık hiç av yakalayamıyormuş. Avını artık hileyle yakalamayı düşünmüş. İnine girmiş. Bütün ormana da hasta olduğunu duyurmuş.  Hayvanlar birer birer  ziyaretine geliyorlarmış. Ne var ki hiç biri geri dönemiyormuş. Arslan, inine giren hayvanları yakalayıp yiyormuş.

Tilki de Arslanı ziyarete gitmiş. İnin önünde durmuş:

— Nasılsın?

Arslan cevaplamış:

— Kötüyüm. Hem sen niye mağaraya girmiyorsun?

Tilki şöyle karşılık vermiş:

— Mağarana girenlerin ayak izlerini görüyorum. Sana çok kişi gelmiş. Lakin mağaradan çıkan hiç kimsenin ayak izi yok.

ARSLANİ DO MELİ

Arslani dibadu do avepe var aç̆opet̆u. Hemindoras muk dubarace oskedinu moingonu:

Mağaras komeşaxtu do žabuni bore ognapu. Avepek mok̆itxus kogyoç̆k̆es. Ama miti var ok̆onoktinu. Arslanik oç̆opumt̆u do oimxort̆u k̆arta mağaras na amulut̆u avepe.

Meliti mendaxtu, mağaraşi xut̆ulaş ǯoxle kododgitu do arslanis k̆itxoms:

— Muç̆oşi re?

Arslanik tku:

— P̆at̆i bore. Edo muşeni var amulur mağara çkimis?

Melik nena gyukturu:

— Nok̆uçxenite bžiram ki, skanda dido avi mulut̆es, ama na gamulut̆u mitişi nok̆uçxeni va ren.

 

[Kaynak kitap: Ǯitaşi İskenderi, M. Vanişi, S. Koseşi, “Ok̆itxuşeni Supara/ Majurani fila” , Abazistanişi Devletiş gamamşkumale, Sohum, 1937, Gürcistan SSC., SSCB (1937 Latin Alfabesinden 1984 Latin Alfabesine çevriyazı ve Lazcadan Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1997)]

BUNDURİ DO ƷANA- TEMBEL İLE İBİBİK

Bir zamanlar bir Tembel ile bir İbibik varmış. Bir gün Tembeli sıcak basmış:

— Amma da sıcak ha! Derede yüzmek ne iyi!

— İstiyorsan yüz, -demiş İbibik.

Suya girmek Tembelin hoşuna gidiyormuş, ne var ki elbisesini çıkarmak istemiyormuş:

— Ne kolay da ‘yüz’ diyorsun sen öyle!  Ya boğulursam?!

— Otları tutarsan, batmazsın.

— Otları tutunca belki de elim yaralanır.

— Eline eldiven giy!

— Eldiven ıslanır.

— Sonra kurutursun.

— Kuruyunca ya yırtılırsa?!

— Yamarsın.

— Elime iğne batar.

Küçücük bir kuşun kendisine yol yöntem göstermesine Tembel çok fena içerlemiş. İbibiği yakalamak için ileri atılmış. Ne var ki İbibik uçup gitmiş.

BUNDURİ DO ƷANA

Ham dunyas ar Bunduri do ar Ʒana skidut̆esdoren. Bunduris ar fara daçxvapu. Muk zop̆ons:

— Mu çxvapa didi ren! Ğalis onçviru mu k̆ayi şei ren!

— Ginon na inçviri, -uǯu Ʒanak.

Ǯk̆aris amaxtimu Bunduris k̆ayi aǯonen, ama dolokunuş moǯk̆imu hemus var unon.

— İnçviriya! Mu k̆olayi gatkven ama dolobişkvidi na.

— Mt̆k̆as gyak̆ni do var gegalasen.

— Mt̆k̆as gebak̆naşk̆ule beki xe domayaralen.

— Xeşt̆at̆i komidvi.

— Xeşt̆at̆i dişolen.

— Ok̆ule doxomini.

— Doboxomina na, dobruǯun.

— Doburi çkva.

— Lemşi k̆itis memaʒonasen.

Hak̆o ç̆ut̆a k̆inçi hemus na oguramsşeni Bunduris guri komuxtu. Oç̆opinuşeni Ʒanas navrat̆k̆u. Ʒana putxu do igzalu.

[Kaynak kitap: Ǯitaşi İskenderi, M. Vanişi, S. Koseşi, “Ok̆itxuşeni Supara/ Majurani fila” , Abazistanişi Devletiş gamamşkumale, Sohum, 1937, Gürcistan SSC., SSCB (1937 Latin Alfabesinden 1984 Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Lazcadan Türkçeye tercüme: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1997)]

BUNDURİ QVAİ DO K̆AK̆ALİ- TEMBEL KARGA İLE CEVİZ

Karga bir ceviz bulmuş kıyıdaki çakıllıkta,

gagalamış, gagalamış kıramamış ama.

