LEMAN DERGİSİ OLAYI

Nart Akhoumsatch

Leman dergisine yapılan barbarca saldırı, masum bir saldırı olmayıp çok daha derin amaçlar taşıyan organize bir saldırı gibi görünüyor…

Derginin basımını İhlas Holding matbaası yapıyor, dağıtımını da Turkuaz firması…
Her ikisi de iktidara yakın kuruluşlardır…
Siyasi nitelikli olaylar asla tesadüfi değildir…

Bu tip mizah içerikli karikatürler hangi amaçla yayımlanırsa yayımlansın, demokratik toplumlarda saygıyla karşılanır…
İfade ve basın özgürlüğü çerçevesinde düşünülür, olumsuz hiçbir tepki gösterilmez…

Fakat Türkiye gibi geri kalmış ülkelerde, kişilerin kendilerine özgü bir fikri olmadığından, provokatörlerin yönlendirmesiyle bilinçsizce kolektif tepkiler gösterirler…

Milyonlarca insanın yoksulluk içinde yaşaması, yapılan rutin zamlar, orman yangınları, değerli madenleri çıkarma amacıyla doğanın vahşice yok edilmesi, özel mülkiyetlere el konulması, yapılan hukuksuzluklar, halkta oluşan güvensizlik ortamı ve umutsuzluk, iktidar için kaygı verici bulunuyor ve sona doğru gittiklerini görüyorlar…

Kurmuş oldukları otoriter rejime en ufak bir eleştiriyi bile tahammül edemiyorlar ve tehdit olarak algılıyorlar…

Böyle durumlarda gündem değişikliği düşünülür…
Halk kutuplaştırılır, aynı dert ve kaderi paylaşan insanların birlikte hareket etmesi engellenir…
Halkın bir kesimini, geri kalanına düşman etmek için dini değerler istismar edilir…
Çünkü taraftarları çok cahil ve kolayca manipüle edilebilir niteliktedir…
Böylece patlamaya hazır, birikmiş olan halkın öfkesinin kendilerine yönelme ihtimalini her defasında ortadan kaldırmış olurlar…

Bu boyutta barbarca bir saldırı, Leman dergisi üzerinden aslında bütün muhaliflere bir gözdağı verilmesi istenmesindendir…

Göstericiler tarafından atılan slogan ve konuşmalara baktığımızda bunu açıkça görürüz…
Konuşmacıların kin ve nefret içerikli ifadeleri, dergiyle sınırlı kalmayıp daha geniş kitleleri hedef alan bir tehditti ve bir meydan okumaydı…

Dinci bir derneğin il başkanı Alper Kaan Aykut,
“Ya biz gideceğiz, ya onlar (Demokratlar, Kemalistler, sol kesim vs.)…
Ya onlar ölecek, ya biz…
Biz can vermeye de, can almaya da hazırız.”
diye dergi bürosunun önünde toplanan gerici-dinci gruba seslenmişti…
Bunların ideologu ve doğal lideri Salih İzzet Erdiş, Erdoğan’ın gençlikte arkadaşıydı…
Zaman zaman hâlâ görüştükleri söyleniyor…

Bu tipler, dini hassas vatandaşlar olmayıp, gerektiğinde istihbarat servisleri tarafından dinleri hassaslaştırılan, kullanılmaya müsait bir tür aparatlardır…

Gerçekten dini konularda hassas olsalardı;
AKP milletvekili Egemen Bağış, Kur’an ayetleriyle “Bakara-makara” deyip dalga geçerken niye hassasiyetlerini görmedik…
AKP milletvekili Hüseyin Şahin’in “Erdoğan’a dokunmak bile inanın bence ibadettir” dediğinde ve yine AKP’li diğer bir milletvekili Fevai Arslan’ın “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider” tanımlamasını yaparken neredeydi bu dini hassas (!) vatandaşlar?

Saymakla bitmeyecek daha neler yapılmadı ki…
Kur’an’ı pasta yapıp yemekten tutun da, AKP’ye oy verenlerin cennete gideceklerine kadar…

Din adı altında hırsızlık yapmak, yalan söylemek, rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma gibi yapılan bütün uygulamalar, gündelik yaşamın adeta bir parçası hâline gelmiştir…

Bütün bu ahlaksızlıklar din kisvesi altında yapılırken ve inandıklarını iddia ettikleri dinleri, AKP iktidarı tarafından bu kadar yozlaştırılırken neden bu dinci kesimden hiçbir rahatsızlık göstergesi olmuyor ve tepki gösterilmiyor acaba?

Sonuç olarak, Leman dergisine yapılan dinci faşist saldırı, aslında bazılarının dediği gibi din hassasiyeti falan olmayıp, bir proje kapsamında yapılan provokasyondur…

Leman dergisi çalışanlarına ve emekçilerine yapılan polis şiddetini ve tutuklamaları kınıyorum…
En kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmaları umuduyla…