KITIJ Cemil Biçer
Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı gibi sırtını devlete dayayan sözde yurtseverler; partili yandaşlarını toplayarak gazete basan, gazeteci dövenler; iktidarın gücüne güvenerek racon kesenler; histeri krizine kapılıp mezhep, etnik köken nefreti kuşanarak, komşusunu linç etmeye çalışanlar bugün “kabadayı” olarak isimlendirilmektedir.
Peki, kabadayı kimdir? Önce olayın öznesi olan kavramlara net bir şekilde açıklık getirelim: Kabadayı kimdir? Külhanbeyi kimdir? Bu kavramlar arasındaki kıldan ince kılıçtan keskin nüansı göremezsek “racon kesme” eylemini anlayamayız. Racon kesmek kabadayıların işidir. Kabadayılar raconu keser ve “alem”deki zevatlar da bu raconun gereğini yapmakla mükelleftirler.
“Kabadayı” daha çok mert, içi dışı bir, güvenilir, sözünün eri kişiler için kullanılır. Ya külhanbeyi? Ağzı bozuk, sinirli, fırsatını buldu mu kendinden küçük olan ya da zor durumda bulunan veya güçsüz kimseye posta koyan; çevreye hava atan, kendini bir halt sanan; yürüyüşü ve salınışıyla kabadayı taklidi yapıp içinden pazarlıklı kişiliğiyle takiyeciliğini sürdüren, para pul işinde üçkağıtçılar ile birlik olup dürüst davranmayan ve de zoru gördü mü pusan kişi bugünkü toplumun külhanbeyidir.
Bu kavramların içini doldurduktan sonra siz karar verin “racon kesmek” kimin hakkı ve haddidir. Taşların bağlanıp, itlerin serbest gezdiği mahallede külhanbeyleri racon kesiyor… Yersen! Kabadayılığın olmazsa olmazları vardır alemde; bu özellikleri karakterinde taşımıyorsan değil kabadayı, alemin çaycısı bile yapmazlar adamı.
Kabadayı olunacaksa; biat etmenin, sömürülmenin, emek düşmanlığının, aydın karşıtlığının, ölümlerin, yarattıkları kan havuzlarında semirenlerin, umutsuzlukların, çocuk bedenlerini ticari çıkar olarak görenlerin, devlet terörünün, eşkıyanın, açlığın, yasakların karşısında olunmalıdır.
Son tahlilde gelişmiş demokrasilerde bu tür kişilere ve davranışlara rastlamak mümkün değildir. Hukuk ve adalet sisteminin çürümüşlüğü şiddeti, zorbalığı halkın gözünde hak aramanın aracı kılar. Kabadayılar, külhanbeyleri, mafya ve serseri çeteleri hukuk ve adaletin olmadığı yerlerin habitatıdır. Adına ister ‘mafya’ diyelim, ister ‘kabadayı / külhanbeyi’, sonuçta bu kişiler suç dünyasının kanunsuz kahramanlarıdır.
Özgür düşüncenin, sanatın, şiirin karşısında duran güç, her ne kadar romantik görünse ve sahici adalet algısı yaratılmaya çalışılsa da ilkel bir kabile anlayışı olduğu gerçeği değişmez.
Ben raconumu kestim… Sıkıysa uymayın bakalım!