Uçmuş,

gitmiş.

Kızmış da.

Tünemiş yakındaki ağaca:

“İyi olsaydı, kırıp yerdi başkası,

kimse vermezdi bana bu fırsatı.

Helâlim değilmiş,

çetin cevizmiş.”

Bunları izliyormuş yaşlı Karga,

uçup almış o cevizi gagasına.

Yükseklere uçmuş sonra,

bırakıvermiş çakıllığa,

ceviz kırılıvermiş.

Bu gören Tembel Karga seslenmiş:

“Benim o, ihtiyar Karga!

Pay yok sana!”

Şöyle demiş yaşlı Karga:

“Sen kıramadın,

Attın,

şimdi kırıldığını görüyorsun,

‘O benim, bana ver,’ diyorsun,

hakkını kaybettin,

artık o benim helâlim.

Ceviz kırmayı öğrettim sana,

Bir cevizden kıymetli öğrettiğim sana.”

BUNDURİ DO K̆AK̆ALİ

Mzoğaş kvanç̆alapunas

Qvaik k̆ak̆ali kožiru

Mara haǯi muç̆o t̆axas şvela muşi var ažiru.

Žangu, žangu… Var at̆axu,

met̆k̆oçu do mendaputxu,

dişumu, hek mağali ncas

Keputxu do haşope tku:

–K̆ai t̆uk̆on, çkvak kezdimt̆u,

var t̆eren çkimişeni halali

ma mitik var minç̆inamt̆u,

k̆erket̆a t̆eren k̆ak̆ali.

Haya dulyas na oǯk̆en

ar çkva badi qvai koren:

K̆ak̆alişa mextu, kezdu

do jin ʒaşa eǯaputxu,

met̆k̆oçu kvanç̆alapunas

do k̆ak̆ali kok̆ot̆roxu.

Bunduri qvaik, žiruşi, gamucoxu:

–Badi qvai!

He k̆ak̆ali çkimi ren,

si var giğun hemus pai.

Badi qvaikti uǯumers:

–Si var gat̆axi, met̆k̆oçi,

haǯi t̆axeri žirişi,

zop̆on: “Çkimi ren, komomçi”.

Si gondini ha k̆ak̆ali,

haya çkimişeni ren halali

Ma na ot̆axu goguri

K̆ak̆alişen ren paxali.

[Kaynak kitap: Natela Kutelia, Sergi Cikia, Zurab Tandilava, İrak̆li Qipşiže, “Lazuri P̆aramitepe, Sak. SSR. Ak̆ademiis St̆amba, Tbilisi, 1982, (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı ve Lazcadan Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1997)]

K̆OÇİ DO MTUTİ – ADAM İLE AYI

Vaktizamanında bir Adam ile Ayı dost olmuş. Ortaklaşa turp ekip biçmek üzere sözleşmişler.

Adam şöyle demiş:

– Ayı Kardeş, turbun kökü benim, üst tarafı da benim olsun!

O yıl çok iyi turp yetişmiş. Adam, turbun kökünü almış. Ayıya turbun yapraklarını vermiş.

O yıl geçmiş. Sonraki yılın İlkbaharı yaklaşmış. Böylece de ekim zamanı gelip çatmış.

Adam, Ayıyı çağırıp şöyle demiş:

– Ayı Kardeş, yine ortaklaşa ekip biçelim!

Ayı:

– Tamam, ekip biçelim! Ne var ki bu sefer yaprakları senin, kökü benim olsun!

Adam hiç itiraz etmemiş:

– Tabii, Ayı Kardeş! Senin istediğin gibi olsun!

Böylece sözleşmişler.

Mısır tohumlarını ekmişler.

O yıl çok da iyi mısır yetişmiş.

Adam, mısırın tepesini alıp kökünü Ayıya vermiş.

Ayı, Adamın kendisini aldattığını sonunda anlamış.

Ormana çekip gitmiş. Ondan sonra da insanlarla hiç dostluk kurmamış.

K̆OÇİ DO MTUTİ

Ar k̆oçi do Mtuti-k̆ala dost̆i dives do bulek̆i nebra otasuşeni ok̆oitkves.

K̆oçik tku:

– Ma, Mtuti, ciyaki miğut̆as, edo si bulek̆işi dudi!

K̆ayi bulek̆i dirdudoren. K̆oçik kezdu ciyaki, Mtutis komeçu dudepe.

Ǯana golilu. Majurani ǯana komoxtu. Purkina konaxolu. Xaçkura dodgitu.

Ducoxu k̆oçik Mtutis do tkumers:

– Xolo nebra pxaçkat, Mtuti!

