TÜRKİYE ÇERKES DİASPORASININ RAKAMLARLA OLAN DANSI!

TSEY Ceyhun Kaya

Türkiye kaynaklı gerek eski, gerek günümüz tarihine ait hiçbir belgeye güvenmeyin. Burada yapılan ”akademik” araştırmaların tümü Türkiye dış politikalarının doğrultusunda yapılan denetimli araştırmalardır. Gerçekleri yansıtamaz. Türkiye’nin resmi politikasıdır bu. Yani; bizim tarihimize, nüfusumuza, geleneklerimize, yaşamımıza dair ne varsa yazılan, hepsi palavradır. Bir de ”içimizdekiler”in (Türkiye güdümlü) yazdıkları var ki, onlara hele hiç güvenmeyin!

Bu ”içimizdekiler”i iki başlıkta toplayabiliriz:

Birincisi, damat (!) olarak içimize girenler!
İkincisi, kendini Türk’ten daha Türk görenler! (Özellikle keçi sakallı ve pala bıyıklılara dikkat! Kafalarına taktıkları kalpak yanıltmasın sizi!

Kısacası, içimizdekiler de dışımızdakiler de; bizim bu ülkede ”Türk” olarak daha çok kök salmamızı sağlamak amaçlı yaparlar bu çalışmaları!

En büyük kaybımız, kendi tarihçilerimizin olmamasıdır. Ya Osmanlı ya da İngiliz tarihçilerin yazdıkları tarihi tarih diye okuyoruz.
O nedenle bazı verileri, kendi mantığımızla değerlendirmeliyiz.

Örneğin Bulgaristan, bizim anavatanımızın neredeyse 2 katı büyüklüğünde bir ülke ve işlenebilir toprakları bizim topraklarımızdan 10 kat daha fazla. Buna rağmen 1800’lerde nüfusu 2 milyon civarında.

Örneğin Romanya, bizim anavatanımızdan en az 6 kat büyüklükte ve onlarında aynı tarihlerde nüfusu 2 milyon 500 bin! Üstelik, işlenebilir toprakları bizden 50 kat daha fazla.

Daha yakına gelelim.

Gürcistan! Bizim anavatanımıza oranla 1.5 katımız büyüklüğünde ve nüfusları aynı tarihlerde 1 milyonu bile bulmuyor!

O zaman, siz nasıl inanıyorsunuz 2 milyon 200 bin insanımızın sürüldüğüne? Hadi anavatanda kalanları da sayalım yaklaşık 3 milyon nüfus!!!!!

Değil anavatanımızı, Osetya’yı, Çeçenya’yı, Dağıstan’ı hatta Kalmukya’yı da içine alsanız toplam 1 milyon nüfus ancak çıkar o tarihlerde orada!

İşin bir tuhaf yanı da 1812 yılında yapılan bir sayımda Rus ordusunun sayısı 622 bin! Dikkat ediniz tüm Rusya! Kafkasya bölgesi değil. Ki, o dönemlerde 200 bin Rus askeri Polonya sınırında. Kaldı mı geriye 422 bin! Hadi bunun dörtte üçü de Rusya’nın değişik bölgelerinde olsun. Kaldı geriye 100 bin Rus askeri.

Sürgün edilen Adige sayısı kaçtı Türk tarihçilerinin ve bizim ileri zekalı Türkiye kökenli Çerkes ”aydın”larının  iddiasına göre? 2 milyon 200 bin.
Her aile 1 baba – dede-babaanne, eş 2 de çocuk olsa. Toplam 6 kişi. Yani bu 6 kişiden biri savaşabilir durumda. Hani her Türk asker doğar masalı gibi her Çerkes asker doğar demeyelim aileden sadece babayı seçelim. Yaklaşık 350 bin yiğit Adige babası çıkıyor ortaya. Anavatandan kaçmayıp savaşmaya devam edenleri bu rakamlara katmıyorum bile…

360 binlik Adigeler 100 binlik Ruslara boyun eğip mi sürgünü kabul ettiler? Nerde o bizim kahraman Adige savaşçılarımız? Kendinden az bir orduyla başedemeyip vatandan kaçtı mı? Hani sürgün edilmişlerdi? Çok saçma değil mi? Daha fazla sayıda askeri olan bir orduya, hem de göya dünyanın en iyi savaşçılarına sahibiz ama kendimizden daha küçük bir orduyla baş edemeyip savaştan kaçtık!

