TURAN DURSUN OLMAK BEDEL İSTER

Nart Akhoumsatch

Her ilim sahibi doğru düşünemeyebilir ama doğru düşünenlerin çoğu ilim sahibidir.

Yani hem ilim sahibi olup hem de doğru düşünülebilir!

Turan Dursun da böyle biriydi…

Tanrı’nın kendisine bahşetmiş olduğu akıl ve vicdan gibi donanımlarını doğru yolda kullanmış ve hiçbir çıkar gözetmeksizin insanları aydınlatma yolunda düşüncelerini korkusuzca paylaşmış, çok fedakârlıklar yapmış saygın bir ilahiyatçıydı.

“Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim, halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?” dedi ve ölümü göze aldı. Zor ve tehlikeli olanı tercih etmişti, gerçekleri halka anlatma uğruna.

Eğer düzen dinciliğini savunmuş olsaydı, kendisini çok üst seviye makamlarda görmüş olacaktık.

Fakat o, doğruluğu, erdemliliği, dürüstlüğü seçti; düşüncelerine ihanet etmedi.

Doğruluğuna inanmadığı bir dini, doğruymuş gibi insanlara anlatıp kandırmadı, aldatmadı.

Günümüzde bile Turan Dursun gibi düşünenler olduğuna inanıyorum.

Dinin akıl dışı ve uydurma kurallarını biliyorlar ama cesaret edip düşüncelerini açıklayamıyorlar veya maddi kayıpları göğüsleyemiyorlar.

Din ile halkın zombileştirilip güdüldüğü ve sömürüldüğü bir ülkede dini yalanlamak, karşı çıkmak, egemen sınıfın dönen sömürü çark düzenine çomak sokmaktır, bir bedeli olabilir.
Bu yüzden her insan cesaret edemez Turan Dursun gibi olmaya.

Turan Dursun’un sapmışlığı, yanlışlardan doğruluğa sapmadır.

Ama sizler gibi koşulsuz ve önyargılı inananlar için alışılmışın dışında dini yorum ve değerlendirmeler sapkınlık olarak görülüyor.

Dine olan büyülü bakışınız bozulmasın istiyorsunuz.

Kur’an’ın kaç kez yakılıp tekrar derlendiğini ve derleyen kişilerin de Emeviler gibi zalim ve din düşmanı olduğunu kaç kişi bilebilir?

Bu grup aynı zamanda peygamberin cenazesine bile katılma gereği duymayanlardır.
Kütüb-i Sitte dediğimiz en sahih kabul edilen 6 hadis kitabı, peygamberin ölümünden 200-300 yıl sonra yazılmıştır.

Böyle bir dini, uyulması ve inanılması gerekli bir din olarak görüp, insanlığın dünyevi ve uhrevi hayatının kurtuluşu olarak görmek nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Kendimize ve yaşadığımız topluma karşı biraz da olsa saygı ve sorumluluk duyuyorsak, objektif olup araştırmamız gerekir.

Sorgulanmamış bir din, inanmaya değmez çünkü dinin kendisi olmayabilir.
Tanrı katında kötü sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.

Turan Dursun, aydın ve dürüst bir din bilginiydi.

Ülkede ilahiyatçı rolünde sahne alanların hiçbiri karşısına çıkıp tartışma cesareti gösterememiştir.

Ben de uzun yıllar siyasal İslamcılık yaptıktan sonra dini terk edip “deizm”i benimsedim ve fikri özgürlüğüme kavuştum. (Tanrı’nın hidayeti mi desem…)

Özgür düşünceli bir birey karakteri kazandım.

Kendime güvenim arttı ve üretken oldum.

Kendime ait düşüncelerim var artık.

Başkalarına ait talimatları, görüşleri ezberleyip bağımlı kalmıyorum.

Aslında bütün mesele iyi bir insan olmaktır. Bunun için de din hiç gerekli değildir!

Vicdan, akıl ve ahlak; harika bir insan olmak için en önemli unsurlardır.