MAFE GÖZÜYLE ANAVATAN

Jineps
Jineps Gazetesi, Ağustos 2010

İstanbul Kafkas Kültür Derneği Yıldızlar ve Küçükler Dans Topluluğu Mafe, uzun zamandır istediği bir rüyayı gerçekleştirdi.

Mafe 25 Haziran’da başlayan ve bir hafta süren programla Adigey Cumhuriyeti’ne gitti. Tam bir mutluluk sarhoşluğu ile dönen minikler, anılarını bizimle paylaşırken, organizasyonda emeği geçenlere de defalarca teşekkür ettiler.

Hayalden Gerçeğe Doğru

Büyük bir hayal ve harika anılarla geçen dolu bir hafta… Bizler için ulaşılması güç, yıldızlar kadar uzak görünüyordu Kafkasya. Havaalanında bizi “NEF” ekibi karşıladı..

Enem’de üç gün boyunca Nef ekibiyle beraber köy gezileri, ‘ceug’lar ve ortak gösteriler yaptık. Tarihi yerleri gördük ve geçmişimizle ilgili bilgiler öğrendik. Enem’den ayrılacağımız gün çoğumuz gözyaşlarımızı tutamadık. Oradaki kardeşlerimizle yediklerimiz, içtiklerimiz, kahkahalarımız ortak olmuştu. Bizim için ellerinden geleni yapmışlar, hep güler yüzlü olmuşlardı.

Otobüste geçen saatlerin ardından Maykop’a vardık. Gittiğimiz köylerden birinde dinlediğimiz konferansta otuz Adige köyünden savaş sonrasında geriye yalnızca bir Adige köyünün kaldığının anlatılması bizi çok etkiledi. Bir gün Nalmes ekibinin tesislerine gittik. Zori Maykop ekibiyle dans provaları yaptık ve orada da çok eğlendik.

Türkiye’ye döneceğimiz gün ise Kafkasya’nın nehirlerini, şelalelerini ve ormanlarını gezdik. Sanki bir masalın içindeydik. Çünkü çevremiz muhteşem manzaralarla kaplıydı. Şelalelerden gelen melodi, yeşilin tüm tonları ve büyük kayaların geniş çatlaklarından süzülen berrak sular… Ormanlarda ağaçlar gökyüzüne doğru uzanıyor. Gözlerimiz dalıp gidiyor. Rüya gibi bir yer Kafkasya. Uçağımız gökyüzüne süzülmeden önce son bir kez bakıyoruz cennet vatanımıza.

Deniz Güler (12)



Kafkasya Anıları

Büyük bir hayal gerçekleşti. Bizim için imkansızdı. Bütün bir yıl bunu konuştuk. Acaba orası düşlerimizdeki kadar güzel mi? Gerçekten rüya gibi mi? Tüm bu soruların cevabını fazlasıyla aldık. Düşlerin de ötesi. Rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz, zihinleri zorlayan bir mükemmellikti. İnsanları, hele ki o insanları. Bizim kardeşlerimiz. İnsan hiç yabancılık çekmez mi? Sonuçta ne onları tanıyorsun, ne de daha önce oralara gittin. Evimizde gibiydik. Güler yüzlülükleri, misafirperverlikleri ve sıcakkanlılıklarıyla hiç yadırgamadık onları. Nef ekibinden kardeşlerimiz karşılamaya gelmişlerdi. Saat sabahın dördüydü. İlk üç günümüzü onlarla gezerek, eğlenerek, sohbet etmeye çalışarak, ortak gösteriler yaparak, çok ama çok muhteşem bir şekilde geçirdik. Bu arada Bjedugh ailelerin yanında kaldık. Bir rüyanın içinde gibiydik. Hiçbirimiz bitmesini istemedik. Maykop’ta da Enem’de olduğu gibi birçok yer gezdik. Şunu da söylemeliyim ki Maykop’taki tüm gezilerimizde Maykop’un Kültür Bakanı bize eşlik etti. Nef’le olduğu gibi Zori Maykop’la birlikte de ortak gösteriler yaptık. Nalmes’in tesislerine gittik. O sahnede Zori Maykop ile prova yaptık. O kadar eğlenceliydi ki anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalıyor. Oradaki kardeşlerimizle de bayağı bir kaynaşmıştık. Gezilerimizin birinde lunaparka gittik. Dev gibi şişme bir kaydırak çıktı karşımıza. Hocalarımızın da izniyle tüm çılgın Mafe üyeleri şişme kaydırağın içine girdik. Çok ama çok eğlendik. Bu kültürel gezinin içerisinde turistik bir eğlenceye de yer vermiş olduk. Sözün özü her şey mükemmelin de ötesindeydi. Bu gezinin her sene yapılmasını ümit ediyorum tüm kalbimle.

