SORUNLARINI SORUN ETMEYEN TOPLUM

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Ne çok sorunumuz var görmediğimiz.
Görmek istemediğimiz.
Ne çok sorunumuz var çözmek yerine ertelediğimiz.
Önemsemediğimiz.
Gizlediğimiz.
Gülüp geçtiğimiz.

***

Ne çok sosyokültürel sorunumuz var dağ gibi.
Görmediğimiz.
Hissetmediğimiz.
Hissetsek de çözmek istemediğimiz.
Yüzleşmekten korktuğumuz.
Çareyi halının altına süpürmekte bulduğumuz.

***

Sorunlar, sorunlarımız…
Çözmekten kaçtığımız.
Örtbas etmek istediğimiz.

SORUNLARIN ÜSTÜNDE DANS ETMEK
Sorunları çözmek yerine işin kolayına kaçmak.
Problemleri halının altına boca etmek.
Ve altı sorunlarla dolu halının üstünde dans etmeye devam etmek.

***

Kim yaptı, kimler yapıyor bunu?
Kim olacak, ben, sen, o… Yani biz, hepimiz!

YÖNETİCİLER VE DUYARLI KESİM İŞİN NERESİNDE?
Keşke duyarlı kesimle birlikte yöneticiler, yetkililer çözüm bekleyen sorunların hasıraltı edilmesine müsaade etmeselerdi!
Bu olumsuzlukları normal görmeselerdi.
Bu yanlışlara göz yummasalardı!

***

Ey yönetici, ey yetkili ve ey ben iyi bir Çerkes’im diyen kişi!
Eğer hataları görmezden geldiysen,
Yanlışları gördün, düzeltmediysen,
Dağ gibi sorunları umursamadıysan,
İnanmadıklarını söylediysen,
Elinden geleni yapmadıysan,
Yetkini kullanmadıysan,
Cılız başarılarla avunup durduysan,
Sen, bu halin ve bu tavrınla sadece geçmişini değil, geleceğini de halının altına süpürdün.
Hassasiyeti, duyarlılığı, çözümü… hasıraltı ettin!
Allah da seni bildiği gibi yapsın!

BİLİYORDUK AMA…
Biliyorduk, ana dilimizin yok olduğunu.
Biliyorduk, kültürümüzün eridiğini.
Biliyorduk, duyarlı gençlerin bir bir tükendiğini.
Ama görmezden geldik.
Ama sustuk!
Ama üç maymunlarla dost olduk!
Sorunları halının altına süpürdük.
Süpürdük ve güya sorunları ortadan kaldırdık!

BAŞARABİLİRDİK
“Ana dili” etkili şekilde kullanmak varken,
Tarih ve kültür bilinciyle yaşamak mümkünken,
“Xabze” yi arı duru biçimde hayata hâkim kılmak dururken,
Bu değerleri de hasıraltı ettik.

***

Bizi eleştirenleri,
Doğru söyleyenleri,
Yüreğinden konuşanları düşman ilan ettik!

***

Aslında kendimizden, sorunlarımızdan kaçarak biraz da gönül eğlendirdik.
Sadece geçmişimizi mi geleceğimizi de tükettik.

BÖYLE OLMUYORMUŞ
Ama çözüm bekleyen sorunları halının altına süpürmekle olmuyormuş.
Bak halı kabardı.
Hasır şişti.
İhmâlliğin faturası tek tek meydana çıktı.
Vahim manzara ortada.
Biz, ya büyük düşünür, büyük problemlerimizi birlikte çözmenin bir yolunu buluruz!
Ya da:
Çöküşe,
Bitişe,
Batışa,
Yıkılışa,
Tükenişe kapılarımızı açarız!

YARALI KÜLTÜRÜYLE GÖNÜL EĞLENDİRENLER
Ben, sen, o…
Yetkili, yetkisiz…
Kadın, erkek… hepimiz!
Ne yazık ki toplumumuz problemler karşısında tepkisiz.

Sorunların üstünü örten, onları hasıraltı eden bir tavır içindeyiz.
Yaralı kültürümüz kan kaybederken biz gönül eğlendirmekteyiz.

UMURSAMAZ, VURDUMDUYMAZ HALİMİZ
Eksikleri, yanlışları gördük, umursamadık!
Hep vitrine oynadık!
Dilimiz yok olurken,
Kültürümüz erirken,
Toplumumuz kimlik bunalımı yaşarken,
Sen, ben, o, umursamazlık ve vurdumduymazlıkla sarmaş dolaştık.

ŞİŞKİN EGOLARIMIZ
Evet, çözülebilecek sorunları ne yazık ki halının altına süpürdük.
Ama halının altına süpüremediğimiz şeyler de var.
Şişkin egolarımız,
Samimiyetten uzak söylemlerimiz.
Afra ve tafralarımız…
Çoğu kez:
Görmedim,
Duymadım,
Bilmiyorum, diyen, işin içinden sıyrıldığını sanan biz!

21 MAYISLARDA BİLE BİR ARAYA GELEMEYENLER…
Sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlar ancak birlikte çözülebilir.
21 Mayıslarda bile bir araya gelemeyenler nasıl bir araya gelip ortak akılla çözsün kültürel sorunlarını?

SELAM
Bu kültürü yaşatma gayreti içinde olan tüm duyarlı, samimi dostlara binler selam.
İyi ki varsınız!