İSRAİL – FİLİSTİN

Nart Akhoumsatch

İsrail’in dış siyaseti her zaman eleştiriye açıktır…

Ama Ortadoğu coğrafyasında demokrasiyle yönetilen tek ülke olduğunu kim inkâr edebilir?

Yahudi halkı, 3 bin yıllık tarihleriyle o coğrafyanın kadim halkıdır.

Kral Süleyman (peygamber) zamanında inşa edilen Süleyman Mabedi, en eski ve en önemli tarihi-dini eserdir.

Müslümanlar tarafından Kudüs’ün kutsallığı ise, ilk kıble oluşu ve de Muhammed peygamberin “Miraç” olayının burada gerçekleştiğine inanılmasıdır.
Orada hiçbir Müslüman yokken, uzaktan (Mekke’den) kutsallık atfedilmiş bir hadise…

Sonraları, 2. Halife Ömer zamanında Kudüs işgal edilip, Süleyman Mabedi’nin karşısına Kubbetü’s-Sahra adında bir cami inşa edilmesiyle somut kutsallık da kazanmış oldu. Yahudi halkının toprakları gasp edilerek…

Ondan sonraki süreçlerde de Haçlılar ve Osmanlıların işgalleri sürdü ve zaman zaman Kudüs’ün hâkimiyeti el değiştirdi.

Günümüzde ise, Filistin ve Yahudiler arasındaki bu sorun her ne kadar dini bir çatışma niteliğinde görünse de, aslında bölge ülkeleri tarafından politik rant ve çıkar amaçlı kullanılmaktadır.

Ne İsrail ne de İslam ülkeleri bu sorunu çözmek istiyorlar. İsrail, bu tehlikeye dikkat çekerek Batılı devletlerden finansal ve askerî destek almakta.

İslam ülkeleri ise; iç siyasetlerinde yoksulluk çeken, sömürülen ve özgürlükten yoksun halkın birikmiş olan kin ve öfkesini “Filistinli Müslüman kardeşlerimiz!” hikayeleriyle dikkatleri bu yöne çekip, hedef saptırıp gazını alıyorlar.

İsrail’in bazı haksız uygulamaları olabilir, buna karşı durulmalı. Ama Filistinliler de gerçekten yardıma layık bir millet mi? Çoğunluğu hain karakterlidir ve dostluklarına asla güvenilmez…

Halid Meşal (Hamas’ın askerî kanat sorumlusu) denen alçak, yıllardır Suriye’nin korumasında politik mücadelesini hiçbir kısıtlama görmeden sürdürdü.

Saygı gördü ve faaliyetlerine destek verildi, Suriye yönetimi tarafından.

Ama sonuç; Suriye’ye emperyalist askerî saldırılar başlar başlamaz, Suriye karşıtı cephede ilk yer alan bu alçaklar oldu.

Aldıkları Sünnî dini eğitim ve inanç, bunların (Sünnî’lerin) asla güvenilmez bir topluluk olduğunun iyi bir nedenidir.

Erdoğan’ın yalanlarını kabul etti, çünkü Sünniydi.

Ama Beşar Esad’ın 10 yıllarca yardımını hiçe saydı, çünkü Aleviydi, insandı, Ehl-i Beyt’ti…

Bunlar böyle karaktersizler işte.

Yüz binlerce Alevi, Kürt ve Hristiyan halkların vahşice katledilmesinde başrol oynadılar…

İsrail haklı olarak, yanı başında sürekli halkını tehdit edecek, başka din ve kültürden olan insanlarla barış içinde yaşamayı içselleştirememiş bağımsız terörist bir Filistin devletinin varlığını istemez haliyle…

Kendisi gibi inanmayana ve düşünmeyene düşman gören bir zihniyet, tedavi gerektiren hastalıklı bir zihniyettir.

Her iki tarafın entegristleri o coğrafyanın sorunudurlar.

Filistinli dinciler ne kadar insanlık için tehlikeliyse, Yahudi dinciler de bir o kadar tehlikelidir…

Mantık aynı, farklı versiyonlarda olsalar da…

Ama buna karşın, insanlığın ortak değerleri noktasında görüşleri kesişen bir Yahudi demokrat aydın ile yine demokrat aydın bir Filistinli Arap arasında hiçbir fark yoktur…

Onlar, farklı din ve kültür versiyonuna rağmen hoşgörü, saygı ve sevgi ortamı içinde kardeş gibi barış içinde, özgürce yaşama taraftarıdırlar. İşte bu güzel insanların sayılarının ve etkilerinin artmasıyla, bölge ülkelerinin ve bu çatışmalı ortamdan nemalanan kötülerin emelleri de boşa çıkacaktır…

O bölgeye barış ancak böyle güzel insanların hâkim ve güçlü olmalarıyla, iki toplumlu kalıcı bir barış sağlanabilecektir.