VEZIRMES’İN (VERZEMEG) DADIHO (ДАДЫХУЭ) İLE EVLENMESİ (*)

KUŞHA Beğ
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

Büyüğü Yımıs, küçüğü de Vezırmes olan iki Nart kardeş vardı. Yımıs yeni evli, Vezırmes ise bekardı. Yımıs, evi kardeşine bırakıp bir yıl sürecek olan bir yolculuğa çıktı.

Kardeşi Vezırmes, saygılı ve kibar bir gençti. Yakışıklıydı. Yımıs seferdeyken, Yımıs’ın karısı, Vezırmes’e göz koydu ve onu arzuladığını belli etti. Ancak Vezırmes yüz vermedi yengesine.

Gelin ısrarcı olunca, Vezırmes de ağaçtan yapılma ‘pha-pşınej’ini (**) (пхъэ-пщынэжъ) alıp “Bu kadın bu evde kaldığı sürece bu ev bana haram” diyerek evden ayrılıp kimsenin bilmediği kuytu bir orman köşesine çekildi.

Vezırmes geyik avlayıp etini yiyor,  derileriyle de üzerini kapladığı kulübesinde yaşayıp gidiyordu. Gündüz avlanıyor, geceleri çalgı çalıp şarkılar söylüyordu. Bu arada, Yımıs gezisini tamamlayıp dönmüştü.

– Kardeşim nerede, diye sorar.

– Annen sana böyle bir kardeş doğuracağına bir köpek yavrusu (enik) doğursaydı daha iyi olurdu. Sulandı bana ama yüz vermedim. Ağabeyine söyleyeceğim bunu deyince de çekip gitti, dedi karısı.

Yımıs karısının sözlerine inandı ve bir şey demedi.

Vezırmes, birgün, bir yanda geyik etini pişirip, bir yandan da  pha-pşınesini çalıp dururken, göğsü kılıçlı ve alnında tek gözü bulunan bir  mezıl‘ın (***)  (мэзыл1) geldiğini gördü.

Vezırmes ayağa kalkmadı, şarkısını da kesmedi ama “otur” işareti vererek yer gösterdi. Mezıl’ı buyur edip geyik etini beraber yediler. Mezıl, Vezırms’i öldürüp çalgısını, ok ve yay takımını almayı düşündü ama Mezıl’ın niyetini sezmişti, Vezırmes de.

– Dostluğumuz ömür boyu sürsün, birbirimizi unutmayalım, diyerek ayrıldı Mezıl.

Vezırmes,  on beş gün boyunca yatağına koyduğu bir odun üzerine yamçısını örtüp, kapı arkasında gizlenip Mezıl’ın gelmesini bekledi.

On altıncı gece,  “bu gece de bekleyeyim”, diyerek odunu yatağına koyup üstünü örttü. Oku yayına takıp kapı arkasına gizlendi. Mezıl gece yarısı gelip yatağın üzerindeki yamçıya uzandı, göğsündeki kılıçla yamçıyı ve odunu deldi.

“Bu iş tamam” diye döndüğünde, Vezırmes de, Mezıl’ın alnındaki yıldız gibi parıldayan tek gözüne okunu çakıverdi.

Mezıl, göğsündeki kılıca takılı kalmış odun parçasıyla birlikte canhıraş bağırarak kulübeden kaçtı. Vezırmes de, Mezıl’ın peşine düştü.

Bağıra bağıra kaçan Mezıl’ı gün ağarana dek izledi. Ortalık aydınlandığında, Vezırmes, Mezıl’ın bir mağaraya girdiğini ve orada öldüğünü anladı. Ancak çok yakınına sokulmaktan da çekindi, bir ağacın arkasına saklanıp bir süredurumu izledi.

Daha sonra,  oldukça güzel bir kadının dışarı çıktığını ama hiçbir şey yapmadığını, sadece ölüye bakmakla yetindiğini gördü. Başka birisini görmeyince, Vezırmes kadının yanına gitti.

