Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam
Bilindiği gibi Adığabzenin bugün için kullanımda olan iki alfabesi bulunmaktadır. Kirill temelli bu İki alfabenin çoğu harfleri aynı sesi vermekle birlikte, her iki diyalektteki kimi benzer seslerin farklı harflerle gösterilmiş olması ve bu büyük hatanın bugüne kadar düzeltilmemiş oluşu kolay anlaşılır bir durum değil. Adığe dili için tek alfabeye geçilmesi ve alfabenin kolaylaştırılması, öncelikle çözümlenmesi gerekli en önemli ulusal sorunlarımızdan biri. Konuyu sürekli gündemde tutanlar da çoğunlukla “halkımızın politikacıları” arasında sayabileceğimiz dernek çalışanlarıdır.
Bunun bir nedeni alfabelerimizin, tanımlanmış dilbilgisi kurallarının, dilbilimci olmayanların bile farkına varabildiği eksikliklerinin olması, fazlalıkları içermesi, dahası kimi kuralların genel dilbilim kurallarına aykırı olması, bir diğer nedeni de konunun asıl sorumlularının, konuya gereken önemi vermemeleridir. Asıl neden ise düşlediğimiz gelecek için, halkımızın dil birliğinin önemidir. Ki bunu 14-16 Ekim 2008’de gerçekleştirilen dil konferansında yaptığımız bildiride şöyle vurgulamıştık.
“КIэкIэу, лъэпкъ итэкъухьагъэр цэрыцэу къэтыугъоижьын тымылъэ- кIыщтыми, къэралыгъо зэфэшъхьафыбэмэ ащыпсэ-урэ, аIорэ ашIэрэ зэхэлъ зы лъэпкъ тыхъужьын зэрилъэкIыщ-тым игугъапIэхэр нэрылъэгъух. ШхьакIэ ар къыддэхъуным пае, дунаим адыгэу тетым тиныдэлъфыбзэкIэ тызэгурыIон, ти-тхыбзи зы хъун фае…
Özetle dağılmış halkımızı dane dane derleyip bir araya getiremeyecek isek de farklı ülkelerde yaşayan, birlikte üzülüp birlikte sevinen bir halk olabileceğimiz umudu artık çok açık. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için dünyadaki tüm adığelerin anadilimiz ile anlaşabilir olmamız ve yazı dilimizin de ortak olması gerekmektedir.”
Bu kaygı ve gelecek kurgusu birbirine benzemez çok sayıda alfabe önerilmesine neden olmuş ve olmaktadır. Bu öneri fazlalığını, tıp fakültesi öğrenciliğimde hocalarımızın söylediği, aklımda kalan şu kuralla açıklayabileceğimizi düşünüyorum:“Bir hastalığın sağaltılmasında farklı yöntemler, farklı ilaç grupları kullanılması, kullanımın standardatize edilememiş olması bu hastalık, yeterince tanımlanamadığı, özellikleri yeterince bilinemediği içindir.”
Daha kolay, daha doğru bir alfabe için öncelikle, alfabelerimizdeki, genel dilbilime aykırı tanımların, kuralların ayıklanması, doğruları ile değiştirilmesi, karışık olanların daha anlaşılır şekilde yeniden tanımlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Bize göre yazım kuralımızdaki en temel yanlışlardan biri, seslerle harflerin karıştırılmış olmasıdır. İlginçtir bu karıştırma sadece Çerkesçenin değil Rusçanın da Türkçenin de sorunudur.
Çerkesçede Çubukçuk /I/ ve Arapçada hemze /ء/ ile gösterilen gırtlak ünsüzü Rusça, Türkçe ve bütün Avrupa dillerinde olduğu halde bu dillerin alfabelerinde bu sese özgü bir harf bulunmamaktadır. Bu ses için özel bir karakter ayrılmamış olması birçok dilcide bu sesin de olmadığı gibi yanlış anlayışa neden olmakta ve bunu yazan dilcilere de rastlanmaktadır.
Konunun anlaşılabilmesi için Çerkesçede Çubukçuk /I/ ve Arapçada hemze / ء/ ile gösterilen “gırtlak ünsüzü” ve ünlü seslerle ilişkisinin sağlıklı tanımlanması gerekmek-tedir. Bu ses Türkçe yazımda genellikle /‘/ apostrof ile gösterilmektedir.
