Nart Akhoumsatch
Bu ülkede, Batılı emperyalist güçlerin sosyolojik mühendisliği ile var edilmiş ve aynı zamanda rejimin de en temel ilkelerinden olan bir ırkçılık söz konusu…
Dilleri farklı, kültürleri farklı onlarca etnik grup; devletin bütün kurumları tarafından sistematik bir şekilde, cebren baskı ve terörize yöntemlerle aralıksız asimile edilmeye çalışıldı…
Beyin yıkama modundaki eğitim sistemi marifetiyle genç dimağlar şartlandırılarak ve terörize edilerek Türk olmayan öğrenciler, on yıllarca Türkleştirilmeye zorlandı…
Bu faşist anlayışla insanların etnik kimlikleri reddedildi, isimleri değiştirildi, ana dillerinin konuşulması yasaklandı…
Türk ırkçılığı; başka milletlerin varlığını kabul etmeyen ve onları kendi milletinin adı altında isimlendirmek isteyen, asimilasyoncu, baskı ve şiddet içeren faşist bir anlayıştır…
Ne bilimde, ne teknolojide, ne sporda, ne ekonomide, ne de askerî alanda uluslararası hiçbir başarısı olmayan ve gelişmemiş bir millet olmasına rağmen paradoksal bir şekilde; “Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Ne mutlu Türk’üm diyene” gibi sloganik sözleri de dillerine pelesenk yapmışlardır…
Ama ırkçı devlet, Türklerin mutluluğunu düşünmüş (!) olmalı ki bu tür sloganlarla ve uyduruk tarihlerle ezgin, kompleksli ve yoksul halkının milliyetçi duygularını okşayarak onların mutlu olması için elinden geleni yapmış… (!)
Türksen mutlusun… (!)
Mutlu olmak için başka hiçbir şeye ihtiyacın yok…
İşsizmişsin, yoksulmuşsun ve geleceğin yokmuş, bunların ne önemi var ki?
Türk ol yeter (!)
Türk ırkçılığı, işbirlikçi egemen sömürgeci sınıfın güvencesiydi, halka karşı…
Dünyanın hiçbir ülkesinde duyulması mümkün olmayan ve oldukça tiksindirici nitelikte olan;
“Ermeni dölü”,
“Ya sev ya terk et”,
“Rum tohumu”,
“Yunan gavuru”,
“Gavur dölü”,
“Ne Arap’ın yüzü ne Şam’ın şekeri”
gibi bu sözler, ülkedeki ırkçılık anlayışının derinliğini gösterir mahiyetindedir…
Gerçekte ırkçılık, başlı başına insanlık için büyük bir sorundur…
Halklar arasında düşmanlıklara sebep olmaktadır…
Kin ve nefretin kaynağıdır…
Barış ve halkların kardeşliğine engeldir…
Irkçılığı yenilgiye uğratmadan bu ülkede çağdaş, demokratik bir cumhuriyet düzeni kurmak hayaldir…
Türkiye ırkçı rejiminin ve destekçilerinin ırkçılığı, milyonlarca Türk olmayan insanın soykırım ve katliamlarına sebep olmuştur…
Baskı ve anti-demokratik yöntemlerle insanların yaşamları tehdit edilmiş ve çok masum cana mal olmuştur…
Yerleşim birimlerinin isimleri değiştirilmiş, Türkçe isim koyma zorunluluğu getirilmiştir…
Türk olmayan milletlerin dili, ismi ve etnik kimliği yasaklanmış ve varlıkları inkâr edilmiştir…
Türk olmayan etnik grupları olmadıkları bir şey için, olmalarını zorunlu kılan bir zorbalıktı yapılanlar…
Olmadıklarında ise şiddet uygulayan, yok eden ve düşman gören bir ırkçılık çeşidi dünyanın neresinde var?
Ve daha kötüsü, resmi ideoloji olarak kesintisiz 100 yıldır bu iğrenç ırkçı faşist zihniyetin hâlâ devam ediyor olması ve benimsenmesidir…
Dünyanın hiçbir ülkesinde ırk ırkçılığı yapacak ne bir ülke ne de aptal bir şahıs bulabilirsiniz…
Irk ırkçılığı, şu anda dünyada sadece Türkiye’de var ve devlet politikası olarak uygulanıyor…
Hitler zamanındaki Almanların ırkçılığı ise bir süreçti, geldi geçti…
Irkçılık diyoruz ama nasıl bir ırkçılık?
Türkiye’deki ırkçılık anlayışıyla hiç benzerlik arz etmiyor…
Hitler, kimsenin dilini yasaklamamış mesela…
İsim yasağı koymamış ve herkes Alman ismi taşıyacak dayatmasında da bulunmamıştı…
Hiç kimseyi Alman olmak için zorlamamış, ‘’Almanya’da yaşayan herkes Almandır’’ da dememişti…
“Ne mutlu Almanım”, “Bir Alman dünyaya bedeldir” gibi akıl dışı sloganları da yoktu…
Hitler sonrasında kurulan demokratik sistemin yetiştirdiği ve eğitimini verdiği bugünkü Alman nesli, Hitler yönetimini utançla anıyor…
Türkiye’nin gelecek neslinin, geçmişinden utanç duyacağı günler de gelir mi acaba?
Gelecekte, ırkçı TC rejiminin faşist geçmişinden utanç duyacak, üzüntü ve pişmanlıkla söz edecek, demokrasiyi özümsemiş çağdaş bir neslin var olacağı günlerin temennisiyle…