– Bunu öldüren sen misin, diyerek, Vezırmes’i karşıladı kadın.

– Başka biri var mı, diye sordu Vezırmes.

– Bu beşikteki var sadece, başka biri yok, diyerek beşiği ve içindeki bebeği gösterdi. Bunun üzerine, Vezırmes,  beşiktekinin boynunu uçurdu ve beşikle birlikte fırlatıp attı.

– Sen nasıl düştün buraya, diye sordu Vezırmes kadına.

– Benim adım Dadıho. Bir yıl kadar önce yaban armudu  (ahlat) toplamaya kızlarla birlikte ormana gittiğimizde, biraz geriye düşmüşüm. Bu Mezıl da beni yakalayıp buraya getirdi. Peşimden gelecek anam babam ya da bir yakınım olmadığından, Mezıl’ın elinde kaldım, dedi Dadıho.

– Öyleyse birlikte gideriz, diyerek, Vezırmes, Dadıho’yu kendi kulübesine götürdü.

Vezırmes gündüzleri avlanıyor, getirdiğini birlikte yiyor, geceleyin de iki ayrı yatak serip ayrı ayrı yatıyorlardı. Böylesine günlerce geyik kulübesinde birlikte yaşadılar.

Dadıho giderek toparlandı ve daha da güzelleşti.

Vezırmes de yakışıklı ve saygın bir delikanlıydı kuşkusuz.

– Şimdi sana bir şey söyleyeceğim, kızmayacak ya da darılmayacaksan, dedi Dadıho bir gün.

– Söyle, darılmayacağım, kızmayacağım da, dedi Vezırmes de.

– Bu dünyada senden başka kimsem yok. Beni kaçıranı öldürdün. Şimdi ikimiz de bir başımıza orman içinde, bu geyik kulübesinde yaşayıp gidiyoruz, ilerisi için ne düşünüyorsun, diye sordu kız.

– Ben yengemin şerrinden kaçıp köyü terk ettim. İstersen seni eşim, istersen kız kardeşim olarak kabul ederim ama köye dönebilirsek tabii, dedi Vezırmes.

Bir süre daha geçti. Bir gün Nartlar Vezırmes’in ormanda avlanmakta olduğunu  gördüler. Onu gizlice izleyip geyik kulübesini buldular. “Dön” diye Vezırmes’i zorladılar. Ancak Vezırmes dönmeye yanaşmadı.

– Yımıs ile karısını getirirseniz döneriz, dedi Dadıho.

Bir süre sonra, Nartlar, Yımıs ile karısını da alıp geldiler av kulübesine. Dadıho Yımıs’ın karısının yanına dikildi:

– Bakın bir ikimize de, söyleyin bakalım, hangimiz daha güzeliz, diye sordu Dadıho.

– Sen daha güzelsin, dediler Nartlar.

– Siz belki benim Vezırmes’in kadını olduğumu düşünüyorsunuz. Değilim. Altı ayı aşkın bir süreden beri beraberiz, bunca zaman süresince bana dönüp bir yan gözle bile bakmayan bu kişi,  bu çirkin kadına mı sulanacak, diyerek Yımıs’ın karısının yalanını ortaya çıkardı.

Oracıkta Vezırmes ile Dadıho’yu evlendirdiler. Yımıs’ın karısını da baş aşağı edip Vezırmes ile Dadıho’yu alıp evlerine geri getirdiler.

DİPNOTLAR
(*)
Bu Kabardey teksti 1884’te Kabardey bölgesinin Kulkujın köyünde doğan Beğ Kuşha (Къущхьэ Бэгъ) tarafından,  9 Mayıs 1949’da Zıramuk Kardenguç’a (Къардэнгъуш1 Зырамыку) yazdırıldı.

(**) Pha-pşıne-Adige sazı.

(***) Mezıl-Orman adamı. Tek gözlü ve göğsünde kılıç olan bir masal kişisi. -HCY.