TÜRKİYE’DE BİR KAFKASYA DİLİ: LAZCA

Ali İhsan Aksamaz 

[Ön açıklama: 1993’ün Kasım’ında  “Kültür Dergisi Ogni”yi yayınlamaya başladık. Ancak ne yazık ki dergiyi 6 sayı yayınlayabildik. O zamanlar, yine ne yazık ki, Türkiye’de benden başka Lazca ve Lazlar konusunda meydana çıkıp sürekli makale yazabilen ve yayınlatabilen hiç kimse yoktu. “Ogni Kültür Dergisi”nin 6. sayısından sonra,1996 yılına kadar, Lazca ve Laz Tarihine ilişkin makale ya da çevirilerimi “Yeni Kafkasya”, “Birikim Sosyalist Kültür Dergisi”, “Tarih ve Toplum Dergisi” ile “Alaşara Dergisi”nde yayınlatma imkânım oldu. Bu yayın organlarının o zamanki yöneticilerine müteşekkirim. Aşağıdaki makalemi 1995 yılında yazdım; “Alaşara Dergisi”nde yayınlandı.  Nart Yayıncılığın yöneticisi Kutarba Hayri Ersoy’a biraz daha fazla müteşekkirim çünkü daha sonra yayıncı Özcan Sapan’ın benimle tanışmasına da vesile oldu.

Marr ve İ. Kipşidze’nin Lazcaya ilişkin iki eşsiz eseri (St. Petersburg, 1910, 1911]

Bu makaleyi, internet ve cep telefonunun bulunmadığı, çeşitli kaynak ve kıyas imkânlarının  olmadığı bir zamanda yazmıştım. O zamanlar herkes gibi, benim de bilgisayarım yoktu. Yani hiçbir şey öyle bir tık ötede değildi. Makaleyi yayına yeniden hazırlarken ufak tefek dizgi hataları ile benden kaynaklandığını düşündüğüm bilgi ve yazım hatalarını düzelttim. Makalenin içeriğine uygun yeni görsel malzemeler eklemeyi de uygun gördüm.]

+

Lazca ve Megrelce bazı dilbilimciler tarafından Antik Kolkheti dilinin süreç içinde ayrılmış iki kolu olarak tanımlanır. Lazca, Megrelce, Svanca ve Gürcüce “Güney Kafkasya dil ailesini oluşturur.

Lazcanın konuşulduğu yerler

Lazca, bu dili konuşanların tarihsel olarak birlikte yaşadıkları Rize’nin Pazar, Ardeşen, Fındıklı ve Artvin’in Arhavi ve Hopa ilçelerinde, Acaristan’ın Batumi kenti civarında ve Rusların Kafkasya’da hâkimiyet kurmalarından ve 1877- 78 (93) Osmanlı- Rus Harbi’nden sonra Osmanlı topraklarına göç ederek, günümüzde Türkiye’nin batı bölgelerinde (Adapazarı, Düzce, Bolu, Akçakoca, Yalova vb.) yaşayanlar arasında kullanılır. Ayrıca, Lazların yaşadıkları Abhazya, Rusya Federasyonu’nun çeşitli bölgelerindeki yerleşim birimlerinde ve Romanya’nın Lazu kasabasında Lazca konuşulmaktadır.

Yapılan tahminlere göre; Türkiye’de 250.000 kişi Lazcayı yoğun olarak günlük hayatın her alanında konuşmaktadır.

Osmanlı Yönetiminde Lazcayı Yazılı Dil Haline Getirme Çabaları

Osmanlı Yönetimi sırasında, Lazcayı yazı ve eğitim dili haline getirme konusunda bir takım çalışmalar olmuştur. Ünlü bilim adamı Niko Marr, alan çalışması yapmak için Osmanlı Lazistan’ına gittiğinde tanıştığı Hopalı Faik Efendi’nin, Sultan 2. Abdulhamid döneminde Lazcanın alfabesini oluşturmak için girişimlerde bulunduğunu, bu çabalarından dolayı Faik Efendi’nin tutuklanarak zindana atıldığını ve dökümanlarının ateşe verildiğini anlatır. Ailesi de başka illere sürülür. [M. Vanilişi, A. Tandilava, S. 71]

