YEMUZ Nevzat Tarakçı
13.06.2006
Hep suçlu aradım.
Yoktu ümidim: “Biz yapamayız, biz tek yürek olamayız!“ dedim.
İyi Çerkesliği laf ebeliği sandım. Çok şey söyledim, az şey yaptım.
Herkeste eksik aradım, kusur kolladım durmadan.
“Thamadeler anlamıyor, gençler bilmiyor, geleneklerimiz çağa uymuyor! “ dedim.
Hep başkasında, başka yerlerde aradım suçu.
Ben mi?
Ben mükemmeldim, suçlu olamazdım ki!
Öz eleştiri mi?
Hayır, başkalarını eleştirdim insafsızca.
Ben tüketmeli, başkaları üretmeliydi hep!
Ben vardım ya dünyanın merkezinde.
Gol mü atılacak, ben atmalıydım mutlaka!
Herkes cennete girmeliydi, benim onayımla ama!
Önemsemedim dili.
Kavrayamadım televizyonun önemini.
Yok olmuş dilim, kaybolmuş kimliğim, can çekişiyor kültürüm, ne çıkar. Lazım olan bana, arabaydı, evdi, mevki ve makamdı.
İşte bu çizgide kırıldı faylar, bu noktada anlaşıldı hatalar.
Geç anladım yok olan her bir sözcüğün aynamız, iç sesimiz olduğunu.
Dünyamızın sınırlarının sözcüklerimizin gidebildiği ufuklar olduğunu.
Hayatımızın tadının da onlara sığdırdığımız anlam kadar olduğunu.
Dilimdeki her yabancı kelimenin, beni yuvamdan bir adım daha uzaklaştığımın habercisi olduğunu.
Suçlu benim, evet benim suçlu!
Altın kalpli gençlerle iletişimi, laf kalabalığı sandım!
Gereksiz cümlelerle, tekrarlarla, maziyle kuru kuru övünmeyi marifet sandım.
Model olmak yerine kolayı seçtim.
Bazen güldüm geçtim.
Bazen baskı kurdum zorladım.
Sevgiyle yoğurmak gelmedi aklıma hiç!
Gençliği doldurulması gereken boş şişe sandım; yakılması gereken meşale olduğunu geç anladım, zor kavradım!
Geç anladım, aldandım! Suçluyum!
Benim gibi suçlu arayan kim varsa bilsin ki suçlu benim!
Konuşsaydım dilimi, herkes anlardı birbirini.
Yaşasaydım kültürümü, bilirdi gençliğim, bugününü, dününü!
Olabilseydim güzel bir model, işlenirdi emin ol kültürüm dantel dantel!
Katılabilseydim, büyüklerimle daha çok sohbete, gençlerle daha çok düğüne gidebilseydim, oluşmazdı thamadelerle gençler arasındaki bu uçurum!
Marifet sandım, yüreklere, bileklere basmayı.
Hüner sandım emekleri yok saymayı, bülbül seslerini bastırmayı.
Her güzel oluşumun, her doğru teşebbüsün en başında “Olmaz!” dedim. “Biz yapamayız!” dedim. Destek olmadım , oldum adamakıllı köstek.
“Neden yapamazmışız, kimse yoksa ben varım, benimle kim var!“ diyemedim.
“İşte yüreğim, işte bileğim, ve işte cüzdanım!” diyemedim.
Gücümüzün kültürümüz, kültürümüzün gücümüz olduğunu geç anladım.
Geç anladım, bir araya gelen samimi yüreklerin gücünü.
“Suçlu, ayağa kalk!“ mı dedin?
Ben hiç oturmadım ki…