“SOYKIRIM SAPLANTISI”

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Çerkes halkının soykırım saplantısı ile bir yere gidemeyeceği aşikardır.
Yaşadığımız zaman ve mekânı dondurarak bir yere varamayız.
Eğer bir politik söylem gerekiyorsa ekonomi, eğitim ve kültür gibi konularda politika geliştirilmelidir…
Siz, kan kokularında bir halkın travması nedir, bilir misiniz?
Unutmayalım, acılar baki, söylemler geçicidir!
Aslında anılar, dünyanın değişimleriyle uzağı itilmiş gibi görünse de hâlâ tam içimizde.
Bugün de Suriye ve Türkiye Çerkeslerinin hemen yanı başında.
Aynı anılar, aynı zorluklar…
Göç, sürgün ve en sonunda bir soykırım tanımı…
Değişmeyen tek şey, akıtılan kan ve zulüm!
Zulüm bakidir, soykırım söylemi geçicidir.
Bu ifadeler, Turkav İbrahim’in “Çerkes Hikayeleri Antolojisi” nde geçen yazısından kısa alıntılardır.
Okunmaya, irdelenmeye değer bulduğum için siz değerli okuyucularla paylaşmak isterim.
Turkav İbrahim, konuya özetle şu ifadelerle devam ediyor

HALK “ETNİK” TEN DAHA BÜYÜKTÜR
Coğrafya kaderimiz ise bu coğrafyanın zulmü de kaderimizdir.
Soykırım, etnik bir problem değildir, çünkü halk, etnikten daha büyüktür!
Katliama uğramış halkların acıları, soykırımlardan daha büyüktür.
Etnisiteye hapsedilen zulümler, acının örtükleştirilmesi, saptırılması olabilir.
Peki bizler hem soykırımın kendisini hem de politik yanını nasıl görmeliyiz?
Bu çelişkiyi bir arada götürebilir miyiz?
Soykırım, şu an günümüzde politikanın kartlarından bir tanesidir.
Demokrasinin beşiği denilen ülkelerin katliamlarını anlatmaya gerek yoktur.
Kadim kültürleri de oyuncağı haline getirdi modernite.
O yüzden iktidar ilişkilerini iyi okumalı ve bu katliamları da iktidarın söyleminden kurtarmalıyız

SOYKIRIM TANIMINI, SOYKIRIM YAPANLARA BIRAKMAMALIYIZ!
Soykırım tanımını, soykırım yapanlara bırakmamalıyız!
Ama bunu yaparken Çerkeslerin yegâne problemi olarak soykırımı da görmemeliyiz.
Geçmişten kaçamazsınız lakin orada da saplanamazsınız.
Bu sorun, bu coğrafyanın sorunudur ve sadece Çerkeslerin değil tüm acıyı yaşayanlarındır.
Soykırım silahı etik bir silah değildir, kaçamak bir dövüştür.
Katliamlar yok saymak mıdır bu?
Aksine, tam aksine bu katliamlardan doğan acıyı anlamlandırmaktır.
Soykırımın politik söylemi araçsallaştırmadır.
Lakin politikanın aracı ekonomi, eğitim ve silahtır.
Silahın kendisiyle parçalanmış bedenler değil

LANETLENMESİ GEREKEN BİR HALK DEĞİL, ZİHNİYETTİR!
Soykırım, etnik bir mesele değildir, soykırım, bir değer meselesidir.
Lanetlenmesi gereken bir halk değil, zihniyettir!
Burada bir etnik grubu lanetlediğimizde, aynı soykırımı zihinde yapıyoruz demektir.
Bosna’da, Amerika’da, Afrika’da, Sibirya’da, Filistin’de, Çin’de, Irak’ta zulüm zulümdür!
Çerkes soykırımı sadece bize değildir, Bosna’dakinin sadece Boşnaklara olmadığı gibi.

SOYKIRIM SAPLANTISI İLE BİR YERE GİDİLEMEYECEĞİ AŞİKARDIR
Çerkes halkının kendi olarak yaşaması ve varlığını sürdürmesine gelirsek eğer, soykırım saplantısı ile bir yere gidemeyeceği aşikardır.
Eğer bir politik söylem gerekiyorsa ekonomi, eğitim ve kültür gibi konularda politika geliştirilmelidir. Bu demek değildir ki yaşanılan tarihi siliyoruz.
Tam aksine ve tam da bu yüzden bu politik araçlara sarılmak gerekmektedir.
Bu da etnik bir politika ile mümkün değildir

YAŞADIĞIMIZ ZAMAN VE MEKÂNI DONDURARAK BİR YERE VARAMAYIZ.
Yaşadığımız zaman ve mekânı dondurarak bir yere varamayız.
Coğrafyamızı ve realitemizi göz önünde bulundurarak safımızı ve tarafımızı seçmeliyiz!
Tarafsızlık da bir politik söylemdir.
Önemli olan adil bir tarafta durmaktır.
Taraf olalım, taraftar değil!
Kültürümüzün tarafında, kültürümüzün taraftarlarından değil!
Etnik yaklaşımda değil halkın yanında.
Çerkeslerin sorunları Çerkeslik sorunu değildir.
Kendisi gibi kadim kültürlerin ve Şark’ın sorunudur!