Sovyetler Birliği Lazları

Sovyetler Birliği (Acaristan ve Abhazya ) Lazları, Sovyet Yönetiminin ilk yıllarında kültürel haklara sahipti. Lazca, 1920’li yıllarda yazılı bir dil haline geldi. Nüfus kayıtlarına kendi etnik kimlikleriyle kaydedildiler. Laz okullarında, Laz çocukları kendi anadillerinde eğitim görmeye başladı. Ders kitaplarının yanı sıra , Lazca tiyatro eserleri de sergilendi., gazete ve dergiler çıkarıldı. Bu süreç içinde Mç̆ita Murunʒxi (Kızıl Yıldız) adlı Lazca gazete yayına başladı.

Ana dili Lazca olan çocuklar için SSCB’de yayınlanan ders kitapları ile ilk Lazca gazete: Mç̆ita Murunʒxi, Sokhumi, 7 Kasım 1929

1937- 38 meşhur Stalinist tutuklama ve sindirme döneminde Lazların bilim adamı, şair ve Lazca okullar direktörü İskender Ǯitaşi katledildi. Laz halkının önderleri baskılara uğradı. Laz halkının kültür özgürlüğü gaddarca engellendi. Lazlar, 1939’dan başlamak üzere nüfus kayıtlarına “Gürcü” olarak geçirildi. 1949’da, Lazlar Batı Gürcistan bölgesinden Kazakistan’a sürüldü. Lazca hiç konuşanı kalmamış bir dilmiş gibi, sadece akademik çalışma düzeyine indirgendi.

Georges Dumézil ve Lazca

[Bu kitaba ilişkin Niyazi Ahmet Banoğlu şunları yazıyor: “… 1925’ten 1931 yılına kadar profesör olarak görev yapan Georges Dumézil… ile 30 sene evvel İstanbul Üniversitesinde tanışmış, Kafkas Dilleri üzerine çalışmıştık. Prof. Marr’dan sonra ilim âlemine sunduğu Kont dö Laz [Contes des Lazes (Laz Masalları)] eseri bu devrenin mahsulü idi…”  (Havadis Gazetesi Muhabiri, 24 VII 1958)]

Fransız dilbilimci Prof. Georges Dumézil, Türkiye’ye gelerek Abazaca, Ubıhça ve Lazca ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Çalışmalarından dolayı, kendisine İstanbul Üniversitesi yıllarında fahri doktor ünvanı verilmiştir. Bugüne kadar Lazların geçmişleri, dilleri ve kökenleri üzerine 2000 sayfadan fazla makale yazılmıştır.

“Fahri Lazoğlu” Alfabesi

1984’de Batı Almanya’da “Fahri Lazoğlu” tarafından uygulamaya konulan yeni Laz Alfabesiyle birçok Lazca makale kültür hayatına kazandırılmıştır.1993 yılında yayın hayatına Türkiye’de başlayan “Ogni Kültür Dergisi” de, bu alfabeyle yazılmış birçok Lazca metine sayfalarında yer verdi.

Lazuri Alboni

A / a– ağani (yeni); ambai (haber); ant̆ama (şeftali); ar (bir); arguni (balta)

B / b– bombula (örümcek); bozo (kız); buli (kiraz); badi (ihtiyar adam); bergi (çapa)

C / c– ca (ağaç); cixa (kale); coğori (köpek); cuma (erkek kardeş); cumu (tuz)

Ç / ç- çala (saman); çxu (kalın); çiçku (taze); çili (evli kadın); çkva (başka)

Ç̆ / ç̆– ç̆anda (düğün); ç̆ereli (renkli); ç̆ima ( yağmur); ç̆uburi (kestane); ç̆umani ( yarın)

D / d– dadali (çiçek); dadi (hala, teyze); daduli (tavuk); didi (büyük); dido (çok)

E / e– ebza (kibrit); eçi (yirmi); eçidoar (yirmibir); eçidovit (otuz); emtumani (yokuş)

F / f– fara (kere), feli (kabak); feluk̆a (kayık); furni (fırın)

G / g– guguli (guguk kuşu); gudeli (meyve sepeti);  guda (tulum); guri (kalp)

Ğ / ğ– ğali (dere); ğeci (domuz); ğoberi (çit); Ğormoti (Tanrı); ğvini (şarap)

H / h– hak (burada); haşo (böyle); ho (evet);  heşo (öyle); haʒ̆i (şimdi)

[x, “mahmur “ kelimesindeki “h” harfine benzer şekilde okunur.]