Esma Güler (16)

Kafkasya Günlerimiz

Bizim için bir hayaldi… Bizi NEF dans ekibi çok güzel bir şekilde karşıladı. Enem’de herkes kalacağı ailenin evine gitti. Biz de Fatima teyzenin evine. Bizim yaşımızda bir kızı vardı, ismi Sabina’ydı. Onlarla daha çok beden dili ile anlaşmaya çalıştık ve açıkçası her ne kadar komik olsak da anlaşabildik. Kuban nehrinde bir tekne gezisi yaptık. Hem çok eğlendik ve hem de suyun önemini çok iyi anladık. Su çok pahalı olduğu için hep mineralli su veriyorlardı. O günün akşamı NEF ekibiyle şehir meydanında çok güzel ve uzun bir düğün yaptık.

Diğer gün köyleri ziyaret ettik. Döndüğümüzde Nef ekibiyle birlikte gösteri yaptık. Gösteri sonrası çok yorgunduk, Sabina da çok yorgundu, çünkü o da Nef ekibindendi. Sabah saat çaldı ama biz kalkamadık. Fatima Teyze bizi gıdıklayarak uyandırdı. Köy ziyaretlerinden sonra Aqua Parka gittik, sadece ayaklarımızı nehire sokmakla yetindik. Akşam eve döndüğümüzde o evde son gecemiz olduğunu düşündük ve biraz hüzünlendik.

Maykop’ta bizi Zori Maykop dans ekibi çok iyi bir şekilde karşıladı. Sabah, saat kurmamıza rağmen yine kalkamadık. Kahvaltıya yarım saat kala Özlem abla gelip uyandırdı. O gün için bir köyde sürpriz gösteri yapacağımızı öğrendik. Ertesi sabah Maykop müzesine sonra da lunaparka gittik. Döneceğimiz gün önce bir dağ gezisi yaptık, sonra da akşama doğru gösteri yapacağımız yere gittik. Gösteri bitiminde moralimiz biraz bozuktu. Hocalarımız bizimle konuşup, her zamanki gibi rahatlattılar. Daha sonra havaalanına doğru yola çıktık. Ayrılıyoruz diye çok ağladık…

Neris Güven (13)

Rüya gibi

Anavatanımıza gitmek bizim en büyük hayalimizdi. İlk dört gün ailelerde kaldık. Birbirimize öyle bağlandık ki ayrılık bizim için çok zor oldu. Ama bu dört günü beraber dolu-dolu geçirerek birbirimizi daha iyi tanıma fırsatı bulduk. İlk gün milletvekilleriyle tanıştık. Bize Krasnador’u tanıttılar. Orası gerçekten çok güzel bir yer. Her taraf yeşillik. Hiç öyle büyük-büyük binalar yok. Başkent Maykop bile öyle.

Nef dans ekibiyle yat gezisine çıktık. Beraber düğünler yaptık, sohbet ettik. Biz kendi dilimizi henüz bilmiyoruz, bunun eksikliğinin farkındayız ve dilimizi öğrenmek istiyoruz. Ama kültürümüzün yarattığı içgüdü beden dilimize yansıdı. Bu şekilde uzun sohbetler ettik. O günün akşamı başka bir düğüne katılıp oradan eve geçtik. Benim ev arkadaşlarım Neris ve Dijan’dı. Bizi ağırlayan ailenin kızı Sabina ile birlikte çok eğlendik. Gittiğimiz her yerde bizi düğünle karşıladılar. Maykop’ta otele yerleşirken Zori Maykop dans ekibiyle ufak bir düğün yaptık. Hepsi çok iyiler ve birbirlerinden güzel oynuyorlar.

Anavatanımızda 4 gösteri yaptık. İkisini Nef, birini Zori Maykop ve diğerini bir köy dans ekibiyle yaptık. Daha sonra Zori’nin eğitim tesislerine gittik. Beraber çalıştık. Onlar bize, biz onlara figürler gösterdik. Sekiz günü dolu dolu rüya gibi geçirdik. Anavatanımızda kendimizi dans açısından çok geliştirdik ama en önemlisi kendi örf ve adetlerimizi, kültürümüzü yaşadık.

Sıla Kurtuluş (13)