YEMUZ Nevzat Tarakçı
Zordur acıyı konuşmak, zira acıyı konuşmak acı verir insana.
Zordur “sürgün” ü anlamak, “soykırım” a soykırım diyebilmek.
Mümkün olmuyor büyük acıları unutmak, onu zihinlerden silmek.
Acıları anlamak, acıları paylaşmak insanidir, erdemdir.
Bir başka erdem de “sürgün”e sürgün, “sokırım”a soykırım diyebilmektir!
Evet, bazı sözcükleri kullanmak yürek ister:
Etnik temizlik, sürgün, soykırım, katliam, tehcir, işkence, ölüm yürüyüşü…
SUSMAK…
Keşke, susmak, yaşanmışları yok saymak yüzyıllık sorunları çözseydi!
Keşke, bu insanlık trajedilerini unutmak ya da yaraları sarmak mümkün olsaydı!
İşte bak yüzyıllar geçse de sönmüyor büyük acıların ateşi!
Kavurmaya devam ediyor yürekleri.
SEN, SOYKIRIM NEDİR BİLİR MİSİN?
Sen, bilir misin “sürgün” ne acı bir kavram!
Ne korkunç ne ağır bir sözcük “soykırım.”
Yakan, kavuran, yürekleri dağlayan…
Sen inanabilir misin, “kendi yurttaşlarını, hem de savunmasızlarını, çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden” kök saldığı topraklardan söküp, bilinmez, bitmez, tükenmez yollara, çaresizliğe çözümsüzlüğe, ölüme yollayan devletlerin, yönetimlerin varlığına?
Bu sürülüşlerin, sonunda bir halkın büyük çoğunluğunun yok olduğunu bilir misin?
Bilir misin sen bu acının büyüklüğünü, yok oluşun çaresizliğini?
Biliyorum, sen de biliyorsun ama susuyorsun.
Çünkü sen korkuyorsun!
Korktuğun için “soykırım” diyemiyorsun!
Bu yüzden “soykırım”a göç, tehcir… diyorsun!
DİLİN TUTUK YÜREĞİN KASKATI
Bak, senin dilin tutuk, yüreğin kaskatı!
Korkuyorsun, susuyorsun!
Coğrafyanda yaşanan büyük acılara seyirci kalıyorsun.
Bu acılara isim koyamıyorsun.
Oysa insanım diyen herkesin derinden hissetmesi gereken ne acılar yaşandı dünyamızda ne çok acılar yaşanıyor.
Farklılıklara, kültürel çeşitliliğe, renkliliğe tahammülsüzlük ve sonradan gelen sürgünler, soykırımlar…
YOK ETME POLİTİKASI
Yeryüzünde yaşanan büyük insanlık trajedileri, katliamlar…
Bölgemizde çok uzak olmayan tarihlerde Kafkasya’da, Kırım’da Suriye’de, Irak’ta yaşananlar, Anadolu’da yaşananlar…
Büyük insanlık trajedileri, katliamlar…
İşte Rusya, “yıllar süren savaşlarda işgalle yetinmedi; yakarak, yıkarak milyonlarca insanı yerinden, yurdundan sökerek göçe zorladı…”
Bölgemiz, acılarla dolu.
Farklılıkları kabul edememe…
Kendisinden olmayanı yok sayma, sonrasında yok etme…
Bu acıyı kimler yaşamadı ki…
Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Çerkes, Alevi, Süryani, Keldani…
Baskılar, susturmalar, yok saymalar, sürgünler…
ACIYI ONURLA SIRTLAYIP TAŞIMAK
Acılarla yüzleşmek ve bu acılara takılıp kalmamak.
Her durumda barışa yol bulmak…
Türkiyeli bir Ermeni, bir sembol isim Hrant Dink’in şu sözleri manidar:
Talihsiz tarihi bir tarafa bırakmak gerek.
Diyaloğu tek reçete kabul etmek lazım…
Diasporaya çağrım şudur:
1915’e takılıp kalmayın, kendinizi 1915’e bağlamayın!
Kendinizi, dünyadaki insanların bu soykırımı kabul edip etmemesine zincirlemeyin.
Bu tarifsiz bir acı… Biz yaşadık bu acıyı, atalarımız yaşadı…
Anadolu’ da hoş bir söz vardır: Acıyı onurla sırtlayıp taşımak, yaygara koparmamak…
Tarafların birbirlerini anlamasından başka çıkar yol yoktur!
Çözüm diyalogdadır, çözüm uzlaşmada, çözüm barıştadır.
Ya şu ifadeler:
İngiliz, Fransız, Rus ve Almanlar geçmişte bu topraklarda oynadıkları oyunları bugün de tekrarlıyor. Geçmişte Ermeni halkı, onlara güvendi. Kendilerini Osmanlı’nın zulmünden kurtaracak zannetti. Ama yanıldılar, çünkü onlar kendi işlerini, hesaplarını yapıp gittiler.
Bu topraklarda kardeşi kardeşle kan içinde bıraktılar.
Bugün de Kürtler aynı oyuna alet okuyor.
ABD, Kürtleri Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurmak bahanesiyle kullanıyor…
VİCDANINIZ VAR MI SİZİN?
Acıyı tanımayan, acı çekenleri anlamayan, “sürgün”e sürgün, “soykırım”a soykırım diyemeyenler, bu insanlık trajedileri karşısında vicdanınız sızlamıyor mu?
Daha doğrusu, vicdanınız var mı sizin?
ALLAH SİZİ BİLDİĞİ GİBİ YAPSIN!
Yakın tarihte yaşanan 1864’ler, 1951’ler acıtmalı insanım diyen herkesin bir yanını!
Acılar üzerinden siyaset yapanlar da artık susmalı!
Başkalarının acılarından acı duymayanlar,
İnsanlıktan sıyrılanlar…
Ya da derinden hissettiği acılara barışçıl çözüm aramayanlar…
Allah sizi bildiği gibi yapsın!