Nart Akhoumsatch
Diasporadaki Çerkeslerin anavatanlarına gidişlerinde yaşanan vize sorunlarını nasıl değerlendirmeliyiz?
Bu konuda Rusya Federasyonu’nu suçlayarak tek taraflı eleştirilerimiz ne haklılık ifade eder ne de gerçekçi olur. Çerkes milleti olarak kendimizi de sorgulamalı ve öz eleştirimizi yapmalıyız.
Gerçekleri duymak belki hoşumuza gitmeyecek ama Kafkasya bölgesinde, dinci ideolojik yapısıyla Çerkes halkı maalesef Rusya Federasyonu halklarının güvenlik sorunudur.
Batılılar için kullanışlı, Rusya Federasyonu için ise potansiyel riskli bir toplumdur diasporalı Çerkesler. Bundan dolayıdır ki Rusya Federasyonu; Türkiye, Suriye ve diğer İslam ülkelerinden gelen Çerkeslere üzücü ama haklı olarak zorluk çıkaracak, kolay bir şekilde vize ve vatandaşlık vermeyecektir.
Diasporada bulunduğumuz birçok farklı ülkede çoğunlukla dinci bir toplum olarak biliniriz. Statükocu ve sağcı siyasi kimliğimizle tanınırız, ne yazık ki. Aynı toplumun fertleri olarak biz demokrat ve seküler düşünen Çerkesler bile bu durumdan rahatsızken, emperyalizmin hedefinde olan Rusya Federasyonu nasıl rahatsız olmasın?
Şunu kabul etmemiz gerekir ki dinci toplumlar, emperyalizm tarafından çok rahat örgütlenip kullanılabilecek bir potansiyeli içinde barındırıyor. Hiçbir şekilde güven vermiyorlar.
Günümüzde Türkiye’de ve Ortadoğu coğrafyasında sahada olan dinci teröristler bunun açık bir örneğidir. “Biz onlar gibi değiliz” diyen bazı sessiz dinciler, aslında sadece sıralarını bekliyorlar. Barışçıl görünümlerine aldanmamak gerekir.
Rusya Federasyonu, Çin, İran ve Kuzey Kore gibi anti-emperyalist ülkeler için dinciler her zaman potansiyel düşman konumundadır ve tehdit olarak algılanmaktadır.
Rusya Federasyonu, geçmişte yaşadığı dinci terörist saldırılar nedeniyle bu konuda çok tecrübeli olup, haklı olarak daha temkinli davranmaktadır.
Rusya Federasyonu halklarının kültürel dokusunu bozacak ve Çerkes örf, adet ve gelenekleriyle hiçbir şekilde örtüşmeyen “Bedevi çöl kültürü”nün, anti-Rusya Federasyonu ideolojik altyapısıyla bezenmiş bir yaşam tarzının ve politik anlayışının toplumumuzda yeri olmamalıdır. Hiçbir ülke böyle bir oluşuma izin vermez ve haklı olarak önlemlerini alır. Rusya Federasyonu da bunu yapıyor.
Kim düşman bir komşu ister?
Kendilerinden farklı kültür ve inanç sahibi hiçbir toplumla barışık yaşama düşünce ve kabiliyetine sahip olmayan Müslüman topluluklar, Rusya Federasyonu’nun potansiyel ulusal güvenlik sorunu haline gelmişlerdir.
Biz kendi toplumumuzu bir düşünelim… Ne zaman ki bu din Çerkes toplumunda etkisini göstermeye başladı, insani temeller üzerine inşa edilmiş ve nesilden nesile aktarılan yaşam tarzımız olan Xabze değerlerimiz de günden güne o oranda erozyona uğradı.
Nasıl aramızdaki toplumsal ilişkilerin zarar gördüğünü ve ayrıştığımızı günlük yaşamımızda müşahede ediyoruz. Ve nasıl da Arap kültürü etkisinde asimile olduğumuzu ve kendi kültürümüze yabancılaştığımızı üzülerek söylemek zorundayım.
İslam dini, emperyalist bir proje olarak ne yazık ki Çerkes ve Abhaz toplumuna enjekte edildi.
İmanlı-imansız, dinli-dinsiz denmeye başlandı.
Kadın-erkek ve toplumsal ilişkileri tartışır olduk.
İçki içme eleştiri konusu oldu.
Ayıplar günahlara dönüştü, iyilikler sevaba…
Kıstaslarımız ve değer yargılarımız farklılaştı.
Dinci Çerkes toplumlarında demokrat ve seküler olanlar dışlanır oldu.
Müslüman dinciler de biz seküler düşünen toplumlarda yer bulamaz oldu.
Biz ki aynı milletin fertleri olarak bu bölünmeleri ve çelişkileri yaşıyorsak, Rusya Federasyonu halkları nasıl kayıtsız kalsın, tedirgin olmasın? Empati yapalım biraz, onları da anlamaya çalışalım.
Aslında sorun biziz, Rusya Federasyonu değil.
Düşmanlık, kin ve nefret dolu hastalıklı tiplerle bir arada yaşamak zorunda değiller Rusya Federasyonu halkları.
Vize ve vatandaşlık problemlerinin altında yatan temel sebep budur: güven duyulmamak.
Müslüman dincilere, sadece Rusya Federasyonu’nda değil, dünyanın hiçbir yerinde güven duyulmaz. Onların olduğu bir toplumda ne kardeşlik olur ne de barış.
Toplumumuzu bu handikaplardan kurtarmak için iki seçenek var:
- Sekülerleşmek
- Ata dinlerimizi yaygınlaştırmak ve benimsetmek
Ança ve Thalarımızla binlerce yıl barış içinde mutlu bir yaşamımız vardı.
Ne Rusya Federasyonu halkıyla ne de başka halklarla sorunumuz oldu.
Her farklı kültür ve etnisiteyle barış içinde kardeş toplumlar olarak yaşadık.
O güzel günleri özlemle anıp hayıflanmaktan ziyade o günlere tekrar geri dönmenin ve yaşam tarzımız ile kültürümüzle harmanlanmış binlerce yıllık ata inançlarımız olan barışçıl Tha ve Ança değerlerimizle bağlarımızı tekrar kurmalı ve yaşatmalıyız.