ÖLÜDEN ÖPÜCÜK BEKLEMEK

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Meğer toplumumuzdan birliktelik beklemek, kocaman bir hayal imiş!
Ölüden öpücük beklemek gibiymiş.
Sözü, doğrudan söylemek gerekse halkımızın en ölümcül sorunu; ayrışmadır, bölünmüşlük ve derin kutuplaşmadır.
Bu sorun, galiba bizim genetiğimizle ilgili bir sorun.
Hani hep deriz ya “Biz, sürgünle dünyanın değişik ülkelerine dağılmış bir halkız!” diye.
Dağılmışız işte, hem de hiç toparlanamayacak kadar.

Hayal ettiğimiz gelecek, bu ayrışmayla, bu kutuplaşmayla mı gelecek?
Anlaşılan öyle bir gelecek hiç gelmeyecek!

YÖNETİCİLER BU VAHİM DURUM İÇİN NE YAPIYOR?
Sanatçılarımız, yazar, çizerlerimiz, kanaat önderlerimiz, yönetici ve yetkililerimiz, grup liderlerimiz şüphesiz farkındadır bu ayrışmanın, bu yıkımın, bu yok oluşun, bu tükenişin!
Peki, yöneticilerimizin, bir olmak, birlikten güç bulmak yerine; bu, sen- ben davası nedendir?
Nedendir bu “Küçük olsun benim olsun!” sevdası?
Bu yakışıksız, bu anlaşılmaz haller neden?
Neden bu umursamazlık bu vurdumduymazlık?
Toplumun ömrüne ömür katacak asgari müştereklerde buluşma tavrını sergileyemeyen anlı şanlı önderler, yöneticiler çok büyük sorumluluk altında.

YA HALKIN TEPKİSİZLİĞİ
Bilmem ki yoksa bölerek, ayrıştırarak, hizmet ettiğini sanan kanaat önderlerimiz, yöneticilerimiz mi var?
Ya duyarlı olduğunu sanan ama bu ayrışma sürecinin mimarlarının bu akıl almaz tutumlarını kılı bile kıpırdamadan seyreden halkımız!
Halkımız, olan bitenden habersiz Godot’yu beklemekle meşgulse…
Eh, o zaman sözün bittiği yer işte burası olur!
Ve söze kocaman bir nokta konur!
Halk, ayrıştıkça ayrışır, bölündükçe bölünür!

EY BU BÖLÜNMÜŞ TOPLUMUN MİMARLARI
Ey bu karamsar sürecin mimarları, bir kez daha düşünün, özveride bulunun, birliktelik için yeni metotlar deneyin, zira bu işin vebali çok ağır!
Siz, bu uyuşmaz tavırlarla, bu bencil düşüncelerle bu topluma, bu kültüre çok büyük zarar veriyorsunuz!

BİRLİKTELİK HİÇ Mİ OLMAYACAK?
Peki, böylesine ayrışmış, böylesine dağılmış, böylesine bölünmüş bir toplumun dilini yaşatabilmesi, kültürünü koruyabilmesi mümkün mü?
Bu kadar darmadağınık, bu kadar birbirinden kopuk gruplar ve kurumlardan oluşan bir halkı kim ciddiye alır?
Duyar gibiyim “ Biz asil Çerkeslere hakarettir böylesi düşünceler…”  diye başlayan, ezberini bozamayan güruhun sesini.

HAYAL ETMEKLE Mİ YETİNİYORUZ
Kullanmayı çok sevdiğimiz, uğruna az emek verdiğimiz bir kavram birliktelik.
Bir toplum için başarının şifresi birliktelik.
Hani nerede?
Eylemlerimizle, yaklaşmak yerine gün geçtikçe uzaklaşıyoruz bu tılsımlı sözcükten.
Hep hayal etmek, sahip olmak için hiç emek harcamamak.
Hayaliyle yetinmek.
Öylesine avunmak.

KONFEDERASYON MU DEDİNİZ?
Bireyler, dernekte; dernekler, federasyonda; federasyonlar, konfederasyonda birleşse asgari müştereklerde birliktelik sağlansa neler neler yapmazdı ki?
Ama olmuyor, olmuyor işte!
Anlaşılan bu gidişle birliktelik, tatlı bir hayal olarak kalacak.
Sen, ben davası, küçük olsun benim olsun, düşüncesi daha çok hayat bulacak.
Birlikte büyük işler başarmak varken şu didişmelerimiz, şu inadımız, şu iflah olmaz egomuz…bitiriyor bizi.
Yazık oluyor boş uğraşlarla geçen zamana, yazık oluyor boşa harcanan enerjiye!

DİLSİZ, KÜLTÜRSÜZ YAŞAYABİLEĞİMİZİ Mİ SANIYORUZ
Demek ki şimdilik, böylesi güçlü bir birlikteliği hak etmiyoruz.
Toplumumuz için belki son şans olan birliktelik konusunu, gereği gibi konuşamıyoruz.  Konuşmaya başlasak bile konuyu hemen kişiselleştiriyoruz.
Ama olsun!
Biz; dilsiz, kültürsüz, darmadağınık olarak da yaşayabiliriz(!)
Dilimizi tamamen kaybettiğimizde, kültürümüzü tümden unuttuğumuzda nasıl olsa aklımız başımıza gelecek!
İşte o zaman çocuklarımız “Babam Çerkes, ben Fenerbahçeliyim!” diyecek.
Ve iş işten geçecek!

HÂLÂ KENARDA BEKLEYENLER
Kıyamet koparken üç maymunu oynamak!
Bir birey olarak birliktelik sayıklayarak kültürün kıyıcığında beklemek.
Sudan bahanelerle “Ben, bunlarla birlik olamam!” diyebilmek.
Ya federasyon beğenmeyen dernekler?
Birliktelik adına ne düşünüyor acaba?
Neden kurumsal birlikteliğin gereğini yapmıyorlar?
Neden mücadelelerini içerde sürdürmüyorlar?
Görenler, ortada kan davası var sanıyor da…

ÖYLE BİR GELECEK HİÇ GELMEYECEK
Ne zaman güzel düşünceler, eyleme dönüşecek?
Ne zaman toplumun geneli, toplumun menfaatlerinde, asgari müştereklerde birleşecek?
Bilmem ki ayaklarımız ne zaman yere değecek?
Hayal ettiğimiz gelecek, bu ayrışmayla, bu kutuplaşmayla mı gelecek?
Anlaşılan öyle bir gelecek hiç gelmeyecek!