– K̆ayi, pxaçkat! Hama haǯi skani dudi t̆as, edo ma ciyaki miğut̆asya, -tku Mtutik.

– Si na ginonsteri t̆asya!

K̆oçik var moivaru do haşote ok̆oitkves.

Lazut̆i doxaçkes. K̆ayi lazut̆i domzgucu.

K̆oçik kezdu dudepe, Mtutis ciyaki anç̆u.

Koxoǯonu Mtutik k̆oçik na mogerdinu, igzalu germaşa do hemuş-k̆ule k̆oçik̆ala dost̆oba var ikoms.

 

[Kaynak kitap: Ǯitaşi İskenderi, M. Vanişi, S. Koseşi, “Ok̆itxuşeni Supara/ Majurani fila” , Abazistanişi Devletiş gamamşkumala, Sohum, 1937, Gürcistan SSC., SSCB (1937 Latin Alfabesinden 1984 Latin Alfabesine çevriyazı ve Lazcadan Türkçeye tercüme: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1997)]

MOXTİ BŽİRAT BİNEXİ- GEL, ÜZÜM ASMASINI BULALIM

Gel, asmayı bulalım, asmamızı kim yemiş,

Gittim, asmayı bulalım, asmamızı keçi yemiş.

Gel, keçiyi bulalım, keçimizi kim yemiş,

gidip keçiyi buldum, keçiyi kurt yemiş.

Kurt keçiyi, keçi asmayı yemiş.

 

Gel kurdu bulalım, kurdu ne yemiş,

Gidip kurdu buldum, kurdu tüfek yemiş.

Tüfek kurdu, kurt keçiyi,

Keçi asmayı yemiş.

 

Gel, tüfeği bulalım, tüfeğimizi ne yemiş,

Gidip tüfeği buldum,  tüfeği pas yemiş.

Pas tüfeği, tüfek kurdu,

kurt keçiyi, keçi asmayı yemiş.

 

Gel pası bulalım, pası ne yemiş,

gittim pası buldum, pası toprak yemiş,

toprak pası, pas tüfeği,

tüfek kurdu, kurt keçiyi,

keçi asmayı yemiş.

 

Gel toprağı bulalım, toprağımızı kim yemiş,

Gidip toprağı buldum, toprağı fare yemiş.

Fare toprağı, toprak pası,

Pas tüfeği, tüfek kurdu,

Kurt keçiyi, keçi asmayı yemiş.

 

Gel fareyi bulalım, faremizi kim yemiş,

Gidip fareyi buldum, fareyi kedi yemiş.

Kedi fareyi, fare toprağı,

toprak pası, pas tüfeği,

tüfek kurdu, kurt keçiyi,

keçi asmayı yemiş …

 

MOXTİ BŽİRAT BİNEXİ

 

Moxti bžirat binexi, mik miç̆k̆omes binexi,

bidi bžirat binexi, ntxak miç̆k̆omes binexi.

Moxti bžirat ntxa, mik miç̆k̆omes ntxa,

mebti bžiri ntxa, mgerik ç̆k̆omu ntxa.

Mgerik ntxa, ntxak binexi oç̆k̆omu.

 

Moxti bžirat mgeri, muk miç̆k̆omes mgeri,

mebti bžiri mgeri, topik ç̆k̆omu mgeri.

Topik mgeri, mgerik ntxa,

ntxak binexi oç̆k̆omu.

 

Moxti bžirat topi, muk miç̆k̆omes topi,

mebti bžiri topi, jangik ç̆k̆omu topi.

Jangik topi, topik mgeri,

mgerik ntxa, ntxak binexi oç̆k̆omu.

 

Moxti bžirat jangi, muk miç̆k̆omes jangi,

mebti bžiri jangi, let̆ak ç̆k̆omu jangi,

let̆ak jangi, jangik topi,

topik mgeri, mgerik ntxa,

ntxak binexi oç̆k̆omu.

 

Moxti bžirat let̆a, mik miç̆k̆omes let̆a,

mebti bžiri let̆a, mtugik ç̆k̆omu let̆a.

Mtugik let̆a, let̆ak jangi,

jangik topi, topik mgeri,

mgerik ntxa, ntxak binexi oç̆k̆omu.

 

Moxti bžirat mtugi, mik miç̆k̆omes mtugi,

mebti bžiri mtugi, k̆atuk ç̆k̆omu mtugi.

