BU COĞRAFYADA KIZ ÇOCUĞU OLMAK

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Yetişkinler için bile yaşamın çok zor olduğu bir coğrafyada kız çocuğu olmak.
“Adaletin her daim erkek olduğu bir ülkede kız çocuğu olmak…”
“Öldürüldüğünde sadakati, tecavüze uğradığında kıyafeti sorgulanan kadınların ülkesinde kız çocuğu olmak!”
Bedensel gelişimin baş belası olarak algılandığı bir memlekette kız çocuğu olarak büyümek!
“Sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum!” denilerek sokağa çıkarılmayacak bir kız çocuğu olmak!
Bu coğrafyada “kadın olmak, çocuk olmak, hayvan olmak, ağaç olmak çok zor” ancak bu ülkede kız çocuğu olmak hepsinden zor

BU NASIL BİR COĞRAFYA
Öldürülen, kaçırılan, tacize, şiddete maruz kalan kız çocukları ve kadınlar.
Okula gitmesi gerekirken, eğitime ulaşamayan, tarlada, iş yerinde çalışmak zorunda bırakılan, ilkokul çağında evlendirilen kız çocukları… Bu, nasıl bir coğrafya?

YOK SAYILMAK
Seçme şansları olsaydı eğer, onlar da bu coğrafyada dünyaya gelip böyle bir hayatı yaşamak istemezdi.
Çünkü bu coğrafya insanının çoğu, kendinden öte, konforundan rahatından öte hiçbir şey düşünmez.
O, talan eder, yok eder, zulmeder.
Hangi can böylesi bedbaht, böylesi çileli bir hayatı yaşamayı hak eder?
“Tacize uğrayıp öldürüldüklerinde bile namusu masaya yatırılan kadınlar…”
“Fikirleri eteklerinin boyuyla ölçülüp, kıyafetlerinden namus karnesi çıkarılan, duracağı yeri erkeğin belirlediği kadınlar…”
Suskunluğun sesinde boğulan, varlığı, mücadelesi, kişiliği yok sayılan kadınlar…
Törelerin elinde can çekişen kadınlar..

SORUN NASIL ÇÖZÜLÜR
Hangi ekonomik neden, hangi kültürel sebep bu duruma açıklık getirebilir?
İnsanın insan olarak yaşayabilmesi için; bilinçli anne-baba, bilinçli toplum, her şeyden önce bilinçli devlet gereklidir.
Kadın, yeter ki hak ettiği yerde olsun!
“Kadınların enerjisi dünyayı değiştirmeye de kafalardaki engelleri yıkmaya da yeter!”
Şemseddin Sami,Erkekleri terbiye etmek, gölge veren bir ağaç dikmektir. Kadınları eğitmek ise hem gölge verecek hem meyve verecek bir ağaç dikmektir.” Der.

YA ÇERKES DİYARINDA ÇERKES KIZI OLMAK
Kültürel yapıları gereği kız çocuklarına çok değer veren Çerkesler sanırım bu coğrafyada yaşanan kız çocukları ve kadınlarla ilgili yürek yakan, kan donduran bu çirkin olayları daha fazla yadırgıyor.
Peki, Çerkes diyarında Çerkes kızı ve Çerkes kadını olmak nasıl bir şey?

AİLENİN ve TOPLUMUN EN NAZİK BİREYLERİ
Bakınız Jabaghi Baj [1] (Zekeriya Zihni), “Çerkesya’da Terbiye ve Sosyal Yaşayış” adlı eserinde konuyla ilgili neler söylüyor:
Çerkes kızları da Çerkes delikanlıları gibi kendini gösterme, üstün gelme, daha yüksek dereceye erişmek aşkını taşır. Kızlar, ailenin en nazlı bireyidir. Baba, özellikle kızlarına oldukça yumuşak davranır. Anne bütün şefkat ve dikkatini ona yöneltir. Kardeşleri, taparcasına severler onu. Aile içinden hiçbiri, bu aziz konuğun gönlünü kırmaz. Kız, annesinin bir görev arkadaşıdır. Ona her konuda yardım eder.
Çerkesler, kızların değerini güzelliğiyle değil ev kadını olabilmek için gösterdiği yetenekle değerlendirdikleri için kızlar tembel ve beceriksiz, havai olmamaya, son derece aktif ve temizliğe uymaya zorunludurlar… Çerkeslerin yalın ve rahat küçük evlerinde görülen ve ruhu okşayan temizlik ve özen, kadınların yoktan var ettikleri gönül çekici düzenlerle ve güzelleştirmelerde herhalde takdire değer. Yüksek bir terbiye ruhunun orada hâkim olduğunu gösterir.
Çerkes kızları konuşmalarında gayet zarif nükteler yaptıklarından, delikanlıların en korktukları şey kızların karşısında zor durumda kalmalarıdır. Konuşma özgürlüğü içinde genellikle şakalı, ancak ince bir üslup kullanılır. Kaba tavır ve söz sevilmez ve ayıp sayılır. Bunun için inceliğe son derece önem verirler

TEMENNİ
Bu coğrafyaya bahar, insana verilen değerle gelir.
Saygı gören, donanımlı, mutlu, huzurlu, üretken kadınlarla, eğitimli özgür kız çocuklarıyla gelir.
Dört bir yanımızın bahar bahçe olması dileğiyle…

[1] Zekeriya Zihni (Jabağı Baj)
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Tekirdağ Mutasarrıflığı ve Edirne Valiliği görevlerinde bulunan, daha sonra tutuklanarak Malta Adası’na sürgüne gönderilen Tokat Çerkeslerinden olan Zekeriya Zihni, bu sürgün yıllarında “Çerkesya’da Sosyal Yaşayış-Adetler” isimli eseri “Jabağı Baj” takma adıyla kaleme almıştır.