İşte böyle rakamlarla dans etmeye kalkarsak böyle sonuçlar doğurur!

Başka bir açıdan daha bakalım!

Türkiye’nin 1800’lerde nüfusu yaklaşık 10 milyon. Şu anda yaklaşık 86 milyon. Yani yaklaşık 8 kat artmış.

Türkiye’ye 2 milyon 200 bin Adige sürüldüyse hadi bunun 200 bini yolda öldü! 2 milyonun 8 katı ne yapar? 16 milyon! Hadi Adigeler çok çocuk yapmazlar diyelim 10 milyona indirelim rakamı!

Türkiye’de 10 milyon Adige yaşıyor mu? (Bir de yabancı evlilikleri katmazsanız!) Hiç öyle sağa sola saptırmayalım; Türkiye’de yaşayan çekirdek Çerkes ailesi sayısı taş çatlasın 500 bin, hadi siz 800 bin deyin! Bir milyon bile değiliz! Ne 16 milyonu!

Sonuç olarak, öyle ilkelleştik, öyle her alanda gerileştik ki, varlığımızı korumanın yolunun bol bol düğün yapmak, törenlerde kalpak takıp sırtımıza Çerkeska giymek ve bol bol rakamları arttırmak olduğunu sanıyoruz. Dans etmeyi seven bir milletiz ya, rakamlarla da dans ediyoruz!

Bitiyoruz eyyyyy Çerkes halkı bitiyoruz! Artık şu üzerinizdeki ölü toprağını atın! Bu ülkede kaldığımız sürece yok olacağıız bunu niye anlamıyorsunuz?

Bakın bir Çerkes Baba-Kız Kırgızistan’da düzenlenen “Dünya GÖÇEBE Oyunları” yarışmasında birinci olmuşlar. Yani adam ve kızı bizim kostümlerimizi giyip Türkiye’yi yarışmalarda temsil ediyor. Kepazelik bununla da bitmiyor. Bu haber kendilerini Çerkes sanan bir sürü aymaz tarafından alkışlarla sosyal medyada paylaşılıyor. Aşağıda fotografını gördüğünüz adam tüm dünyaya bizim de Türkler gibi ”Göçebe” bir toplum olduğumuzu ilan ediyor.

İyi de Türkiye adına yarışmak ayıp mı? Tabiki ayıp değil. Giyersin Türk kostümlerini ya da Türk formalarını yarışırsın, bunun neresi ayıp?! Türkiye’de yüzlerce Çerkes sporcu Türkiye adına yarışıyor. Buradaki kepazelik; adamın zır cahil biri olması! Bu fotografardan birinde elinde Adige bayrağı var ama artık onu yazıma eklemeye utandım. Zaten çoğunuz sosyal medyada görürsünüzdür. Rezilliği buraya da yansıtmaya gerek yok!

Bir 2 kişi ve at görseli olabilir

Bir 3 kişi ve yazı görseli olabilir

Sözün kısası; her anlamda tükenmişliği yaşıyoruz ve bu tükenmişlikten nüfus ve toprak rakamlarımızı büyük göstererek kurtulacağımızı sanıyoruz.

Bu yöntemler, aciz ve ilkel toplulukların işidir. Biz de öyle miyiz? Anavatanımız değil ama Türkiye Çerkes diasporasının durumu aynen öyle!

Nerden mi biliyorum?

Ben de bu bu acz ve ilkellik içindeyim de ordan biliyorum.