YEMUZ Nevzat Tarakçı
05.11.2016
Yıllardır cevabını bulamadığım zor bir soruyu, cevabını bulabileceğim umuduyla paylaşmak isterim.
Bakarsın dostlardan biri yardımcı olur da rahatlarım.
Bilirsiniz, genel seçim ve mahallî seçimlerde her partiden adayı derneklerimizde ağırlar, onlara ilgi gösterir, onları pür dikkat dinleriz.
Toplantı sonrası adayların eleştirilerini yapar, diğer adaylarla kıyaslarız.
Amaç, en doğru, en donanımlı adayı seçmektir.
Değil mi ki aday seçimi özen ister, çaba ister.
Evet, seçimlerdeki bu duyarlılığa sözüm yok.
Bu, doğru olanıdır.
Seçmenin bu hassasiyeti alkışlanmalı.
Seçmen, tabii ki seçeceği adayın projelerini görecek, adayı dinleyecek, adayı enine boyuna irdeleyecek.
YA BİZİM SEÇİMLERİMİZ?
YA BİZİM SEÇMEN?
Cevabını bulamadığım zor soru şu:
Ülkeyi yönetecek adayları dernek salonlarında ağırlar, onların söylemlerini zevkle dinler, projelerini tartışırız da neden dernek seçimlerinde dernek yönetimine aday olan kendi öz evlatlarımıza bu imkânı tanımayız?
Neden onları dinlemeyiz?
Neden adayların dosyalarını, projelerini tartışmayız?
Neden en donanımlı adayı seçme gayretinde olmayız.
Başkasına gösterdiğimiz hoşgörüyü neden kendimize göstermeyiz?
Kendi seçimimizi neden ıskalarız?
Çerkes toplumunu yönetmeye aday kişilerin düşüncelerini, projelerini merek edip onları neden dinleme zahmetine katlanmayız?
Neden başkan adaylarını kıyaslayıp toplumumuz ve kültürümüz için en iyileri seçmeyiz?
Çerkes toplumu, neden kendi seçiminde kendi “öz evlatlarını” dinlemeyi arzu etmez?
Neden “Değişim” isteyen adaylara imkân sunmaz?
Neden bu önemli konuyu eş-dost mantığıyla geçiştirir?
Neden toplumun ufkunu açacak, bu kültüre nefes aldıracak adayı seçme gayretini göstermez?
İstekli,
Yenilikçi,
Samimi,
Dinamik ve donanımlı ekipleri, dernek yönetimlerine getirme konusunda neden bu kadar savrulmuş durumdayız?
Bu isteksizlik,
Bu vurdumduymazlık,
Bu alakasızlık neden?
Ego mu?
Kıskançlık mı?
Ümitsizlik mi?
Bilinçsizlik mi?
BU UMURSAMAZLIK, BU VURDUMYAZLIK NEDEN?
Bu hâl nedir ey Çerkes toplumu?
Bu vurdumduymazlık, bu umursamazlık?
Böylesine içine doğru kırılmış bir toplum hangi güzelliği hak edebilir ki?
“KALİTE Mİ?” HAK GETİRE!
Toplumun bu duyarsızlığı; projesiz, idealsiz, ruhsuz, yorgun, yetersiz ekipleri iş başına getirir.
Hasbelkader işbaşına gelen bu ekipler de derneklerimizin işini bitirir.
Toplum, bu komediyle oyalanır durur.
İş yapamayan ekip dedikodularla gönül eğlendirirken toplum da küçük hesaplarda boğulur gider.
Neredesin ey değişim?
Neredesin ey yenilik?
Neredesin ey duyarlılık?
İYİ OYNAYANLAR DEĞİL, İYİ OLANLAR KAZANSIN!
Dileyelim toplumumuzun seçim duyarlılığı artsın.
Toplumumuz, seçimde kılı kırk yarsın.
En dinamik,
En coşkulu,
En uyumlu,
En donanımlı ekibi iş başına getirsin.
Yani iyi oynayan değil, iyi olan kazansın!
Kazanan ekipler iyi çalışsın.
Toplumla kucaklaşsın.
Çok sorun çözsün.
Zira toplumumuzun çözüm bekleyen dağ gibi birikmiş sorunları var.
Unutmayalım, ya sorunlarımızı çözer kimliğimiz ve kültürümüzle güle oynaya yaşarız ya da toplum olarak çözülür gideriz!