Ali Barut
Emel Dergisi, Mart-Nisan 1998, Sayı: 225
Doğu’da Apşeron yarımadasından başlayıp, Kuzey-Batı istikametinde Taman yarımadasında son bulan yaklaşık 14 bin 401 km. uzunluğundaki Kafkas sıradağları, Kafkasya’yı kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayırır. Bin 440 km. (1) uzunluğundaki bu mesafe sıradağların uzantı ve etekleri ile değerlendirildiğinde ortaya çıkan rakamdır. Asıl büyük yükseltiye sahip sıradağlar bin km. uzunluğunda olup, bünyesinde karların eksik olmadığı yedi adet 5 bin metreyi aşan zirveleri bulundurmaktadır.
Kafkasların yüksek dağ vadileri ve verimli nehir yatakları dünyanın en eski sürekli yerleşik topluluklarını barındırmıştır. (2) Kafkasya’nın Hazar denizi ile Karadeniz arasında bir köprü vazifesi görmesi, tarihte güney ile kuzey arasında kavimler için önemli bir geçit arzetmesi ve dağlık yapısı nedeniyle korunmaya elverişli olmasından dolayı bölgeye başka unsurlar da yerleşmiştir.
Kafkasya’nın etnik ve linguistik yapısının zenginliğinden dolayı bölgeye “diller dağı”, “binbir kimlikli topraklar” gibi isimler de verilmiştir. Muhtelif kaynaklarda Kafkasya’da yetmiş, yüz hatta üç yüze yakın dil konuşulduğu belirtilmektedir. Keza Romalıların bölgedeki ticari faaliyetlerini 130 tercümanla yürüttükleri de ifade edilmektedir. Birbirini tutmayan bu rakamlarla birlikte, Kafkasya üzerine ciddi araştırmalarda bulunmuş bilim adamlarının verdikleri sayı kırkın altına düşmemiştir. Bununla birlikte, etnik yapı ve dil bakımından Kafkasya coğrafyasının bütünü itibarıyla tarihin her devresinde daima bu çok farklı yapının görüldüğünü söylemenin doğru olmayacağını hatırlatmakta yarar vardır. (*)
Kafkasya’da, Azeriler, Karaçaylar, Malkarlar (Balkar) Kumuklar, Nogaylar gibi Türk topluluklarının yanı sıra Çerkes, Abaza, Lezgi, Çeçen gibi Müslüman halklarla birlikte Gürcü, Ermeni, Svan, Oset gibi Hıristiyan bir çok kavim yaşamaktadır. XVIII. yüzyılın son çeyreğinde; Lezgiler, Avarlar, Kumuklar, Gazi Kumuklar, Çeçenler, Çerkesler, Abazalar, Nogaylar, Karaçaylar, Malkarlar ve Osetlerin bir kısmı Kuzey Kafkasya’da meskûn idiler. (3) Kuzey-Batı Kafkasya diğer bir tabirle Çerkesistan, batıda Karadeniz sahili, güneyde Gürcistan, Kuzey kesimi Kuban nehri ile sınır olup doğu kesimi Terek nehrinin baş mecrasında Çeçenistan’la sınır teşkil eden bölgedir. (4) Bu bölgede Çerkesler, Çerkeslerin güneyinde Karaçaylar, Malkarlar ve Abazalar yer almaktadır. Çerkezlerin Kuzey kesimindeki Kuban boylarında ise çalışmamızın da konusunu teşkil eden 1782 yılında bölgeye yerleşen Nogaylar yer almaktadır. (**)
“Nogay” adı bir şahıs ismi olup, bu kişi 1270-1299 yıllarında Altın Orda’da büyük bir nüfuz kazanmış olan bir emir idi. İşte ona tabi il ve uruğlara “Nogay” adı verilmiştir. Bu uruğlar XV. yüzyılın ortalarında aşağı İdil ve Yayık sahasında göç etmekte olup, kendi mirzalarının, beylerinin idaresi altında idiler. Nogay uruğlarından yedisi (Şırın, Arın, Kıpçak, Argın, Alçın, Katay ve Mangıt) “Yedisan” adıyla biliniyordu. Bunlardan başta Şırın olmak üzere ilk dördü Kırım tarafına gitmişti; kalanlar ise bir müddet aşağı İdil boyunda göç etmişler ve bunlardan “Mangıt” uruğunun ismi “Nogay” adı gibi kullanılır olmuştu. (5) 1577-78 yıllarında aşağı İdil ve Yayık boylarında hüküm süren Nogaylar arasında süren kıtlık ve açlık nedeniyle Kırım tarafına gitmeye başladılar. Kırım Hanı Devlet Geray Han’ın (1551-1577) Azak ve Kuban boylarında göç edebilecekleri bir saha tahsis ettiği bu unsurlara “Kiçi (Küçük) Nogay Ulusu” dendi. İdil nehrinin doğu kısmında kalan ve daha büyük bir kalabalık teşkil eden Nogay uruğlarına ise “Uluğ (Büyük) Nogay Ulusu” dendi. (6)
