GÜBRE KOKAN ODA

Kuban Paul Seauhmann
10.07.2004

Ünlü yönetmen ve aktör Yılmaz Güney, bir yazısında şöyle diyor: “Eğer gübre kokan bir odaya ilk giriyorsanız, kokudan inanılmaz rahatsız olursunuz. Ancak uzun süre odada kalırsanız, artık kokuyu algılamazsınız.”

Olayları değerlendirirken sık sık düşülen hatalardan biri de budur. İnsan içinde yaşadığı ortam nedeniyle; sübjektif düşünme ve değerlendirme yapma olasılığı artar.

Bunun için, herhangi bir konuda düşüncelerinizin sağlamasını en güzel karşı görüşleri değerlendirerek yaparsınız. Çünkü; sonuç olarak onlar, sizin bulunduğunuz odanın dışındadırlar. Bu demek değildir ki, değerlendirmenizde hata vardır. Salt doğru olup olmadığınızı anlamak için bu yöntemi kullanmalısınız.

Tartışmada ya da değerlendirmede acizlik, asıl konuyu bırakıp başka yöne sapmaktır. İlk aşamada doğru olduğunuzu sanırsınız, yani odanın kokmadığını sanırsınız, ancak dışardan yeni gelen biri inanılmaz rahatsız olur. Bunun bilincine varamazsanız, istediğiniz kadar yazın çizin kokuyu yok edemezsiniz.

Genel çerçeveden yaptığınız değerlendirmelerinizin, objektif ve tutarlı olmasını istiyorsanız; tartışmalarda kişilerin özel hayatlarını didikleyerek konuyu saptırmamalısınız. Bu da acizlik göstergesidir. İlkel beyinli insanların uyguladığı bir yöntemdir.

Siz; bulutun beyaz olduğuna adınız kadar emin de olsanız, karşıdaki kara diyorsa, sizin göreviniz beyaz olduğunu ispatlamaktır. Yok eğer, bunu yapamıyor da kişinin özel hayatına saldırıyorsanız, o zaman sizde ciddi sorunlar var demektir.

İşin ispiyon yönünü tümüyle ayrı tutalım. Yani tartışmadan kaçmayı; bir kişiyi başkalarına ispiyon için yapıyorsanız zaten söylenecek bir şey yok.  Hayır, onu susturmak için yapıyorsanız, o zaman sizin konuşmaya hakkınız kalır mı?

Geri kalmış ülkelerdeki bu mekanizma ne yazık ki, çok insanı etkisi altına alıyor.

Propagandistler inanılmaz bir duruma düştüler. Yukarısı bıyık aşağısı sakal. İşte; Kuzey Kafkasya’yı kendi inanç ve çıkarları doğrultusunda değerlendirmenin kaçınılmaz sonucu bu oluyor. Biz bu sütunlarda sürekli odanın koktuğunu dile getiriyorduk. Ancak, odanın içindekiler, kokuya alıştıkları için bir türlü bunun farkına varamıyorlardı.

Şimdi keskin bir viraja girildi. Güney Osetya ve Abhazya her zaman olduğu gibi birlikte hareket ediyorlar. Diğer 7 cumhuriyette yanlarında. Bu topraklarda bulunan yabancı unsurlar ise panik halindeler. Elbette onların işbirlikçileri de.

Kuzey Kafkasya’nın geleceğini belirleyecek tek etken orada yaşayan insanlarımız. En iyisini ve doğrusunu onlar yaparlar. Sürgün döneminde; her pahasına orda kalarak bunu da zaten ispatlamışlardır.

Siz siz olun, savaş çığlıkları atanların yanında olmayın. Kuzey Kafkasya’da yaşayan insanlarımızın huzurunu yeteri kadar kaçırdılar.

Bırakın çığlık atanları, odanın içinde olmak istiyorlarsa kalmaya devam etsinler.

SonSöz
Çerkes, ikinci mesleği ispiyonculuk olmayandır. (Kuban)