ŞAİR KUYEKO ŞIHAMBIY’IN 50. DOĞUM YILDÖNÜMÜ ARDINDAN

MAMIRIKO Nuriyet
Adige Mak Gazetesi, Ocak 2013
Çeviri:
AÇUMIJ Hilmi

Bu dünyaya, yaşamında başından geçecek olanları bilen bir kişi dahi gelmedi. Fakat ufak büyük herkes hayatında kendisine bir yol seçerek umut dolu yaşıyor. Aklı başına gelenler yaşamda izleyecekleri yolu kendi kendilerine seçiyorlar, düşlerinin dahi ayrımında olmayan bir çocuk nasıl şiir yazmayı seçer?  Nasıl düşünceyi güç edinir?  Nasıl umutlarının çizdiği yolu bulur, burada, doğruluk üzerine yol almaya başlar?

Böylesi düşünce dalgalanmalarına kapılıyorum bir bahar ayında, Nisan’da doğan KUYEKO Şıhambıy aklıma geldiğinde. Bir yandan yazdığı satırlarla bu delikanlının ne bir eksiği ne de bir fazlası olmadan davranışları, düşünce şekli, hal ve tavırlarına vakıfmışım gibi hissediyor diğer yöndense Yecerıkuay’ın yetiştirdiği şaiirin sadece Adigey’in değil Kuzey Kafkasya milletlerinin edebiyatında da yeni bir umut olduğunu göstermeyi arzuluyorum.

KUYEKO Şıhambıy çok erken, 12 yaşındayken yazmaya başladı. Şiirinin tınısı, düşünceleri çoktandır yerli yerini bulmuş bir yazar. Sabırlı, insancıl hiç kimse ile karıştırılmayacak bir berrak şiir. Şair bıkkınlık bilmeyen bir yolcu  iki gözün gördüğünden daha fazlasını tartan bir gönül. Güzelliğe, iyiliğe vakıf olarak yolunu seçiyor, yaşamı adeta işliyor, hayatın dar yarlarında cana sahip olduğunu betimleyerek zorluklara teslim olmadan doğruluğun izinde ilerliyor. Dilini, milletini, soyunu seviyor, yöneticisi yapıldığı kişilere önem veriyor. Sanatı ile birlikte milleti için çabalıyor, saygılı olduğundan saygınlığıda sahip.

Düşünceleri bir fitil gibi kıvılcımlanıp aydınlanmaya başladığında henüz çocuktu. Daha kıymetli bir şey olmayan ana merhametinden annesinin vefatı ile kopan çocukcağızın yaşamı kararır, adeta derin bir yara ile sarsılır, donar kalır. Fakat Tanrı zalim değildir, aldığının yerini tamamlarcasına, çalı ucundaki ufak bir kıvılcımın umut olması gibi, yeni yeni yetişen delikanlının üzüntüsünün-kırgınlığının, şiir unutturucusu olur. Şıhambıy her zaman anadilindeki yazı ve düşüncelere yakındır. Annesinin solmayan sureti ebedi olarak gönlünde yer eder; sonbaharda bahçe-kır işleri bittiğinde annesi Adigece farklı farklı kitapları okumayı severdi, bu konuda yalnız da değildi. Mahallelerindeki kadınlar da onun etrafında toplanır okuduklarını dinlerlerdi. Böylesi zamanlarda annesini tanımazsanız adeta okumuş büyük eğitimli birisi gibi sanırdınız, toplananlara Adige sanatsal edebiyatından yazıları akıcı ve yumuşak bir dille okurdu. Şıhambıy’de bir köşede annesinin her tarafa eşit yayılan sesini dinlerdi. Bu çocuk, dinlediklerinin yüreğine atılmış tohum taneleri olduğunu nereden bilebilirdi ki?

KUYEKO Şıhambıy Koşhable Rayonu’na bağlı Yecerıkuaye köyünde 3 Nisan 1963 yılında doğdu. Orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1980 yılında Adige Devlet Öğretmen Enstitüsü Filoloji Fakültesi’ne kaydoldu. Burada üç yıl eğitim gördükten sonra Moskova’da bulunan Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü’ne gider ve 1989 yılında buradan mezun oldu.

1983-1985 yılları arasında Sovyet Ordusu’nda askerliğini yaptı. 1989 – 1994 yılları arasında Adige Kitapbasımevi’nde redaktör olarak çalıştı. 1994 – 1996 yılları arasında ‘Zekoşnığ’ almanağının baş redaktörlüğünü yaptı. 1996 yılından itibaren son 17 yıldır Adige Cumhuriyet Kitap Basımevi Müdürü görevindedir.

