EŞINE HAZRET

GHUNEKHO K. Özbay

2 Ocak 1926 yılında Tewçoj’e bağlı Ghobokhuaye’de dünyaya geldi. 1941 yılında Orta Okulu bitirip kolhazda çalıştı. 1943-1950 yılları arasında askerlik yapan Eşine Adige gazetesinin basımında çalıştı. 1954-1957 yıllarında Krasnodar’daki Parti Okulu’nda okudu. 1962-64 yıllarında A. M. Gorki Enstitüsü’nün edebiyat kurslarını başarıyla bitirdi. Adige ve Rusça birçok eserleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Şimdiki Yoldaş-1954, Uydular-1956, İlkbahar Akşamları-1962, İki Çember-1963, Kalina-1966, Hayat Gibi Yol-1968, Türkünün
Yazarlar-1976, Ovalar ve Ormanlar Dönüyor-1977.

Oyuncu Çoban

Gerçeği söylemek gerekirse aşka, aşk denmesinin nedeni en zor anda dahi kişinin mutluluğunu düşünmesi ve kurtuluş yolunu bulmasıdır. Aşkın ayrı dili, ayrı düşüncesi vardır. Ben çocukluğumda birbirlerini seven iki gencin aşklarına şahit olmuştum. Bu bakımdan aşkın ne olduğunu iyi bilirim.

Olay 1. Dünya Savaşı öncesiydi. Ben o zamanlar on beş yaşlarında ve köyde ailemle oturuyordum. Köyümüz yüz hanelik küçük, kızılcıklarla dolu bir tepenin eteğindeydi. Tepenin etekleri yemyeşildi. Koyunlar, inekler ve diğer hayvanlar bu yeşilliklerde yayılıp dururlardı.

Köyümüz tepeden çok iyi görünür ve tüm insanları rahatlıkla seçilirdi.

Her gün on, on bir arası kolhozun koyun çobanı Batmen tepede görünürdü. Elindeki sopayı ağaca dayayıp, yüzünü köye dönerek zefak’o oynamaya başlardı. Oyun zefak’oyla başlayıp genelde lheperushla biterdi. Batmen oyuna başlayınca az değildi ona gülen. Çocuk delirmiş, kendinde değil, diye söylenirlerdi.

– Bakın, batmen göründü,
– Bakın bakın, zefak’odan yislameye geçti.
– Lheperusho birazdan başlar,
– Neden ikili oyun oynamıyor,
– Tek kişiyle oyun oynanır mı?

O zamanlar ben de düşündüm. Batmen yalnız mı oynuyor, insan nasıl olurda yalnız başına oynar, belki hayalinde yaşattığı biriyle oynuyordur, diye. Belki de cinlerle oynuyor. Fakat bu da olanaksız göründüğünden dolayı beni de çok düşündürüyordu. Köyde işimiz olmadığından tüm çocuklar gibi bende kuşlarla, ağaçlarla uğraşıyordum. Evimize gelip gidenler azdı. Ara sıra yanı başımızda oturan amcamın kızı Mariyet gelir ve beraber oynardık. Mariyet benden yaşlı olduğundan bana çocuk gözüyle balardı. Ailesi Mariyet’i çok sıkı bir denetim altında tutmaktaydı. Lewnakho ve eşi Kokoy’un gözleri çok yükseklerdeydi. Köyde kızlarına göre hiç kimse yoktu. Bunun içinde Mariyet’i kimseyle görüştürmüyorlardı. Ha bu arada köye gelen makinist bir gence kızlarını layıkta görmekteydiler.

Şakayla karışı bir gün Mariyet’e, haberin olmadan seni bir gün o çocuğa verecekler dediğimde,
gülümsemişti.
– Verseler iyi olur, otomobille ara sıra senide gezdiririm…

Mariyet’e takılmam bana bir şey yapacaklarından değildi. Onların büyüklük peşinde koşmaları da canımı sıkmaktaydı. Sanki kızlarını istemedikleri birine kaçıracaklarmış gibi davranıyorlardı.

Mariyet bizdeyken bir ara, neredesin benim küçük kızım diye Kokoy’un sert sesi duyuldu. Bende, kendi kendime, çağırmadan çok durdun, diye söylendim. Mariyet’te, örgülü uzun saçlarını boynuna dalayıp evlerine gitti.

Kokoy’un sesi yine duyuldu,
– Ah benim küçük kızım nerelere kayboldun?

Kokoy ara sıra Batmen oyunlarını sıraladığında bize uğrardı. Ben Batmen’e bakarak, bakın ne kadar da güzel oynuyor, dediğimde bana kızardı.
– Niye o deliye bakıyorsun?

Dudağını bükerek;
– Deliler olmasa koyunları kim otlatır, diye söylenirdi.

Bende,
– Belli mi olur Kokoy, belki de Batmen senin damadın olur!
– Sen ne diyorsun, söyle bakayım o dediğini bir daha. Sende onun gibi değişmişsin, ben sağken o deliye hayatta kız vermem, diye sinirlenerek evlerine döndü.

Ertesi günü Batmen’i seyretmek aklıma gelmedi. Güvercinim kaybolduğundan ahırın damına aramaya çıkmıştım. Bizim damla amcamların evi birbirine yakındı. Aralarında çok az bir toprak parçası vardı. Farkında olmadan o tarafa bakınca gördüğüm manzara karşısında şaşırdım. Mariyet elindeki baş örtüsünü salladı ve zefak’oya başladı. Karşıya bakınca Batmen’de oynuyordu. Nasıl şaşırmayayım, ikisi de uzaktan birbirleriyle oynamaktaydılar.

Zefak’oyu, yislamey, lheperushu onlar oynarlarken bazıları Batmen’e gülüyorlardı. Gerçeği gözlerimle gördüm ve benden başka kimselerde bilmiyordu. Bir ara Mariyet’e seslenmek istesem de kızar diye vazgeçtim.

Böylece oyunlarını bitirmişlerdi. Mariyet makinistle evleneceğim derken benimle de bir güzel şaka yapmıştı. Mariyet’in anne ve babası bu manzarayı görseler hayatta inanmazlardı. Çünkü böyle bir şeyi tasavvur bile edemiyorlardı.

Ne olmuştu ki bu iki sevgilinin durumu, aşkları, söyleyeyim. Mariyet gizlice Batmen’e kaçtı. Arkalarından çok şey söylendi. Fakat Batmen çalışkan ve işine bağlıydı. Birbirinden güzel çocukları oldu. Yedi erkek, beş kız. Ben bir ara çok çocukları var diye söylenmiştim. Mariyet’le, Batmen duysaydılar bana çok kızarlardı. Çünkü onlar, onların her şeyleriydiler.
Çocuklarıyla çok mutluydular.

Lewnakho ve Kokoy uzun süre küs durdular. Sonraları alışıla gelmiş adetler gereği barıştılar. İşte gerçek ve güzel bir aşk böylece yaşama geçti.