1768-74 Osmanlı-Rus savaşında Yedisan ve Bucak Nogayları Rus Generali ile yaptıkları bir dostluk antlaşmasıyla (1770) Ruslara karşı savaşmama kararı alıp Osmanlı ordularını yağmalayarak (7) Osmanlı’ya ihanet ettiler. Ruslar, dört Nogay uruğunu Kuban boyuna naklederek “Geraylardan yani Kırım Hanları sülalesinden bir sultanı başlarına getirmek için harekete geçtiler. Dnyester (Buğ), Dnyeper (Özü) nehirlerini geçip Azak’ı dolaşan bu dört uruğ Kuban boylarına (kuzeyine) yerleştirildi. (8)
Kuban nehrinin kuzey kesimine yerleşen Nogaylar Anapa muhafızı Ferah Ali Paşa’ya (***) (1781-1784) Çerkesistan’a yerleşmek istediklerini, aksi takdirde Dağıstan üzerinden Maveraünnehir veya Türkistan’a gideceklerini bildirdiler. (9) Gelen Nogaylar ihtiyar ve çocukların dışındaki nüfuslarının
40 bin olduğunu, kendilerine yerleşecekleri arazi tahsis edilirse aşar-ı şeriyyeyi vereceklerini, Padişah’a dost olmakla birlikte Ferah Ali Paşa’nın direktifleri doğrultusunda hareket edeceklerini bildirdiler. (10)
Ferah Ali Paşa mahiyetindeki ileri gelenlerle durumu müzakere ettikden sonra, Nogayların hem Ruslarla, hem de Çerkeslerle husûmetleri olduğundan, Nogayların Ruslar ile Çerkeslerin arasına iskan edilmesi halinde, gerektiğinde her iki tarafa karşı kullanılabileceği düşüncesiyle yerleşmelerine müspet cevap verdi. Diğer taraftan Ruslar antlaşmayı bozup saldırıya geçecek olurlarsa, Nogaylar sınırda olacaklarından, Ruslara karşı bir sed ve onlara yönelik askeri hareketlerde kullanılabilecekleri fikrini de gözardı etmedi. Ayrıca Çerkeslerin yevmiye ile çalışmak adetleri olmadığından ve bu tür işlerde gurur göstermelerinden dolayı, gerekli olan içgücünü karşılayabilme maksadı da Ferah Ali Paşa’nın müspet cevabında etkili olan bir diğer faktör idi. (11)
Ferah Ali Paşa’nın askeri ve ekonomik gayelerle Çerkesistan’ın Kuban boylarına yerleşmelerine izin verdiği Nogaylar’ın 10 bin kadarını “Kabartay”ın karşısında “Abzeh” ve “Besniy” bölgesinin arasına yerleştirdi. Bunlar için Ali Ağa mütesellim olarak görevlendirilmiş olup onun emir ve direktifleri doğrultusunda hareket etmeleri kararlaştırıldı. (12)
Nogaylardan bir diğer 10 bin kadarı “Kemirguvey” kabilesinin yanına, 10 bin kadarı Hatukuay bölgesine, geri kalan 10 bin kadarı da Anapa limanına yakın bir mahalle yerleştirilmiştir. (13)
Osmanlı Devleti, 1829 Edirne Antlaşması ile Kafkasya ile hiç bir alakasının kalmadığını resmen kabul etmek durumunda kalmıştı. Fakat Kafkasların kuzeyinde Dağıstan, Çeçenistan ve Çerkesistan’da Ruslara karşı mücadele devam etmiştir. Şeyh Şamil’in 1859 yılında teslim olmasıyla Dağıstan ve Çeçenistan’da mücadelenin sona ermesine rağmen, Çerkesistan’da savaş 1864 yılına kadar sürmüştür. Sonrasında, Dağıstan ve Çeçenistan’da kısmen, Çerkesistan’da ise Karadeniz sahilinin tamamı olmakla birlikte nüfusun % 90’ına yakını Ruslar tarafından bölgeden sürülmüştür. Bu göç Osmanlı Devleti topraklarına yapılmıştır. Nogaylar da Çerkeslerle birlikte göç ettirilmişlerdir. Göç eden bu nüfusun devam edegelen kuşakları günümüzde Türkiye ve Osmanlı Devleti’nden ayrılan Orta Doğu ülkelerinde yaşantılarını sürdürmektedirler.