Orta öğrenimi esnasında şiir yazmaya başlar, ilk şiirleri rayon gazetesi ‘İlyiç’in Yolu’nda çıkar. Ardından otonom bölge gazetesi ‘Sosyalist Adigey’ ve ‘Zekoşnığ’ almanaklarında eserleri yayınlanmaya başlar. İlk poetik kitabı öğrencilik yıllarında ‘Mazem Yinef’ ismi ile 1987 yılında yayınlanır.  Ardından ‘Ğaş’er – Psıkeyfeh’ (1989), ‘Guğem Yitlağu’ (1994), ‘Seçmeler’ (2008) isimli kitapları basılır. Günümüzde ise jübilesi onuruna ‘seçme eserleri’ isimli bir kitabı daha yayınlanacak.

Şıhambıy’in şiirleri ‘Öğrenci Meridyeni’, ‘Edebiyat Okulu’,  ‘Bizim Çağdaşlarımız’ isimli süreli yayınlarda da basıldılar.

1988 yılında Moskova’da düzenlenen  ‘Tüm Sovyetler Birliği Genç Yazarları’ toplantısına katılır. Büyük şehirde öğrenimini görmekte olan Şıhambıy’in yeteneğinin gücü, yazma becerisi, dünyaya bakış açısı daha da güçlü kök salar. Genç yazar yazmanın yanısıra yaşamın farklı alanlarında da güzellikler bulur; resim yapar, şarkı söyler gitarla farklı melodileri seslendirebilmeyi başarır. Bunun yanısıra öğrenci yurtlarının kendi kendilerini yönetmeleri konusunda yapılan bir pilot çalışmada yaşadığı yurtta bulunan gençlerin daha iyi yaşam olanaklarına kavuşturulması için yapılacak çalışmalara başkan seçilir. Üç yıl kadar yöneticiliğini yaptığı yurtta öğrencilik yıllarının sıcak anılarını edinir. Öğrenciyken evlenen genç anne-babaların çocuklarıda bu yurtta kalmaktadır. Çocukların sesleri oyunları insanı neşelendirirken yurdun dar koridorlarında çocukların dolaşıyor olması oynayacak yerlerinin bulunmaması rahatsız ediciydi. Şıhambıy yurtta bulunan iki boş odayı aralarındaki duvarı da kaldırttırıp çocuklar için oyun odasına çevirtmişti. Genç anne-babalar da çocuklar da bundan çok memnun olmuşlardı. Bunun yanısıra iki yurdun arasında kalan araziyi temizlettirerek, ağaçlar-çiçekler dikip, insanların oturacağı dinleneceği yerler yapıp burayı adeta gönlün huzur bulacağı bir yere çevirmişti. Üzerinde şüphe duyulmayacak şey ise Şıhambıy’in yüreğinde tomurcuklanan büyük düşüncelerin iyilik, güzellik, adalet üzerine olmasıdır.

Şairin dünyası kaygı ve merhametle çevrilmiş durumdadır. Şair hayatta olan-bitenlere yaslanarak-dayanarak, insanların iyiliğini-iyiliklerine, yaptıklarına, akıllarına, fikirlerine, kavrama yetilerine, şanslarına, şanssızlıklarına hiç durmadan akan bir şelale misali yol alan yaşamlarını aydınlatarak yazar. Zaten şairi büyük yapan mütenasip kılan da bu değilmidir. Şair kendi yüreği gibi binlerce gönüle hatiyakoluk yapıp meydanda durandır. Bunu becerebilenler ise büyük yeteneğe sahip, kendi öz ışığını sakınmadan düşüncelerini dile getirenlerdir. Böylesi şairler hem kendileri hem de ulusları için büyük nasiptir.

Şıhambıy’ın düşünceleri gün be gün yıl be yıl açılıp tomurcuklandı, olgunlaştı. Bitmeyen, sonsuz çabalar, yarım kalmış işler ise gönül kırıcı – huzursuzluk verici niteliklere sahip olduğunu Şıhambıy saklamıyor, zaten böylesi kaygılar şiirin doğum sancıları, adeta yeni doğmuş bebeksi halinin sebebidir. Evet, bir dakikalık- saniyelik mutluluk, tomurcuklanan düşüncenin arı soluğunun kanatlanmasıdır. KUYEKO bu yüzden dünyanın tamamına işaret ederek ‘ГъашIэр – псыкъефэх,  Ömür – çağlayan’ diyor. Doğruluğun yanında durmamak imkansız. Ömür ağacının yaşam dalı yüce, şair insanları düşüncesi ile kavrıyor-kapsıyor onlara ulaşıyor. Mut sahipleri ile birlikte mutlanıyor, üzüntü içerisinde olanlarla kederleniyor. Gönlünün sahip olduğu sıcaklıkla ulusunu donatırken, yıllar erlik sahibi sert süvariler misali ilerliyor.

Şıhambıy’in büyük normlara sahip düşüncelerini ululaştıracağı, onlar üzerine çalışacağını umut ederek, körelmek bilmeyen bir şair olarak uzun ömürlü olmasını temenni ediyoruz. Şimdilik bir Adige erkeğinin aldığı yolun ilk dönemecini aşmış durumda daha önünde bu yolun esas uzun kısmı var.