KORKU-YORUM

YEMUZ Nevzat Tarakçı
24.03.2007

Kültürel öğeler, evrensel unsurlar, manevi ve ahlâki değerler gençlerimizde anlamsız kuru bir hevesse bu gençler sizi korkutmuyor mu?

Ben, eğitimsiz, işsiz, parasız, idealsiz gençlerimizi gördükçe,

Sürekli tüketen, unutan, unutulan, çağdaşlık girdabında bocalayan gençleri düşündükçe, korkuyorum.

Korkuyorum, ümitsiz, hedefsiz, çevresine, kimlik ve kişiliğine duyarsız gençlerden.

Korkuyorum, cebinde beş kuruşu olmayan, karnı aç, tıraşı bir garip, elinden düşürmediği sigarası ve yüksek rakamlı telefonuyla gençleri gördükçe, çok korkuyorum, ürperiyorum.

Hiçbir şey üretmediği gibi üretilen her şeyde kusur arayan, kendisinden başkasını beğenmeyen, kimseyi dinlemeyen gençler korkutmuyor mu sizi?

Dili öğretilmemiş, kültürü kavratılmamış bu gençler,

Giyimiyle, kuşamıyla, gündemiyle toplumuma benzemeyen bu gençler korkutmuyor mu sizi?

Gençlerimizin düğündeki manzaraları, ÖSS puanları sizi üzmüyor mu?

Sanal âlemdeki dağınıklığımız, klavye başındaki yiğitliğimiz, düşünce bulanıklığımız ve yer yer bilgi kirliliğimiz, korkutmuyor mu sizi?

En büyük suçlunun anne babalar, eğitimciler, yöneticiler yani biz büyükler olduğunu düşündükçe katmerleşmiyor mu korkunuz?

Her kutsal, her manevi değer, her kültürel öğe, her ahlaki ve evrensel unsur, bu gençlerde anlamsız kuru bir hevesse bu gençler sizi korkutmuyor mu?

Bu gençlerin neye inandığını, neye inanmadığını, ne konuştuklarını, neyi düşündüklerini, neyi hedeflediklerini bilen, merak eden büyüklerin, yetkili ve etkililerin sayısı ne kadar sizce? 

Eğitimsizliğin, kültürsüzlüğün, işsizliğin, parasızlığın ve idealsizliğin bir başkası yaptığı bu gençler kavuruyor elbet bilinçli bütün Adige yürekleri.

Daha da önemlisi, gün geçtikçe de yozlaşma, özden uzaklaşma artıyorsa…

Kimsenin uzağında değil bu gençler hepimizin yanında, yakınında, sağımızda solumuzda… 

Bu gücün gereksiz yere eridiğini yok olduğunu düşündükçe ürperiyor,  kanı donuyor insanın.

Çoğu zaman da “ Hep olumsuz mu düşünüyorum, hani bardağın dolu tarafı?” diyerek

Diğer taraftan, aslanlar gibi kültürünü, inancını yaşayan, eğitimli, donanımlı, çevresine model olabilen “ İşte Çerkes gençliği!” diyebileceğimiz gençleri gördükçe de ümitle doluyor, sevinçten kanatlanıyor, heyecanla haykırıyorum.

Çözüm; üzülmek, ümitsizce, problemden kaçmak değil elbet! Çözüm, sabırla, dayanışmayla, akıllı projeler üretmektir mutlaka!

Bu cehalet, bu zaruret bu ihtilaf nasıl yok edilmeli bunu düşünmektir.

Peki, böyle bir gençlik karşımızdayken, derneklerimizin gündemi, derneklerimizdeki kitapların, dergilerin sayısı, gençlerimizin bilgisi, ilgisi, okey masalarımızın miktarı, salonun neşesi, büyüklerimizin hoş sohbeti normal mi sizce? 

Bunlar beni adamakıllı üzüyor, korkutuyor, ürpertiyor!

Ya sizi?

Hakkınızı halel edin gençler!

Sizi hayata iyi hazırlayamadık,

Eğitimin önemini, sevginin değerini anlatamadık.

Sizi gündemimize alamadık.

Size model olamadık.

Sevgiyle kucaklayamadık.

Kültür akışında bulunamadık.

Size karşı hoşgörülü kalamadık.

Bu işler böyle olur sandık.

Yanıldık, aldandık 

Anlayın bizi! 

Biz asla böyle olsun istemezdik.

Affedin bizi!