X / x– xami (bıçak); xaro (hububat çukuru);  xe (el); xinci (köprü); xut (beş)

İ / i– ini (soğuk); ixi (rüzgâr); ik̆inaçxa (Salı günü); iri (her)

J / j– jin (üst); jur (iki); jurşuroni (gebe)

K / k– kapça (hamsi); kart̆ali (mektup);   kra (boynuz); kva (taş);

/ – k̆alati (sırt sepeti); k̆at̆u (kedi); k̆inçi (kuş); k̆oçi( erkek)

L / l– lazut̆i (mısır); limxana (eğrelti otu); lu (lahana); lumci (akşam)

M / m– mamuli (horoz); moni (inci); mosa (ağ); muruʒxi (yıldız)

N / n– nana (anne); nek̆na (kapı); nena (dil); noğa (çarşı); nusa (gelin)

O / o– oxori (ev); okro (altın); ordo (yakın zamanda);  oropa (aşk); otxo (dört)

P / p– parpali (kelebek); pavri (yaprak); puci (inek)

/ – p̆ap̆uli (büyükbaba);p̆arask̆e ( Cuma günü);  p̆ici (ağız)

R / r– ragi (tuzak); rak̆ani (tepe); ruba (boğaz); Rusi (Rus)

S / s– seri (gece); sum (üç); si (sen); so (nerede)

Ş / ş– şara-gza (şose yolu); şilya (bin); şura (koku); şuri (can)

T / t-tamo (yavaş); ti (baş); toli (göz); tuta (ay)

/ – t̆oba (göl); t̆oroci (güvercin); t̆et̆eli (çıplak)

U / u– uba (göğüs); uci (kulak); uça (siyah); uk̆açxe (sonra)

V / v– var (yok); vava (gölge); vit (on); vana (yoksa);

Y/ y-yali (ayna); yeli (açelya); yulva (doğu)

Z / z– zeni (düzlük); zuğa (deniz)

Ž/ ž– žiʒina: (gülme)

Ʒ / ʒ– ʒa (gök); ʒanʒa (ufak sepet); ʒxeni (at)

Ǯ / ʒ̆– ʒ̆ana (yıl); ʒ̆ip̆ili (civciv); ʒ̆ipuri (gürgen)

[Faydalanılan yayın: Parpali, Batı Almanya, 1984]

+

Lazuri Bgara (Lazca Ağıt)

 

“Mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a do so vida, Şazie çkimi-a?

Umurade uça let̆aşa nulurt, Şazie çkimi-a.

K̆urşumiten zoğaşi jin guri gç̆arut̆ui, Şazie çkimi-a?

Mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a do so vida, Şazie çkimi-a?

Andğa- ç̆umen ç̆anda skanis na meşvent̆i, vargaça’arui, Şazie çkimi-a?

Çkva ok̆rebules tentenepe skani var şvarei , Şazie çkimi-a?

Nusalik̆obas var nuç̆işi do k̆olok̆obos meç̆k̆idii, Şazie çkimi-a?

Mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a, mu p̆a do so gomduna, Şazie çkimi-a?

Bişkvidai, gomdunai, ti dobik̆vilai, Şazie çkimi-a?

Ne yapayım,… ne yapayım, nereye gideyim, Şaziyeciğim?

Muradını almadan kara toprağa gittin, Şaziyeciğim.

Kurşunla deniz üstünde ölmek kaderin miydi, Şaziyeceğim?

Ne yapayım… ne yapayım, nereye gideyim, Şaziyeciğim?

Bugün, yarın düğününü beklerdi kaderin değil miydi, Şaziyeciğim?

Artık ocağın başında o dantelleri öremeyecek misin, Şaziyeciğim?

Gelinliğe yetişemedin, gençliğini görmedin, Şaziyeceğim.

Ne yapayım… ne yapayım, nerede kaybolayım, Şaziyeciğim?

Boğulayım mı, kaybolayım mı, kendimi öldüreyim mi, Şaziyeciğim?”