Günümüz Kafkasya’sında Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay-Çerkes Muhtar Cumhuriyeti’nde Nogayların nüfusu % 3 oranındadır. Bütün Kuzey Kafkasya’daki nüfus oranları ise % 0,5’dir.14 (Rakamlar 1989 yılına aittir).
DİPNOTLAR
1) Bedri Habiçoğlu, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler (İstanbul, 1993), s. 21.
2 Paul B.Henze, Kafkasya’da Ateş ve Kılıç 19. Yüzyılda Kuzey Kafkasya Dağ Köylülerinin Direnişi, Tercüme: Akın Kösetorun (Ankara, 1985), s. 2.
3) Ali Barut, “Kuzey Kafkaslara Rus ilerleyişi karşısında Anapa Muhafızı Ferah Ali Paşa’nın Askeri ve Siyasi Faaliyetleri (1781-1784)”, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 1997, s. 27.
4) Mirza Bala, “Çerkesler”, İslam Ansiklopedisi, Cilt: III, s. 376.
5) Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz’in Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, 2. Baskı (Ankara, 1992), s. 203.
6) Aynı eser, s. 382.
7) Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, Cilt: II (İstanbul, 1994), s. 724; Mehmet Haşim Efendi, ‘Fi Ahval-i Anapa ve Çerkes”, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Hazine 1564, 20-a.
8) Kurat, aynı eser, 287.
9) Mehmed Haşim Efendi, aynı eser, 20-a. Mehmed Haşim Efendi, Ferah Ali Paşa’nın Anapa muhafızlığı görevi süresince onun (1781-1784) katipliğini yapmıştır. Mehmed Haşim Efendi “Fi Ahval-i Anapa ve Çerkes” adlı eserinde Çerkezistan’a yerleşen Nogayların katliama uğradıklarından bahsetmemektedir. Baddeley ise, Rus Generali Suvorov’un binlerce Nogay’ı Azak Denizi kenarındaki “Yeisk”de toplayarak, son Kırım Han’ı ?ahin Geray’ın (ilk hanlığı 1777-1782’de, ikinci hanlığı 1783’de) Kırım Hanlığı’ndan II. Yekaterina adına feragat ettiğine dair fermanını okuduğunu, sonrasında Nogayları acımasız bir soykırıma tabi tuttuğunu (1783), sağ kalanların bir kısmının Çerkeslerin arasına yerleştiğini ifade etmektedir (John F.Baddeley, Rusya’nın Kafkasya’yı İstilası ve ?eyh ?amil, Tercüme: Sedat Özden (İstanbul, 1989), s. 18). Keza Feridun Emecen de 1782 yılında, Yekaterina’nın beyannamesi ve arkasından 30.000 Kırım Tatarının katliamından bahsetmektedir. (Feridun M.Emecen, “Son Kırım Hanı ?ahin Giray’ın İdamı Mes’elesi ve Buna Dair Vesikalar”, Tarih Dergisi, no.: 34 (İstanbul, 1984), s. 316). Diğer taraftan, Kurat da Nogayların Rus kuvvetleri tarafından 1777 yılında “Yeynis”de müthiş bir katliama uğratıldıklarını ifade etmektedir (Kurat, aynı eser, s. 289. Burada Kurat’ın verdiği tarih hatalı olmalıdır. Ayrıca Baddeley’in katliamın işlendiği şehir olarak zikrettiği “Yeisk” ile Kurat’daki “Yeynis” şehri aynı olmalıdır). 1782 yılında Kırım Hanlığı’nı fiilen işgal eden Ruslar’ın Nogayları katliama uğrattıkları kuşkuya mahal bırakmayacak bir gerçektir. Bu durumda katliama uğrayan Nogaylar, XVI. yüzyılda Devlet Geray tarafından Azak’ın doğusuna ve Kuban boylarına yerleştirilen “Küçük Nogay Ulusu” olmalıdır. 1770 yılında Kuban boylarına gelen ve 1782 yılında Ferah Ali Paşa’dan yerleşme talebinde bulunan Nogay uruğlarının yukarıda değinildiği gibi Ruslara yardım ve Osmanlı ordularını yağma ettiklerinden dolayı ilk etapta hedef alınmamış olabilirler. Bu son değerlendirmemize göre, Baddeley’in katliama uğramış Nogayların bir kısmının Çerkesler arasına yerleştiği şeklindeki kanaati hatalı olmalıdır.