Gırtlak Ünsüzü
Gırtlak ünsüzü iki farklı şekilde oluşmakta, ortaya çıkmakta ve bu ortaya çıkış şekline göre de adlandırılmaktadır:
1- Açma Gırtlak Ünsüzü: Bütün dillerde olan bir sestir. Oluşumuna sadece ses telleri katılmakta konuşmada kendisinden sonra mutlaka bir ünlü ses bulunmaktadır:
2- Çarpma Gırtlak Ünsüzü: Ünlü seslerden birinin çıkartılması sırasında ses tellerinin sertçe kapatıldığında çıkan setir. Ses olarak açma gırtlak sesinin aynısıdır. Arapça ve Çerkesçede olan bu ses Türkçe ve Rusçada yoktur.
Tüm dillerde basit ünlü sesler, bir ünlü harfin bir ünsüzden sonra geldiğinde verdiği hafif genizden gelen sestir. Bu basit ünlü sesleri köşeli parantezde önüne artı işareti /+/ koyarak gösteriyoruz. Artı işareti /+/ bu ünlü sesin önündeki ve kendisi ile hece oluşturduğu herhangi bir ünsüzün yerini tutmaktadır.
Ba [+a]; be [+e]; kı [+ı]; ki [+i]; to [+o]; mö [+ö]; bu [+u]; sü [+ü]
Rusça ve Türkçede (muhtemelen diğer Avrupa dillerinde de) sesli harfler hece başında (yani sözcüğün ilk harfi olduklarında ya da bir ünlüden sonra geldiklerinde) ilk sesleri gırtlak ünsüzü [‘] olmak üzere ikişer ses verirler:
Ankara [ ‘an – ka -ra ]; Edirne [ ‘e – dir- ne]; Ilık [ ‘ı– lık] İzmir [‘iz -mir]; Oto [ ‘oto];
ötönazi [ ‘ö – tö – na – zi]; Ulus [ ‘u – lus]; Üstün [ ‘üs – tün].
Görülebileceği gibi sözcük başındaki ünlü harfler, birincisi gırtlak ünsüzü [‘] ikincisi kendi basit ünlü sesi (çünkü gırtlak sesi de bir ünsüzdür ve ünlüleri izleyen sesli harfler kendi basit ünlü seslerini verirler.) olmak üzere ikişer ses verirken ünsüzleri izleyen ünlü harfler sadece kendi basit ünlü seslerini vermektedirler.
Türkçede de Rusçada da çift ünlü (diftong) yoktur. Dolayısı ile kelime içinde iki ünlü yan yana geldiğinde ikinci ünlü yeni bir hece başlatmaktadır. Ki bu durum her iki dilde de alıntı sözcüklerde gözlenmektedir:
Saat [sa – ‘at]; [ma – ‘a -rif]; аэропорт [‘a – ‘e – ro – port], ateist
[‘a – te – ‘ist], re’sen [re’ -sen].
Çerkesçede Türkçe ve Rusçada olmayan pekiştirilmiş sesler de bulunmaktadır. Batı adığecesinde bu seslerin sayısı 8’dir. Bunlar 7 çift karakterle verilmiştir. Yazınımızda bu pekiştirme görevi de çubukçuğa /I/ verilmiştir. Böylesi durumlarda çubukçuk kendi özgün sesini vermemekte sadece izlediği ünsüzün sesini pekiştirmektedir.
кI iki ses vermektedir [ḱ], [ḉ];
[ḱ]: макIуэ [maḱue] gidiyor, кIуагъэ [ ḱuağhe ] gitti, мэзекIуэ mezyeḱue]: geziniyor
[ḉ] макIэ [maḉe] az, кIымаф [ ḉımaf] kış, гуэкIы [gueḉı] ayrılıyor
лI: лIы [lhı] adam, лIыгъэ [lhığhe] yiğitlik.
пI: пIалъэ [ṕ’alhe] yer, belirlenmiş süre
тI: матIэ [mate] kazıyor, ́ тIы [tı]́ koç
цI: цIыф [tśıf] insan, мацIэ [matśe] çekirge sürüsü
чI: чIы [çhı] yer, чIыдагъ [çhıdağh] petrol.
шI: ешIэ [yeş́e] yapıyor, ешIэ [yeş’e] biliyor
Bu karakterlerin 1990 yılında günümüz alfabesine eklenmiş olmasını, gelişmiş dillerin alfabe oluşturma yöntemi ile uyuşmadığı için doğru bulmuyoruz. Gereksiz yere harf sayısını arttırmakta öğrenimi zorlaştırmaktadır. “Çubukçuk, izlediği ünsüzlerin sesini pekiştirir ya da apostrof üzerine konan ünsüzlerin sesini pekiştirir” kuralını öğrenmek, bu kadar karakterin öğrenilmesinden çok daha kolay olsa gerek.