TÜRKİYE’NİN BİTMEYEN KÜRTÇE SORUNU

YEMUZ Nevzat Tarakçı

“Burası Türkiye ‘doğu dili’ bilmiyoruz.”
Bu ülkenin hiç bitmeyen bir “ana dil sorunu” var. Kürtçe/ “Doğu dili” sorunu.
Bu sorundan diğer etnik diller de nasibini almıyor değil.
“Burası Türkiye, burada Türkçe konuşulur!” sorunu.
Türkiye’de milyonlarca Kürt yaşamıyor gibi.
Ana dili Kürtçe olan milyonlar yok gibi…
Oysa “Ana dili” yaradılıştan insana verilen en temel insan hakkıdır, asla engellenemez!

UTANÇ VERİCİ BİR TARTIŞMA
Geçen gün bir TV programında utanç verici bir diyalog yaşandı.
TV sunucusu, yayına bağlanan Kürtçe konuşan kadını, çirkin ifadelerle “Doğru dürüst Türkçe konuşun, burası Türkiye Cumhuriyeti, doğu dili bilmiyoruz!” diyerek kadını yayından aldı.
Rezalet bir durum!
Oysa Kürtçe bu ülkenin bir realitesi, çünkü bu ülkede milyonlarca Kürt var.
Bir tuhaflık da TV sunucusunun kendisinin de Kürt olması. “Sivas Koçkiri Kürtlerinden”
İnsan, bir yerlere yaranmak için kendi milletinin değerlerini saklayıp kendi ana dilini aşağılayıp ne hale geliyor, yazık!
Bilmem ki bugün, Kürtçenin bir statüsü olsaydı, bu zavallı sunucu, gururla Kürt olduğunu söylemez miydi?
Türkiye’deki baskıcı, inkârcı yönetimin açık-net bir yansıması bu!

İNSAN, KENDİ DİLİNE KENDİ BENLİĞİNE HAKARET EDER Mİ?
Bir insanın kendi ana dilini inkâr etmesi, kültürünü dışlaması, kendi benliğine hakaret etmesi ne kadar acı!
2021 Türkiye’sinde böylesi bir konuyu hâlâ tartışıyor olmak, gerçekten utanç verici!

ANA DİLİ ANA SÜTÜ KADAR HELÂLDİR
Ana dili, tartışılacak bir konu değildir. Ana dili, ananın ak sütü kadar helâldir.
İnsanların ana dili Kürtçeyse Kürtçe konuşur, buna kimse müdahale edemez, edememeli!

TÜRKİYE “KÜRT”ÜN ÜLKESİ DEĞİL Mİ?
“Burası Türkiye Cumhuriyetiymiş. Yani ‘Kürt’ ün ülkesi değilmiş…”
Dünyanın hangi demokratik ülkesinde böylesi bir trajedi yaşanabilir?

“TÜRKÇE KONUŞ ÇOK KONUŞ” / Diyarbakır Cezaevi Duvarı
Bu konu bana, işkenceleriyle meşhur “Diyarbakır Cezaevi” nin duvarında yazılı olan şu meşhur ifadeyi hatırlattı. “Türkçe Konuş Çok Konuş!”
Bu coğrafya “Türkçe konuş!” un altında yaşanan Kürtçeyi tanımama, onu inkâr etme ısrarına hiç de yabancı değil!
Oysa her dil, her kültür saygıya layık!
Dil ve kültür düşmanları, Kürtçe kadar taş düşsün başınıza!

KORKU, BASKI, İNKÂR…
Zavallı TV sunucusu, ırkçı, baskıcı ortamda kendince bir yerlere yaranmak için olsa gerek ne hallere düşmüş.
Demek ki bir şeyleri kaybetme korkusu insanı farklı kimliklerle yaşamaya zorluyor.
Gerçekten merak ediyorum, eğer bu münasebetsiz sunucunun konuğu, İngilizce, Almanca, konuşsaydı, Arapça konuşsaydı ne olurdu?
Onu da yayından alır mıydı?
Sahi, hangi dilde söylendiği mi önemli neyin söylendiği mi?

ANALARIN DİLİNDEN KORKULMAZ
Nedir bu topraklardaki bu korku, bu telaş, bu inkâr?
Kürt olarak yaratılmış olmak suç mu?
Kürt diye aşağılamak, Kürtçeyi yasaklamak açıkça bir nefret suçudur!

ANAM TEK KELİME TÜRKÇE BİLMİYORDU…
İbretlik bir olay…
“Tek kelime Türkçe bilmeyen annem, cezaevine ziyaretime gelmişti. Başımda bir nöbetçi, anamın başında bir nöbetçi bekliyordu. Ben tek kelime Kürtçe konuşursam beni orda annemin gözü önünde dövecekler, annem konuşsa görüşü bitireceklerdi. Bunu bildiğimizden ve çok yaşadığımızdan dolayı sadece bakışırdık…
Annem ağlardı, ben ona bakardım, tek kelime konuşmadan görüş biterdi…”  Bedran Sevgat / Diyarbakır Cezaevi

BÖLÜNME PARANOYASI
Bir halkın ana dilini yasaklayan ve onu görünmez bir örtünün altına saklamak isteyen bitmek bilmeyen baskıları, bilgisizlik ya da cehalet denilerek hoş görülecek bir şey olmaktan çoktan çıkmıştır.”
Bu konunun, yıllardır bilinçli bir şekilde “bölücülük” bağlamında kullanılması, bir psikolojik harp taktiğidir.
Bölünme paranoyasını kullanarak ana dillerin konuşulmasını engellemekten başka bir şey değildir bu!
Ne diyelim:
“Irkçılık, ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.”
Hayırlı şifalar dileyelim!

GÜCÜNÜZ YETİYORSA YARADANI YARGILAYIN
“Sayın hâkim, Kürt olmayı ben seçmedim, gücünüz yetiyorsa beni Kürt olarak yaratanı yargılayın!”
Kürtçe bilmiyor ve anlamıyor olabilirsiniz ama Kürtçeye saygı duymak zorundasın!
Çünkü her dil saygıya layık.

ÖNCE İNSAN!
“Sayın sunucu, sizin Kürtçeden başka bilmediğiniz bir şey daha var; insanlık!”
Önce insan…
Dilden, dinden, renkten, ırktan, mezhepten önce…

Ne diyordu bağrı yanık şair:
Kürt yok!
Güneş yok dermiş gibi,
Ay yok, yıldız yok dermiş gibi…
Bir halk nasıl inkâr ediliyordu!

RUHUN ŞAD OLSUN ÇETİN ÖNER
Bütün dilleri konuşmak isterdim
Yeryüzündeki tüm dilleri.
Latince olsun isterdim şiirleri.

Farsça bütün masallar;
İtalyanca operalar, aryalar;
Tanrıya Arapça dualar…

Türküleri Türkçe, Kürtçe, Lazca söylerdim
Cazla semah dönerdim.

Ne umut kalır ne uygarlık ne sanat…
Ne geçmiş,
Ne gelecek
Bir halk ölmüş demektir,
Bir gün, dili ölünce.