ÇERKES HALKININ BÜYÜK SINAVI

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Çerkes halkı, acil çözüm bekleyen büyük bir sorunla karşı karşıya.
“Ankara Çerkes Derneği Yaşamkent Sosyal Tesisi” nin geleceği sorunu.
Siyasilerin, Çerkes halkının gücünü test ettikleri bir süreç yaşıyoruz.
Gelişmelere bakılırsa halkımız, büyük oranda sorunu sahiplenmiş gibi.
Fakat sorunu sorun etmeyenler, sorunu seyredenler de olacak.
Ayrıca, susması gerekenler kadar mutlaka konuşması gerekenler de var!

YAŞAMKENT SEN BEN DAVASINA KURBAN GİTMESİN
Ankara Çerkes Derneği “Yaşamkent Tesisi” kimin?
Bu tesis, Çerkes halkının mı, Çerkes Derneğinin mi, Çankaya Belediyesinin mi?
Bu soruyu akla getiren söylem ve eylemler var.
Söylemlerin genelinde tek yürek görüntüsü hakimken eylemlerin bir tarafı, sen-ben davası.
Yaşamkent, dünkü kırgınlık ve kavgalardan bugüne taşınan dolu bagajlara, gizli ajandalara kurban gitmesin!

BU SORUN SAVAŞ BALTALARIYLA ÇÖZÜLMEZ!
Biz, geçmişte çok şeyi feda ettik sen ben kavgalarına.
Demem o ki eğer Yaşamkent kişisel kavgalara kurban edilirse bunun faturasını kimse ödeyemez!
Taraflar çözüm arıyorsa önce “savaş baltaları” gömülmeli.
Sorunun çözümü, ince diplomaside!

KİŞİSEL KIRGINLIKLAR KURUMSAL SOĞUKLUKLAR
Ortada, halkımızın genelini ilgilendiren, acil çözüm bekleyen büyük bir sorun var.
Bu tür sorunların çözümünde kişisel kırgınlıklar, kurumsal soğukluklar unutulmalı.
Eğer Çerkes Derneği Yaşamkent Sosyal Tesisleri, uyumsuzluğa, iç kavgalara, sen ben davasına kurban verilirse bu vahim durumun faturası çok ama çok ağır olur!
Halkımız, uyumsuz aktörleri, dünün sıkıntılarını bugüne taşıyanları asla affetmez!
Ya susması gerekirken konuşanları, konuşması gerekirken susanları affeder mi?

KONUŞMASI GEREKENLER
Bu konuyla ilgili destek alabileceğimiz deneyimli, birikimli çok değerimiz var.
Başta, federasyon yöneticiliği yapmış deneyimli değerlerimiz ve yurt genelinde eski ve yeni dernek başkanlarımız…

Mesela KAFFED genel başkanlığı yapmış, konunun tarihini, mevcut halini, tıkanmaların sebebini çok iyi bilen, inatların, egoların, külhanbeyliklerin ne anlama geldiğinin farkında olan başkanlarımız var.
Yeter ki onlar bu sürece layıkıyla dahil olsunlar!
Yeter ki onlar, halkımızı, bilgi ve birikimleriyle buluştursunlar!
Bu değerli zevatın “Her şeyi biliyoruz ama susuyoruz!” ya da “Konuşuyoruz ama sözümüz dinlenmiyor!” diyecek halleri yok ya!
Bu süreçte hiç kimsenin fevri davranmaya, eski defterleri karıştırmaya, efelik taslamaya asla hakkı yoktur!
“O varsa ben yokum; ben varsam o olmamalı!” zayıflık ve samimiyetsizliğinin sergileneceği zaman değil bu zaman

YANLIŞ İFADELER, YAKIŞIKSIZ TAVIRLAR…
Bu sorun, ince diplomasiyle çözülebilecek bir sorun.
Konu hakkında söz sarf edecek herkes, her ifadesinde kılı kırk yarmalı.
Büyük sorunlar, yanlış ifadelerle, yakışıksız tavırlarla, külhanbeylikle çözülmez. “Biz Çerkes’iz, özeliz, özel haklara sahibiz, yasaları da aşarız!” tarzı ego merkezli komik sözler, bize yakışmayacağı gibi sorunun çözümüne de katkı sağlamayacak bilakis sorunu katmerleştirecektir

ÇÖZÜM
Siyaset, xabzeden anlamaz!
Siyasetin dili de Çerkesçe değil!
Peki biz, siyasileri hangi güçle ikna edeceğiz?
Kazanmak için Çerkes olmak da hukuk karşısında haklı olmak da yetmeyebilir, süreci doğru yönetmek de gerek!
Çözüm; inatlaşmakta, kutuplaşmakta değil, uzlaşmakta, ince diplomaside!
Bir kez daha derinden, en derinden anladım ki kendisiyle barışık, kültürü ve toplumuyla uyumlu, kurumsallığın ve kurumlar arası uyumun gücüne inanan, siyasetle tanışan, donanımlı, birikimli, samimi insanlara çok ihtiyacımız var!