10) Mehmet Haşim Efendi, aynı eser, 20-a.
11) Aynı yerde.
12) Aynı yerde.
13) Aynı yerde. Kabartay, Besniy, Abzek, Kemirguvey Hatukay ile birlikte Japsığ, Jane, Ubuh, Bjedug, Mokhoş başlıca Çerkes kabileleridirler. Burada şu hususu da hatırlatmakta fayda vardır ki, Nogayların yerleşmesinden sonra Ruslar zaman zaman sınır olan Kuban nehrini geçerek düzenledikleri saldırılarda yağma, talan ve katliamda bulunmuşlardır (BOA, HH, nr. 1282/b, 1197 tarihli mektup; BOA, HH, nr. 1292, 1198 tarihli tahrirat).
14) Erol Karayel, “Kafkasya’daki Etnik Sorunların Mahiyet ve Çözüm Yolu”, Bülten, no.: 3 (İstanbul, Kış 1998), ss. 10-11.
(*) Özellikle Kuzey Kafkasya’nın Dağıstan bölgesi etnik ve dil bakımından farklılığın yoğun olduğu bölgedir. Çerkezistan olarak tabir edilen Kuzey-Batı Kafkasya, Dağıstan’a nazaran tamamen tezat bir durum arzetmektedir. Terek nehrinin baş mecrasında Çeçenistan’ın batısından, Taman yarımadasına kadar takriben 700 km.’ye yaklaşan bu bölgede aynı dili konuşan ve dillerinde kendilerine “Adige” diyen Kafkasya’nın otokton halklarından olan Çerkesler yaşamakta idiler. Bu mesafe aynı zamanda Kafkasya’nın geneli için aynı dili konuşan bir millete mensup insanların yaşadığı en uzun bir coğrafya anlamına gelmekte idi. 1864 yılındaki zorunlu göçe kadar Çerkezistan bu özelliğini korumuştur.
(**) Yerleşen bu nüfus bölgedeki nüfus dengelerini önemli ölçüde değiştirebilecek bir oranda olmamıştır. Yanlış bir anlamaya meydan vermemek için, günümüzde Dağıstan’ın kuzeyinde yer alan Nogayların çalışmamızın konusuna dahil edilmediğini burada hatırlatmamız gerekir.
(***) Ferah Ali Paşa Çerkezistan’ın batısında Karadeniz sahilinde yer alan Soğucak kalesine 1781 yılında gönderilmiştir (Bilahare daha kuzeydeki Anapa kalesini imar ederek görevini orada yürütmüştür.). Gönderiliş sebebi, Çerkes kabilelerini kazanmak, kaleler inşa ederek Ruslara karşı savunma tedbirleri almak ve muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşında Ruslara karşı ortak bir cephe oluşturmak idi. Ayrıca 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması gereği Kuban nehri hukukan Osmanlı-Rus sınırını teşkil ettiğinden sulh döneminde barışın bozulmaması için Çerkeslerin Ruslara karşı yaptıkları akın ve saldırıları önlemek de görevleri arasında idi.