RUSYA, KUZEY KAFKASYA’DA İSTEDİĞİNİ ALIYOR MU?

Mehmet Fatih Öztarsu
Milli Gazete, 05 Mayıs 2010

Rusya’nın 2010 yılı başında oluşturduğu Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nde kısa zamanda pek çok ilerlemenin kaydedildiğini söyleyebiliriz. Daha önceden Güney Rusya Bölgesi olan bu yeni idari yapılanma, Kuzey Kafkasya’daki işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk ve terör olaylarını bitirmeyi ve bunun akabinde bölgede Rusya’nın birliğini bozacak her türlü kontrol dışı unsurun ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır. Kuzey Kafkasya’nın kronikleşmiş sorunu olan şiddet olayları, özellikle Çeçenistan savaşının bitiminden sonra bölgeye yayılan direniş şekline bölünmüş, bu da Kafkasya Emirliği tarafından yönlendirilmiştir. Silahlı cemaatlerin çoğalması, bölgedeki diğer sorunların da çözümünü zorlaştırmış ve şiddet olaylarıyla birlikte pek çok konuda önü alınamaz meselelerin doğmasına sebep olmuştur.

Dimitri Medvedev, İnguşetya’dan düzenli rapor isteğinde bulunmuş, sorunların çözümü ile ilgili yol haritasının oluşturulması inisiyatifini İnguşetya’ya bırakmıştı. Her alanda oluşturulacak önlemler dizisi elbette kamuoyunu yönlendirecek olan kitle iletişim araçlarıyla da ilgilidir. Geçtiğimiz ay Rusya’da Şeffaflığı Savunma Derneği, Rusya’daki basının durumunu inceledikten sonra yayın organlarının tamamen yönetimin elinde olduğu İnguşetya’da basının oldukça kötü bir durumda olduğunu ve gerekli özgürlüğün bulunmadığını belirtmiştir. Buna paralel olarak bölgede yakın dönemde zararlı yayınların önlenmesi amacıyla bir Ahlak Komisyonu kurulmuştur. Yayınlarda halkı olumsuz yönde etkileyecek olan zararlı bilgilendirmenin olup olmadığını denetleyecek olan komisyon, çeşitli yönetim mekanizmaları tarafından oluşturulmuştur.

Kuzey Kafkasya’daki idari bölümlenmenin bir diğer ilginç tarafının da, Rusya’nın aşamalı olarak Güney Kafkasya’ya müdahalesinin kolaylaşacağı olduğunu belirtmiştik. Özellikle Gürcistan’daki Abhazya ve Güney Osetya bölgelerine yönelik Rusya müdahalesi, kuzeyde sağlamlaştırılan otoriteyle kolaylaşacaktır. Nitekim yine geçtiğimiz ay Güney ve Kuzey Osetya yöneticilerinin Şinvali’de düzenlediği toplantıda, iki bölgenin gerçekleştirmesi gereken işbirliği ve entegrasyon sürecinin hızlandırılması gerektiği konularına değinilmiştir. Kendilerini ifade etme konusunda sıkıntı yaşamayan bölgelerin, öz denetim ve komşularla olan ilişkilerinde görülen ilerleme kısa vadede önemli gelişmelerin sağlandığını göstermektedir.

Bu konu bağlamında Karaçay-Çerkes bölgesindeki son gelişmelere göz atarsak, vardığımız sonucun doğruluğu hakkında şüpheye düşmemiş oluruz. Şimdiye dek her konuda istikrarsızlaşan Karaçay-Çerkes yönetiminin içinde bulunduğu gerilim bir ölçüde, 1999 yılında devlet başkanının Karaçay, başbakanın Çerkes ve parlamento başkanının da Rus olması gerektiği yönündeki düzenlemenin farklılaştırılmasından kaynaklanmaktadır. 2008 yılında bu kurala uyulmadan Yunan asıllı Vladimir Kayşev’in başbakanlığa atanmasıyla oluşan gerilim, yakın zamanda hükümetin istifasıyla son bulmuştur. Hakkında türlü söylentiler bulunan ve bölgedeki kilit görevlere yakınlarını getirdiği belirtilen devlet başkanı Boris Ebzeyev bu kuralı bozarak Vladimir Kayşev’i göreve getirmişti. Federal bölge valisi Aleksandr Hloponin de yakın zamanda başbakanlık görevini bir Çerkes’in yürütmesi gerektiğini belirtmişti. Hloponin’in vurguladığı esas noktalar gelecekteki muhtemel değişimlerin de habercisi niteliğindedir. Hloponin, Çerkes bir başbakanla beraber, profesyonel bir kadronun kurulması ve bölgedeki sorunların çözümü için bir koordinasyon kurulunun oluşturulması gerektiğini söylemiştir. Yaşanan idari değişimler gösteriyor ki, yenilikler zincirleme şeklinde devam edecek ve Kuzey Kafkasya’da istenen ortam oluşturulabilecektir. İçeride olduğu kadar dışarıyı da etkileyecek olan bu gelişmeler dikkatle takip edildiği taktirde gelecek ile ilgili sağlıklı tahminler yapmak kolaylaşacaktır.