Kaynaklar: Ali İhsan Aksamaz/ Faik Ateş, “Lazca ve Megrelce Arasındaki İlişki”, ‘Ogni Kültür Dergisi’,  Sayı 1, Kasım 1993, İstanbul; Ali İhsan Aksamaz, “Dillerimiz Yaşamalı”, Yeni Kafkasya Gazetesi, Sayı 27/ 28, Aralık, İstanbul, 1994; Ali İhsan Aksamaz, “Kafkasya Kültür Kökenli Bir Topluluk: Lazlar”, Birikim Sosyalist KültürDergisi, Sayı 71/ 72, Mart/ Nisan 1995;Ali İhsan Aksamaz, “Ogni Kültür Dergisi (Anı-1)”, circassiancenter.com.tr, 15. XI. 2015; Arnold Çikobava, “Çanur- Megrul- Kartuli Şedarebiti Leksikoni ( Lazca- Megrelce- Gürcüce Karşılaştırmalı Sözlük)”, Tbilisi, Akademia,1938; B. G. Hewitt, “Language, Nationalism and the West’s Response, SSEE’ 75th Anniversary Conference, December 1990; B. Geiger, T. Halasi- Kun, A. H. Kuipers, K. L. Menges, “Peoples And Languages of the Caucasus, Colombia University, Mouton/ Co.,’S- Gravenhage, 1959; Georges Dumézil, “Documents Anatoliens, IV Reecits Lazes En Dialecte D’Arhavi (Parler De Şenköy) Paris, Presses Universitaires De France, 1967; Muhammed Vanilişi, Ali Tandilava, (Çev.: Hayri Hayrioğlu), “Lazlar’ın Tarihi”, Ant Yayınları, İstanbul, 1992; Niko Maar, “Grammatika Çanskago Lazyka”, Akademija, S. Petersburg, 1910; Osman T̆amt̆ruli, “ Nananena/  Lazca Ders Kitabı”,  Kaukasus- Verlag, Freudenstadt, Almanya, 1991;  Peacok, (çev.: Ali İhsan Aksamaz), “ Karşılaştırmalı Kafkas Dilleri (Gürcüce, Megrelce, Lazca, Svanca, Abhazca) Sözlüğü”, Alaşara Dergisi, Sayı 4, Temmuz, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995; Ralp D. Anderson, “A Grammar of Laz ( A Dissertation)”, Austin, Texas,  University Microfilms, Inc., Ann Arbor, Michagan, 1963.

[Kaynak: Ali İhsan Aksamaz, “Türkiye’de Bir Kafkasya Dili: Lazca”, Alaşara Dergisi, Sayı 7- 8/ Ekim- Kasım, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995]

[Alaşara Dergisi/ Lazlara ilişkin önerilen okumalar: Ali İhsan Aksamaz, “Türkiye’de Bir Kafkasya Dili: Lazca”, Alaşara Dergisi, Sayı 7- 8/ Ekim- Kasım, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995; Ali İhsan Aksamaz, “Kafkasya’dan Anadolu’ya Lazlar”, Alaşara Dergisi, Sayı 11, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1996; Ali İhsan Aksamaz, “Black Sea”, Alaşara Dergisi, Sayı 12, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1997; Cemil Kantoğlu: “Ahmet Kırım’a Katılmıyorum”, Alaşara Dergisi, Sayı 5-6, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995; Joakim Enwall, (Çeviren: Ali İhsan Aksamaz), “Megrellerin Sesi: Kazakişi Gazeti”, Alaşara Dergisi, Sayı 9- 10, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995; “Lazlar” Çıktı”, Alaşara Dergisi, Sayı 12, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1997; Nugzar Zhodzhua, (Çeviren: Ali İhsan Aksamaz), “Ben Bir Megrel’im”, Alaşara Dergisi, Sayı 5-6, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995; “Ogni Sustu Mu?”, Alaşara Dergisi, Sayı 3, Temmuz, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995; Peacok/ Robert N. Cust, (Çeviren: Ali İhsan Aksamaz), “Peacock’un Karşılaştırmalı Kafkas Dilleri Sözlüğü”(“Original vocabularies of five West Caucasian Languages”, Journal of the Royal Asiatic Society, 1887) Alaşara Dergisi, Sayı 4, Temmuz, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1995]