KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDE GERÇEKÇİ OLMAK

HAPİ Cevdet Yıldız
Yeni Ortam gazetesi, 17 Eylül 1974

Türkiye’nin Kıbrıs’a çıkartma yapması ve Kıbrıs’ın kuzeyinde kontrol kurması ile fiili bir durum doğmuştur. Türkiye iç güvenliği ve bağımsızlığı tehlikeye düşmüş Ada’ya barışçıl ve insancıl amaçlarla çıktığını açıkça ilan etmiştir. Bu doğrultuda Türk ve Rum topluluklarına bir arada ve barış içinde yaşayabilecekleri bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeni baştan oluşturulacağı açıklanmış, dünya kamuoyu desteği böylece sağlanmak istenmiştir.

Şimdi sıra, sorunun çözümüne gelmiştir. Birinci Cenevre Barış Görüşmesi’nde Ada’da “iki özerk yönetim” bulunduğu olgusu saptanmış ve onaylanmıştır. Fakat sorun, asıl bundan sonra gerçekçi bir açıdan çözümlenmek durumundadır.

Gerçekçi bir çözüm, en başta, Ada’nın bağımsızlığını, Türk ve Rum toplumlarının sürekli güvenliğini ve demokratik bir Kıbrıs’ın güvenceye bağlanmasını gözetmek zorundadır.

Türkler ve Rumlar, dün olduğu gibi, bugün ve yarın için de aynı Ada’da yaşamlarını sürdüreceklerdir. Bu gerçek bilindikten sonra, asıl sorun, iki toplum arasındaki çatışma kaynaklarının yok edilmesine kalmaktadır.

Türk ve Rum, tüm Kıbrıs halkının huzurunu ve gelişimini güvenceye kavuşturacak ortak bir demokratik ve laik yönetim oluşturulabilmelidir. Bu ortak yönetimin ya da söylenen biçimiyle federal statünün niteliği, ilerisi açısından, sorunun can alıcı noktasıdır. Geçmişte, Ada halkı Türk ya da Rum olmaktan ötürü bir bölünmeye uğratılmıştır. Getirilecek statü bu “ırkçı” bölünmeye kesinlikle son verecek bir nitelikte olmalıdır. Türk ve Rum her iki halk kesiminin güvenlik içerisinde gelişebilmesi, getirilecek bu statüye göre biçimlenecektir. Türk ya da Rum, iki Kıbrıslı arasında ırk esasına dayanan hiçbir ayrıcalıklı ya da ayırıcı engel konulmamalıdır.

Örneğin, kesin bir Türk asıllı Cumhurbaşkanı yardımcılığı yerine, bir kayıtla bir Türk Başbakanı ve Rum Cumhurbaşkanı ya da yerine göre tersi daha yerinde bir çözüm olabilecektir ve yine Türklerin çoğunlukta olduğu bölge, kent ya da köylerde devlet dili olarak Türkçe uygulanabilir, Rumlar gibi Türkler için de gerekli kurumlar kurulabilir, Türk okullarında Rumca, Rum okullarında da Türkçe ek dersler konulabilir ve benzeri yollarla her iki toplumun varlığı ve birliği sağlam esaslara bağlanabilir. Türk ve Rum, her iki özerk yönetim kendi sosyal ve kültürel sorunları üzerinde yetkili bırakılır, artakalan konular federal yönetime terk edilebilir. Şovence duyguların etkisizleştirilmesi bakımından “iki federal meclis” kurulur, biri tüm halkı, diğeri de toplumları temsil eder. İkinci mecliste hiçbir topluma salt çoğunluk verilmeyerek ve antidemokratik girişimleri önleyebilecek yetkiler tanınarak gerekli güvenlik kurulabilir.

Kalıcı ve gerçekçi çözüm, Ada halkının benimseyebileceği demokratik bir çözüm olabilir. Dünya barışı açısından Ada’nın bağımsız olarak tarafsızlaştırılması ve silahlardan arındırılması zorunludur. Ada halkı arasındaki ırkçı ve çıkarcı çevreleri etkisizleştirmede en etkili yöntemler üzerinde düşünülmelidir.