K̆at̆uk mtugi, mtugik let̆a,

let̆ak jangi, jangik topi,

topik mgeri, mgerik ntxa,

ntxak binexi oç̆k̆omu …

[Kaynak kitap: Osman T̆amt̆ruli, “Nananena Kausasus – Verlag Freudenstadt, Almanya, 1991/ “Kafkasya’dan Karadeniz’e Lazların Tarihsel Yolculuğu”, Çiviyazıları Yayınevi, İstanbul, 1977 (Lazcadan Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz)]

ǮİǮİLA DO MK̆YAPU- YILAN İLE ÇAKAL

Bir gün Çakal,Yılana rastlamış. Yılan sormuş:

–Çakal Kardeş,  nereye gidiyorsun böyle?

–Köye gidiyorum. Üç gündür tavuk yiyemedim.

Yılan şöyle demiş:

–Beni de yanına al.

Böylece beraber yola koyulmuşlar. Giderlerken giderlerken bir dere yollarını kesmiş.

Yılan:

–Bugün çok yağmur yağdı. Sel de basmış. Ben bu dereyi geçemem.

Çakal:

–Madem öyle, gel boynuma dolan bari! Seni de geçireyim!

Yılan, boynuna dolanmış. Tam karşıya geçiriyorlarken Çakalın boynunu sıkmaya başlamış. Onu yemeyi aklından geçiriyormuş. Çakal önce ne olduğunu pek anlayamamış.

Tam da derenin yarısını geçince Yılan, boynunu daha da sıkmaya başlamış. İşte o zaman Çakal, Yılanın gerçek niyetini anlamış:

–Kulağını ağzıma iyice yanaştır. Sana bir şey diyeceğim. Başka kimse duymasın!

Yılan, başını Çakalın ağzına yanaştırmış. “Bana bir şey söyleyecek” diye bekliyormuş.

Çakal, Yılanın kafasını aniden kapıp kanırtmış.  İşte o zaman Yılan can havliyle Çakalın boynunu bırakıvermiş. Yarı baygın bir hâlde kumların arasına düşmüş. Çakal şöyle demiş:

— Bana samimi dost lâzım. Demin bana neler yapıyordun öyle? Sudan geçemedin. Seni ben geçirdim. Sense beni neredeyse boğuyordun! Benim adım Çakal. Senin gibi ince uzunlar, benim gibi babayiğide bir şey yapabilir mi? Şimdi orada öyle zıbar!

 

ǮİǮİLA DO MK̆YAPU

A’ndğas mk̆yapu Arkabişe moit̆u-şi, Gediğişi nežikala Ǯiǯila konagu, do Ǯiǯilak k̆itxu-ki: “Cuma Mk̆yapu! Si so ulu?”

–Ma Zaimişi oput̆eşe mebulu. Sum ndğa ren Kotume var miç̆k̆omun,– uǯu Mk̆yapuk.

Ǯiǯilak uǯu-ki: “Ma-ti kelemik̆ati”. Haşote kok̆ik̆ates. Dido gza ide-ş-k̆ule Arkabu(r)i ğalis konodgites do hemindros Ǯiǯilak uǯu-ki: “Handğa dido mç̆ima ç̆imu do ğvari kogextudoren do ma var meremalasen”.

Mk̆yapuk uǯu-ki: “Oki heşo ren, moxti do alis kogomak̆ori!”

Ǯiǯila alis kogok̆oru do meonamt̆u-şi, Ǯiǯilak Mk̆yapus uzdu. Mk̆yapuşi oç̆k̆omu guris kodolingonu do Mk̆yapuk ordo var oxoǯonu.

Ğalişi gverdi mek̆ilu-şi, Mk̆yapus uzdu do Mk̆yapuk uǯu-ki: “Uci nuk̆uşa momiği do mt̆k̆obaşa muntxani giǯvare. Ǯiǯilak ti Mk̆yapuşi nuk̆uşa mendiğu do “Muntxani miǯvasen”-ya do çumert̆u. Mk̆yapuk Ǯiǯilas tis nak̆ap̆u do ti noxvat̆u; hemindros Ǯiǯila alis gaǯk̆u do şirimepunas kogointxu. Hemindros Mk̆yapuk  uǯu-ki: “Ma haşo zili nebra minon! Ndğora mupe moğodamt̆i? Ǯk̆aris var meregalu-şi, ma meregoroni do si moşkidamt̆i! Ma Mk̆yapu mcoxons. Skani’steri mç̆ipe do gunže muntxanepes  çkimi’steri baba komoli k̆oçişa mutu daxenen-i? Haǯi hak golinciri!”

[Kaynak kitap: Sergi Jğent̆i, “Ç̆anuri T̆ekst̆ebi/ Arkabuli K̆ilok̆avi”, S S R K̆ Meʒnierebata Ak̆ademiis Sakartvelos Piliali, Ak̆ad N. Maris Sax. Enis, İst̆oriasa da Mat̆er. K̆ult̆uris İnst̆it̆ut̆i, T̆pilisi, 1938, (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Lazcadan Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1999)]